01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ayakkabıcılar deri bulamamaktan şikayetçi Sektörde kullanılan deri fiyatları son 6 ayda yüzde 50’nin üzerinde zamlandı ithal edildiğini söyledi. Kızıltaş, özellikle 19801990’lı yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki sorunlar nedeniyle hayvancılığın büyük oranda sona erdirildiğini bu nedenle şu anda büyük deri sıkıntısı yaşadıklarını dile getirerek, şöyle konuştu: "O dönemlerde alınan önlemler maalesef sıkıntı olarak şu anda bize yansıyor. Bu nedenle deriler ham şekilde yurtdışı pazarlardan getirilir duruma geldik. Küçük baş hayvan derilerini ağırlıklı olarak Afrika ülkelerinden, Sudi Arabistan’dan, büyükbaş hayvan derisini de Güney Amerika ülkelerinden getiriyoruz. Ayrıca özellikle Doğu Karadeniz’de hala hayvancılık devam ediyor. Buralardan da eksikler kapatılmaya çalışılıyor. Ancak, Türkiye içinde gelen hayvanların deri kalitesinde ciddi sıkıntılar var. Soyum esnasında ciddi zedelenmeler oluyor." başarmış ve koleksiyon konusunda yol almış firmalar bu sıkıntının bir miktar dışında kalıyorlar. Ama bunlar da fiyat tutturma ve karlılık konusunda ciddi sıkıntısı yaşıyorlar. Ama küçük esnaf bırakın fiyat tutturmayı tamamen yok olmuş vaziyette. Bunlar tamamen ucuzluğa yönelik bir politika izliyorlardı. Ancak şimdi daha ucuzları ve taklitleri ithal edilince yerli esnaf yok olmaya başladı. Maalesef hükümetimizin de politikası enflasyonu düşürmek için kurları aşağıda tutmak yönünde olunca, ithalat inanılmaz cazip hale geldi. Bu da iç piyasada üreticinin para kazanma şansın yok ediyor." TASD Başkanı Ali Murad Kızıltaş E KONOMİ SERVİSİ Yıllık 400 milyon çift üretim kapasitesi bulunan Türkiye ayakkabı sektörü özellikle son yıllarda yaşanan yoğun ithalat ve ayakkabılarda kullanılan derinin yurtdışından sağlanması nedeniyle yıllık 160170 milyon çift ayakkabı üretir hale geldi. 19801990 yıllarda özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yoğunlaşan şiddet olayları nedeniyle hayvancılığın büyük oranda azaltılması ile sektörde baş gösteren deri hammaddesi bulma sıkıntısı son yıllarda ayakkabıcılığı tamamen dışarıya bağımlı hale getirdi. Şu anda yerli üreticiler ağırlıklı olarak Afrika ülkelerinde, Suudi Arabistan’dan küçük baş hayvan derisi getirirken, Güney Amerika ülkelerinden de büyükbaş hayvan derisi ithal ediyor. Ayakkabıcılık sektörü yurtiçinde de özellikle Doğu Karadeniz’de devam eden hayvancılık sayesinde hammadde ihtiyacını karşılamaya çalışıyor. Ancak üreticiler yurtiçinden sağlanan derinin soyum esnasındaki ciddi zedelenmeler nedeniyle kalitesizliğinden şikayetçi. Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Ali Murad Kızıltaş, şu anda Türkiye’de üretilen ayakkabıların derisinin büyük bir kısmının DEĞİŞEN AYAKTA KALIR Ayakkabıcılık sektöründe son bir yılda ithalatın yüzde 25 civarında buna karşılık ihracatın ise yüzde 12 civarında arttığını belirten Kızıltaş, sektör üretim kapasitesine bakıldığında ihracatın yok denecek kadar az olduğunu ifade etti. Bunun asıl nedeninin Türkiye’nin uzun yıllar boyunca sadece iç piyasa ağırlıklı çalışmış olmasından kaynaklandığını aktaran Kızıltaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Şimdi Türkiye’deki pek çok firmada 3. nesil iş başına geliyor. Bunlar sayesinde gözler biraz dışarıya döndürülmeye başladı. Şimdi Japonya pazarı için ciddi çalışmalar yapılıyor. Deri tanıtım grubu ile birlikte ABD pazarını zorluyoruz. Sektör belli bir değişimi gösterebildiği taktirde bundan sonrası daha kolay olacak. Gelişen dünya şartlarına uyum sağlayabilen firmalar ayakta kalabilecekler." Kızıltaş, Türkiye’nin ayakkabı ihracatını başta Almanya, Suudi Arabistan, Rusya, Belçika ve Hollanda'ya yapıldığını, ithalatta ise Çin'in açık ara ile ilk sırada geldiğini sözlerine ekledi. HAMMADDE FİYATLARI YÜZDE 50 ARTTI Sektörde kullanılan deri fiyatlarının son 6 ayda yüzde 50’nin üzerinde artış gösterdiğine işaret eden Kızıltaş, fiyatların 2.6 dolardan 4 dolar seviyesine çıktığını aktardı. Hammadde alnındaki en ufak bir daralmanın üreticileri olumsuz etkilediğini açıklayan Kızıltaş, dünya piyasalarında yaşanan gelişmelerden Türkiye’nin de direkt etkilendiğini bildirdi. Türkiye’de her sektörde olduğu gibi deri ve konfeksiyonda da sanayi envanteri bulunmadığını vurgulayan Kızıltaş, şöyle devam etti: "Yıllık 400 milyon çift ayakkabı üretim kapasitemiz var. Bu dünyanın 9’uncu, Avrupa’nın 3’üncü büyüğü anlamına geliyor. Ama bunun hammaddesi konusunda hiçbir çalışma yok. Ama şu anda maalesef 160170 milyon çift üretebiliyoruz. Son yıllarda özellikle artan ithalat nedeniyle sektör çok zorda. Markalaşmayı Saflaştırılmış tahıl, vücut ağırlığını artırıyor İ STANBUL (A.A) İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Diyetisyen Doç. Dr. Emel Özer, ''Beyaz un elde edilirken tam buğdaydan geriye, vitaminin yüzde 5'i, lifin yüzde 20'si kalıyor'' dedi. Toplantıda, arpa, çavdar, darı, esmer pirinç, keten tohumu, mısır, tam buğday ve yulaf gibi tam taneli tahılların sağlık üzerindeki etkisine ilişkin bir konuşma yapan Doç. Dr. Emel Özer, Türkiye genelinde gıda tüketiminde tahıl ve tahıl ürünlerinin ilk sırada yer aldığını söyledi. Özer, beyaz un elde edilirken tahılın içindeki sağlıklı unsurların önemli bir bölümünün yok edildiğini belirterek, ''Beyaz un elde edilirken tam buğdaydan geriye, vitaminin yüzde 5'i, lifin yüzde 20'si kalıyor. Beyaz un elde etmek için sağlıklı unsurlar elimine ediliyor'' diye konuştu. Hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde tam taneli tahılların çok önemli etkisi olduğunu ve bunun yapılan araştırmalarla da gösterildiğini kaydeden Özer, ''Saflaştırılmış tahıl, vücut ağırlığını ve hastalıklara yakalanma riskini artırıyor'' dedi. Özer, tam taneli gıdaların içerdiği liften dolayı bağırsak hastalıklarında, kolesterol düzeyleri düzenlenmesinde, şişmanlığın oluşumunda ve kanserde önleyici etkileri olduğunu anlattı. Sağlıklı bir yaşam sürmek için günde en az 6 porsiyon tahıl ve bunun 3 porsiyonunun da tam taneli tahıl olması gerektiğini vurgulayan Özer, 25 gram olarak tahmin edilen bir dilim tam tahıllı ekmeği, 50 gram olarak tam tahıldan yapılmış makarna ve 1 kase patlamış mısırı, bir porsiyon olarak örnek verdi. Özer, beyaz ekmek yerine tam tahıllı buğday ekmeği tüketilmesi gerektiğini ifade ederek, kepekli ekmeğin rafine edilmiş beyaz una kepek eklenmesiyle elde edildiğini, tam buğday ekmeğinin ise doğal yapısında kepek bulunduğuna dikkati çekti. 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear