01 Temmuz 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Savaş KÜRKLÜ Moda sektörü canlı tutuyor İtalya ve İspanya gibi ülkeler tabakhane artıkları ve bunların yol açtığı kirlikten kaçarken, Türkiye bir yandan bu boşluğu doldurmuş, bir yandan da yoğun bir çevre baskısı ile karşılaşmıştır. Türk deri sektörü çevreye duyarlı üretim tekniklere geçmek için 90’lı yılların başında kolları sıvamış, çevresel konuların önemli olduğundan yola çıkan deri sanayicisi, Çevre Bakanlığı ile 1994 yılında bir "Çevre Protokolü" imzalamıştır. Söz konusu protokolle, işletmelerin 1998 yılı sonuna dek arıtma sistemi olan bir organize sanayii bölgesine taşınmalarını ya da kendi arıtma sistemlerini kurmalarını zorunlu kılmış, böylece sektörce üretilen malların yüzde 70’inin çevreye duyarlı yöntemlerle üretilmesi sağlanmıştır. Deri sektörü günümüzde İstanbulTuzla, İzmir Menemen ve Çorlu Deri Organize Sanayi Bölgesi’nde ağırlıklı olarak üretim yaparken, bölgelerindeki arıtma tesisleri çevre kirliliğinin önlenmesine katkıda bulunmaktadır. Deri işleme sanayiine yönelik olarak BalıkesirGönen, BoluGerede, Bursa, Denizli, Isparta, NiğdeBor, Uşak illerinde de organize deri sanayi bölgesi, IspartaYalvaç ve Manisa illerinde ise küçük sanayi sitesi yatırımları devam etmektedir. Türk ekonomisinde giderek artan önemde rol oynayan, ihracata ve turistlere yönelik faaliyet gösterdiği için ülkeye net döviz girdisi sağlayan deri sektörü aynı zamanda 'emek yoğun' bir üretim şekline sahip olması nedeniyle de geniş bir istihdam yaratma potansiyelini elende tutmaktadır. Katma değeri yüksek ürün ihraç etmekte olan sektör toplam imalat sanayinde yüzde 2, toplam istihdam içinde ise yüzde 1.5’luk bir paya sahiptir. Halen 400 bin tonluk yıllık deri işleme kapasitesiyle çalışan bin 200 firma ile Türkiye’nin 10. büyük sanayi kolu konumundaki Türk deri sanayi alt yapı, teknoloji ve dış satıma yönelik performansı dikkate alındığında belirli bir rekabet gücüne sahip olduğu da görülür. Ancak deri sektörünün temel girdisi olan ham derinin ülke içi üretiminin yeterli olmaması nedeniyle, ham ve yarı işlenmiş olarak dışardan karşılanması sektör için bir handikap. Bu durum, deriyi katma değeri yüksek ürün haline getirmekte, bavul ticaretinin giderek azalması dolayısıyla da kayıtlı ihracata ağırlık vermeye başlamıştır. 1998 yılında yaşanan Rusya krizi sonrasında üretiminin yaklaşık yarısını bu pazara ihraç eden sektörde tek pazara bağımlılık nedeniyle ciddi bir sarsıntı meydana gelmiş, sektördeki firmaların bir kısmı kapanmış veya kapanma noktasına gelmiş ya da işçi çıkarılmıştır. Ülkemizde derinin kullanıldığı ayakkabıcılık sektörünün en önemli özelliği ise çoğunlukla işgücüne dayalı küçük işletmelerden oluşmasıdır. İşletmelerde, kalite ve optimum kapasite açısından olumlu gelişmeler yaşanırken, küçük işletme tarzı üretimin egemen olması çeşitli olumsuzluklara neden açmaktadır. Yakın tarihe dek babadan oğula geçen bir zanaat olarak süregelen ayakkabı üretimi, 1950 yılından itibaren küçük sanayi görünümü kazanmaya başlamış, 1980’li yıllarda ayakkabı sanayinde özellikle özel sektörde makina parkı yatırımları yapılmış ve böylelikle sektörün yaklaşık yüzde 15’i sanayileşmesini tamamlamıştır. Ayakkabı sektöründe halen 300 bin kişinin çalışmakta olduğu, bunun 20 bin kadarının sanayileşmiş, 280 bininin ise sanayileşmemiş işletmelerde istihdam edildiği tahmin edilmektedir. Ülkemizde üretilen ayakkabıların yüzde 15’i tamamen makineleşmiş işletmeler, yüzde 70’i yarı makineleşmiş işletmeler ve yüzde 15’i bünyesinde hiç makine bulunmayan işletmeler tarafından gerçekleştirilmektedir. Deri ve deri mamulleri sektörünün üretim değerlerinde 2001 yılında küçük oranlarda düşüş saptanmışsa da, 2002 yılında tekrar arttığı görülmüştür. İşte kendini korumaya, geliştirmeye çalışan sektör için günümüzde en büyüt tehdit, yakın dönemde tekstil ve özellikle kimyasal elyaf sektöründe elde edilen ilerlemelerle, doğal derinin yerini alabilecek alternatif ürünlerin geliştirilmesidir. Günümüzde giderek yaygınlık kazanan ve giyimden ayakkabıya, çantadan döşemelik sektörüne dek geniş bir yelpazede kullanım alanı bulan "ultra microfiber süet" ürünler doğal deriye yakın özellikler taşımasının yanında çevre dostu olması nedeniyle de uluslararası pazarlarda yoğun talep bulmaktadır. Bu ürünler genelde ABD, İtalya, Kore, Tayvan ve Japonya’da üretilmektedir. Türk deri sanayi gerek üretim değeri, gerekse ihracat potansiyeli açısından ülkemizin sürükleyici sektörlerinden biridir. Sahip olduğu deneyim, rekabet gücü ve yüksek üretim kapasitesi ile halen dünya devleri ile yarışmaktadır. Bu yarışın ise ancak teknolojik açıdan gelişmiş, teknik bilgi ve donanımla sürdürülebileceğini bilen deri sanayicisi ise bunun bilincinde olarak kendini sürekli yenilekte ve dış talebi karşılayabilecek düzeye gelmiştir. DANA İnsanoğlunun çeşitli ihtiyaçlarını gidermek için kullandığı ilk malzemelerden biri olan derinin ilkel çağlarda örtünme amaçlı kullanılmasından buyana katettiği yolun, gösterdiği aşamanın şu anda sanayisi kurulan bir çok üründen ileri olduğunu biliyormuydunuz? Geçmişte yaşanan savaşlarda pusatlar için kın, at için eyerüzengi, ok için sadak olarak stratejik önemi olan bir malzeme olan deri, şimdilerde başta modacıların olmak üzere çeşitli sektörlerin gözbebeği adeta. Peki nedir deriyi bu kadar önemli yapan? Gerekli hammaddesini, hayvancılık sektöründen sağlayan, bunun için mezbaha ve diğer kesimhanelerde elde edilen derileri kullanma şekillerine ve mahalli koruma geleneklerine göre, yağ ve diğer yabancı maddelerden arındırıp, sınıflandıran, muhafaza eden, ham deriye şekil veren, can veren dericiliğin ülkemizdeki durumu ve konumu nedir? İşte bunlara geçmeden önce bir geçmişe bakalım dedik. Türklerin 15’inci yüzyıldan bu yana ilgi alanına giren dericilik, 20’inci yüzyılın ikinci yarısında önemli sektörler arasında yerini alır. Deri sanayi çok eski ve köklü bir yapıya sahip olmasına karşın, Cumhuriyetin ilk yıllarında babadan oğula geçen ve lonca karakterini koruyan bir iş kolu olarak kalır. Ancak hükümetlerin kalkınma programlarına bazı özendirici ve destekleyici tedbirlerin konulmasıyla kabuk değiştirmeye başlar. Sümerbank'ın kurulmasıyla da devletin deri sektöründeki etkinliği artar. Tabaklama ve ayakkabı üretimi, uzun yıllar sektörün önde gelen etkinliklerinden olur. 1950 yılından başlayarak daha liberal ve özel sektör odaklı bir kalkınma ve ticaret politikası uygulanması, özel girişimcilerin payını artırır ve iyice büyütür. Türkiye’de deri ve deri mamulleri sanayinde en hızlı gelişme ise son 15 yılda görülmüştür. Yurtiçi geniş hamderi kaynaklarının yanısıra önemli ölçüde ithal hammadde kaynaklarını da kullanarak önemli tutarda deri ürünleri ihracatı gerçekleştiren sektör temsilcileri, uluslararası pazarlarla bütünleşmeyi büyük oranda başarmıştır. 1990’lı yıllarda dışsatımın büyümesindeki en büyük etken, Rusya Federasyonu ve Doğu Avrupa ülkelerine gerçekleştirilen ihracattaki artış ve bu ülkelerden gelen turistlere yönelik satışlar olmuştur. Talepteki yüksek oranlı artışlar, deri sektöründe büyük yatırımların gerçekleşmesine, üretim kapasitesinin artmasına yol açmıştır. Avrupa’da yayılan çevre baskısı nedeniyle Fransa, A 'Ayakkabı derinin yıldızını parlatacak' İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)Ege Deri ve Deri Mamülleri İhracatçıları Birliği Başkanı Jak Galiko, sektörün giysi ve ayakkabı alanlarına yönelmesi durumunda ülkenin daha fazla kazanç sağlayabileceğini vurguladı. Türkiye'nin deri ve deri mamülleri ihracatı bu yılın ilk üç aylık dönümende yüzde 20'lik artış gösterirken, Ege Deri ve Deri Mamülleri İhracatçıları Birliği, 36 milyon 177 milyon dolarlık ürün satmayı başardı. Birliğin artış oranı yüzde 46'yı buldu. Rakamların sevindirici olduğunu ve bu oranları yıl sonuna dek korumayı hedeflediklerini belirten Galiko, "Üretimi, teknoloji yatırımları ve bilgisiyle dünyada önemli bir yerde bulunan Türk deri sektörü, giysi ve ayakkabı imalatına yönelerek hem ihracat miktarını, hem de ihracattan elde ettiği geliri yükseltebilir. Bu gelişme Türk deri sanayinin önünü açacak. Özellikle ayakkabıda bu fırsatı iyi kullanacak İzmir, deri sektörünün yıldızı olur" dedi. Bu yılın 27 Mart'a dek olan 3 aylık dönemindeki sektör ihracatında başı, yüzde 47'yle giysinin çektiğini, bunu yüzde 20 ile ayakkabının izlediğini de bildiren Galiko, şunları söyledi: Dünyada deri ve deri mamülleri ihracatını yıllık 120130 milyar dolar düzeylerinde. Bunun içinde ayakkabı sektörü yüzde 45'lik oranla 55 milyar dolarlık pay alıyor. Türkiye'de ise kayıtlı deri ihracatı 1 milyar 150 milyon dolar düzeyinde. Bu ihracatın sadeci 290 milyon dolarlık kısmı ayakkabı ihracatı. Türkiye'nin dünya ayakkabı pazarından daha fazla pay alması mümkün. Bunun için bu alanı destekleyeceğiz. İzmir, ayakkabı üretimi ve ayakkabılık deri işleme konusunda lider konumda bulunuyor. Şimdi iş bu avantajı kullanmaya geldi.. İzmir’de ayakkabılık deri imal eden firmalar, Avrupalı birçok rakibini geride bıraktı. İzmir’in ayakkabılık deride ve ayakkabı sanayinde büyük şansı var. Dünyada deri sanayinin geçirdiği değişime paralel olarak, Türk firmalar da hazırlığını buna göre yapmalı ve yaşanan değişimden istifade etmenin yollarını aramalı. Bu fırsatı iyi kullanacak İzmir, deri sektörünün bir numaralı yıldızı olur." 19
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear