23 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Tarımda Yanlışlıklar Tarımımızda öyle yanlışlıklar yapılıyor ki, yapılan bu yanlışlıklar, insanımızı toprağından soğutuyor. Bu günler, tarım topraklarımız, kıyılarımız dışarıya satılıyor. Tarım dışı kullanılanlar ziyan ediliyor. Toprağını sevenlerin yakınmaları çoğalmış, başlıca neden budur. Gelir getirmeyen, emeğin karşılığını vermeyen toprak, değer yitirir… Toprağın değer yitirmesi, elden çıkarılması, kim istenen parayı verirse onun üstünde kalması, çok düşündürücüdür. Köylerin ufalarak bitirilmesi bu sonucu doğurmuştur. Trakya’mızın sınır boyundaki köyler giderek yok olmakta, tarım yapılan topraklar satılamadığından öylece ormanlaşmaya terk edilmektedir. Bir gün sınır ötesinden birtakım müşterilerin türemesinden endişe etmekteyiz. Bugün için bazı örnekleri görerek korkumuz çoğalıyor… Bu toprakları işleyenler, yani sahipleri, daha ortalık yerlerde toprağın cinsine bakılmaksızın kurulan sözde sanayi bölgelerindeki fabrikalara boğazı tokluğuna işçi oluyorlar. Çorlu, Çerkezköy, Çorlu Lüleburgaz arası gibi Trakya’nın buğday, pancar ambarı topraklar yağmalanırken, tarımsal alanda, hayvancılıkta üretici insanımız, asgari ücretli işçi deposu durumundalar. Doğudan gelenlerle, Trakya’nın sınır kesiminin boşalması, Trakya’nın ortasında dev gecekondu kentlerini türetmektedir. Gazetemiz Cumhuriyet’in (TarımHayvancılık) eki çok önemli bir görevi başarı ile yürütüyor. Bu ekin her köy odasında görülüp okunmasını candan dilerim. Son sayıda (bitkisel yağda yanlışlıklar komedisi) başlıklı çok değerli bir yazı var. Türkiye Ziraatçılar Derneği Genel Başkanı yazmış. Candan kutluyorum… Bu yazımı yazmama bana kamçı oldu. SOYA konusu sürekli işlenmeli bu topraklarda. Tarımdaki yanlışlıkların en büyüğü bence bu. Hayvancılığımızın da gelişmesi buna bağlı soya tarımı yapılamayan bir ülkede, hayvancılık da bizdeki gibi olur. Anımsadığım bir olayla yazımı noktalamak isterim. 12 Eylül darbesinden sonraki yıllardı. Sıkı yönetimi idealist bir tarım bakanı soya konusunu dile getirmeye başlamıştı. Bizler de sevinir olmuştuk. Yine o günler olacak, dost sayılan bir ülkenin tarım bakanı ülkemizi ziyaret ederek özlem gidermişti, şaşırmıştık. Ama zavallı soya şaşkınlaşarak, gündemden düşürüldü. Hele küspesi sakıncalı bir deyim oldu. Sayın Başkan bile yazısında, yağını ayırmış küspesinden… Ali N. Üstündağ Kırklareli OKUYUCU MEKTUBU Cumhuriyet Tarım Hayvancılık Eki Atatürk Bulvarı 125/4 06640 ANKARA email [email protected] FİSKOBİRLİK üzerine oyunlar Tanrı fakiri sevindireceği zaman önce eşeğini kaybettirir sonra buldururmuş. AKP hükümeti her şeyi tersine çevirdiği gibi bu sözü de tersine çevirdi. Önce eşek verdi sonra kaybettirdi. Geçen yıl fındığa 7 YTL fiyat verince biz üreticiler dahil hepimiz şaşırdık. Gerçekten 7 YTL fındığa fazla idi. Ama yine de sevindik. Biraz fındık işi ile ilgilenenler kabuklu fındığın dünya piyasasında değerinin 22.5 dolar olduğunu bilirler. Doların Türkiye’deki fiyatına bakmayın. Dolar baskı altında tutuldu. Doların gerçek değeri geçen yıl 2 YTL dolayında, bu yıl ise 2.5 YTL dolayındadır. Buna göre fındık geçen yıl 45 YTL bu yıl 56 YTL olması gerekirdi. FİSKOBİRLİK hükümetin 7 YTL verdiği fiyata itiraz edemezdi. Çünkü üreticilerine karşı zor durumda kalırdı. FİSKOBİRLİK 7 YTL fındığı aldı. Ama satamadı. Fiyatlar düştü. Üreticiye parasını ödeyemeyince tüccar fırsatı değerlendirip fiyatı daha da düşürdü. Başbakan da yangına körükle gidince fındık üreticisi iyice perişan oldu. İhracatçı bayram yapıyor, göbeğini oluşturuyor karına kar katıyor. Karadenizli kan ağlıyor. AKP hükümeti fındığa 7 YTL verirken bu gerçekleri bilmiyor mu idi. Bilmez olur mu. Ama amacı FİSKOBİRLİK'i batırmak idi. FİSKOBİRLİK bu fiyata fındığını satamayacak zor duruma düşecek, böylece üretici tüccara mahkum olacak. Giderek FİSKOBİRLİK tasfiye edilecek. Bunlar ince hesaplar. Vatandaş bu ince hesapları anlayamaz. TRT'de yıllarca hazırlayıp sunduğum ekonomi programlarımda bu manevraları çok gördüm. Bu satırlar bu örnekleri sıralamama yetmez. Ancak çok belirgin birini söyleyeyim. Karabük Demir Çelik İşletmesi'ni de 1989 da böyle batırdılar. Önce toplu sözleşmede işçinin istediği parayı vermediler, fabrika greve gitti, zarara girdi. 137 gün sonra grev bitince işçinin istediğinin 3 katını verdiler. Sonuçta demir ithalatçıları, Amerikan hurdacıları kazandı. Ey üreticiler, oyuna gelmeyelim! Bu oyunlar içinde yeni bir mevsime giriyoruz. Bu yıl rekolte yüksek. Bunu da bahane ederek fındığımızı yok pahasına alacaklar. Çaresi mi? Çaresi biz üreticilerde. Bu yıl hiç kimse fındığını tüccara vermemeli. Kendi kuruluşumuz FİSKOBİRLİK’e vermeliyiz. Çünkü, dünyada fındığı tüketen sektörler, sanayiler var. Fabrikalarını kapatacak değiller ya. Mecburen fındığı alacaklar. Fındık FİSKOBİRLİK’in elinde toplanmalı ki FİSKOBİRLİK’in, giderek biz üreticilerin eli güçlensin. Tüccar, ihracatçı FİSKOBİRLİK'ten almaya mecbur olsun. FİSKOBİRLİK fındığa gerçek değerine verecektir. Eğer paniğe kapılıp fındığımızı bu yıl tüccara kaptırırsak bilin ki artık geri dönülemeyecek şekilde tüccarın olmayan insafına kendimizi teslim etmiş, idam fermanımızı imzalamış oluruz. FİSKOBİRLİK'in de, fındık üreticisinin de sonu olur. FİSKOBİRLİK'in yönetiminden memnun olmayanlar olabilir. Ama orası bizim kuruluşumuz her zaman yönetimi değiştirebiliriz ama tüccara gücümüz yetmez. Ellerinde oyuncak oluruz. FİSKOBİRLİK yöneticileri bu gerçekleri köy köy dolaşarak anlatmalı. Bir kampanya başlatarak özelikle mahalli televizyonlarda, köylere afişlerle bu oyunu duyurmalıdır. FİSKOBİRLİK yöneticilerinin bir başka görevi de ne yapıp yapıp acil ihtiyacı olan üreticilerin ihtiyaçlarını karşılayacak tedbirleri her şeye rağmen almalıdır. Nazmi Kal TRT (E)Yapımcı Sunucusu. Fındık Üreticisi nazmikal@yahoo. com 31
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear