27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Kuş gribi, tarımsal yapıları sorgulattı derece önemlidir. Bu nedenle hayvan barınakları ve depolama yapıları konularındaki gelişmeler çiftçilerimizin ekonomik seviyesinin gelişmesine çok yararlı olabileceği gibi tarımsal gelişmeye de büyük katkıları olacaktır. Buradaki temel eksikliklerimiz; yetersiz barınaklar, yetersiz depolama yapılarıdır. Özellikle hayvan barınakları teknolojiden yoksun ve fiziki koşulları son derece kötü durumdadır. Büyük firmaların yapıları ise bu konuda yeterli olmasa da çiftçi koşullarına göre oldukça iyi durumdadırlar. Bu yapıların temel eksiklikleri günümüz gelişmelerine paralel olmayan eski yapı tiplerinin hala kullanılmasıdır. Bazı olumlu gelişmeler de gözlenmektedir. Tavukçulukta durum daha iyi sayılabilir. Özellikle modern işletmeler ülkemizdeki salgından bu sayede daha az bir kayıpla çıkmışlardır. (Pazar daralması daha büyük bir sorun oluşturmuştur.) Bu da sevindiricidir. Yalnız buradaki temel eksiklik sözleşmeli yetiştiricilik yapan işletmelerin, sözleşmeye dahil olan çiftçi kümeslerinin fiziki koşullarını nispeten yetersiz oluşudur. Çiftçi kümeslerinde kuş girişinin ve özellikle kemirgen girişlerinin engellenmesi gerekmektedir. Hatta kemirgenler virüs taşıyıcı olarak en büyük riski oluşturmaktadırlar. Köylerdeki kanatlıların durumu ise daha vahim durumdadır. Sayıca üç beş adet olan kanatlılar temel sorundur. Fakat çiftçinin de bunları beslemek gibi temel bir alışkanlık ve zorunluluğu vardır. Yapılan çalışmalarda sadece itlafla sorun atlatılmaya çalışılmıştır. Bu işlemin çiftçi ailelerinin temel bir beslenme kaynağını ortadan kaldırması ve gen kaynaklarımızın ortadan kaldırılması gibi iki büyük sorunu içinde taşımaktadır. Buna karşılık çözüm olarak çiftçilere fonlar ayrıyanında? Köylüden üretmesini istiyorlar da hangi ziraatçi gelip ziyaret etmiş tarlasında köylümü, hangisi sormuş derdin var mı diye? Sonunda üretmiştir mahsulünü köylüm hiç usanmadan uğraşmıştır, hiç korkmamıştır alın terinin sonucundan. Sabahın köründen akşamın karanlığına kadar iki büklüm, tek tek toplamıştır ürettiği domatesi, salatalığı. Ama elinde çürüyor mahsulü nedense? Sanki hakaret edilircesine hiç pahasına satılıyor. Köylüm emeğinden, alın terinden vazgeçti de masraflarının (mazot) derdine düştü. Yeter ki "mazot param çıksın" der, ama onu da başaramamıştır. Peki bu yıl mahsul köylünün deyimiyle "para yapmadı". Diğer yıl yapacak mı? Biz daha köylümün derdini bilmiyoruz, köylüyü organik tarıma yönlendirmeye çalışıyoruz. Zaten köylünün ürettiği organik tarım değil mi? Bazı yetkililer Avrupa ülkelerinde görüp özendiler organik tarıma. Amaçları daha sağlıklı ve doğal besinler üretmek ve tüketmek. Onlar gibi gelişimi, eğitimi yeteri kadar biliyoruz da mı, onların yürüdüğü yoldan yürümeye başladık? Eğer çok kararlı iseler ve de "zararın neresinden dönülürse kârdır" düşüncesindeyseler tüm Türkiye’yi karış karış gezecekler ve onları dinleyecekler. Eğitim dersleri, seminerler vb. verirsin, o sıcağın altında köylünün elini koyduğu taşın altına narin elini koyarsın, sonrasında da istersin isteyeceklerini. Çünkü bunların sonunda köylümü köylümden çok daha iyi anlarsın. Neden mi? Köylü alışıktır çalışmaya, akşama kadar koşuşturmaya, ama sen, sizler? Normalde 1115 saatleri arası çok zararlı olan güneş ışınlarıyla birebir muhatap olmuşsundur, dikenler batmıştır elineayağına, nasırlaşmıştır çalışmaktan ellerin, alnından akan terin (alınterin) ıslatmıştır toprağı. İşte o zaman hem toprak ana hem de köylüm seve seve verir istediklerini hiç usanmadan bıkmadan! Kırsal kesimden kente düzensiz göçten bahsedilir her zaman. Bunun yanlış olduğunu köylüm de biliyor, ama başka şansı yok. Kendi yanmış yanacağı kadar, evlatlarının kurtulmasını istiyor. Benim çektiklerimi çocuğum Ali BAKMAZ Ziraat Mühendisi lkemizde özellikle son günlerde kuş gribi ile birlikte tarımsal yapıların önemi bir kez daha öne çıkmıştır. Nasıl ki bir fabrika binasız olmaz ise tarımsal işletme de yapısız olamaz. Ülkemizdeki tarımsal yapılar ne yazık ki yetersiz ve gerekli şartları sağlamaktan uzaktır. Bunun sonucu olarak son günlerde gündemde olan kuş gribi bize hayvan barınma alanlarının gerekliliğini ve dış etkilere, böcek, fare, kuşlar ve diğer etmenlere karşı korumalı olmaları, işletme sürekliliği açısından son arım o kadar zor ve emek isteyen bir meslek ki. Bir öğretmenliğin, dokCumhuriyet torluğun meslek olTarım Hayvancılık Eki duğu gibi çiftçilik de koskoca Atatürk Bulvarı 125/4 bir meslek. 06640 ANKARA Ben köylüyüm ve tarımın email nasıl yapıldığını, ne durumtarimhayvancilik@cumhuriyet.com.tr da olduğunu çok net görüyorum. Görmemek elde mi? Her şey gözler önünde ve rezillik içinde. Tarımla geçinen bir ülkeyiz bir anlamda. Yani uzun zamandır haşır neşiriz o zaman, öyle değil mi? Her çiftçinin eğitimli olması gerekmez mi? Ama tarımla uğraşan köylülerim dededen, babadan görme üretiyorlar mahsullerini. Toprağın cinsini, özelliğini bilmeden sürer, eker, biçer ve bu uzun yıllar böyle devam etmiş, hâlâ da devam ediyor. Buğdayı, nohutu, burçağı toprağa saçıyor ama "ya nasip" diyor. Çünkü hiç bilgisi yok. Toprağının özelliğine göre davransa, bildiklerini, öğrendiklerini uygulayarak ekse bu kadar endişeli olur mu? Toprak verirse alır, vermezse umudunu gelecek yıla saklar nedenini araştırmadan. Bir çiftçinin beynini açmışlar, tam 40 yıl çıkmış. Neden acaba? Bu yıl olmazsa, öbür yıl… diye düşünmesinden olmasın sakın? Köylüm tam anlamda "tarımda toprak nasıl sulanır" bilmiyor. Bilmemek suç değil ki, öğrenmemek suç. Öğrenmek istiyor da, öğreten yok. Veriyor toprağın üstüne suyu; az mı, çok mu düşünmüyor. "Yok toprak hastalanırmış bir insan gibi, yok verimsizleşirmiş" düşünmüyor bile. Köylünün tüm bu durumlarını bilmeden sadece köylüden üretilmesi isteniyor; ama nasıl üreteceği, neyle üreteceği ve de tarlasını hangi mazotla süreceği sorulmuyor. Emir büyük yerden geliyor ya, köylüm de sesini çıkarmadan uyguluyor. Gerçi sesini çıkarsa ya dilini koparırlar ya da sonsuza dek sustururlar. Sonucunda bir köylünün ne değeri var ki yetkili kişilerin Ü larak (AB fonları da kullanılabilir) işletmede kapalı küçük kümesler yapılabilir. Yada her köye bir yada birkaç ortak modern kümes yapılabilir. Dolayısıyla çiftçilerimiz daha teknik koşullara da kavuşmuş olurlar. Bir diğer eksiklik büyük baş hayvan ahırlarında gözlenmektedir. Burada da yine kaynak yetersizliğinden dolayı oldukça ilkel koşullar da ve az sayıda hayvanla üretim yapılmaktadır. Dolayısıyla verim ve hijyen temel sorunu oluşturmaktadır. Bu konuda yine ortak ahırlar planlanarak çiftçi teknolojiyle buluşturulabilir. Ortak yapıların en önemli katkısı dayanışma bilinci oluşturması, kaynakların verimli kullanılması ve optimum işletme maliyeti ile işletilebilmeleridir. Ayrıca tarımsal işletme kültürünün gelişmesine de katkı sağlayacaktır.En önemli yararlarından biride temiz ve kaliteli ürün üretimidir. Diğer bir yapı eksikliği de depolama yapılarının azlığı yada yokluğu demek daha doğru. Ülkemizde ürünler daha çok geleneksel metotlarla depolanmaktadır. Özellikle soğuk hava depoları ise daha çok ticari işletmelerin tasarrufunda olan depolardır. Bu nedenle üreticiler ürünlerini en bol zamanda en düşük fiyatla elden çıkarmak zorundadırlar. Bu durum üretici gelirlerinde büyük kayıplar yaratmaktadır. Daha çok aracılar bu işten kar etmektedirler. Hatta üreticinin zararın sattığı ürünlerde dahi aracılar büyük kazançlar elde etmektedirler. Bu durum üretimi karlı bir iş olmaktan çıkarmaktadır. Tüm konularda olduğu gibi bu konu dada ortak tesisler ülkemiz için iyi bir alternatif olmaktadır. Bu konularda hazırlanacak projelerin gerçekçi ve uygulanabilir olması halinde kaynak temin edilebilirse ülkemiz tarımına katkılar sağlayacağına inanıyorum. OKUYUCU MEKTUBU T çekmesin umuduyla ayrılıyor toprağından. Köylere tam teşekküllü okul yaptınız, öğretmen atadınız da mı köylüm köyünde durmadı? Her şeyin en kötüsünü köylüme reva görüyorsunuz ama, hiç hakkınız olmadığı halde en iyi üretim yapmasını istiyorsunuz. Köylüm gazete, dergi, kitap okuyup öğrenecek öyle mi? Çok az bir kesimi okuyor ve çok az. Geçim derdine düşmüş insanlardan bunu isteyemeyiz. Araştırsın ama nasıl? İnternetten mi? Bilgisayarı yok ki nasıl interneti olsun? Televizyondan öğrenebilir fakat kaç program tarım üzerine? Burada iş ziraatçilerimize, bu konuda eğitim sahibi insanlarımıza düşüyor. Biraz canlarını sıkıp köylerimize gidecekler ve eğitim dersleri, seminerler, uygulamalı çalışmalar sayesinde bilgilendirecekler. Devlet de bu tarıma fazla yatırım yapması gerekiyor bu anlamda. Tek sorun tarım değil, hayvancılık da en az tarım kadar hüsran. Bu işlerde, konularda ziraatçılara çok iş düşüyor. Öyle değil mi? Köylüm; uğraşıp didinen ve bir şeyler vermeye çalışan insanlar topluluğudur. Onlar her şeyin iyisini hak ediyorlar, aynı Atatürk’ün sözünde olduğu gibi: "Köylü milletin efendisidir". Her zaman için, çatlamış, nasır tutmuş, güneşte yanmış elleri öpülür umuduyla… Ben köylü torunuyum, köylü kızıyım ve köylüyüm. Hiçbir zaman da utanmadım. Bundan utanmam da… Çünkü perde arkası kahramanlar bizleriz. (Dipnot: TEMA Vakfı’na arzımdır: Köyüm ormanların içindeydi 810 yıl önce, ama şimdi biriki kişinin çıkarı için kesildiler, kesiliyorlar koskoca çam ağaçları. Türkiye’nin akciğerleri yok oluyor gözlerimin önünde. Bunun hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. Bunları dikkate alın lütfen. Balıkesir’in İvrindi ilçesinin Geçmiş Köyü’nü kaderine yani gelecekte çöl olmaya bırakmayın lütfen.) Dilek Demir Balıkesir / İvrindi / Geçmiş Köyü 31
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear