27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

AB’de organik tarım planlama ile gelişti Gülay SUBAŞI Ziraat Yüksek Mühendisi vrupa Birliği’nde organik tarım Ortak Tarım Politikaları, Sürdürülebilir Kırsal Kalkınma Politikaları ve Çevre Politikaları ile yönlendirilmektedir. Bu kapsamdaki destekleme uygulamaları ile organik üretici sayısı ve organik üretim miktarlarında önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Avrupa Birliğinde ülkelere göre değişen miktarlarda alan bazında üretim teşvikleri bulunmaktadır ve organik üretime geçişte birim alan başına belli bir destek sağlanması gelişmeyi hızlandırmıştır. Geçiş süresi sonrasındaki kaldırılması, Portekiz, Fransa ve İspanya’da ekolojik tarım işletmelerinin sayısının azalmasına neden olmuştur. Avrupa Birliği’nde organik tarımsal üretimde üretici organizasyonlarının etkinliği fazladır, danışmanlık pazarlama, destekleme bu organizasyonlar tarafından yapılmaktadır. Danışmanlık; kamu ortaklı üretici kuruluşları, kamu kaynaklı resmi danışmanlarca, üreticilerin birleşerek danışman tutması ve devletin bunu desteklemesi şeklinde olmaktadır. AB’de Kırsal Kalkınma Tüzüğü çerçevesinde organik ürünlere dönüşüm için bir fon mevcuttur. Çevre ile uyumlu tarımsal faaliyet yapılması önlemleri kapsamında organik tarım desteklenmektedir. Çevrenin korunması ve geliştirilmesinin belli yönleri konusunda taahhüt altına giren çiftçilere mali destek verilmesini içeren çevre ile dost tarım kuralları A programın tek zorunlu öğesidir. EC 1257/1999 sayılı Kırsal Kalkınma Komisyon Tüzüğü ve EC 1783/2003 sayılı eklerinde organik üretime yapılacak yardımlar ve ana unsurları belirlenmiştir. Organik ürünlerin pazarlanması da desteklenmektedir. Pazarlama kanallarının gelişmesini sağlamak ve işlenmiş ürünleri teşvik etmek amacı ile pazarlama organizasyonuna bağlı üreticiler desteklenmektedir. Bu uygulama üreticilerin örgütlenmesini teşvik etmekte, pazarlamayı ve ürün işlenmesinin bu yolla yapılmasını sağlamaktadır. Danışmanlık ve yayım hizmetleri de üretici organizasyonları tarafından yapılmaktadır. Danimarka hükümeti her yıl ekolojik tarım üretim tekniklerinin ve gelişme projelerinin desteklenmesi için bir fon ayrılmaktadır. Ayrıca çevreyi kirleten sanayi kuruluşlarından alınan fonlar ekolojik tarımın geliştirilmesi için kullanılmaktadır. Hastanelerde, kreşlerde ve diğer kuruluşlarda ekolojik ürün kullanılması yönünde çalışmalar yapılmaktadır. AB’de ülkelerinde kamunun rolü, tüzüğün uygulanmasını sağlamak, sübvansiyon desteği uygulamak, pazarlamaya katkı sağlamak, sorunlar ile ilgilenmek şeklindedir. Tüketiciler hem tarım ürünlerinde yoğun girdi ve bilinçsiz üretimin yarattığı risk faktörleri hem de organik ürünlerin özellikleri, üretim teknikleri, çevre korumadaki rolü veya diğer sağlık değerleri hakkında bilgi sahibidir. Bu da iç piyasada tüketimde süreklilik ve artış sağlamaktadır. Hem üreticiler hem tüketiciler bu konuda yayım ve eğitim çalışmaları ile bilgilendirilmekte ve bu konudaki bilinç düzeyi yükseltilmektedir. AB’de organik tarıma dönük araştırmalar desteklenmekte ve bu araştırmaların sayısı sürekli artmaktadır. Altıncı Çerçeve Programı kapsamında gıda kalitesi ve güvenliği alt başlığında organik tarıma dönük araştırmalar desteklenmektedir. AB organik tarımsal ürünlerin üretim , işleme ve pazarlamasına ilişkin verilerin toplanması ve bu verilerin tüm kullanıcılara sunulması yönünde öneli gelişmeler kaydetmiştir. AB ülkelerinde organik ürünler ile konvansiyonel ürünler arasındaki fiyat makası tüketicilerin organik ürünleri tüketmesine yardımcı olacak seviyelerdedir. Bu oran ülkeler ve ürünlere göre değişmek ile birlikte yüzde 2560 arasındadır. AB’de organik tarımın gelişimi, uzun ve kısa vadeli planlama ve hedefler, üreticilere sağlanan destekler, üretici ve tüketiciye hızlı ve güvenilir veri akışı, yasal koruma ve tüketicici bilinci ile mümkün olmuştur. Dengeli beslenme için süt... Dr. Yıldırım İÇÖZ Veteriner Hekim ağlıklı ve dengeli beslenmek için günlük olarak tüketilmesi gereken proteinin en az yarısının hayvansal kökenli olması gerekmektedir. Erişkin bir insanın günde 3035 gr. hayvansal proteine gereksinimi vardır. Türkiye’de tüketilen günlük hayvansal protein miktarı 21 gr. civarındadır. Tüketilen hayvansal proteinin yaklaşık yüzde 50’sini süt ve süt ürünleri oluşturmaktadır. Avrupa Birliği’nde (AB) tarımsal üretim içinde hayvansal üretimin payı yaklaşık yüzde 55 oranına ulaşırken Türkiye’de bu oran ancak yüzde 25 dolayında kalmıştır. Yine, AB’de hayvansal üretim içinde süt üretimi ağırlıklı olarak yüzde 19 dolayında pay alırken, bu oranın Türkiye’de yüzde 7 düzeyinde kaldığı görülmektedir. Gerek süt ve süt ürünlerinin pazarlanmasında ve gerekse işletmelere girdi sağlanmasında AB’deki kooperatiflerin etkinliği büyüktür ve üreticinin korunmasını sağladıkları gibi piyasada düzenleyici bir rol de oynamaktadırlar. Böylece bir taraftan üreticinin ürünü değeri üzerinden pazarlanabilmekte, diğer yandan da tüketiciler alabilecekleri fiyat düzeyinde piyasa da süt ve süt ürünlerini bulabilmektedirler. Süt ve ürünleri; Fransa’da yüzde 52, Hollanda’da yüzde 86, Belçika’da yüzde 65, Almanya’da yüzde 70, S İrlanda’da yüzde 99.5, Danimarka’da yüzde 92, Portekiz‘de yüzde 75, Lüksemburg’da yüzde 80, İtalya’da yüzde 32, Türkiye’de ise yüzde 2.9 oranında kooperatiflerce pazarlanmaktadır. Hayvan yemi de; Danimarka’da yüzde 47, İsviçre’de yüzde 50, Almanya’da yüzde 5060, Fransa’da yüzde 45, ABD’de yüzde 22, Türkiye’ de ise yüzde 9.5 oranında kooperatiflerce karşılanmaktadır. AB’de kişi başına düşen içme sütü tüketimi, ortalama 99 kg. dolayındadır. İçme sütü Lüksemburg’ta 84 kg, Hollanda’da 94 kg, İngiltere’de 127 kg, Danimarka’da 130 kg. ve İzlanda’da 186 kg dolayındadır. Türkiye’de üretilen sütün yaklaşık yüzde 20’si içme sütü , yüzde 20’si peynir, yüzde 23’ü yoğurt, yüzde 35’i krema ve tereyağı, yüzde 1.6’sı süt tozu, yüzde 0.4’ü dondurma olarak tüketilmekte olup, içme sütü olarak her yaştaki nüfusun tükettiği miktar yaklaşık 34 kg. dır. Gelişmiş batılı ülkelerde yılda kişi başına tüketilen çiğ süte eşdeğer süt ve ürünlerinin miktarı ABD’de 300 kg, İngiltere’de 365 kg, İsviçre’de 433 kg, Kanada’da 441 kg ve İrlanda’da 644 kg. dır. Gelişmiş ülkelerdeki ortalama 350 kg/yıllık tüketim miktarı Türkiye’nin yaklaşık 2.2 katı kadardır. Türkiye’de süt ve süt ürünlerinin dış satımın ve alımın az olması, bu üretim dalında kendi kendine yeterlidir denebilir. Ancak; ülke düzeyindeki tüketiminin düşüklüğü, gerçekte süt ve süt ürünleri üretiminde açık olduğunu göstermektedir. Nitekim ülkedeki mevcut ekonomik koşullara bağlı olarak, tüketicinin alım gücünün düşmesi talep yetersizliğini ortaya çıkarmıştır. Türkiye’de üretilen sütün ancak yüzde 18’i modern fabrikalarda işlenmekte, yüzde 47’si ise açık süt olarak hijyenik koşullardan yoksun bir biçimde pazarlanmaktadır. Süt sanayinde modern işletmeler, kurulu kapasitenin yüzde 10’unu oluştururken, bu işletmelerin kapasite kullanım oranları da yüzde 50 dolayındadır. Kurulu kapasitenin yüzde 90’ına sahip diğer işletmelerde ise kapasite kullanım oranı yüzde 25 düzeyindedir. Gelişmiş ülkelerde ve AB’de üretilen sütün tamamı sanayide işlenmektedir. Süt sanayinde; gelişmiş ülkeler bir dizi uygulamalarla (fiyat tedbirleri, girdi sübvansiyonları, arzla ilgili tedbirler vb.) piyasaya arz edilen ürün ile talep arasında denge kurmakta büyük başarı sağlamışlardır. Sanayileşmiş ve OECD ülkelerinde üreticilerin gelir durumları dikkate alınarak destekleme anlamında bir fiyat politikası uygulanmaktadır. Bu ülkelerde süt fiyatlarının serbest bırakılmasına karşılık, fiyat önceden belirlenen fiyatın altına düştüğünde bazı telafi edici ödemeler uygulanmakta, fiyatlar arasındaki fark üreticiye ödenmektedir. Ya da devlet toptan ve perakende satış fiyatlarını belirlemekte, bu fiyattan gerektiğinde süt satın alarak piyasa fiyatının altında bir fiyat oluşumunu önlemektedir. Hayvansal ürünlerin tümünde olduğu gibi süt tüketiminde de, kişi başına düşen milli gelir düzeyi önem taşımaktadır. Ülkelerin ekonomik gelişmişlik düzeyi arttıkça, hayvansal ürünlere olan tüketim talebi artmaktadır. Ülkemiz insanın yeterli ve dengeli beslenmesi için sürekliliği olan yeterince süt ve süt ürünleri üretimi ile yeterli gelir düzeyinin sağlanması kaçınılmazdır. Bunun yanında bu güne kadar sürdürülen, ancak istenilen sonucu vermeyen hayvansal üretim ve tüketim politikaları yeniden gözden geçirilerek, sektördeki yapısal değişim ve dönüşüm sağlanmalıdır. 26
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear