27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 Güncel Ermeniler 1915’in 100. yılını anmaya hazırlanırken... CUMHURİYET’İN GÖZÜNDEN 2015’E BAKIŞ 27 Aralık 2014 Cumartesi Yüz yıllık savaş, yüz yıllık acı u İlk hamle Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı 24 Nisan’da gerçekleşecek büyük anma törenlerine daveti ile geldi. Türkiye ise , 24 Nisan hamlesine yanıtını ‘geçilmez’ diye tanımladığı Çanakkale’de verecek. Bugüne kadar sadece savaşa katılan ülkelerin davet edildiği anma törenlerinin 100’ncü yılında davet tüm dünyaya açıldı. o DUYGU GÜVENÇ 2015 yılı tüm dünya Ermenileri tarafından 1915 yılında yaşanan ve ‘soykırım’ diye tanımladıkları acı olayların 100. yıldönümü. Türkiye ise Ermeni lobisinin başta ABD olmak üzere, Fransa, Kanada gibi ülkelerdeki girişimlerine karşı savunma pozisyonunu çoktan aldı. Ama bu çabalar Türkiye’nin hanesine 2015’te başarı puanı eklemeyecek. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Cumhuriyet’in 99. yıldönümünde “Birinci Dünya Savaşı esnasında yaşanan hadiseler, hepimizin ortak acısıdır” dediği açıklamanın kritik bir mesajı vardı. Erdoğan, Ermenilerin olası toprak iddialarına karşı 24 değil, 23 Nisan’ı seçmişti; hem Türkiye’nin “egemenliğini” hem de “bayram gününü” işaret ediyordu. Erdoğan’ın gecikmeli yayınladığı bu mesaj Erivan ve diasporadan beklediği yanıt bulmadı. Çünkü çok geç kalmıştı... Türkiye, Erdoğan’ın 23 Nisan 2014 günü yaptığı bu açıklamayla aslında 2015 politikasının işaretini de verdi. Hatta bunun da öncesinde, Türkiye, askıya alınan protokollerin hayata geçirilmesi için Ermenistan Anayasa Mahkemesi’nin kararına koyduğu vetoyu bile kaldırdı. Ama tüm bu adımlar umulan sonucu üretmedi. Türkiye’nin talebiyle İsviçre, yeniden bir arabuluculuk için nabız yoklasa da Erivan, Ankara’nın talebine göz kırpmadı. İlk tören Paris’te 2015’te, Ankara için zorlu günlerden biri olarak 24 Nisan’da Erivan’da Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın düzenleyeceği anma törenleri beklense de, anma törenleri Ocak ayında Paris’te resmen ilan edilecek. Ve Sarkisyan’ın, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande ile birlikte 29 Ocak’ta katılacağı törenle başlayacak. Törene Fransız kabinesinden, Ermeni diasporasından üst düzey isimler de katılacak. Bunlar arasında dünyaca ünlü Ermeni kökenli Fransız şarkıcı Charles Aznavour’un da olması bekleniyor. Erdoğan, Erivan’a gidecek mi? Ancak Ermenistan, büyük anma töreni öncesinde Ankara’ya hamlesini yaptı. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görevini devraldığı törenlere katılan Ermenistan 1915’i soykırım olarak tanıyan ülkeler Bugüne kadar 22 ülke, soykırımı parlamentolarında tanıdı. Ankara’ya göre bu tanınmada ‘doğal sınırlara’ ulaşıldığı düşünülse de Arjantin, Ermenistan, Almanya, Belçika, Kanada, Şili, Kıbrıs Rum Kesimi, Fransa, Yunanistan, İtalya, Litvanya, Lübnan, Hollanda, Polonya, Rusya, Slovakya, İsveç, İsviçre, Uruguay, Vatikan, Venezüella’ya bu yıl Bolivya da eklendi. Ve tabii süreç yerel parlamentolarda da devam ediyor. Dışişleri Bakanı Nalbantyan, Sarkisyan’dan bir mektup iletti. Sarkisyan mektubunda, Erdoğan’dan 2009’da imzalanan ikili anlaşmalara dönülmesi için “önkoşulsuz” olarak kişisel çabasını koymasını istedi. Böylece Türkiye’nin “önce ortak tarih komisyonu oluşturulsun” önerisine karşı çıkarken Türkiye’nin şartlarından vazgeçmesini istemiş oldu. Zira yıllardır devam eden çabalara karşın değişmeyen tek şey, Türkiye’nin ilişkilerin normalizasyonu için sıraladığı 3 koşuldu: “Yukarı Karabağ’da işgalin sona ermesi, Ermenistan’ın anayasasında bulunan ve Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımayan hükümlerin kaldırılması, Ermenistan’ın soykırımın kabulü iddasıyla masaya oturmaması.” Sarkisyan’ın mektubundaki tek hamle bununla da sınırlı kalmadı. Erdoğan’ı, 24 Nisan 2015’te gerçekleşecek büyük anma törenlerine davet etti. Bu davete Ankara’nın yanıtı henüz açıklanmadı. Ancak bugünlerde kimse Erdoğan’ın törene katılmasını beklemiyor. Çünkü bu katılım, soykırımı tanıma yönünde bir adım olarak görülüyor. Aksine Türkiye de Çanakkale şehitlerini benzersiz bir törenle anmaya hazırlanıyor. Türkiye, 24 Nisan hamlesine yanıtını ‘geçilmez’ diye tanımladığı Çanakkale’de verecek. Bugüne kadar sadece savaşa katılan ülkelerin davet edildiği anma törenlerinin 100’ncü yılında davet tüm dünyaya açıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himaye edeceği törenlere şimdilik en az 77 ülkeden katılım bekleniyor. Cemaatle savaş diasporayı güçlendirdi Hükümetin Cemaatle giriştiği savaşın en büyük dış yankısı ABD’de oldu. Yıllardır Gülen Cemaatini, Türkiye lehine lobi faaliyetleri için kullanan AKP, başlayan savaşın ardından yeni bir oluşuma gitti. TÜRGEV’e kurdurduğu “Turken” ile ABD’de Kongre üyelerinden, öğrencilere kadar her kesime ulaşmaya çalışan hükümetin bu girişiminin meyvasını 2015’te toplaması beklenmiyor. Turken’e karşı ABD’de yıllardır örgütlenmiş olan Cemaatin karşı faaliyetleri de devam ediyor. Yahudi lobisini kaybeden ve hatta RumErmeni lobisine kaptıran Türkiye’nin ABD’deki en önemli destekçisi, ‘Havyar lobisi’ diye tanımlanan Azeriler. Türk diplomatlara göre, 22 parlamentoda kabul edilen soykırım kararları artık doğal sınırlarına ulaştı. Dışişleri Bakanlığı Siyaset Planlama Genel Müdürü Altay Cengizer, bu yılı “2015 Ermeniler lehine penaltı, o şansı deneyecekler” diye tanımlarken, çok sayıda diplomat bu yılın bir son olmadığı görüşünde. Hatta bu konuda en büyük dayanak da İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek’in 2005 yılında İsviçre’ye yaptığı gezi sırasında 1915 olaylarının soykırım olmadığı sözlerinin Türk halkının yüzde 9’u ‘soykırım’ dedi! ardından AİHM’den çıkan karar. Çünkü İsviçreErmenistan Derneği bu ifadelerin “ırkçı ayrımcılık” kapsamına girdiği gerekçesiyle Perinçek’ten davacı olmuş, AİHM de Perinçek’i haklı bulmuş, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetmiş ve 1915 olaylarının Holocost ile kıyaslanamayacağını belirtmişti. Hedef ABD Ermeni diasporası için asıl hedef ABD Kongresi’nden bu kararı geçirmek. WashingtonAnkara arasında yaşanan onca soruna karşın, Ankara, Kongre’de kabul edilmesini, ya da Başkanın ‘sihirlizehirli’ kelimeyi kullanmasını beklemiyor; Senato’ya gelmesini önlemek için çalışıyor. Zira geçtiğimiz yıl tasarı ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’ne beklenenden erken bir zamanda gelmiş, Türkiye de kritik oylamaya Büyükelçisiz yakalanmıştı. Kadir Has Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ahmet Han da, “Kongre’den geçmeyeceğine eminim. Ama aynı şeyi Senato için söyleyemem. İki ülke arasındaki sorunlara karşın, ABD Başkanının böyle bir kararı onaylamasını beklemiyorum. Bu Başkanın çıkarlarına da ters. Bunun sonunda Ermenilerin zaferle çıkacağını zannetmiyorum” dedi. Türkiye’nin yakın zamanda soykırımı tanıması beklenmese de 1915’te acı çeken halklardan özür dileme fikrini artık Türk halkı reddetmiyor. Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi (EDAM), ilk defa tarihi bir ankete imza attı. 7 Kasım7 Aralık tarihleri arasında, 18 yaş üzerindeki kentli ve kırsal nüfustan 1508 kişiyle yaptığı ankette, Türklerin resmi “1915soykırım” söylemine artık farklı bakmaya başladığı ortaya çıkarttı. Anket şu sonuçları ortaya koydu: 4 1915’i Türkiye’nin ‘soykırım’ olarak kabul etmesi gerektiğine inananların oranı yüzde 9,1. 4 1915’te hayatlarını kaybeden Ermeniler için özür dilemeli ve yaşananların bir soykırım olduğunu kabul etmeli diyenlerin oranı: 9,1. 4 1915’te hayatlarını kaybeden Ermeniler için özür dilemeli, ama başka bir adım atmamalı diyenler: 9,1. 4 1915’te hayatlarını kaybeden Ermeniler için üzüntüsünü belirtmeli, ama özür dilememeli diyenler: 12 4 1915’te hayatını kaybedenlerin sadece Ermeniler olmadığını belirtip, o dönemde hayatını kaybeden tüm Osmanlı vatandaşları için üzüntüsünü beyan etmeli: 23,5. 4 Hiçbir adım atmamalı: 21,3 4 Fikri yok / Cevap yok: 25,0 2015 yılında çözüm süreci; seçim atmosferine göre şekillenecek... Çözümde kritik yıl: 2015 o MAHMUT LICALI ANKARA Çözüm sürecinde geçen yaklaşık iki yıllık zaman içerisinde yaşanan pek çok krize karşın diyalog aşaması tamamlandı. Yeni yılda sürecin ikinci aşaması olan müzakereye geçilip geçilmeyeceği seçim atmosferine girecek olan siyasi ortamın nabzına göre belirlenecek. AKP iktidarının 2015 yılında yapılacak genel seçimlerde bölge oylarıyla; muhafazakâr oylar arasında dengeli bir politika izleme eğilimi yeni yılın ilk yarısındaki süreçte müzakere aşamasına geçilse bile önemli bir mesafe alınacağı beklentisini de düşürüyor. 2009 yılında başlayan Oslo görüşmelerinin kesintiye uğramasının ardından “çözüm süreci” olarak tanımlanan yeni süreç 2013 yılının başında dönemin BDP’li milletvekillerinin İmralı’ya yaptığı ziyaretle başladı. 21 Mart 2013 tarihinde Abdullah Öcalan’ın Diyarbakır’da okunan mektubuyla “PKK’ye çekilme” çağrısı yaparken, kamuoyunda da Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözüleceği algısı güç kazandı. Cumhurbaşkanı seçimi öncesi Temmuz 2014 tarihinde çıkarılan çerçeve yasayla çözüm sürecinin yasal statüsü de tanımlanırken çözüm sürecinin kararlılıkla sürdürüleceği iktidarın temel söylemlerinden biri haline geldi. Yaklaşık 2 yıldır devam eden çözüm süreci kapsamında lokal eylemler dışında eylemsizlik durumunun sürmesi sürecin en büyük kazanımlarından biri olarak gösterilirken Kobani eylemleri sırasında 46 kişinin hayatını kaybetmesi hem süreci tıkadı hem de eylemsizliğin tartışmalı hale gelmesine neden oldu. u 2015 yılındaki seçim atmosferi, ikinci aşamaya geçiş sancıları yaşanan çözüm sürecinin geleceğini de belirleyecek. Hükümetin seçim sonrasına erteleme eğilimine Öcalan’ın net bir şekilde karşı çıkması nedeniyle seçime kadar süreçte derin tartışma ve yeni tıkanıklıkların yaşanması da olası. Gelinen bu aşamada diyalog, müzakere ve normalleşme olarak sıralanan üç aşamadan oluşan çözüm sürecinin ilk aşaması da pek çok tartışmalara sahne oldu ve yaklaşık iki yılda tamamlandı. Tarafların diyalog aşamasının bittiği ve yeni aşamaya geçildiği mesajları vermesine karşın; Kobani eylemleri nedeniyle yaşanan tıkanıklığın ardından oluşan güvensizlik ortamında hem hükümet hem de Abdullah Öcalan ve HDP cephesinde büyük bir kırılma yarattı. Yaklaşık iki ay süren “Süreç bitti mi?” tartışmalarının ardından tarafların tekrar diyalog kurmasıyla çözüm sürecinin olağan rutininde devam ettiği algısı öne çıktı. Ancak takvimler genel seçim tarihine yaklaştıkça AKP’nin müzakere aşamasına geçiş için öngörülen adımları atma konusunda isteksiz davranması sürecin seçime göre şekilleneceğinin sinyallerini de verdi. Türkiye henüz seçim atmosferine girmezken yaşanan bu gelişmelerle çözüm süreci seçime dolanmaya başladı. Seçimsüreç takvimi Sürecin iki yıllık seyri gözönüne alındığında; pek çok krizin yaşandığı ve iplerin kopma noktasına geldiği çözüm süreci için 2015 yılı büyük önem taşıyor. 30 Mart yerel seçimler ve 10 Ağustos Cumhurbaşkanı seçiminde yükselen siyasi tansiyon nedeniyle sürüncemede kalan çözüm sürecinin 2015’in ilk 45 ayında nihai sonuca ulaştırılacağı beklentisi genel seçim takvimiyle çakıştı. AKP’nin hem bölgedeki oylar, hem de muhafazakâr oyların erimemesi için denge politikası yürüterek seçim kaygısıyla hareket etmesi 2015 yılında çözüm sürecinin seçime kitleneceğinin göstergesi oldu. Ancak Öcalan’ın nisan ya da mayıs ayında çözüm sürecinin tamamlanmasını öngören müzakere taslağını şart koşması yeni yılda çözüm süreci kapsamında yapılacak temel tartışmanın seçimsüreç ilişkisinde şekilleneceğini de gösterdi. Dünyanın gözü petrolde u Bazı ülkelerde cana bazı ülkelerde cebe zarar petrol 2015’de ekonomi ve siyaseti belirlemeye devam edecek. Ham petrol fiyatlarındaki yarı yarıya düşüşe rağmen, tüketiciye kuruş kuruş indirimin yapıldığı Türkiye’de uzmanlara göre 2015’de de seçim sonrası akaryakıttan elektriğe yine zamlar kapıda. o AYŞEGÜL ALTIN Dünyada bir çok savaşa sebep olan petrol 2014’ün son çeyreğine damgasını vurduğu gibi 2015’de de hem uluslararası alanda hem de Türkiye’de en önemli gündem maddesi olmaya devam edecek gibi görünüyor. Amerikan Merkez Bankası (Fed) eski Başkanı Ben Bernanke de bunu geçen hafta şu sözlerle açıkladı:“2015’teki akıllara takılacak önemli gündem maddesi petrol fiyatlarındaki düşüş olacak. Bu düşüşün gelecek yılın başında ülkelerin enflasyonlarına nasıl etki ettiği, para ve mali politikaları değiştirmeye yetip yetmeyeceği yakından izlenecek.” Türkiye’de durum ne olacak? Enerjinin alt başlıklarını oluşturan petrol, kömür, elektrik, doğalgaz birbirini etkilerken ve fiyatları belirlerken, enerji fiyatlarının 2015’de tüketiciye nasıl yansıyacağını uzmanlara sorduk. Enerji Piyasaları ve Enstitüsü (EPPEN) Başkanı Dr. Volkan Özdemir, “Petrol son 6 ayda 120 dolardan 60 dolara yani yarı fiyatına indi. Bu nedenle enerji ithalatçısı olan ülkemizin cari açığına olumlu katkısı olacak. Türkiye’nin 2013’te enerjiye ödediği 56 milyar dolar hem bu sene hem de 2015’te iyileşmeye uğrayarak 50 milyar dolar ve altına inecek. Ancak, tükettiğimiz benzinin pompa fiyatının 3’te 2’si vergi olduğu için (KDV+ÖTV) şu ana kadar benzin fiyatlarına yansıyan cüzi indirim aynen devam edecek. Yani burada bir iyileşme olmayacak, benzin daha fazla ucuzlamayacak. Bunun için vergi politikasında dolaylı/dolaysız yeni bir uygulama gerekiyor” dedi. Seçim sonrası zammı Gaz kontratlarında fiyatlamanın petrol ürünlerine endeksli ve 69 ay yansımalı olduğunu söyleyen Özdemir, “Petrol fiyatlarında 2014’ün ikinci yarısında yaşanan düşüş bu nedenle ancak 2015’in ikinci çeyreğinden itibaren gaz ithalatına yansıyıp bunu düşürecek. Fakat burada tüketiciye yansıma olması zor. Çünkü zaten BOTAŞ gazı iç pazarda yüzde 20 sübvansiyonla ucuza satıyor. Dolayısyla gaz fiyatlarında yaşanacak düşme nihai kullanıcıya indirim olarak yansımayacak, ancak seçim sonrası beklenen zammın oranını aşağıya çekecek. Eğer TL değer kaybederse ki öyle gözüküyor, gazı dışarıdan dolarla alıp içeride TL ile satan BOTAŞ ve diğer şirketler bu maliyetleri de yansıtmak zorunda kalacak. Benzeri durum elektrik için de geçerli. Çünkü ürettiğimiz elektriğin yaklaşık yarısını gazdan sağlıyoruz” dedi. Enerji kavşağı doğru kullanılmalı Global ekonomide petrol politikaları ve etkilediği fiyatların 2015’de aynı hareketliliğe devam edeceğini söyleyen Petrol Bayileri ve Petrol Ürünleri Tüketicileri Derneği (PETBAYDER) Başkanı Fatma Yarar, “Petrolün akaryakıt olarak kullanılmasının yanında sanayide de ham madde olarak kullanılması reel sektöre ve tüketiciye fayda sağlayacaktır. Bu fayda; hem cari açığın azalması konusunda Maliye Bakanlığına, hem de ham madde si petrol olan tüm sektörlerin üretim maliyetlerinin düşmesiyle sanayiye, akaryakıt fiyatlarındaki indirim ile beraber tüm tüketicilere yansıyacaktır” dedi. Toplam vergide pay artıyor Petrol Sanayi Derneği (PETDER) Genel Sekreteri Niyazi İlter, “2014 ile 2023 arasındaki süreçte dünyada ve Türkiye’de enerjiye olan talebin artacağını, petrol piyasasının Türkiye ekonomisi paralelinde büyümeye devam edeceğini düşünüyoruz. Türkiye otomotiv yakıtları pazarı büyümeye devam ederken rekabet, dünya petrol fiyatları, düzenlemeler, vergiler ve döviz kuru tüketim dengelerindeki belirleyici unsur olmaya devam edecek. Bunların yanında enerji verimliliği başta olmak üzere, çevre yasaları ve iklim değişikliği üzerinde duracağımız konular” dedi. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear