22 Şubat 2025 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

12 Kültür Sanat CUMHURİYET’İN GÖZÜNDEN 2015’E BAKIŞ 2014’Ü GERİDE BIRAKIP 2015’E BAKARKEN: Sanat uzun, iktidar kısa o CELÂL ÜSTER Koca bir yılı daha geride bıraktık. Ya da koca bir yıl daha bizi ardında bıraktı, geçip gitti. Ülkemizdeki siyasal iktidar ile sanat, edebiyat, kültür arasındaki ilişkiler açısından baktığımızda, sansürün, otosansürün, baskı ve müdahalelerin ağır bastığı bir yıl oldu 2014. Daha somutlaştırarak söylersek, AKP, sanat ve edebiyat dünyasını kendi dünya görüşüne bağımlı kılmak için, iktidarın sağladığı tüm olanakları var gücüyle kullanmaya yöneldi. 2014’te iktidarın gözü de, eli de, ülkenin dört bir yanında her yıl binlerce insanın izlediği Devlet Tiyatroları ve Devlet Opera ve Balesi’ndeydi. Sanat kurumlarını siyasal iktidarın hedefleri doğrultusunda “yeniden yapılandırmaya” yönelik Türkiye Sanat Kurumu yasa tasarısı, özellikle tiyatro, opera ve balenin üstüne bir karabasan gibi çöktü. Baleyi “belden aşağı” olarak gören zihniyet, sanat kurumlarının tepesine kendisine tümden boyun eğecek niteliksiz kişileri getirirken öncelikle TÜSAK yasa tasarısına karşı çıkan ve Gezi Direnişi’ne destek vermiş nitelikli kişileri birer birer görevden aldı. Özel tiyatrolara devlet desteğinin belirlenmesinde de Gezi Direnişi’ne destek verip vermemek temel ölçütlerden biri oldu. Siyasal iktidar, edebiyata destek konusunda da benzer bir yol izledi. Seçici kurul, biriki göstermelik ad dışında, konunun uzmanı olmayan bürokratlardan oluşturuldu. Uzun süre gizli tutulan seçici kurul da verilen yanlı destekler de gazetemizin çabalarıyla gün yüzüne çıktı. AKP’nin, yalnızca sanat ve kültür dünyasında değil ülke çapında yarattığı baskı ortamı, yanı sıra otosansürü getirdi. 14. Uluslararası Venedik Mimarlık Bienali’nde, küratörlüğünü mimar Murat Tabanlıoğlu’nun üstlen diği “Hafıza Mekânları” sergisinde, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin cephesindeki “Kes sesini Tayyip!” afişinin örtülmesi, oto 2euğ0m1N5ei’ytteeelnnik,dlsieos,raggnueaillkeattcyviedaekanetr,edkbneıasbdşaieky..aau.1ltmdS,0ıat0ruüna.tmasnyutıizbölnıalsonüaslammknısıslanüaükrrzrüau,içlhikimknuatünirbdşşuiıarnbbrn,ieöreysldalüeezmdngilıüylba.oyytu.rik.eagırn.tnüi;talS,nemyardebaıniiozzkşğaya”gaitu,ıdgiunlbnaöazosrrsu.ıaytnnenu,arlneaAbnreodKğbyaePinurnnyo,söagalheunnçeğaşaıesyekatitnıyinrvmb,d,dei“iuire.eneygmhidgnöleeaisblirteslieşırk sansür belasının en kara leke olarak kaldı. tan nasibini almamış, barbarlığın bas çarpıcı örneklerinden 2014’te sanat ve kültür alanın kın çıktığı, duyarlıktan yoksun, söz fu biriydi. da yaşanan baskılar ve sansürler, karası, cehaletin kol gezdiği, salt içgü Bu olay, iş dünyası ile sanat dünyası Cumhuriyet’le birlikte gelen kazanım düleriyle davranan, tutkuyu ve sevme bu denli iç içe geçince, işin içine ihale ların sistemli bir biçimde geri alınmaya yi bilmeyen bir toplum. ler girince neler olabileceğinin de açık çalışılmasından başka bir şey değildi. Oysa nitelikli sanat ve edebiyat, tari bir örneğiydi. Nitekim, iktidarın, Osmanlıcayı hin her döneminde ve dünyanın her ye Antalya Altın Portakal Film Festi okullarda zorunlu kılması da bu sis rinde yazgılarına boyun eğmeyen, sor vali yönetiminin kendi kendine sansür temli çabanın önemli bir parçasıydı. gulayan, başkaldıran insanın ruhunu uygulamaya kalkışması ise, AKP’li be Kimse geçmiş toplum ve kültürümü besledi bugüne kadar. lediyelerin buyruğuna girmenin kendi zün araştırılması, özümsenmesi açısın Nitelikli sanat ve edebiyat bugüne liğinden getirdiği sonuçtu. dan Osmanlıcanın öğrenilmesine kar kadar hep boyun eğmez ve asi oldu; Reyhan Tuvi’nin, Gezi Direnişi ey şı değildi. Ancak Osmanlıcanın okul var olana, egemen olana bir meydan lemlerini konu alan “Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek” adlı belgeselinden, Erdoğan’a “hakaret” içer larda zorunlu kılınması, iktidarın, Harf Devrimi’nden, 1928’de çıkarılan bir yasayla yazıda Arap harflerinin yeri okuma oldu her zaman. O yüzden, 2015’ten de, gelecekten de umutsuz olmak için bir neden yok. diği gerekçesiyle bazı sözlerin çı ni Latin harflerinin almasından ne ka Sanat uzun, iktidar kısa… Sanat ölüm karılmaya kalkılması, sinemamızın dar büyük bir rahatsızlık duyduğunun süz, iktidar ölümlü… AKM polis ‘korumasında’! 27 Aralık 2014 Cumartesi Kültür Servisi 2008 yılından bu yana kapalı olan İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin (AKM) ne olacağı hâlâ belirsiz. 2010’da AKM’nin “yıkılıp yeniden yapılması” gündeme gelmiş, ancak Birinci Grup Kültür Varlığı olduğu için yıkılamamıştı. AKM için İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı sorumluluğunda yapının mimarı Hayati Tabanlıoğlu’nun oğlu mimar Murat Tabanlıoğlu tarafından hazırlanan “yenileme projesi” de binanın özgün nitelikleri ve değerlerinin kaybına neden olacağı gerekçesiyle Kültür SanatSen’in açtığı dava sonucu yargı tarafından durdurulmuştu. Bu nedenle yıllardır kapalı olan AKM, Gezi Direnişi’nde de işgal edilmiş, cephesi direniş sloganlarıyla kaplanmıştı. AKM, pek çok tiyatro ve müzik topluluğu, İstanbul Devlet Tiyatro, Devlet Opera ve Balesi ve İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası salon bulamazken, Gezi Direnişi’nden bu yana polis ‘korumasında’. Emek inşaatı devam ediyor Mayıs 2013’te iş makineleriyle tamamen yıkılan Emek Sineması ile Cercle d’Orient, İskentinj Apartmanı, Melek Apartmanı, İpek ve Rüya sinemalarını kapsayan yapı adasına uygulanan inşaat, kamuoyunun yıllarca sürdürdüğü protestolara ve eylemlere karşın devam ediyor. 2009’dan bu yana eylem yapanlar, Emek Sineması’nın bir kültür mirası olduğunu ve yerinde korunması gerektiğini savunurken proje sorumluları da “Yıkmıyoruz, taşıyoruz” diyerek Emek’i yeni yapılacak kompleksin üst katına taşıyacaklarını ve bunun Emek Sineması’na zarar vermeyeceğini savunmuşlardı. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear