23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

TÜKETİCİ TCK’DE CİNSEL TACİZ Madde 105 Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikayeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adli para cezasına hükmolunur. Bu fiiller, hiyerarşi veya hizmet ilişkisinden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur işi terk etmek mecburiyetinde kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz. Madde 102/ Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlal eden kişi, mağdurun şikayeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi halinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikayetine bağlıdır. Suçun, …kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır. Gıda tüketimi beni endişelendiriyor! ? Günümüzde tüketici olmak zor; bilgi sahibi olmak, bireysel tepkileri toplumsal tepkiye dönüştürmek, çözüm önerilerine katılmak, baskı gücü oluşturmak. Satın aldığımız gıda ürünlerinin hem sağlığımızın hem de ekonomik yönden aldatılmamızın önlenmesi bakımından kontrol edilmesi gerekmektedir. ENGİN BAŞARAN TÜDER Başkanı CİNSEL SALDIRIYA MARUZ KALIRSANIZ Kanıtların yok edilmesine kesinlikle izin vermeyin. Asla “kirlendik” diye düşünerek yıkanmayın. Ellerinizi bile yıkamayın. Giysilerinizi kesinlikle atmayın, yıkamayın. Çevrenizdeki güvendiğiniz yakınlarınızla olayı derhal paylaşın. Artık birçok kentte, sayıları henüz yetersiz de olsa Kadın Danışma Merkezleri var. Bunlara telefonla da olsa hemen ulaşmaya çalışın. Onlara, kimliğinizi bildirmek zorunda kalmadan danışabilirsiniz. Cinsel saldırının mağduru olarak en yakın karakola ya da savcılığa giderek şikayette bulunabilir, olayın mağduru olarak avukat istediğinizi belirtebilirsiniz.İfadenizin, sanığın yanında alınmamasını; olay dışında özel ve cinsel yaşamınıza yönelik sorular sorulmamasını; soruşturma ve duruşmaların kapalı yapılmasını isteyebilirsiniz. İşyerinde tacize maruz kaldıysanız durumu hemen işyeri yönetimine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne, sendikanıza bildirip tacizci/saldırgan hakkında gerekli işlemlerin yapılmasını isteyebilir. YAŞLILARA EVDE BAKIM PROJESİ Yozgat’ın Yerköy ilçesinde kaymakamlık tarafından dört yıldır uygulanan ‘Yaşlılara Evde Bakım Projesi’yle 40 yaşlı ve kimsesize evinde bakılıyor. Proje, işsiz ev kadınlarının yeni geçim kaynağı oldu. Dört yıldır uygulanan proje 2004’ten bu yana her geçen yıl daha çok kişiye bakım imkanı sağlıyor. ‘Evde Bakım’ işsiz ve ihtiyaç sahibi ev kadınlarına da yeni geçim kaynağı sağlıyor. Yerköy Kaymakamlığı, ilçe genelinde tarama yaparak yaşlı ve özürlü vatandaşların listesini çıkartıyor, huzurevi ve rehabilitasyon merkezlerinde kalmak istemeyen kişilerin evde bakımını üstleniyor, bakıma muhtaç olanların giyecek, yiyecek, sağlık giderlerini karşılıyor. Son aylarda hangi televizyonu açsam “Ne yiyelim, neleri yemeyelim” söyleşileri. Hangi gazeteye baksam sayfa sayfa bilinçli beslenme önerileri, sağlıklı diyet önerileri. Çarşıya, Pazara çıksam her köşede “kanseri önleyen doğal yağlar, doğal sebzeler” veya “yüzlerce bitki çeşidinin olduğu aktarlar” görüyorum.Aynı şekilde, geçmişte “tereyağı yemeyin diyenler”, yumurtayı asla önermeyenler, şimdi tersini söylüyorlar.Toprak, su kimyasallarla artık kirlendi diyenler; bu toprak ve suda yetişen “taze meyve ve sebzeleri” öneriyorlar, hormonlar da cabası. Kimi bilim adamları “genetik değişikliğe uğramış gıdalar zararsızdır” derken, kimileri “asla” diyor. Her neyse. Neye inanıp, neye inanmayacağımı bilmiyorum, ama inandıklarımın da çare olmayacağının farkındayım. Çünkü, tüketilen ve kirletilen dünya elbette öcünü alacak, dünyalıdan. Kazanma hırsı; doğayı, canlı sağlığını, bitki ve hayvan çeşitliliğini, huzuru ve barışı da alıp götürecektir. Bu kirlenen toprakta yetişen doğal meyve ve sebze; bu topraktan beslenen etler, kurgulanmış vitaminler, katkılarla beslenmiş gıdalar, kaynağında kirlenmiş içme suları, kirlilikten arındırılmış yapay sular… Hepsi beni endişeye sevk ediyor. RÜN ÜZERİNE YAZILANLARA DİKKAT Her gün besinler içindeki katkı maddeleri ile ilgili olumsuz şeyler duymayalım. Yani antioksidanlar, lezzet vericiler, besin boyaları, koruyucular, tatlandırıcılar ve diğerleri ile zenginleştirilen, ambalajları üzerinde “E” ile başlayan kod numarası bulunan gıdalar ve her geçen gün özellikle bebek ve çocuklardaki etkileri ile ilgili olumsuz bilgiler…  Uluslararası Kanser Araştırmaları Kurumu (International Agency For Research İnto Canser) gıdalardaki akrilamidi `kanserojen maddeler` arasında sayıyor. Dünya Sağlık Örgütü(WHO ) ve Dünya Tarım Örgütü(FAO ) insanlara akrilamid içeriği yüksek gıdaları mümkün mertebe tüketmemeyi, taze sebzemeyve ağırlıklı beslenmeyi Ü tavsiye ediyor. Kansere yol açtığı deney hayvanlarında kanıtlanan akrilamid maddesi fırınlama veya kızartma ısısı 120 dereceyi aştığında insan gıdalarında da oluşuyor. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanlığı, TUBİTAK Marmara araştırma Merkezi gıdalardaki akrilamid oranının ambalaj üzerine yazılması gerektiğini ve kanserojen akrilamid içeriği yüksek bebek mamalarından uzak tutmak gerektiğini açıkladı ve analiz için Sağlık Bakanlığıbebe http://www.tumgazeteler.com/haberleri/bebe/ bisküvisini İsveç’e gönderdi, sonuç açıklanmadı.  İngiliz Gıda Standartları Ajansı, anne ve babaları uyararak, katkı maddelerinin çocuklarda davranış bozukluğuna sebep olduğunu vurguluyor. Yapılan araştırmalar, katkı maddelerinin zekâ geriliği, hiperaktivite, astım, dikkat bozukluğu ve obezite gibi pek çok hastalığa da sebep olduğunu ortaya koyuyor.  ABD’de Dünya Pediatri Birliği, demir katkılı bebek mamalarının, demir eksikliği olmayan çocuklarda zeka geriliği yaptığını açıkladı.  Genetik değişime uğramış tohumlarla üretilen gıdaların İnsan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri çok ciddi olarak tartışılıyor. Bu bağlamda, her tür tüketimde olduğu gibi, gıda tüketiminde de akıllı olmamız gerek. Meyve ve sebzeleri mevsiminde yemek yanında, ambalajlıambalajsız tüm gıdaların “menşe” dediğimiz kimliğini sorgulamak zorundayız; sağlığımız ve güvenliğimiz için. Nerede yetişmiş, hangi hormon ve tarım ilaçları ne dozda verilmiş, ne zaman hasat edilmiş. Gıda maddelerinin üzerinde, niteliğini belirten ne varsa özel saklama koşullarını gösteren, üretiminde ve arzında insan sağlığının korunmasını esas alan Türk Gıda Kodeksine uygun etiket aranmalı ve etiket üzerinde gıda maddelerinin etiketinde bulunması zorunlu olan şu bilgilerin olmasına dikkat edilmelidir: Gıda maddesinin adı, net miktarı, üretici ve paketleyici firmanın adı, tescilli markası, adresi ve üretildiği yer, son tüketim tarihi, parti numarası ve/veya seri numarası, üretim izin tarihi ve sayısı, orijin ülke, gerektiğinde kullanım bilgisi ve/veya muhafaza şartlrı, tüketici şikayet hattı,Ürünün bileşimi hakkında bilgi için “İçindekiler veya Bileşim” (ingrediyen) listesi ile besin değeri tablosu, ürünün net gramajı, hazırlanma ve kullanma uyarıları, depolama ve saklama koşulları. Tabii “E” katkı maddesi, en öncelikli aramamız gereken bilgi. İLİNÇLİ TÜKETİCİ OLMAK Günümüzde tüketici olmak zor; bilgi sahibi olmak, bireysel tepkileri toplumsal tepkiye dönüştürmek, çözüm önerilerine katılmak, baskı gücü oluşturmak. Çağdaş ve demokrat bireyler olmak kolay değil, hele bu bireylerden oluşan çağdaş ve demokrat toplum olmak çok daha zor.Satın aldığımız hizmetlerin, ürünlerin ve özellikle gıda ürünlerinin biz tüketiciler tarafından kontrol edilmesi, hem sağlığımızın korunması açısından hem de ekonomik yönden aldatılmamızın önlenmesi bakımından büyük önem taşımaktadır. Gıda ürünlerinin bende uyandırdığı yalnızca sağlık ve güvenlik endişeleri değil ;son bir kaç yıldır insanlığın temel gıda maddelerinin fiyatlarının çok büyük bir hızla artması, buğdayın, pirincin, bulgurun fiyatlarının dünya pazarlarında iki katına çıkması ve uluslararası kuruluşların yayınladığı araştırmalara göre her gün 25 bin insanın artan fiyatlar nedeniyle açlıktan ölmesi, çok daha kötü. Hızla yükselen fiyat artışlarının daha şimdiden dünyanın bir çok yerinde yoksulların ayaklanmasına yol açması; Haiti, Mısır, Tunus, Fas, Kamerun, Mozambik, Senegal ve Moritanya’da “ekmek ayaklanmaları”nın yaşanması aklımızı başımıza getirmeli ve üretenlerle, tüketenler arasında daha adil paylaşım politikalarının üretilmesine “neden” olmalıdır. 7 B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear