Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAĞLIK Çocukların bir çoğu, konuşmaya az duyarlıdır ve genelde tepki vermezler tizmli bir çocuğun karmaşık tepkilerinin olması mümkündür, bir duyumda aşırı duyarlıyken başka bir duyumda az duyarlı olabilir veya bazı duyumlarda normal tepkileri varken bazılarında az ya da çok duyarlı olabilir. Otizmli bireylerin görme, işitme, tatma, koklama, hareket ve acıyı hissetme duyularında işlemleme farklılıkları olduğu bilinmektedir. Bize tuhaf gelen ellerini sallama, parmaklarını izleme, dönen veya parlak nesnelerden gözünü alamama, vücuduyla veya eli ile yüzeylere sürtünme, koltuk, dolap gibi eşya köşelerine girme, pürüzlü, yumuşak bazı nesnelere dokunmaktan hoşlanmama, bazı renkteki, kokudaki yiyecekleri yememe veya tuhaf yiyecek tercih etme, her gördüğü nesneyi koklama, yalama veya ağzına sokma, sürekli sallanma veya ardı ardına bazı hareketleri tekrarlama ve bunlara benzer pek çok faklı tepki örneklerini, aileler ve eğitimciler olarak gözlemlemişizdir. Otistik çocukların eğitiminde Sağlık için duyusal tercihlerden yararlanma özgür irade İ O ALEV GİRLİ 9 Eylül Üniv. Yrd. Doç. Dr. OĞUZ ERKARA Yaşam Hastanesi Dr. KARMAŞIK TEPKİLER Bazı otizmli çocuklar, belli başlı bazı duyumlara aşırı duyarlı olabilir. Bu durumda, duyumun miktarı çok az olsa bile onu uyarmaya yeterli olabilir; huzursuz olma ve kaçınma davranışı gösterirler. Örneğin sese aşırı duyarlı bir çocuk bizim için normal tonda olan konuşma sesimize, normal tonda herhangi bir sese tepki gösterebilir, kulağını tıkayabilir veya çığlık atarak rahatsızlığını yansıtabilir. Bazı otizmli çocuklar ise, bazı duyumlara az duyarlı olabilir. Böyle çocuklar için normal düzeyde uyarım yeterli olmaz, daha fazlasına gereksinim duyarlar. Örneğin, sese az duyarlı otistik çocuk, çok yüksek sesli TV veya müzik dinler, yüksek sesli uyaranlardan hoşlanır. Harekete az duyarlı bir çocuk sürekli zıplar, atlayıp koşar, sallanır, çok aktiftir. Halbuki harekete aşırı duyarlı bir çocuk ise, az hareket eder, merdiven inmekten korkar, pasiftir. Duyumlara az duyarlı olup da pasif olan çocuklar da vardır. Çevrelerindeki dünyaya çok zor tepki verirler çünkü ondan yeterince uyarım alamazlar. Otizmli bir çocuğun karmaşık tepkilerinin olması mümkündür, bir duyumda aşırı duyarlıyken başka bir duyumda az duyarlı olabilir veya bazı duyumlarda normal tepkileri varken bazılarında az ya da çok duyarlı olabilir. Duyusal tepkileri normal veya normale yakın otizmli çocuklar da vardır. Bu çocuklar herhangi bir duyusal uyarana az veya aşırı tepki göstermeyebilirler. Harekete az duyarlı olduğu için zıplamaktan hoşlanan bir çocukla birlikte zıplamak iletişim başlatmak için iyi bir yol olabilir. yani sese az duyarlı ise söylediğinize dikkat etmesi onun için çok zor olacaktır. Çocuğun sevdiği, daha fazla gereksinim duyduğu (az duyarlı olduğu) ve sevmediği, kaçındığı (çok duyarlı olduğu) görsel, işitsel, kokutat, hareket, dokunma ile ilgili tercihlerine duyusal tercihleri denmektedir. Otistiklerin uyaranlara yönelik farklı duyusal tepkileri, nasıl öğreneceğini etkiler. D UYUSAL TERCİHLER ÖNEMLİ Örneğin harekete az duyarlı olduğu için zıplamaktan hoşlanan bir çocukla birlikte zıplamak iletişim başlatmak için iyi bir yol olabilir. Sözel taklit çalışmasını trambolinde zıplarken yaptırmak, çocuk hoşlandığı bir aktiviteyi yaptığı için daha çok motive olmasını ve daha kolay iletişim kurmamızı, işbirliği geliştirmenizi sağlayacaktır. Bu nedenle çocuğun masa başında çalışmaya direnç gösterdiği bu hedefin daha etkili, daha keyifli kazanılabilmesi sağlanabilecektir. Aşırı duyarlığı olan bir çocuğa aniden sarılmamak, onun fiziksel iletişimi başlattığı durumları değerlendirmek ve onu duyusal uyarım bombardımanına tutmadan derece derece fiziksel te İLETİŞİM KURMAK Otistik özellikleri olan çocukların bir çoğu, konuşmaya az duyarlıdır ve genelde tepki vermezler hatta başka sesler de onları rahatsız eder. Eğer çocuğun konuşma seslerini duymada sıkıntısı varsa, 12 ması arttırmak, nazik ve hafif ısrarcı olmak iletişimimizi geliştirmede etkili olacaktır. Görme aşırı duyarlığı olan bir çocuğu lamba ışığı arkadan gelecek şekilde oturtarak çalışmak gibi küçük düzenlemelerin gerginliğini gidererek çocuğu rahatlatacağını kolayca gözlemleyebiliriz. Bu nedenle özellikle yeni ve zor becerilerin çalışılmasında çocuğun tercih ettiği duyuları kullanmak önemlidir. Çocukla işbirliğimiz arttıkça ve becerileri çoğaldıkça kaçındığı duyulara nazik ve yavaşça, adım adım yaklaşım göstermek, aşırı uyarım bombardımanına tutmadan strese girmesine, acı çekmesine neden olmadan yapılmalıdır. Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi, çocuk bilgiyi tercih ettiği duyularıyla almaya başlayınca, dikkatini daha fazla yoğunlaştırabilecek ve daha çok şey öğrenebilecektir. Çocuğun duyusal tercihlerini tanımlayarak, hangi aktivitelerin onun için daha hoş ve motive edici olduğunu bilmek mümkün olacaktır.Ailelerin ve eğitimcilerin çocuğun duyarlıklarını dikkate alarak yapacakları çalışmalarda, çocuğun motivasyonun ve katılımının arttığını, hem de davranış problemlerinin azaldığını sevinerek gözlemlemeleri dileği ile iyi çalışmalar. nsanın yaşamında iki kesinlik vardır:doğum ve ölüm. Yaşam ise ikisinin arasında şekillenen olguya denir. Her insan yaşam tercihini kendi özgür iradesi ışığında yapılandırır. Tercihlerimiz yaşamımızın gidişatını belirler. “Her şeyin başı sağlık” demiş atalarımız. Ne güzel demişler. Bir şansızlık eseri sağlıksız doğmak veya sağlığı kaybetmek ihtimalleri haricinde, sağlıklı olmakta bizim özgür irademizle yaptığımız seçimlere bağlı. Evet; gerçekten sağlıklı olmayı seçebiliriz. Yeter ki ne yapılacağını bilelim, öğrenmek içim çaba gösterilim. Bildiklerimizi uygulamak için bahanelerimizin dışında kalalım. Sağlıklı bir birey olmak yolundaki özgür irademiz doğumla başlıyor. Ancak buradaki özgür irade bireyin kendine değil ailesine bağımlılık gösteriyor. Sağlıklı bir gebelik geçirmek, ardından bebeğin aşılarını zamanda yaptırmak ve anne sütünü mutlaka bebeğe vermekle başlıyor her şey. Daha sonra bebeğin ek besinlerine geçerken göstereceğimiz titizlik ona sağlayacağımız huzurlu aile yuvası, sağlıklı bir birey yaratmanın ilk ve en önemli adımları.Bebeklik çağında yapılan aşılama, kişi erişkin olunca da devam eden bir süreç. Bir çok bulaşıcı hastalıktan korunmanın en etkili ve gerekli yolu aşılamadan geçiyor. Bebeklik ve çocukluk çağında düzenli aşı yaptıran bireylerde, erişkin dönemlerinde bu aşıların devamını yaptırmaları koşuluyla bulaşıcı hastalıklar, çok daha az görülür. Büyük çoğunluğu ise, ya hiç görünmez veya çok hafif atlatılır. İkinci önemli korunma yöntemi: dengeli beslenme alışkanlığı ve disiplinin çocuğa kazandırabilmek. Çağımıza maalesef fast food ve abur cubur diye nitelendirdiğimiz cips çerez vb besinlerin fazla miktarda ve özellikle çocuğun ihtiyacı olan besinleri alabileceği öğünler yerine verilmesi bir sorun teşkil ediyor. Çocuklar genellikle kolay yenen ve kendi ağız tatlarına uygun bu besinleri yemeyi tercih ederler. Anne ve babalara düşen görev bu besinleri tamamen yasaklamak veya tam tersi çocuk öğünü almayı reddettiğinde o öğünü yerine çocuğun aç kalacağı endişesiyle veya kendi vicdanını rahatlatmak için, söz gelişi birkaç bisküvi vererek çocuğun tembelliğe itmesi uzak durmaktadır. Çünkü çocukluk çağındaki yanlış beslenme bireyin tüm hayatı boyunca çekebileceği bir takım kolesterol, tansiyon, şeker hastalıklarının temelidir. Anne ve babalara düşen bir başka görev; çocuğun huzurlu bir aile yuvasında büyüme hakkını gasp etmemektir. Her şeyin hızla yaşanıp tüketildiği çağımızda maalesef bir çok çocuk bu haktan mahrum yaşıyor. Sigarının zararlarını hepimiz çok iyi bildiğimiz halde, kendimizi yetmezmiş gibi, bir de çocuğun yanında içerek, onu tazecik ciğerlerinin daha matürasyonu (üreme yetisi ve ergenlik) sağlanmadan hasar görmesine yol açıyoruz. Hangimizin çocuğu, biz sigara içerken: “Anne, baba sigara içmeyin” dememiştir ki? Biz onun yanında sigara içerek onu sağlılığını hiçe saydığımız gibi, yetişliliğimizden aldığımız küvetle, onun özgür iradesine de saygısızlık gösteriyoruz.