Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
İSTANBUL’DAN ANKARA’YA MEKTUP 24 Aralık 1921 tarihli Meclis oturumunda, Şehzade Abdülmecit’in, doğrudan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderdiği ve Ankara Hükümeti’ni tanıdığını bildiren bir mektup okundu. Mebuslar arasında tartışmaya neden olan bu mektubun okunmasının ardından söz alan Mustafa Kemal Paşa, oturumunun açılış konuşmasında şunları söyledi: “Arkadaşlar, Şehzade Abdülmecid Efendi Hazretleri bundan evvel de bir iki mektup göndermiştir. Fakat bu mektuplar doğrudan doğruya bendenizin şahsıma ait idi... Bugün gelmiş olan mektup doğrudan doğruya Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’nadır ve içeriğinde de Meclisimiz ‘Meclisi Kebiri Milli’ tabiri kullanılmak suretiyle ifade edilmiştir. Buna karşı alınacak tavrın, gizli celsede görüşülmesinin uygun olacağı zannındayım.” Bu konunun tartışmaya açılmasının ardından ortaya, şehzadenin Meclis’te bulunması gerektiğini düşünenler; bunun asla mümkün olmadığını, hatta cevap yazmanın dahi gereksiz ve zararlı olabileceği görüşünü destekleyenler ve gelen mektubun paniğe yol açamayacak kadar önemsiz olduğu kanaatini taşıyanlar olmak üzere üç grup ortaya çıktı. Vekillerden bazılarına göre Şehzade Abdülmecid üzerine düşen görevi yerine getirmişti ve bir Osmanlı torunu olarak Meclis içinde yer alması uygundu. Fakat bu şekilde düşünmeyen, bunun çok hassas bir mesele olduğu kanısında olan mebuslar da vardı ve onlara göre şehzadenin burada bulunması yarar değil zarar getirecek, hatta söz konusu bile edilemeyecek bir mevzuydu. Böyle bir durumun olabilir hiçbir yanı yoktu ve her şeyden önce çözülmesi gereken sorun kişi veya kişilerle değil, hilafet makamının ta kendisiyle ilgiliydi. Milletin asıl kurtuluşunun veliahtlara değil kendine güvenmekle gerçekleşeceğine inanan mebuslardan biri olan Kütahya Milletvekili Besim (Atalay) Bey, milletin daima veliahtlara ümit bağladığını, fakat hiçbir zaman hak ettiğini bulamadığını; bu nedenle yaşamak için, geleceği için umudu kendisinde, kendi azim ve iradesinde araması gerektiğini söyledi. Memleketini düşünmemiş, vatanı bir çiftlik gibi görmüş olan padişahlar bugün, milletin, kan dökerek ve hâlâ da dökmeye devam ederek kazandığı hakimiyeti yeniden elde etmenin yollarını aramaktaydılar. Senelerdir yokluk içinde mücadele veren milletin yardımına hiçbir zaman koşmamış olan yüksek makamdaki bu kişiler şimdi, milletin başarısına ortak olmaya çalışmaktaydılar ve bu, ne milletçe ne de Meclisçe kabul edilir bir durumdu. Öte yandan bütün bu tartışmaların gereksiz olduğu kanaatinde olanlar da mevcuttu. Bu mebuslara göre Meclis’i bazı başarılarından dolayı kutlayıp selamlayan bu mektubun ne zararı ne yararı vardı ve mektup başkanlık tarafından uygun bir cevapla yanıtlanmalıydı. Bir diğer görüş ise, veliahttan gelen ve meclise düşmanı kovdukları, vatanı sahipsiz bırakmadıkları için teşekkür eden bu mektubun feverana hatta tartışmaya Ali Fuat Paşa başkanlığındaki TBMM heyeti, Çay’da I. Ordu Birlikleri’nin denetimi sırasında yapılan duaya iştirak ediyorlar. 270