Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 Türkiye’de hayatta kalan üç İstiklal Savaşı gazisinden biri olan Çorumlu Ömer Küyük, yıllara meydan okuyor C 82. YIL ÖZEL EKİ 29 EKİM 2005 CUMARTESİ ‘Bugün savaş olsa yine cepheye giderim’ Seyfettin METE ÇORUM Türkiye’de hayatta kalan 3 İstiklal Savaşı gazisinden biri olan Çorumlu Ömer Küyük, yıllara meydan okuyor. Balkan Harbi, Dumlupınar ve Sakarya savaşlarına katılarak 10 yıldan fazla cephede kalan, resmi kayıtlara göre 105, ailesine göre ise 115 yaşında olan Atatürk’ün askeri Gazi Ömer Küyük, Çorum’un İskilip ilçesine bağlı Çatkara köyünde yoksul da olsa mutlu bir yaşam sürüyor. ‘‘Devlet zarar etmesin’’ diye yıllarca maaş almayı reddeden Küyük, devletin 3 ayda bir verdiği 540 milyon lira için de ‘‘Keşke bunu da almasaydım. Bana, Atatürk gibi büyük bir komutanla cepheden cepheye koşmanın sevinci yeter’’ diyor. Çatkara köyünde oğulları Hüseyin ve İsmail, iki gelini ve bir özürlü kızıyla 45 yıl önce kendi elleriyle yaptığı dermeçatma evde yaşayan Gazi Küyük, her yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı’nda Ankara’ya giderek komutanı Mustafa Kemal Atatürk’ü kabrinde ziyaret ediyor. Tarihi çınar Ömer Amca Biz de bu tarihi çınar Gazi Ömer Küyük’ü 115 yıldır yaşadığı köyünde ziyaret ettik. Son yıllarda kulaklarının ağır işitmesi nedeniyle Gazi’yle biraz anlaşmada zorlansak da oğlu İsmail’in de yardımıyla bir kez daha anılarını dinledik. Gazi Ömer Küyük, askere daha birkaç yaşında olan oğlu İsmail’i geride bırakarak gitmiş ve 10 yılı aşkın çeşitli cephelerde düşmana karşı savaşmış. Bir kez savaşta yaralanan Küyük, birkaç hafta Yozgat’ta hastane tedavi gördükten sonra tekrar cepheye giderek Türkiye’nin düşmanlardan arındırılması için savaşa katılmış. Ankara’nın Haymana bölgesinde düşmanla süngü süngüye çarpıştığını kaydeden Küyük, yanında 6 arkadaşının şehit olduğuna tanıklık etmiş. Gazi Ömer Küyük, Mustafa Kemal Atatürk’ü ilk kez de Samsun’da görmüş. ‘‘Atatürk büyük adamdı. İlk elimi sıktığında ayaklarım titredi. Çok heybetli bir görüntüsü vardı. Ve o anı hiç unutamıyorum’’ diyen Küyük, oğlu Hüseyin’le her yıl 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarına katılarak komutanı Atatürk’ü kabrinde ziyaret ediyor. Kimi zaman kuşandığı silahıyla ‘‘Bugün savaş olsa yine cepheye giderim ve bu halimde bile savaşta yaptığım gibi attığım kurşunlarla düşman askerlerini tek tek vururum’’ diyen Gazi, devletin verdiği maaşa da şükrediyor. Geçtiğimiz yıl emekli sandığından kaynaklanan bir hatadan dolayı yaklaşık 6 ay öldüğü gerekçesiyle maaş alamayan, fakat daha sonra uzun bir süre yaşadığını kanıtlamaya çalışan Küyük, 3 ayda bir aldığı 540 milyon liralık maaşıyla yoksul ama gururlu yaşıyor. Her an başına yıkılacak harabe evinde kendine ayrılan köşede oturup misafirlerini karnarak vekalet aldığını, uzun yıllar Gazi’nin maaş aldığını söylüyor. Düşmanla mücadele etmenin yanı sıra bitlerden de yakınan Gazi Küyük, aylarca banyo ve temizlik yapamadılarını, birçok askerin de bitlerden dolayı öldüğünü iddia ediyor. ‘‘Atatürk beni çok severdi. Bir gün kafamı okşayarak beni sevdi. Çünkü cephede düşmana hiç boş kurşun atmadım. Çok iyi bir nişancıydım. Ayrıca ileri gözetleyicilik yapardım. Düşmanın nasıl çembere alınacağını iyi hesaplardım. Bu nedenle Atatürk, komutanım ve arkadaşlarım beni çok severlerdi.’’ Gazi Dede’yi Mustafa Kemal Atatürk, Meclis’in ilk toplantısına çağırmış, ama gidememiş. Çünkü Atatürk’ün Gazi’ye gönderdiği telgraf geldiğinde Meclis toplantısının üzerinden aylar geçmiş. Gazi Ömer Küyük, gururlu bir şekilde, ‘‘Atatürk beni vekil yapacaktı. İlk meclis toplandığında beni de çağırdı. Ama geç kalmışım ‘’ derken oğlu İsmail, söze girerek ‘‘O tarihte okuma yazma bilen bölgede sadece bir kişi varmış. Telgrafı o okumuş. Fakat, telgraf geldiğinde meclis toplantısının üzerinden aylar geçmiş’’ diye sözü tamamlıyor. Ömer Küyük, sohbetimizin bir bölümünde iç çekiyor. ‘‘Dede hayırdır’’ dediğimizde ise ‘‘Arkadaşlarım, arkadaşlarım çok kötüler. Gariplerim kenarlara oturmuş yerlerindeN de kalkamıyorlar. Vah vah’’ diye cevap veriyor. Olayın tam açıklığını ise oğlu İsmail’den öğreniyoruz. Yaklaşık 3 hafta önce İstanbul’dan gelen bir gazetecinin yardımıyla Gazi Ömer Küyük, Konya’da ve Eskişehir’de yaşayan silah arkadaşlarını ziyaret etmiş. Arkadaşlarını nasıl gördüğünü sorduğumuzda ise ‘‘Ah arkadaşlarım, ah. Çok yaşlanmışlar. İyice kötü olmuşlar. Bir kenara oturmuş, konuşmuyorlar bile. Onları gördüm, mutlu oldum ve halime şükrettim’’ diye yanıt verdi. Gazi Ömer Dede, sporla da yakından ilgileniyor. Fakat Gazi, ne Fenerbahçe’yi, ne Galatasaray’ı, ne Beşiktaş’ı ne de Çorumspor’u tutuyor. Onun en büyük tutkusu ata sporu güreş. Ne zaman köyünün yakınlarında bir güreş duysa, Gazi Ömer Küyük, soluğu orada alıyor. Gazi Küyük, son olarak da yaklaşık bir hafta önce bu yaşına rağmen yine güreş meydanlarında yerini almış. Işıklar Köyü’nde düzenlenen bir düğünde güreş olacağını duyan Küyük, oğlu İsmail ve Hüseyin’den kendisini düğüne götürmelerini istemiş. Büyük bir heyecanla güreşi izlemeye giden Gazi Küyük, burada güreşi yöneten hakemlerin de büyük ilgisiyle karşılaşmış. Gazi Ömer Küyük, daha 3 yıl öncesine kadar çobanlık yapıyormuş. Fakat geçirdiği bir rahatsızlıktan dolayı çobanlığı bırakmış. Çobanlık yaptığı günlere ilişkin anılarını ise ‘‘Herkes hayvanını benim otlatmamı isterdi. Başka çobanların önünde 100 koyunkeçi olurken, bende bu sayı 400500 olurdu. Takardım boyunlarına zilleri, şıngır şıngır büyük zevkle onları dinlerdim. Ama her şey bitti işte’’ diye konuşuyor. Küyük’ün en çok sevdiği hayvan ise keklikler olmuş. Kekliklerin ötüşünü çok seven Ömer Küyük’e 1 yıl önce Çorum Garnizon Komutanı Albay İrfan Şahin tarafından 2 keklik verilmiş. Fakat erkeğinin ölmesi üzerine Küyük, büyük üzüntü yaşamış. ‘‘Kekliklerin nerede?’’ diye soruyoruz dedeye, ‘‘Kekliğimin biri öldü. Erkek ölünce dişi keklik yalnız kaldı. Ben de dişi kekliği kendisine yeni eş bulsun diye dağlara gönderdim. Fakat keklikleri çok seviyorum. Ben yine keklik istiyorum’’ diyor. Atatürk’ün kedisini yemiş! İştahı oldukça yerinde olan ve önüne konan tüm yemekleri silip süpüren Gazi Ömer Küyük’ün en sevdiği yiyecekler arasında ise ilk sırayı et alıyor. Yakınları Gazi Ömer Küyük’ün maaşını alır almaz ilçeden bir koyun alarak dolaba koyduğunu ve günlük 2 tabak eti büyük bir iştahla yediğini anlatıyor. Öğle vakti geldiğinde Gazi Ömer Küyük’ün önüne konan bir tabak eti kısa sürede bitirirken eline aldığı yaklaşık yarım kiloluk üzüm salkımının ise birkaç dakikada tükendiğine şahit oluyoruz. Gerçek mi, hikâye mi bilmiyoruz, ama Gazi Ömer Küyük, büyük bir kahkahayla bir ara savaşta aç kaldıklarını ve arkadaşlarıyla Atatürk’ün kedisini keserek yediklerini iddia ediyor. şılayan Gazi Küyük, çocuklarının kendisine ev yapılmasını istemelerine de karşı çıkıyor. ‘‘Benim hiçbir şeye ihtiyacım yok. Devletimin verdiği maaş az da olsa bana yetiyor. Aslında ben hiç almak istemiyorum. Neden devletim bana maaş versin ki. Ben görevimi yaptım ve Türkiye’yi düşmanlardan temizledim’’ diyen Gazi Küyük, uzun yıllar ‘‘devlet zarar eder’’ diye maaş da almamış. Gazi’nin oğlu İsmail Küyük, tanımadıkları bir kişinin babasının bilgisizliğinden yararla Tam olarak hangi bölge olduğunu hatırlayamasa da zorlu kış şartlarında savaş yürüttüklerini de kaydeden Gazi Küyük, birçok arkadaşının da soğuktan donarak öldüğünü söylüyor. ‘Atatürk bana çok güvenirdi’ Birçok cephede Atatürk ile defalarca karşılaştığını anlatan Gazi Küyük, o anlarını heyecanlı bir şekilde şu sözlerle anlatıyor: Karıyı da yitirdim, arıyı da Gazi Ömer Küyük, asker dönüşü köyünde de çok sayıda kadının kocasının savaşta ölmesinden dolayı eşsiz kaldığını belirterek ‘‘Kadınlar beni çok severdi. İkinci eşim olmasını isteyenler bile oldu. Fakat ben istemedim’’ diye o günleri anımsıyor. Gazi Ömer Küyük, 74 yıllık hayat arkadaşı Ayşe’yi yıllar önce kaybetmiş, fakat bir daha evlenmek hiç aklından bile geçmemiş. Eşi Ayşe’nin ismi anıldığında efkârlanıp uzaklara dalan Gazi Ömer Küyük, ‘‘Ayşe iyi bir kadındı. 74 yıl çok güzel yaşantımız oldu. Onu kaybettikten sonra bir başıma, yalnız kaldım. Çocuklarım ve gelinlerim bana iyi bakıyor’’ diye konuşuyor. ‘‘Bir daha neden evlenmediniz?’’ diye sorduğumuzda ise Küyük, ‘‘Karıyı da yitirdim, arıyı da. Her şey gitti ne yapayım evlenmeyi’’ yanıtını veriyor. Yaşamım zorlaştı Şimdiye kadar sağlıklı bir şekilde yaşamasını doğal yiyeceklere bağlayan Ömer Küyük, tüm dişlerinin düşmesi nedeniyle yemek yemekte zorlandığını ve bir an önce dişlerinin takılmasını istiyor. Gazi Küyük, ayrıca köy dışında olan evinde içme suyunun bulunmadığını ve bu nedenle yaklaşık 500 metre uzaklıktaki çeşmeden güçlükle su ihtiyacını karşıladığını belirtiyor. Türkiye’de yaşayan son 3 İstiklal Savaşı gazisinden birisi olması nedeniyle gazetecilerin ve yetkililerin kendisini ziyarete geldiğini, fakat evine kadar yol olmaması nedeniyle gelen misafirlerin 100200 metre çamur içinde yürümek zorunda kaldıklarını öne süren Gazi Ömer Küyük, yaşının da 104 değil, 115 olduğunu iddia ediyor. O tarihte çocukların nüfusa doğduğu tarihte yazılmadığını, kendisinin de 910 yaşlarında nüfusa kayıt olduğunu öne süren Küyük, maaşının banka görevlileri tarafından köyüne getirilerek kendisine teslim edilmesinden de hayli memnun. Gittiğimizde bizi büyük bir sevinçle karşılayan Gazi Ömer Küyük, gideceğimizi öğrenince de üzülüyor. ‘‘Ne iyi oldu da geldiniz. İki sohbet ettik, mutlu oldum. Gelin biraz da bahçede sohbet edelim’’ diyerek bizi evin önüne davet ediyor. Birçok gencin inip çıkmaya zorlanacağı dikey merdivenlerden emin adımlarla inerek bahçeye çıkan Gazi Ömer Küyük’le sohbetimiz burada da devam ediyor. Yaptığımız sohbetin ardından iyice keyfi yerine gelen Gazi Ömer Küyük, gideceğimizi söylediğimizde ‘‘Yemek yemeden asla göndermem’’ diyor. Fakat dedeye tok olduğumuzu söylüyoruz, o ise oğlu İsmail’e ‘‘Misafirlerimize ceviz getirin’’ diye bağırıyor. ‘‘Alın size iki okka ceviz’’ diyen Küyük, vedalaşırken de bizi ‘‘Çayır incedir biçilmez / Çay bulanıktır içilmez / Suya düştü gülümüz / Öt müyor bülbülümüz / Sen orada ben burada / Boşa geçiyor güzel ömrümüz’’ türküsüyle uğurluyor. Muhabirimiz Seyfettin METE’nin sorularını yanıtlayan 115 yaşındaki Gazi Ömer Küyük dede, Atatürk’le anılarını anlatırken Atatürk gibi büyük bir komutanla cepheden cepheye koşmanın sevincini içinde hâlâ taşıdığını söylüyor.