Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
C SPOR FUTBOL Trabzon deplasmanında Serkan Çalık’ın tek golüyle kazandılar. MAYIS SALI BAKINCA Araplaşma SERDAR KIZIK Takımını bırakıp giden ya da gönderilen Feldkamp, şampiyonluğun ardından ne düşünüyordur acaba? “Hepinizi çok özleyeceğim, ama sizsiz de yaşayabilirim’’ sözlerini anımsadım bu arada. Fikir ayrılıklarını öne sürmüştü, ligin bitimine altı hafta kala. Bu ayrılıkların ne olduğunu da geçiştirmişti öylesine, “Düşüncelerimiz farklıydı, bütün olay bu...” sözleriyle. Şimdi seviniyordur elbet. Ne de olsa lig maratonun uzun bir bölümünde takımın teknik yöneticisiydi. Ancak Galatasaray’ın kutlanacak şampiyonluğunda bence asıl konu, son altı haftada yatıyor. Yarışların finalleri çok önemlidir çünkü. Galatasaray, bunu Feldkamp olmadan gerçekleştirdi. Şimdi burada sormaz mıyız yabancı teknik direktör hayranlarına, “İlle de yabancı teknik direktör gerekli” diyen spor yazarlarına? Bu konunun kesinlikle atlanmaması gerekiyor. Ligin ilk dört sırasının üçünde yerli antrenörler, teknik direktörler varsa, kimse bunu görmezden gelemez. GS’nin şampiyonluğu, bir yanıyla ligde özellikle şampiyonluğa oynayan takımların yabancı teknik direktör yaklaşımını değiştirecektir. Böylece çeşitli yöntemlerle zirvede yarışan takımların başına gelmeleri engellenen teknik direktörlere yeni bir şans doğmuştur. Bu arada bir gerçek daha var ki, Hakan Şükür’e rağmen takım olma becerisini gösteren futbolcuların bu başarısının da altını çizelim... Gelelim bir başka konuya. Geçen hafta Beşiktaş’ta yaşanan bir gelişme, salt siyah beyazlılar için değil tüm takımlarımız için dikkate değerdir. Haberlere göre İnönü Stadı’nın yenilenmesi için Başkan Yıldırım Demirören finansman kaynağı bulmuş. İnşaat için görüşülen yaklaşık on firma arasından, Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife El Tani’ye anlaşılacakmış... Böylece Sabah gazetesinin ortağı, ballı bir kıyakla Beşiktaş’a adım atacak. Hatta Katar Emiri Beşiktaş’ı satın alacak. Kimilerine göre Beşiktaşlı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Sabah’ın satışında Çalık’la El Tani’yi tanıştırdığı gibi yine aracı. Beşiktaş’ın Araplaştırılmasında önemli güçler devrede... Bu gelişmelerin ardından Beşiktaş kulübünden bir açıklama geldi. Haberler gerçeği yansıtmıyordu. Açıklamaya göre, “İstekleri üzerine sponsorluk konusunda Katar Havayolları’yla görüşülmüş, ancak herhangi bir anlaşma yapılmamıştı”. Anımsatalım görüşmelerin yapıldığı kabul edilen Katar Havayolları, ülkenin diğer büyük şirketleri gibi Katar Emiri Şeyh Hamid bin Halife El Tani’ye ait... Birincisi dünyanın en güzel stadını yenileme adıyla değiştirmeye, kimliğini bozmaya kimsenin hakkı yok. Cumhuriyet döneminin önemli yapıları arasında sayılan stat, kulübün önemli bir tarihsel parçası. Hele Beşiktaş’ı Araplaştırmak, Katar Emiri’ne pazarlamak, kimsenin haddi değil. Beşiktaş’ı Beşiktaşlıktan çıkaracak bu tutumun “girişim aşamasında olması” bile kabul edilemez. Beşiktaş kimsenin babasının malı değil çünkü... Düşüş ve yükseliş 1 0. haftadaki durak Denizli’ydi. Bu maçtan çıkacak kötü bir sonuç takımın dengesini bozabilirdi. Ancak korkulan olmadı ve Nonda sahneye çıkarak 1’i penaltıdan attığı 2 golle 3 puanı ve 1 hafta aradan sonra liderliği getiriyordu. Ne var ki son dakikada verilen penaltı kararı günlerce konuşulacaktı. 4. beraberlik ise Gaziantep deplasmanında gelecekti. Bu kritik puanı getiren isim ise sezonun futbolcusu Servet’ti. Sonraki hafta sevgililer buluşacaktı. Ali Sami Yen’in kapıları seyirciye açılacaktı. 32’lik G.Birliği galibiyetiyle Sarı Kırmızılı taraftarlar kendinden geçerken, Mehmet Topal galibiyetin mimarı oluyordu. Serkan Çalık ise Saviola’yı andıran stiliyle takımdaki yerini alıyordu. Aynı futbolcu bir sonraki hafta Trabzon deplasmanında sahneye çıkıyordu ve son dakikalarda attığı golle önemli bir 3 puanı getiriyordu. İstanbul Büyükşehir Belediyespor maçında ise 20 geriye düşmelerine karşın pes etmeyerek beraberliği kurtaran G.Saray’ın bir sonraki randevusu Kadıköy’deydi. yüzleri güldürüyordu. Sonraki hafta Bursaspor’a karşı ilk yarıdaki tarife uygulanıyordu Nonda’yla. Ankaragücü deplasmanında alınan 40’lık galibiyetse yaşadığı sıkıntılara karşın takımın ne nedenli motive olduğunu gösteriyordu. Bu galibiyet koltuğun yeniden Sıvasspor’dan alınması anlamına geliyordu. Ali Sami Yen’deki V.Manisaspor maçında ise ‘gol şov’ vardı. 63’lük karşılaşmada hücum gücü yüksek bir takım izlemiştik. Özellikle Hakan Şükür, 3 gol atarak tecrübesini gösteriyordu. Kalesinde 3 gol gören Orkun ise eleştiriliyordu 90 dakika sona erdiğinde. G.Saray seriyi sürdürüyordu. Konya’da da kazanıyorlardı. Ancak kötü hava koşulları, maçın ertelenmesi ve B.Leverkusen karşılaşması öncesi oynanması camianın büyük tepkisine yol açıyordu. Ümit Karan’ın attığı gol kadar son dakikalarda çizgiden çıkardığı top da akıllarda kalan karelerden... 23. haftaya girilirken art arda gelen talihsizlikler bir anda panik havasına yol açıyordu. Kasımpaşa yenilgisi sonrası aynı hafta Avrupa hezimeti yaşayan takım yerden yere vuruluyordu. Kâbus haftası bir türlü sona ermiyordu, İnönü’deki yenilgiyle birlikte tavan yapıyordu. Hem de koltuktan olunuyordu. Takımın üzerindeki kara bulutlar Kayserispor İlk yenilgi F.Bahçe’ye maçıyla birlikte dağılıyordu. Bu maçta karşı Kadıköy’deydi. en dikkat çeken nokta ise kadro dışı bırakıldıktan sonra affedilen Sabri’nin muhteşem futboluydu. İLK YENİLGİ KADIKÖY’DE Takvimler 8 Aralık 2007’yi gösterdiğinde ilk yenilgi de Şükrü Saracoğlu’nda geliyordu. Oysa bu maçı kazansalardı F.Bahçe’yle aralarındaki puan farkını 7’ye çıkaracaklardı. Ancak değişmeyen yazgıdan çok Kalli’nin oyuncu tercihleri ve saha içi kurgusu tartışma konusu oluyordu. Liderlik de yine Sıvasspor’a geçiyordu. 16. hafta ilk 2 sıradaki takımın mücadelesine sahne oluyordu. Ölüp ölüp dirildiği karşılaşmada Sıvasspor’u son dakikalarda Nonda ve Barış’ın golleriyle yıkan Sarı Kırmızılılar, ilk yarının son maçında ağır yara alıyordu Ankara’da. G.Birliği OFTAŞ’la berabere kalan Cim Bom, ilk kez 3. sıraya geriliyordu. Devre arasında Feldkamp’la yönetim restleşiyordu. Alman çalıştırıcı “İstediğim isimler alınmazsa giderim” diyordu. Ankaragücü’den Emre’yle anlaşılırken gündeme birçok oyuncu geliyordu. M.City’nin İsveçli kalecisi Andreas Isaksson bir türlü ikna edilemiyordu. Orta saha içinse ilk hedef Mallorca’dan Basinas’tı. Yunan futbolcuyu tecrübesi nedeniyle çok isteyen Kalli’nin beklentisi karşılanmıyordu. Yönetim transfer bombasını Roma’dan alınan Barusso’yla patlatıyordu!.. Feldkamp Florya’ya yeni yüzler bekliyordu. Ancak yönetim o defteri kapatmıştı çoktan. İkinci yarı öncesi bir yandan da başkanlık seçimi gündeme geliyordu. Ancak Özhan Canaydın ‘sessiz’ kalmayı tercih ediyordu. 2. yarıya da iyi başlanıyordu. Rize’de elde edilen 52’lik galibiyette 3 gol atan Shabani Nonda’nın payı büyüktü. Servet ve Hakan Şükür’ün futbolları da ANKARA’DA ‘ÜMİT’LENDİREN FUTBOL Ankaraspor karşılaşması ligin kırılma 90 dakikalarından biriydi. Olası bir yenilgi tüm planları alt üst edebilirdi. Ancak korkulan olmadı ve Ümit Karan attığı golle kritik bir galibiyetin mimarı oluyordu. Ardından Ali Sami Yen’deki rakip Denizlispor’du. Başkanlık sürecinde takımın kaybettiği puanlar dikkate alındığında belirsizlik ortamının sona ermesi başarının yeniden gelmesi anlamına geliyordu. Öyle de oldu. 22 Mart’ta başkan seçilen Adnan Polat, 1 gün sonra takımdan “hoşgeldin” galibiyetiyle karşılanacaktı. Son bölümde rakip takım kalecisi Hamidou’nun topu elinden kaçırması ve Servet’in fırsatı değerlendirmesi sonucu G.Saray zirvedeki iddiasını sürdürüyordu. Ne var ki şans her zaman kapıyı çalmıyor. Evinde yine seyircisiz oynanan maçta G.Antepspor’la berabere kalan Cim Bom, F.Bahçe’nin 2 puan gerisine düşerken şampiyonluk yolunda da ağır yara alıyordu. Ancak umutlar sürüyordu. Çünkü G.Saray lideri sahasında ağırlayacaktı. Ayrıca futbolcuların isteğiyle Feldkamp’la yolların ayrılması motivasyonu da arttırmıştı. 4