17 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

C Y SPOR ALTERNATİF NİSAN SALI A LT E R N AT İ F Kezman’ın Yanına Tuncay BARBAROS ÇIDAL unanistan zaferinden sonra Norveç maçının zor geçeceğini hemen herkes tahmin ediyordu ama ulusal takımın bu kadar kötü oynamasını ben beklemiyordum. Gerçi sağolsun millet olarak alışkanlığımızdır güzel bir haberden ya da iyi becerdiğimiz bir işten sonra mutlaka rehavete kapılır ve bir hata yaparız ama ben bu maçı da kazanmamızı beklerdim. Fatih Terim ilk maçta sol kanatta mükemmel oynayan Volkan Yaman’ı neden ilk 11’de sahaya sürmedi ve ilk maçın kahramanı Tümer Metin neden ikinci 45 dakikada oyundan alındı merak ediyorum doğrusu. “İlk maçta kaleci hatasıyla 3 puan aldık” diyenlere çok fazla katılmıyorum ama Norveç maçındaki 1 puan bize tamamen Myhre’nin hediyesiydi. Terim’im maç sonrası “iyi bir taktisyen olduğunu” söylemesi ise bana göre manidardı çünkü hocamızın söylediği gibi 2. yarıda iyi oynamadık ne yazık ki. Norveç gibi ahı gitmiş vahı kalmış bir takım olmasaydı karşımızda emin olun bilinçsizce saldırdığımız dakikalarda kalemizde gol görürdük. Neyse öyle ya da böyle bana göre işi bitirdik ve gruptan çıkmayı garantiledik artık yapmamız gereken Euro 2008’de oynatacağımız oyuncularla yola devam etmek ve onları hazırlamak. Ulusal takımdan lige dönelim ve Fenerbahçe’nin yine ecel terleri dökerek kazandığı Ankaraspor maçını değerlendirelim. Kezman’ın tek forvet olarak 4 savunma oyuncusu arasına atıldığı ve topu alan herkesin ya yanındaki adama yan pas yaptığı ya da topu ileri şişirdiği bir sistemde Appiah ve Mehmet Yozgatlı değil Ronaldinho sağ kanatta olsa bir şey farketmez. Ankaraspor maçında ilk yarıda öyle bir sahne vardı ki bu sistemin yanlışlığını bir kez daha gösterdi. Sağ kanatta topla buluşan Serkan topu nereye atacağını düşünürken Alex ceza alanının 10 metre ilerisinde elini kaldırarak kafasına top istiyordu. Haftalar geçtikçe Kezman’ın çaresizliğine daha fazla üzülüyorum. Yıllardır onu tanıyoruz ve izliyoruz. Kezman sağa sola kaçan ve gezmeyi seven bir forvet oyuncusu. Eğer siz onu tek başına forvete koyarsanız bu gezinmelerde topla buluşsa bile 34 metre yanında kimseyi görmediği için topla gereksiz oynamaya başlayıp top kayıpları yapıyor. Bu durumda bence Fenerbahçe hücumunun daha zenginleşmesi için 2 seçenek var: 1Kezman’ın yanına sırtı kaleye dönük oynayan gerçek bir santrafor koyarsınız ve ikisinin pas bağlantısıyla birşeyler yapmasını beklersiniz. Ama bu tip tek adamınız Semih ve o da ortalarda yok. 2İki forveti KezmanTuncay olarak sahaya çıkarıp sol tarafa Tümer’i koyarsınız. Bu iki tane gezmeyi seven forvetle oynamak demek olup sürekli alan değiştiren bu oyuncular sayesinde orta sahadan gole dönük ayaklara boş alanlar yaratma şansınız doğar. Yani Alex, Tümer hatta Appiah ve Aurelio bile bu boş alanlardan gol çıkarabilirler. Ayrıca bence aralarında iyi bir pas bağlantısı sağlanırsa verkaçlarla Tuncay ve Kezman da gol sayılarını arttırabilirler. Fenerbahçe’nin en büyük sorunu maçta zaman zaman oyunun insiyatifini rakibe bırakması. Pres yapmayan ve topu rakibe rahat kullandıran Sarı Lacivertlilerin bu sorununu KezmanTuncay forveti çözebilir. Rakibe ileride tek başına pres yapan Kezman’ın bu çabası yetersiz kalırken yanına Tuncay’ın eklenmesi rakibin ilk topları oyuna sokmasına engel olarak oyunu rahat kurmasını önleyecektir.Bu ikili forvetin tek dezavantajı orta sahada defansif özelliği olan oyuncu sayısındaki azalma. Ama Yunanistan maçında görüldü ki Tümer istediği ve moralli olduğu zaman çok koşarak arkadaşlarına yardımcı oluyor. Zaten ileride pres yapan 2 oyuncunuz olduğu için otomatik olarak orta sahanın defansif yükü hafiflemiş olacak. Son olarak Zico’nun “1 Nisan şakası” olarak oyuna aldığı Deivid’in bekleneden iyi oynadığını ve 3 puana katkıda bulunduğunu söyleyebilirim. Fotoğraflar:FATİH ERDOĞDU Haydi Oğuz Kaan CAN İŞBAKAN T EPosta: barbaroscidal@kanalturk.com.tr 19 ‘ ürk basketbolunun özellikle son dönemde yakaladığı çıkış ivmesinin ardında yatan başlıca unsurun altyapılardan gelen kaliteli oyuncular olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçek. Bu alanda çalışmalarını sürdüren ve ülkemizi başarıyla temsil eden bir okul var ki o da Oğuz Kaan Koleji... Türkiye adına Dünya Liselerarası Basketbol Şampiyonası’nda yarışacak olan Oğuz Kaanlı kızlar zirveden umutlu... 2 yılda bir yapılan turnuvaya en son 2005’te katılan ve finalde İspanya’ya yenilerek ikinci olan Oğuz Kaan Koleji’nin bu sezonki hedefi mutlaka şampiyon olmak... Bu yolda tüm hazırlıklarının başarı odaklı yapan takım, artık mutlu sona ulaşmak istiyor. Oğuz Kaan Koleji her zaman sporda sık kullanılan ‘Kolej havasında bir takım’ görüşünü de destekler nitelikte. Öyle ki bu oluşum sayesinde ülkemizde son yıllarda kupalara ambargo koymayı başardılar. Türkiye’de son 5 yılda 4 kez zirveye çıkan ve rakip tanımayan Oğuz Kaan’ın, yaşları 1517 arasında değişen bayan basketbolcuları aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nin altyapısını da oluşturuyor. Zaten takımı da bu ekibin koçu Alper Durur çalıştırıyor. Çok genç ve başarılı basketbolculara sahip olan kolej, Türk basketbolunun geleceği için yetiştirdiği oyuncularla bir bakıma değişik bir misyon da üstleniyor. Takımdan çıkan oyuncuları dikkatle izleyen büyük takımlar, Oğuz Kaan Koleji’nin başarılarını takip ediyor. Genç bayanlar yakında Türkiye’nin önemli kulüplerinde forma giymek için de kendini yetiştirme sürecini de yaşamış oluyorlar. Antrenör Durur, Dünya Liselerarası Şampiyonası’nda takımların ulusal formayla sahaya çıktığını hatırlatarak, ‘ 2005 yılında Polonya’da finalde yenildik. Orada İspanyollar bizi çok zorlamıştı. Bu kez işin farkındayız. Kesinlike şansımıza yenilmeyeceğiz. Şampiyon olarak ülkemize döneceğiz. İyi çalışıyoruz. Takımın kendine güveni de yerinde. Şampiyonluk bize çok yakın. Buna inanıyoruz. Fransa’da Türkiye’yi temsil edeceklerini söyledi. Takımda havanın çok iyi olduğunu belirten Durur, “O turnuvada ulusal formamız üstümüzde olacak. Bu bizi çok gururlandırıyor. Bu nedenle ekstra bir çalışma gösteriyoruz. Hepimiz bunun bilincindeyiz. Büyük bir azim ve hırsla çalışıyoruz. Fransa’da başarılı olmak, ülkemizi en iyi şekilde temsil etmek, basketbol alanında büyük gelişme gösterdiğimizi ispat etmek tek amacımız” dedi. Bu gururun herkese nasip olmayacağının da altını çizen Durur konuşmasını şöyle sürdürdü: “2005’te Polonya’da finalde yenildik. Orada İspanyollar bizi çok zorlamıştı. Bu kez işin farkındayız. Kesinlikle şansımıza yenilmeyeceğiz. Şampiyon olarak ülkemize döneceğiz. İyi çalışıyoruz. Takımın kendine güveni de yerinde. Şampiyonluk bize çok yakın.” Oğuz Kaan Koleji’nin kurucularından Ertuğrul Karsan ise takımına çok güvendiğini ve başarının gelecebileceğini söyledi. Turnuvaya katılacak olan rakiplerin çok zorlu olduğunu vurgulayan Karsan, şöyle konuştu: “Çekler, İspanyollar ve ev sahibi Fransızlar... Bu saydığım ülkelerin hepsi dünya basketbolunda ekol olmuş ve birçok başarı kazanmış. Bunun farkındayız. Ayrıca Uzakdoğu’dan gelecek olan Tayvan ve Çin de şampiyonluk için çok iddialı. Onların da farklı bir ekollerinin olduğu gerçek. Biz bu takımların arasından sıyrılıp kupayı havaya kaldıracağız. İşimizin zor olduğu bir gerçek. Ancak hepimiz çok umutluyuz. Takımda herkesin yüzü gülüyor.” 815 Nisan’da Fransa’nın PAU kentinde yapılacak şampiyonada kalbimiz Oğuz Kaanlı kızlarımızla atacak. Onların elde edeceği şampiyonluk, altyapıdan gelen birçok genç için de önemli bir umut ışığı olacak. Oğuz Kaan Koleji’nden şampiyonluk bekliyoruz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear