Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Rojin, uluslararası bir şirkete Kürtçe şarkı okuyan ilk Türkiyeli Kürt. Kimliğini oluşturan her parçaya aynı özeni gösteriyor. Rojin, Si (Gölge) albümüyle gündemde... vatuvar öncesi ve sonrası... tkisi arasındaki boşlukları doldurma çabası bir öfkeyarattıtnı? Tabii ki öfke vardı." Ben niye, biz niye buhaldeyiz" diyesoruyordum, "Bizinsan değil miyiz, biz neden böyleyiz de, onlar farkh". Yemek yemem, konuşmam, her şeyim farklıydı. Yurtta, yemekhancde soğan kınyordum, ne yapayım, böyle alışmışım, çocukluğumdan beri yemeği böyle yemişim. Böyle diyorum, ama her şeyin, şekillenişimin farkındaydım. Ama onların bende alay ettikleri şey, bugün popüler kültür oldu. O dönemde kendi kimliğinize yönelik de bir öfke hissettiniz mi ? Üniversitede " Lanet olsun, niye Kürdüm,keşkebaşkaırktanolsaydım"dediğimoldu. Amabugörünendi. Sinirlenince Kürtçe küfür ediyordum, bu bana daha samimi geliyordu. Evet, ben Kürdüm, öyle hissediyorum... Şimdi neredesiniz? Şimdi, açıkçası önce insan olmanın ve hayattan biraz daha tat almanın keyfini yaşamaya başladım. Yaşım ilerledikçe, biraz hedonistleştim herhalde. Şimdi bana birçok şey anlamsız geliyor. Geçmişte "Niyebana böyle isim verip desıkıntı yarattılar ki" derken şimdi gülüyorum. Bu bana Kürtler açısından da, Türkler açısından da saçma geliyor, onlarla dalga geçiyorum. Bu saçmalık duygusu sizi nereye taşıyor? Son iki yıldı r " Biz neden yaşam kalitemizi yükscltmiyoruz" diye düşünüyorum.Çünkübaskılar,yasaklarkalkınca yaşam kalitemiz de yükselecek. Illa yozlaşmaolmasıgerekmiyor. Yasaklarkalkınca, hepimiz tedavi olacağız. Tedaviye şimdi, yeni bir savaşın çıkmasını beklerken çok daha fazla ihtiyacımızvar... Biz yıllarca kirli bir savaşın içinde yaşadık. Savaşın ağırkoşullarını hepberaber ödedik. Bir canı öldürmek cinayet, öldüren de katil değil mi? Öyleyse şimdi biz katil olmayalım. Bir yıl Ingiltere'de hiç olmazsa fiziksel olarak yasaklardan uzak yaşadınız, bu da tedaviye dahil mi ? ingiltere'deDallasfilmininiçinegirmiş gibi oldum. Iç çamaşırının görülmesine aldırmayan kadınlar, birlikte yaşayan erkekler. Çocuklar düşüncelerini söylüyor, "sus konuşma" diyen yok... "Bak şu terbiyesizlere" diyordum. Ama şıı da var, ben orada bir kez daha gördüm ki, bu ülkeyi çok seviyorum... Bu sevgiyi anımsatan ne oldu? Gittiğimdel996'nınbaşlarıydı,dönmemeyakın da Susurluk yaşandı. Okulda bir gün denildi ki, herkes başka birinin ülkesini anlatacak. Bir îngiliz kalktı ve türbanla, adam öldürmeyle, hırsızlıkla, kazayla, kazada ölen bir f ahişeyle Susurluk'uanlattı.Onuizlerkenyerimde kudurdum, içim içimi yedi. Ben de sahneye çıktım ve onlara, onların şiddet dolu tarihini anlattım. O zaman anladım ki, ben bu ülkeyi gerçekten çok seviyorum. Ben faşistleştim, orada bir faşist oldum yani... Evet, ben her şeyden önce insanım, tabii ki Kürt halkının bir parçasıyım, ve Türkiye'nin bir parçasıyım. tnsan olmak, sizin düşüncenizde hangi talepleri ve durumları içeriyor? Çokbasitbirtalep: Mutlu olmak. tnsan mudu olduğunda, karşısındakini de mudueder. Mutluluk? Aynı yere geliyoruz; baskının ve yasakların olmaması... Insanların asgari ihtiyaçlarının karşılanması, huzurlu olması. Bir insanın burnunun bittiği yerde diğerinin burnu başhyor. Ben muduluğu, bir burnun diğerine girmemesi olarak da değerlendiriyorum. Hayattaki diğer renkleri görürsen, o maceraya atılırsan o zaman daha mutlu olursun... Yasak derken sadece Kürtleri de kastetmiyorum, aynı talepler Bergama için de, Basklılar için de geçerli... Korkmanın bir anlamı yok, biz bir Akdeniz ülkesiyiz, dinamiklerimiz farklı ve güçlü... Korkmaktan yorulmuş bir toplutnuz, üstelik... Türkler de, Kürtler de çok yoruldu. Aynı yerde patinaj yapmaktan sıkıldım, Kürtçe şarkısöylensinmi.söylenmesin mi? Sürekli korku düşünce sisteminizi, hayalkurmanızı,cinselyaşamınızıetkiliyor. Çokbüyükkorkularyaşadımama artıkgülüyorum... tkinci albümünüzün çıkması, ünlenmeniz, televizyonlarda görültneniz, aile ile köprülerin yeniden kurulmasını sağladımı? Hayır. Acaba onlar sizi televizyonda gördükçe, gazetelerde izledikçe ne yaşıyor, ne düşünüyorlar? Duyduğuma gore annem yüzünde bir tebessümle izliyormuş, babam gazete küpürlerini biriktiriyormuş, yüzümü görmek istemeyen kayınvalidem ise, "Bakınbakin" diyormuş "Gelinimtelevizyonaçıktı"... Kürtçe şarkı söylüyorsunuz, albümünüzün yapımcılığını uluslararası bir firma, Sony üstleniyor... Popülerliklebir alıp veremediği olan toplumda övgüler de sövgüler de çok olmayacak mı ? Bubenim değil,Türkiye'nin meselesi. Ben burada bir figiıranım. Herkesi memnunedcmezsiniz, herkes; heryerden bir b.. atar. Türkiye'de çok iyi sanatçılar var, gerçekten böyle ucuz, basit, yalap şalap insanlara yer vereceklerine, hayatın içinden gelmiş, samimi, kendini satrnamış insanlara yer açmalılar. Ama ben o çok değerli insanların popülerliğe karşı olmalarına da çok kızıyorum. Sen popüler ol ki, doğru olan şeyi söyleyebilesin.tavırgösterebilesin. Neden tiyatro müziğin gölgesinde kaldı? Tiyatro benim için büyük bir aşktı, ama hep beni reddeden aşk oldu. îngiltere dönüşü pek çok tiyatronun kapısını çaldım ama hep reddedildim. Yine de vazgeçmedim.DevletTiyatrosusınavlarını kazandım, işlemler hallolduktan sonra Erzurum'a gideceğim ve göreve başlayacağım. Bundan sonrasına ilişkin neler planlıyorsunuz? Çok planlı gidiyorum. Artık ldişe bir laf oldu ama dünya müziği yapmak istiyorum. Rojin'i dünyanın gözüne sokmakistiyorum... Kaç dilde şarkı söylüyorsunuz ? On bir dilde söylüyorum ama o dillerin hepsini bilmiyorum, o dili bilen birileriyle çalışıyorum. Hangi dilde düşünüyor ve hissediyorsunuz? Şarla söylerken hiç fark etmiyor, çünkü müzik çok önemli. Ama düşünürken, hissederken tabii ki Kürtçe. Aşk? Bir insanın hayata adım atmasında çok önemli bir duygu. Sana sürekli bir şeyler katıyor, her adımda beyninde bir şeyler daha açılıyor... Tuhaf bir şey ama, bedenin rahatladıkça beynin de daha güzel şeyler yapmak istiyor. Rojin nedemek? Güneşinhayatı... # beratguncikan@turk.net D E R G İ D E N Her savaş önce çocukları öldürüyor. Yılların savaş muhabiri John Pilger Vietnamlı çocukların Irakh çocuklara benzediğini söylüyor. Ama çekik gözlü oldukları için değil. Olü, sakat, deforme ve damaksız doğdukları için... Bitmiş gibi görünen savaşlar aslında sürüyor. Yani savaş canavarı, insan bedenine, beynine, toprağa, solunan havaya demir atıyor. Neyse ki, dünya, barış için ayakta. Şarkılar söyleyenler, gösteriler yapanlar, yürüyenler artık 100 binlerle değil, milyonlarla hesap ediliyor. Türkiye'deki gösterilere katılanlann sayısı ne yazık ki 100 binlere bir türlü ulaşamıyor. Bir kere izin almak fevkalade zor. tzin alındığı zaman da kentlerin kervan geçmez köşeleri gösteriye açılıyor. "Basın Açıklaması" adı altında yapılan gösteriler ise çok geniş kitleleri çekemiyor. Doğru dürüst duyurusu bile yapılamıyor. Zira adı koyulamıyor. Düşünsenize... Savaşı çıkartmak isteyen Amerika. Oradaki gösterilerde platformun üstüne çıkan Susan Sarandon, Martin Sheen gibi sanatçılargözaltına alınmıyorlar. Istanbul'da cumartesi günü yapılan barış gösterisine katılan sanatçılardan platforma kim çıktıysa bir eksiksiz gözaltına alındı. Mehmet Ali Alabora'y' da polis köpeği ısırdı. Sanırsınız savaşın başını çeken Türkiye... İki savaş karşıtı Batılı gazeteci var bu hafta dergimizde. John Pilger'ın yazısı ile Ayşe Berktay'ın John Ross ile yaptığı görüşmeyi mutlaka okuyun. Bu hafta dergimize iki kapak birden sığdırdık.Yeni albümünden yola çıkarak Rojin'i tanıtahm istedik. Tam dergiyi tamamlamak üzereyken Cem Karadağ çıkageldi Kenan Kerem söyleşisi ile. Fotoğraflar da mükemmeldi. Hemen sayfaları değiştirdik... tPEK ÇALIŞLAR Not: Bu gece saat 8:00'de ışıklannızı kapatmayı unutmayın. CUMHURÎYET DERGİ İMTİYAZ SAHİBİ. YEDİ MAYIS HABER AJANSI BASIN VE YAYINOLIK AŞ ADINA İLH AN SELÇUK1SORUMLU MÜDÜR: MEHMET SUCU • YAYIN YÖNETMENİ: tPEK ÇALIŞLAR • GOR SEL YÖNETMEN: AYNUR ÇOLAK • BASKI: SABAH YAYINCILIK AŞ • İDARE MERKEZÎ: TÜRKOCAĞI CAD. NO: 3941 CAĞALOĞLU, 34334 ÎSTANBUL.TEL: (0212)5120505 HREK LAMPUBLİMEDİA cumdergi@cumhuriyet.com.tr