Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 PAZARIN PENCERESINDEN CUMHIIRİYF.TDF.RC.I 2. Bayer Turnuvası H. SERTAÇ DALKIRAN Günter Verheugen SELÇUK EREZ vrupa Konseyi'nin genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen, geçenlerde Atina'yı ziyaret ettiğinde ilginç sözler söyledı: Kıbrıs'ın Avrupa Topluluğu'na (AT) kabulünün, Yunanistan'ın başkanlığı sırasında gerçekleşmesini ve bu kabul belgesinin Atina'da Akropol'ün eteklerinde imzalanmasını arzu ettiğini açıkladı. Kıbrıs'ın AT üyelik belgesinin nerede ve ne zaman imzalanacağı bizi ilgilendirmez. Ancak, bu imzanın yol açacağı statünün, Kıbrıs adasında yaşayan soydaşlarımızın geleceklerini olumsuz bir şekilde etkileyip etkilemeyeceği konusuyla ilgilenmemiz için sayısız neden vardır. Bu yüzden Günter Verheugen'in, Kıbrıs'ın AT'ye girişi belgesinin imza töreniyle ilgili tasavvurları değil, bu tasavvurun açıklanışındaki üslubunun yansıttıgı taraflılık bizce endişe vericidir. Eğer bu ıfade üslubu, Verheugen'in ağzından ilk kez çıkmış olsaydı belki de o boyutta bulandırmazdı midemizi. Bu "Genışleme Sorumlusu"nun açıklamalarının çoğunda Türkiye'yi pek sevmediği şeklinde yorumlanacak bölümler yer aldığından bu konudaki yargımızın yanlış olma olasılığı fazla değildir. Kendisi, 21 Mart 2002'de Atina'da bir Yunan Parlamento Komisyonu önünde yaptığı bir konuşmada "çözümün anahtarının Denktaş'ın ellerinde bulunmadığını, bunun Ankara'da olduğunu" açıklamış ve Kıbrıs'a bir çözüm sağlanması karşılığında AT ile Türkiye arasında hemen üyelik görüşmelerine başlanılmasını istediğimiz ve Kıbrıs'ın, adanın iki Günter Verheugen... G eleneksel olarak Satranç Geliştirme Merkezi işbirliği ile surdürülen Bayer llaç Fabrikası'nın kendi personeline ait özel turnuva son derece hoş bir atmosfer içindeBayer'inÜmraniye'dekiyenitesislerinde 23 Mart 2002 Cumartesi günü gerçekleştirildi. Pek çok kuruma örnek olacak bu turnuvada şu sonuçlar alındı: 1. Gürsoy Erdoğan 4.5p.,23.ZarifBilgen,lhsanErel4p.,4.özcan Çoban 3.5 p., 56. Kadir Turker, Turgut Unal 3 p., 78. ömer Bozyokuş, llker Lodos 2.5p.,911.llkerDoğan,Berkanörten,Aziz Karaca2 p., 1213. MuzafferŞen, Saim Harman 1 p. istek Vakfı Turnuvası Kombinezon Martius Dueball, Kassel 1970 Siyah oynar kazanır a b c d e f g h A Istek Vakfı Bilge Kağan Lisesi tarafından düzenlenen, Oskun Anar tarafından yönetilen tumuvada ilk üç dereceyi şu okullar aldı: 1 2. Selim Pars llköğretim Okulu, Yeşilköy 50. Etüd Yıl Lisesi, 3. Orhan Cemal Fersoy Lisesi. V. Bron, 1931 İstanbul 10. Satranç Şöleni Beyaz oynar kazanır 30 Mart Cumartesi günü başlayan, ülkemia b c d e f g zin en geniş kapsamlı turnuvası ile ilgili güncel haberleriwww.tursev.org.tr/deneme/defâliit.htm veya www.satrancokulu.com adlı web sitelerinden güncel olarak takip edebilirsiniz.H.SertaçDalkıran'asormakistedi$tök :iM ğiniz sorularla ilgili olarak hsdalkiran @ekolay.net adresineemailgönderebilirsiniz. •,.İ.,V, Türkiye'ye, "Ben seni şu çıkarlarımla bağdaştıramadığımdan almayacağım!" denemeyeceğinden bugün Günter Verheugen'in ağzından, yarın başkasının hançeresinden, bıze "Kürtlere azınlık statüsü" tanımazsanız, "Soykırım yapmış olduğunuzu kabul edip özür dilemezseniz" vb. vb. almayız! diyeduracaklardır. Almanya'da yaşayan ve uç milyona yaklaşan Türklere niçin azınlık statüsü tanımadıklarını, sadece neden 60 bin küsur Polonya kökenli ve Danimarka hududundaki üçbeş köy sakinıne azınlık sıfatını layık gördüklerinı sorduğunuzda da alacağınız cevaplar doyurucu olmayacaktır. Bütün bunları okuyup da Haldun Taner'in "Şeytan Tüyü" başlıklı öyküsünü anımsamamak elde değildir. Taner, bu öyküde, Almanya'da yaşayan ökkeş'i şöyle konuşturur: "Al kafanı iki avucunun ortasına da düşün bir galem; h m '$''• •''• Beklenen kltaplar 1996 yılında vefat eden eski Türkiye şampiyonlarımızdan Prof. Selim Palavan'ın "Satranç Kitabım" adlı eseri (satrançta ustalık sırları şeklinde daha önce ilan edilmişti) Inkılap Yayınevi tarafından yayımlandı. Izmirligenç satranççılarımızdan Ozan Çapan çocuklara yönelık "Masallarla Satranç" isimli başarılı kitabını yayımladı. Kendısini kutluyor, başarılı çalışmalarının devamını diliyoruz.^ o L 2QV i a v '6fr68Pd 8 96 Z^d Z t'PĞ GPV 9 90$ K)*V 9 IP><V X 90Ğ 9P*V Z İ9 13. Sayfanın devamı çüîc bir ev yaptırmak istiyorum. "Üç gün sonraöleceksiıTdiyemektuplargeliyor. Artık tek başıma idim ama, beninı acımı yaşayan başka kadınlar da vardı. Julic'yi Brüksel'ekadargetirenkendigibikadınlann bir arayagelişiydı.Sevdiklerikatledilen kadınlar sürekli birlikte oturup ağlıyorlar, ağlıyorlar,ağlıyorlar. Önceağlamakgerek! Sonra, birlikte, gülmcyi öğreııiyorlar. Kurumlaşıyorlar: Ağlayan Kadınlar Derneğı. Julie, "Böylecekü(;ükbirkurıımkurduk"demışti. Bır'küçük"kurum,"haklanmızncrcdc"diyc soruyor, ve ekliyor: "Hukuk ve barı^ için miicadele ediyoruz, tntikam peşınde değiliz" Ikı yıl önce, hep birlikteyken Julie nıulluydu, arkadaşlannın beklediği ve onıın söz verdiğı iizere "acılı, ağlayan ve mücadele eden kadınların sesi" olmuştu: "Şimdi gördiim ve duydum ki, dünyada da benim gibi katdınlarvar..." Yolande Mukagasana, onun arkadaşı, o da Ruandah, Avrupa'da mülteci. Julie'nin yanında kendinı "eksık" hıssediyor: "Julie ora da, bense kaçtım" diyor. Julie, hiç de Yolande gibi düşünmüyordu. Julie gibi, bütün ailcsini, çocuklarını ve eşini katliamda kaybeden Yolande, yıllardır Ruandah kadının sesi olmustu dünyada. O tekbaşına, adeta seyyar birkurumgıbıdünyayıdolaşıyor, katliamı, başka katliamlarolnıasındiyeanlatıyor. Yolande, katliam günlenndeki tecavüzleri anlatmıştı: "Bazı tecavü/ler organizeydi. O kadınlar kendilerine tecavüz edenlerle yaşıyorlardı. Konışulardakonıplonun içindeydi. Tecavüzden çocuk oluyor. Baba öldüriilmüş, bu defa erkeğin ailesi bu cocukları istemiy or. AIDS'tenen çok kadınlar etkileniyor. Buacıyı yargılamadan düşleyebilmeıniz gerekiyoı. Julie kendinı nasıl güvende hıssedebılırdı kı." Katliamı, yasananları anlatan Julie, aslında bize kendi acılarını tam anlatmamıştı. Anlatamamıştı. Ona yapılanları bilmiyorduk. Ona tecavüz ettiklerini ölmesinden az önce öğrendik. A1DS'e yakalanması bu tecavüz nedeniylcydi. Arkadaşını Julie öldii.^ Yazılar daha geniş olarak BlA'nınsitesinde yayımlandı. (www. bianet.org) bölümü arasında politik bir çözüme varılmadan AT'ye alınması şıkkında Türkiye'nin KKTC ile birleşeceği konusunda önceden ona duyurulmuş hususların bu sefer dile getirilmemiş olduklarını söylemişti. Bir PASOK milletvekilinin Ankara'dan son zamanlarda gelen 'tehditler' dile getirildiğinde de Verheugen, "Biz, bu tehditlerin bizi etkilemediğini gösterdik.. Bunlar Türkiye'ye zarar verir. Kıbrıs'ın Avrupa Topluluğu'na alınmasını izleyecek boyle bir tehdit ise Türkiye'nin üyelik yolunda gidişinin iptal edilmesi sonucuna yol açar!" demiştir. Bu gizlenemeyen üslup ve tarzın, sadece Günter Verheugen'e özgü bir sempati noksanlığını yansıtmadığının, "Genişlemeden Sorumlu" bu şahsın, bunu Türkiye'nin AT'ye alınmasını kendi çıkarları nedeniyle istemeyen Alman yöneticileriyle paylaştıgının bilinmesi gerekir. yaprak gurdu neden yeşildir? Yaprağın rengini alıp göze batmamak için, aykırı düşüp yakalanmamak için. Madem buraya geldin, hırlaşmaya değel uyuşmaga bahacahsın: Bak bakalım Alman didıkleri ne mene gâvurmuş. Söz misali bunlar böyle durdukları yerde mi böyle gaba ve hoyrat olmuşlar? işyerinde olsun, Uban'da olsun, sokakta olsun neden hep yabancının gusurunu hoş görmez, çemkirir dururlar? Bir insan hırçındır, bil ki kuyruk acısı vardır. Gendinle barışık insan gayriye neden çatsın ki?" Biz istediğimiz kadar Taner'in Alamanyacı Ökkeş'i gibi hırlaşmaya değıl uyuşmaya bakalım, geniş anlamda belki "kuyruk acısı", belki "kendisiyle barışık olmamak" ya da "başka nedenlerle" bu şekilde davranan muhataplarımızla ortaklık hayallerı kurmaktan vazgeçip gereğini yapmak daha onurlu bir davranış olacaktır. ^