Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET DERGİ Resim yapmaya davet edildiğinde önce boyacı sandığını sürekli görebileceği bir kenara özenle koydu. Resim yaparken de hep Berçalan'dan söz etti. Berçalan'ı hiç görmemişti. Ama yasak çiçeklerinin çok güzel olduğunu duymuştu. Berçalan'ın yasak çiçekleri... FOTOĞRAFLAR VE YAZI: tSA ÇELtK enim doğup büyüdüğüm yer, o zamanlar, kuş uçmaz kervan geçmez bir yerdi. Mersin'in Gülnar ilçesi. Gülnar bir dağ kasabasıydı. Haftada bir Mersın'den kalkan, Nuh'un gemisine benzeyen, salkım saçak insan ve üzerı amanallah eşya dolu bir otobüsle T.C. postası gelirdi. Daha önce de Silifke'ye uğrayan aynı postaptobüsü Gülnar'dan sonra ıhlaya tıhlaya Anamur'a doğruyollanırdı... Şehirdeelektrikyoktu,insanlarelektrığinadınıbilebilmiyorlardı...Radyo,yanı pilliradyobenimbildiğimkadarıile.bırkaç ailede ve bizde vardı... Babam, Ziraat Bankası 'nın odacısıydı. Günlerdenbirgünbirmüfettişgeldi. Müfettiş gelincebizlergünlercebabalanmızın yüzlerini görmezdik. Ama bu sefer öyle olmadı. Yel yepelek eve gelen babam " Müfettiş seni ıstiyor" dedı. Ödüm koptu. Müfettiş beni niye istemiş olabilirdi ki? Palas pandıras bankaya gittik. Anladım ki, büyüklerle konuşması pek doğru olmadığı içın, bir küçük ınsanla ahbaplık etmek istemiş. Şiir,hikâyeokuyupokumadığımı sordu. Okuduğumu söyledim. "Şunları şunlan" okuyorumdedim. lnanmadı. Gıttim kitaplarımı getirdim... Pul bıriktırip biriktirmediğimi sordu... Vb. vb. vb... Sonra inanılmaz bir şey oldu... Müfettiş amca, o güne dek hiç görmediğim, tuhaf bir kutu aldı masanın yan tarafından yerden. Açtı, tuhaf kutunun içinden bir ke B man çıktı. Kemanı biliyordum ama kutuda saklandığını biimiyordum. Çünkü kemanı bizim oralarda Çingeneler çalardı, onlardakutudataşımazlardı kemanlannı. Keman çalana da pek akıllı adam diye bakılmazdı aslında... Bir de Hasan Dayım keman çalardı, o da halk âşığı olduğundan... Başkaca akıllı uslukimsenin keman çaldığını ne görmüş ne de duymuştum o güne dek... Ve Müfettiş Amca keman çalmayabaşladı bana. Büyülendim... Çok sonra öğrendim ki o müfettiş amcanın benim için çaldığı parçalar Shopen'denmiş...Hayatımınenönemliışıklarından biriydi o insanın bana keman çal ması... Küçücük hay atımda birışık patlaması olmuştu. Kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ kasabasında... Hayatım boyunca hep sanattan, bilimden ve kültürden yana oldum... *** lstanbul Hakkârı sanat köprüsünün ikincisi için, geçen ay Hakkâri'deydik. Toplam altmış üç sanat adamı... Beş gün boyunca konserler, söy leşiler, film ve barkavizyon gösterileri, resim, fotoğraf, tiyatro, karikatür, hikâye ve şiir atölyeleri yapıldı. Genci yaşlısı, kadını kızı akın akınaktivitelerekatıldılar. Kucağındael Boyacı sandığını bir kenara bıraktıktan sonra resim yaptyer karagözlü boyacı çocnk...