26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURlYET DERGİ p+ ğunu gösteriyor. Bu çoğunluk Türkiye 'nin "herhangi bir şekilde" bu işe kanşmamasını istiyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Meclis'in yetki kararı üzerine demeci doğru yorumlandığında Türkiye kamuoyunun bu kirlinin kirlisi savaş konusunda tutumunun devletin en üst makamında da yankı bulduğunu gösteriyor. Sezer özet olarak "Başkomutan benim, ben onaylamadan yurtdışına asker gönderilemez" diyor. Körfez Savaşı sırasında da Meclis'ten böyle bir karar çıktığınaamabuyüzdenTürkiye'yi savaşa sokma gayretlerinin başarılı olmadığına işaret ediyor. Cumhurbaşkanı'nınbu beyanı kamuoyunun savaşa karşı tavn ışığında değerlendirilmelidir. Ama ne çare ki medyada Bush'un ağzıyla konuşanlar eksik değil. Nice yaman askerlik ve politika uzmanı yorumcularımız varmış mcğer. Bunlardanbiri,yalancılıkta ABD Savunma Bakanlığı'nı bile geride bırakarak, TV ekranında seyircinin gözüne baka baka, akıllı fiizelerin aslahedef şaşırmadığını, ancakaskeri hedefleri vurduğunu, hem de tam da CNN bu füzelerden birinin Kâbil yöresinde bir köyü yerle bir ettiğini itiraf ettiği sırada söyleyebiliyordu. Birbaşkası, küreselleşmeyibugünkühaliylesavunaraksorunu Yeni Dünya Düzeni ile uyumluluk sağlayanlar ile sağlayamayanlar arasında doğal çelişkiye indirgiyor, "Sağlayamayanların vay haline!" demeye getiriyordu. Ama en yaygın propaganda Turgut Özal' ın ünlü "bir koy üç al" politikasının yeni versiyonu. BunlarTürkiye'ninbanş ~\~ masasında yer alabilmesi için gırtlağına kadar savaş batağına batması gerektiğini savunuyorlar. Yoksa bizi dışlarlarmış ve Irak'ınvurulupparçalanmasıkaçınılmaz olduğuna göre biz işin içinde olmazsak Kuzey Irak'tabirKürtdevletininkurulması önlenemezmiş. Laiklik adına Amerika' nın saldınsına alkış tutanlar da ayrı. Dinci kesimde de tutarlı antiemperyalist tutum ve davranış görmüyoruz. Hemenhepsi BinLadin'ilanetlemeklelafa başlıyor ve terorizmin Pentagon yorumunu neredeyse olduğu gibi kabul ederek lslamiyetin bir barış dini olduğunu ispat etmeye çabalıyorlar. lslamiyetin şiddeti reddettiğini, cihadı dışladığını, banş dini olduğunu iddia eden kımse fütuhatlarla dolubirtarihireddetmişolur. Hıristiyanlık da, giderek öteki dinler de Müslümanlıktangeri kalmamışlardır. Cihat çağnları gündemde iken, Müslüman ülkelerdeyığınlarAfganistan'asaldırıya karşı y ığınsal gösterilerde Bin Ladin' in resmini başlar üstünde taşıyarak ilkel biçimde de olsa savaş aleyhtarı duygularını dile getirirken, Bush ise kendini tutamayıphaçlıseferindensöz ederek hakiki niyetlerini dışa vururken, Batı başkentlerinde bile on binler sokaklara dökülüp emperyalist saldırıyı lanetler, ezilen halklar ile dayanışmay ı savunurken, mücadele yöntemi olarak ne denli kınasak da, 11 Eylül eyleminin zulüm altında halkların misillemesi yanını görmezlikten gelmek ve ne Müslümanlığa, ne Hristiyanlığa ne de Yahudiliğe yakışmayan "banşdini"sıfatını Müslüman dinineyakıştırmak, Müslüman halkların davasına hizmet değildir. Ancak emperyalizm gerçcği vurgulanarak ve direnişe sahip çıkılarakbudavaya hizmet edilir. ^ Bu savaş kime ne kazandıracak? "... Bu konuda iki hususu vurgulamak istiyorum. Birincisi, ülkemizin oluşturulan gelişmiş ülkeler cephesinde yer almış olmasıdır. Bundan memnunluk ve ferahlık duyuyorum. Çünkü böylece ülkemizin her yönden gelişip ilerlemesi 'muasır medeniyet seviyesine ulaşması' kolaylaşmış olacaktır" diyor Sadun Aren. İki cephelî dünya U same bin Ladin'e ve onu tasvip ve himaye eden Taleban yönetimine karşı ABD önderliğinde yürütülen savaşa Türkiye'nin de katılmasıyla ilgili bazı görüşlerim dolayısıyla yanlış anlaşılmamı önlemek için, önce, sosyalizmin yeni yolu hakkında düşüncelerimi çok özet olarak da olsa anlatmak gereğini duyuyorum: Marksizme göre sosyalizm, kapitalizmden sonra gelecek olan, ondan daha üstün ve gelişmiş bir toplum düzenidir. Bu düzen, kapitalizmın kendisiyle birlikte geliştirdiği insanlar tarafından gene kendisiyle birlikte oluşan toplumsal yapılar üzerine kurulacaktır. Sosyalizmin tarih sahnesine kapitalizmden sonra çıkacak olmasının nedeni ve anlamı budur. Böyle olunca çağımızda sosyalistlerin görevi, izleyecekleri yeni yol, ülkelerindeki kapitalizmi geliştirmek ve onu en hızlı biçimde sosyalist düzene dönüştürmektir. Bundan ötürü ülkemizin gelişmiş kapitalist ülkeler safında bulunmasını ve bu doğrultuda gelişmesini olumlu bulmak sosyalist olmakla çelişmez. Diğer taraftan, Sovyetler Birliği'nde 80 yıla yakın bir süre uygulanmış olan reel sosyalizm, sosyalizm açısından bir erken doğuma benzetilebilir. Bu nedenle erken sosyalizm çevresiy le ve yaşamla uyum sağlayamamış ve çökmüştür. Bu aynı erken doğum nedeniy le, bu dönemde reel sosyalizmle ilgili olarak geliştirilmiş olan kavram ve politikaların günümüzde artık hiçbir uygulama olanağı ve anlamı da kalmamıştır. 11 Eylül'deki büyük, acımasız terörist saldırının dünyada ve ülkemizde kalıcı etkileri olacağı anlaşılmaktadır. Bunların neler olabileceğini düşünebilmek için, önce söz konusu saldırının neden ve anlamını ortaya koy mak gerekmektedir. Gerçi saldıny ı yapanlann ya da düzenleyenlerin bu konuda açık bir ifadeleri yoksa da, hedef olarak seçümiş olan yerlerin nitelikleri konuya yeterli bir açıklık getirmeye elverişlidir. Gerçekten vurulan yerlerden birisi Dünya Ticaret Örgütü'nün lkiz Kuleleri diğeri de ABD'nin Savunma Bakanlığı'dır (Pentagon). Bunlardan birincisi dünya kapitalist sis teminin ve onun gelişmesinin, diğeri de bu sistemin silahlısaldırgan gücünün simgeleridir. Bunlara bakarak saldınnın temel gerekçesinin gelişmemiş, geri kalmış. ülkelerin, ABD'nin başını çektiği gelişmişlere karşı duydukları öfke ve hıncın bir dışavurumu olduğunu söyleyebiliriz. Ey lemi fiilen yürütmüş olan 19 yetişkin insanın bu inanılmaz dehşetteki işiöleceklerinibilebilegerçekleştirmeleri olaya ayrıca ilahimistik bir hava da katmıştır. 11 Eylül saldınsından sonra ABD'nin zorlamasıyla dünya kabaca iki cepheye aynlmıştır. Bir tarafta, esas olarak gelişmiş kapitalist ülkeler, diğer tarafta geri kalmış ülkeler yer almışlardır. Buikinci cephedeki ülkelerin tümüne yakını Müslümandır. Türkiye, Müslüman vehenüz yeterince gelişmemiş olduğu halde birinci yani gelişmişlerin cephesini seçmıştir. BundaNATOüyesiolmamız kadar laik bir devlet oluşumuzun da payı vardır. Olayın özellikle ABD üzerindeki etki Bombulama ve "yardım"... İkisi de ABD'nin amacına yönelik.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear