26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

CUMHURÎYET DERG Bir kara mizah ııstası JAKLtN ÇELtK B irçoğumuz Ender özkahraman'ı Leman dergisindeki 'Orası Öyküı leri'başhklı çizgi öyküleriyletanıdık. Onun çizgiyle tanışıklığı ise çocukluğunun geçtiği Hakkâri 'ye uzanıyor. llk karikatürlerini babasının eve getirdiği Gırgır dergisine baka baka çizmeye başladı. flkokul ve lise yıllanndaduvargazeteleri, ardından Güzel Sanatlar Akademisi. Bütün bunlan yaparken, birtaraftandaOğuz Aral Usta'dan bir şey ler kapmak için Gırgır' ın kapısını aşındırmaya başladı. Bir süre Gırgır dergisinde amatör olarak çizdi. 1980'li yılların sonlanna gelindiğinde Gırgır dergisi el değıştirip bölündü. Bu istikrarsız sureç, mizah dergilerinin kendi aralanndabölünüpazalmasıyla, 1991 yılınakadardevametti. 1991 'de Limon dergisinin kadrosuy la yayınlanmaya başlayan Leman dergisi, bu istikrarsız sürece de son noktayı koydu. Kadrosunu ve Limon dergisinden gelen muhalif tarzını koruyan Leman, bugün en çok okunan mizah dergisi. Dergi, dokuzuncu yılına girerken, Özkahraman'ın 'Orası' çizgi öyküleri de yedi yıldır okurlanyla buluşuyor. Bir süre önce tletışim Yayınlan'ndan çıkan 'Herkes Aşağı tnsin' adlı ikinci kitabı bu çizgi öykülerden oluşuyor. Ender özkahraman'la sohbet ettik. öy külerini sorduk, düşüncelenni öğrenmeye çalıştık. Ve anlatmaya çoçukluğundan başhyor. "Hakkârili'yim. Çocukluğum orada geçti. Başlarda, bu şehrin izlerini çok belirgin şekilde hissederdim ve hissettirirdim. Ama şimdi bu durumdan kurtulmak istiyorum. Haritadaki bir şehri bu kadar özel bir yere oturtup, her durumda bunu hissettirmek hoş bir şey olmamalı diye düşünüyorum." özkahraman, anlatılanın Hakkâri olduğunu söylcse de, anlatılan Güneydoğu illeri ve oralann insanlan. Delisi, akıllısı, safi, kurnazı ve diğerleri... Ve o hiç bıkmadan bu karakterlerin en saf, en aç, en mağdur taraflannı maya diye çalıyor sisli puslu bir şehrin orta yerine. Peki ya ona göre orası neresi, ned anlattığı orayla ilgili? "Artık herkes Ora'nın neresi olduğunu gı yet iyi biliyor. Ora'yagidenlerdegitmeyeı İerde. İkinci kitabım 'Herkes Aşağı Insiı adıyla yayımlandı. Oraya otobüs veya b başka kara taşıtıy la gidenlerin yaşadığı dun ma gönderme olsun diye bu ismi koydun Hakkân'den tstanbul'a yapılan her otobt yolculuğu iki gün sürer ve yolculuk sonund mutlaka başınızdan iyi kötü bir şey ler geçe Hakkâri 'de kalsaydım orada bu soruna yaı bütün bu olumsuzluklara maruz kalan br olarak belki bu hikâyeleri çizmeye uygun kc şullarbulamayacaktım. Ama, lstanbul'da Oraya, Hakkâri'ye baktığım, hayal ettiğir zaman böyle hikâyeler çıkabiliyor. Çizdiğir hikâyelerin gerçeklikle pek bağlan yok, ge nellikle hayal ürünü şeyler çiziyorum. Ar cak yine de bazen 'Abi, ne güzel yalın geı çekleri dile getirmişsin!' diyenler çıkıyo Çok gerçekçi olmayı hiçbir zaman doğr bulmadım. Hayalperestl ik gitgide azalan bi yönümüzmüş gibi görünse de, hâlâ bunu ba şaranlara 'helal olsun' diyorum. Bence, öte kilere nazaran fazla hayal kuran insanlar, da ha soylu ve itaatsizdirler. Uyandıklarındf gece gördükleri rüyalan hatırlarlar çünkü." Çizdiği öykülerde edebi yönü önemsedi ğini söylüyor özkahraman. öykülerininba zılannın kara mizah olarak değerlendirilme sinden hoşnut. KJasik mizahın pek üzerind durmadığını, kara mizahtan beslendiğini d özellikle vurguluyor. "Edebı anlamda da mizah anlamında d kara mizahı daha yetkin, daha soylu bir tar olarak niteliyorum. Bir de kara mizahın da yandığı bir düstur vardır: 'Herkes sizin gü lerkengözyaşı döktüğünüzüsanabilir. Tabii ama, gelin görün ki, siz temelde ağlamakt olduğunuzun bilincindesinizdir.' Bu ülkenin gerçekten kara mizaha uyguı bir yapısı var. Biz de bunu kullanabildiğimi: kadar kullanıyoruz. Bütün toplumsal değer lerin topyekün ortadan kalktığı bir ortamdı mizah yapmak kolaymış gibi gözükse d» çok zor aslında. Işte hepimiz tanığıyız, he: şey kişiliksizleşiyor. Birine birşey dokun durduğunda içüıden bir ses' sen önce kendi nebirbak' diyorsa,vesendeosese 'bakıyorum, n'olmus?' diyemiyorsan, kimseye la: etmeye elbette ki hakkın yok. Özellikk medya, inanılmaz soysuz bir söylem tutturmuş gidiyor. Böyle bir anda güzel saydığır değerler birer birer ortadan kalkıyor ve er hassas nokta, sen bunlan ağlak bir söylemle yansıtırsan, o zaman bir tuğla da sen koyarsın; kurmaya çalıştıklan bu iğrenç yapıya.. .Beni en çok tehdit eden, korkutan da ba Yani ben de buna çanak tutmayayım. Benim amacımbunueleştiriportayaçıkarmak. Benim okur kitlem biraz da bana benziyor. Yani mizaha, popüler kültüre, siyasete değil de edebiyata yakın olan insanlar. Bana gelen mektuplardan ya dabirebir tanıştığım insanlardanonuseziyorum. Enazındanşunubiliyorum ki 'mesaj veriyorsunuz, mesajınızı alıyorum' triplerine girmeyen insanlar." Yapılan her işte samimiyet önkoşul diyor. En büyük tereddütü ise buradan oraya bakmanın bu samimiyeti daha ne kadar besleyeceği. Çünkü bu samimiyetin korunup gelişmesini sağlayacak bağların gün geçtikçe zayıfladığınm da farkmda... "Bir örnek vermem gerekirse; ben bundan ekmek parası kazanıyorum, her hafta mutlaka bir 'Ora' hikâyesi çizmeliyim demek ne kadar doğru. Okurlanm eğer işlerimi severek okuyorsa bunu samimiyete bağlıyorum. öykülerimdeki olaylann yaşanmamış olmasmın yanında inanılırolmasına önem veriyorum. Bazıları fazla abartılı olsa da 'inanılmaz' değil enazından."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear