Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
12 KASIM 2000. SAYI 764 oynadığı "Şaban Askerde" adlı dizinin yönetmeni olan Orhan Oğuz'latanışıyor. Yönetmenin evinin badana işlerini yapan Gümüşten, ona oyunculuğa duyduğu hevesten bahsedince şansı dönüyor. Beşaltı bölvjm, dizide figüranhk yapıyor. 19 PAZARIN PENCERESİNDEN Kadın afiş asar mı? Günümüzde kadınlan her meslekte görmekmümkün.Ancak kadın teşrifatçınere• deyse hiç yok. Ömrünün neredeyse tamamını "Ailem" dediği Emck Sineması' nda teşrifatçılık yaparak tüketen Murat Aldemir, * uzun yıllar önce "madamlann" yani gayri müslim kadınlann teşrifatçılık yaptığını hatırlıyor. Diğer meslektaşlan gibi o da kadınlann bu işi yapmasına karşı değil ama çalışma saatlerinin uzunluğuyla, yergöstermenin dışında film getirip götürme ve yüksek ycrlere, sokaklara afiş asma gibi işleri bu mesleğin kadınlartarafından yapılamamasının başl ıca nedenleri olarak görüyor. Aynca toplumsal bir ayıba da dikkat çekiyor:Taciz!"öyleanlaroluyorki; sinema salonu bir anda doluveriyor. O kalabalıkta tacize uğramaları mümkün" diye konuşuyor birazmahcup, biraz sıkılarak... Mecidiyeköy'deki Profilo Alışveriş Merkezi'ndc bulunan Odeon Cineplex Sineması'nda sayıları az da olsa kadın teşrifatçı var. Nükhet Kıhçaslan da onlardan biri. Teşrifatçıhğa başlama nedcni sincmaya duyduğu sevgi. Daha Odeon Cineplex Sineması'nın açıldığı gün "Ben bu sinemada mutlaka çahşacağım" diyor ve demekle kalmayıp kısa bir süre sonra çalışmaya başlıyor. Kıhçaslan teşrifatçıhğın çok keyifli olduğunu düşünüyor. Sinema seyircilerinin, yer gösterici olarak karşılannda kendilerine gülümseyen birbayan gördüklerinde şaşırdıklannı söylüyor. Onun en çok hoşuna giden de yüzl erdeki bu şaşkın ama memnun ifade. 10 Kasım düşünceleri gelerek bize ulaştınldığında, zavallıhğımıza rağmen kanımızdaki kortisol düzeyini olumlu bir yerde tutabilir. l ir okul yatakhanesinde, ya da bir O zaman, devlet, hapishaneleıdeki evde bir arada yaşayan kadınlann çetelere teslim mi olmuş? Cezaevlerinde, ' bir süre sonra aynı zamanda âdet devietin güvencesinde bulunanlar görmeye başladıklan bilinir. Bu ve benzeri işkenceye uğratıldıktan sonra öldürülüp gözlemler, bugüne kadar daha çok pencerelerden atılıyor da bu kurumlan insanların bedenlerinde gerçekleşen yöneten bakan istifayı gereksiz mi kimyasal değişimlerin onların davranışlannı nasıl etkilediğini araştırah, ..£. buluyormuş? Içi boşaltılmamış pek az ' banka mı kalmış? Ne gam! Nasıl olsa bilim adamlarına, şimdiye kadar bütün bunlar geçici; sen aldırma ve yaptıklannın tersini de yapmalannın öldükten sonraki cenetteki kalkınmışlık gerektiğini işaret etmiştir: Artık, düzeyini düşlemeyl sürdür.. davranışların, insan ve tabii hayvanlannHangi yolu seçelim? Burada aklımızırf başta hormonsal, tüm kimyasal gösterdiği yolu mu, yoksa giderek dengelerini nasıl değiştirdiğini de bozulan, çürümesi önlenemezleşen ' fj>incelemenin sırası gelmiştir. ortamlarda yan beline kadar batmış bir' Bu arada incelemelere girişenler bazı geminin yokolmasını ilahjler söyleyerek ilginç sonuçlara varmışlardır. Mesela, bir beklemeyi mi? arada banndırılan dişi sıçanlar da Bir "Titanik yolcusu" olmayı yeğlerseniz zamanla, aynı anda âdet görmeye, bu kavuşacağınız geçici rahatlık uzun değişimin sonunda aynı anda gebe sürmeyecektir; bu ferahlama, sizi mezara kalmaya ve yavrulamaya kavuştursa bile düzeltilmemiş, sadece başlamaktadırlar. Sıçanlann birbiıierini, varlıklan yok sayılmış koşullar, oğlunuzun salgıladıkları ve 'feromon' olarak anılan ve kızınızın daha insanca yaşaması kimyasal maddelerden kaynaklanan olasılıklannı kısıtlamış olacaktır. Bundan kokularia etkilediklerine ve bir arada daha kötüsü var: Bu yolun yani yavrulamanın ise, anası yitirilen ya da anasının sütü yetmeyen yavrulann diğer lohusalarca bakılabilmesini sağladığından, yararlı olduğuna inanılmaktadır. Dahası da var: "Stres" yani psikolojik baskı karşısında kiminde stres hormonu olarak bilinen kortisol hormonu az, kiminde ise fazla miktarda salgılanmaktadır; kişiden kişiye bu farkı yaratan nedir? Insanın, o an duruma hâkim olup olmadığı konusundaki yargısıdır. Bu yargının gerçekçi ya da yanlış izlenimlerden kaynaklanmış olmasının önemi yoktur. Yaşadığımız ortamın, sadece havada uçuşan zehiıii gazlar, denizlerde yüzen zararlı maddelerle değil, aynı zamanda ruhsal durumumuzu etkileyen sosyal ve siyasal isabetsizlikler ve yanlış kararlarla vb., sağlığımızı, yaşama süremizi ve yaşamımızın kalitesini etkileyeceğini de öğrenince, hem de bu etkinin öyle küçümsenmeyecek boyutlarda sürdüğünü kavrayınca iki şeyden birini Titanikçiliğin varlığını sürdürmesi, bu gün yapanz: Sudan'da, Afganistan'da ve Irlanda'da işlenen kör inançların yolaçtığı cinayetlerin a. Ya bizi bu boyutta etkileyen koşulları yann başka yerlerde, belki de sizin yaratan faktörlere alıcı gözle bakar ve yaşadığınız ülkede baş göstermesine bunlar bizi mutlandıracak düzeyde neden olacaktır. değillerse, neden çürük ya da bozuk olduklannı, bunlann yozluklarını gidermek öyleyse, önce sorunlara akılcı yolla için nelerin yapılması gerektiğini yaklaşmayı öğrenmek, sonra da bununla düşünürüz, yetinmemek, ek olarak, akılcı yolu reddeden, bize batan gemide suyu b. Ya da bunlara bakmamayı, boşaltmak, bu olmuyorsa tahlisiye olumsuzluklan görmemeyi yeğleriz: sandallarına binmek yerine girdaplara Kendimizi uyutmanın yolları az değildir. sürüklenirken halimize şükrettirmek ve Insanın çevresinde süregidenleri gerçekçi ilahiler okutmak isteyen akımı silmenin ve bir kıvamda algılamaması amaçlanırsa, o bu akımı aslında yarın cennette yer zaman, insandan insana taklit yoluyla umduklan için değil, bundan, yaşadıkları aktarılabilınen kültür birimleri (Richafd zaman içinde maddi ve politik çıkar Dawkins, bunlara The Selfish Gene, sağlamayı amaçladıklarındanOxford University Press, 1989 adlı destekleyenleri durdurmanın yolunu da yapıtında "mim" adını vermiş) burada bulmak zorundayız. yararlı olur: Bu dünyada yaşamın düzeyinin önemsiz olduğu, belli dualan ve Bir 10 Kasım da bize bu gerçekleri bunca davranışları sürdürdüğümüzde öldükten yıl evvel anlatmaya çalışmış olan Mustafa sonra varacağımız mesela eski Iskandinav Kemal'in minnetle anılması ve Mustafa cenneti VValhala ya da VValhala benzeri Kemal'in anlattıklarını, bugün bilimin ve yaşamötesi bölgelerinde sonsuza dek bilişimin vardığı düzeye rağmen hâlâ mutlu bir ikinci hayatın bizi bekleyeceği anlayamayacak düzeyde kalmış söyJatpi. yüzyıllar ötesinden beyinden olmamızın acınacak halinin kavranıp beyinersorgulanmadan aktarıla aktanla dövünülmesi için bu yeter de artar bile! 4 SELÇUK EREZ Bi Emek Sinemast, MurM Aldemir... yapıyor. Yıllar önce, film fcsüvalı zamam bırkadın izleyici önceden rezervasyon yaptırmasınarağmen, seyretmek istediği beşaltı filme yer bulamayınca, Hayri Akkoç 'tan yardım istiyor. Bayanın ricasını kıramayan deneyimli teşrifatçı, müdürünün de yardımıyla kadının istediği biletleri buluyor. Akkoç, biletleri verdikten sonra, genç kadının elinde bir buket çiçekle gelmesinden keyifle bahsediyor. Hem şaşırmış hem de çok sevinmiş. Hayatm akışı içinde her şey değişiyor, seyirci profili de. Beyoğlu Sineması'nın emektar teşrifatçılarından Ali Erkan Kardan'a göre sinema seyircisi ikiyc aynlıyor: Bir taraftasinemayıeğlencelik olarak görendelidolugençbirkuşak diğer taraftaise Avrupa filmlerinden haz alan, sinemaya salt sanat olduğu için rağbet gösteren elit bir kuşak. Ccp telefonlan, cep tclevizyonlan dcrkcn sinema salonlan da neredeyse cebe sığacak kadar küçüldü.Nefesalmamızı bile zorlaştiran, sinemanın geleneksel seyir keyfini yaşatmaktan çok uzak olan bu salonlar da değişen dünyanın hoş olmayan yeniliklerinden biri. Galiba değişmeyen tek şey ellerinde fenerleriyle sinema salonlannın kapısmda, oturacağınızyeri göstermek için bekleyen teşrifatçılar. Sinema salonlannın seans arası emekçüeri...^ Bahşiş vermeli mi? Bir çoğumuz film seyretmek için ödediğimizbiletparasından sonra bir deteşrifatçılara bahşiş vermeyi külfet olarak görürüz. Bozuk para bulmak da zaten ayrı bir derttir. Oysa birkaç istisnayı saymazsak, teşrifatçılann tek geçim kaynağı aldıklan bahşişler. Çünkü ellerine geçen kazancın belli bir miktan yok. Gelirleri gösterimdeki filmin gişe başansına göre değişiyor. Kış aylan iyi olan kazançları yazın birden azalıyor. Bu da mesleklerinin bir diğer zor tarafı. Bahşiş verilmey ince ne yaptıklannı mcrak ediyoruz: Bu işin tarifcsi olmadığını, kimseyi bahşiş vermeye zorlayamayacaklannı söylüyorlar. Toplanan bahşişleri iş bitiminde aralannda eşit olarak bölüşüyorlar. Teşrifatçılık, hırsın, ayak kaydırmanın olmadığı sayılı mesleklerdenbiri. Alkazar Sineması'ndaçalışan CoşkunEr ve Serdar Baba'nın yaşlan oldukça genç. Onlar da diğer meslektaşlanyla benzer sıkıntılan paylaşıyorlar. Ancak yakındıklan başka bir konu daha var. O da bazı sinema seyircilerinin ukala ve aşağılayıcı tavn. Emir verir gibi konuşan, küçümseyen bir şekilde bakan seyircilerden yana bir hayli dertliler. Gençliğin ateşlediği yüreklerinde sinema aşkından çok meslek gururu var. Yaptıklan işin önemsenmemesi ve bazı seyirciler tarafından küçük görülmek genç teşrifatçılan çok incitiyor. Sıkıntılar bir yana mesleğin güzel tarafları da var. Gösterimc giren her filmi herkesten önce hem dc ücretsiz izleyebilme gibi... Aynca farklı meslek ve statüde insanlarla tanışıp, dost olabiliyorsunuz. "Filmleri çocukluğumda bile kaçırmazdım" diyerek sinemaya olan tutkusunu dile getircn Hayri Akkoç, Emek Sineması'nln "onbeşyıllıkteşrifatçısı. Mesleğini severek Odeon Cineplex, Nükhet Kıhçaslan...