27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

"Oda sistemi"başladığındayaşanacakları artık herkes biliyor. Içeridekiler ölümeyatacak, dışandakiler öliimü bekleyecek. Anneler, bu kez kararlı: Kendimiziyakarız! de şu ilgınçtir. Yan hücrclerdeki insanlann seslerini tanırsın. 2 yıl boyuncakonuşursun, amayüzünügörcmezsın.Sonrahücrecezası biter, y ıllardır konuştuğun insanı ararsın cezaevinde. Karşılaşınca sesinden tanırsın, y üzünü bilmczsin asla. Böyle komşu hücrelerde yakın dost olup sonradan tanışan çok insan vardır." "Yan koğuştakisestio. Demirparmaklıkların izin verdigi ölçüde kollarımızı dışarı çıkartahiliyor, dergı gazete alışverişiyapahiliyorya da birbirimize yazılt kâgıtlar, notlar iletiyorduk. Biziayıran incehir duvardı sadece; hem ortaklığımızdı, hem biziayırıyordu, bütün duvarlar gibi. Aynı duvardı yaslandığımız ve haşımızı aynıyöne döndürerek bir başka duvara bakıyor ve konuşuyorduk. Her yanımız duvardı, gerçek olamayacak kadar kaba bir gerçekliğe kıstınlmıştık." (KafDağının Önii, Duvar, Murathan Mungan) Hatırası hastalık Hücre nasıldı? Sadece içerideki cezalandınlmıyordu.Dışandabekleyenler, geceleri uyayarnayanlar, düşünenlcr, kahrolanlar. C'ezalandınlanyalnıziçeridekideğil. 12Eylüldönemındetutukluannesiolarakçocuklan için mücadele veren anne Gülizar Çağlayan anlatıyor. "Sağmalcılar'dahücretipi vardı. Yukanda bir cam var, tel kaplamışlar. Bakacaksın ki y üzünü göresin, bağıracaksın ki scsini duy asın. Pisliği, susuzluğu, hiçbırşeyi yoktu, öylepis birycrdekaldılar. MetrisCezaevi'ndc benimkızımherakşamhücreyealınıyor. Kızım çıktıktan sonra anlattı bunları, oradayken hiç anlatmazdı. O zamanlar başka bir şeydi, anlatamam. O pis yerlerden çıktıktan sonra ayakları, eklemleri hep ağrıdı, romatizmalan var şimdi. Dışan çıktılar, yere basamıyorlar ay ak larını, i şı ğa bakamıyorlar, çatal bıçakkullanamıyorlardı. Evdc rahatsız oluyor,kalkıpkcndilerinidışanatıyorlardı. Sana ne anlatıyım ki? Birbirlerinın yüzünü görebilmck için aynalan belli bir açıya ayarlamaya çalışiyorlarmi!j saatlerce." ' 'Gezici bir tarih öğretmeni kasabuya geldığinde müstehcen birşeyi çncuklara anlatmakzorunda kalan lerbiyeli bir erişkin gibi, istemeyerekkonuyuaçıklamıştı.Evetdemişti, hapishane birdevletinyasalurınauymayankişileri kapattığıyerdir. Pekioradan niye çıkamıyorlardı? Çıkamıyorlardı, çünkü kapılar kilitliydi. Kilitli mi? Kamyondan düşmemen için kapıları kapatıyurlar ya, işte öyle, aptal! A ma bütün o zaman boyunca bir oduda ne yapıyorlardı ? Hiçbirşey! Yapacak hiçbirşeyyoktu.... Bazenmahpuslarçaltfmaya mahkum edilirlerdi. Mahkum mu'' Yani biryargıç gücünüyasa 'dan alan birkişionlara bir türfiziksel işte çalışmalarım emrederdi. Emreder miydP Yayapmakistemezlerse? Yapmayazurlanırlardı. Eğerhudasonuç vermezse dö'vülürlerdi. Dinleyen çocuklarda, hepsi onbir oniki vaşlannda. Hiçbiri anlık kişisel kızgınlıklar dışında birfıske bileyememif ve kimseye vurulduğunu görmemiş çocuklarda heyecanlı birgerilim oluşmuştu. Tirin hepsinin aklmdakisoruvu sordu: ' Yani bir sürü kişi tek bir kişiyi mi döverdi?' 'Evet.' 'Diğerleri onları neden durdurmazdı ?' 'Nöbetçilerde silah vardı. Mahkumlarda yoktu 'dediöğretmen. Iğrenç birşeyi söylemeye zorlanan ve bundan utanan birinin sertligiylekonuştu." (Mülksüzler, Ursula K. Leguin) İşkenco daha kolay Hücrelerde nc oluyordu? Ne olursa olsun hücre, kahn duvarlar herşeyin daha karanlıktaolmasını sağlıyordu. HayriyeGümü$,2yıl hücrede kalan oğlunun yaşadıklarını anlatıyor.gördüklerini... " Metris Cezaevi 'ne gittik görüşe. Acaip Içeridekiler, uyarı achk'grevlerine başladılar. Yine zayıjyüzler göreceğiz, öliimü bekleyen. şeyler giymişler üstlerine. Kocaman kocamankazaklar. Havadasıcak. "Neden giydinizbunlan?"dedim.Küçükoğlan"Anneya" diyebaşlarkengardiyandürttüonu. "Buradaki şeyleri anlatma" diye. Ben de bir tuttum gardiyanın yakasından. "Çekil bakayım" dedim, "Sen kimsin?" dedim, "Sen kimsın? Anlatsınlar"dedim,"Neyaptıysanızhepsini anlatacaklar" dedim. "Aç oğlum kolunu" dedim "Aç birşey göstereceksin herhalde" dedim. El bilekleri, ayak bilekleri hep yara. Hücrede bile pranga, kelepçe vurmuşlar. Kelepçe etine girmiij, kemiğine kadar. Öbürüne dedim aç diye, açmıyor. "Oğlum aç" dedim, "Bana bir şey olmaz. Nasıl olsa bu kclepçeleri kalbinize vuramazlar, bcyninize vuramazlar." O zaman çocuklar hep bir ağızdan bağırdılar. "Ana,Gümüşana,senhaklısın!"2scne hücrede kaldılar, işkence gördüler. Hiç ağlayamadım. O andaöylebirhırs geldı ki bana, hiç ağlayamadım." Yüzyıl önce belki de insan bedenlerini parçalayarak günahı, suçu arıtmaya çalışıyordu yasa koyucu. Derken kan iğrendirdi yönetenleri. Giyotini icadetti bırileri. Daha çabuk ve daha "temiz" oluyordu böylesı. Sonra, bcdenınkutsallıgıkabuledildi. Artık suçluya acı çektırmeyi tercih ctmedi yasa koyucu. Onutecritetmeliydi,eğitmeli veyenidcn insan içineçıkarmalıydı, maharctıni göstermeliydi.Amayayaptıklarınınbcdcli. İşte o zaman suçlunun "en küçük bedenı" keşfedildi. Içinc işlemcliydi bedel, kendi kendine kalmalı, ınsanlardan ayrılmalıydı. Ceza ancak böyle etkılcyebılırdi en küçük bedeni.kalbi vebeyni. Vehersuçlu, enbüyük işkenceler bile olsa bedeli hücreyi işkenceye tercih ctti. Hücre karanlık, Hücre küçük, 2,5 adım. Bir kapan gibi yalnızlık. Bir tutuklu annesi söylemişti bunu: "İnsan insandan aynldı mı ölür". Doğrudur.Öyleyseçokhaklılarbağırmakta: "Artık istemiyoruz!"^
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear