23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

16 ÖYKÜ CUMHURt YET DERGt. 31 TEMMUZ 1994. SA YI436 Uluslararası Af Örgütü ile Observer gazetesinin ortaklaşa düzenlediği kısa öykü yanşmasında birinciliği alan GeörgiaCorrick'in '8401 Numara' adlı öyküsünü yayımlıyoruz: atılı dostlannıza söyleyin... Kocam öliincc, cmcklilik maaşı ödcmcmek için bu işi bana vcrdilcr. Kocam, bağlı olduğu alay geçit rcsmi yaparken göstericiler tarafından öldürülmüştü. Bu iş tam bana göre. Gcrçi, komşulanm beni görünce kafalannı çeviriyorlar, görmcmezlikten gcliyorlar. Ama olsun; bir bardak süt veya bir parça ekmck için kapımı çalıyorlar ya bu bana yetiyor. Komşulanm bu gibi durumlarda ne iş yaptığınıı unutmuş görünüyorlar. Tabi ki böylcsi işlerinc geliyor. Ancak konuştnaya başlayınca veya sıkıntılardan söz açınca ne söyleyeccklcrini şaşınp kckelcmcye başlıyorlar. Herkesle birliktc aynı saatte evdcn çıkıp onlarla fabrikaya gidiyormuşum gibi yapıyorum. Ama fabrikaya gitmeyip hapishanenin demir kapısındaki askcrc giriş kartımı göstcrip içeri giriyorum. 12 yıldır buradayım ve mevsimlerle birlikte değişen kokuları bile ayırt edebilecck duruma gcldim; sıcak havalarda dışkı kokusu, yağmurlu mevsimlcrdc çürüyen yaprak kokusu, bir mahkum idam edildiğindc bütün bu kokuları bastıran barut vc yanık yağ kokusu. Ve daima hücrclcrc tıkılmış insanların vücut kokusu. Siz 8401 numaralı mahkumu mu merak ettiniz? Bu kızın da diğcrlcrinden pek bir farkı yok. Batılılar onun gibilcri azize haline gctirirler, biliyonım. Ama pek çoğu sıradan insanlardır. Bu küçük kenttc mahkumlarla aramda bir şöyle ya da böyle bir bağ olduğunu keşfettim. Bu kız, bir arkadaşımın yanında çalışan birinin kuzeni; evimin yakınlarındaki pazarda meyve satıp geçimini sağlıyordu. Olaylar başlamadan önce okula gidiyordu. Onu hücreye soktuklan zaman, o da diğerleri gibi hepimize tepeden bakıyordu. İçeri atılmasına yol açan davasının haklılığına o dcnli inanıyordu ki, ne yaparsak yapalım onu dizc getiremiyeccğimizden yüzde yüzemindi. Bu kıza bcnziyen mahkumlar kcndilcrini bizlerden o denli farklı ve üstün görürlcr ki, onlann bizim gözümüzde ne denli sinir bozucu ve sıradan oldukları akıllanna bilc gel Batılılar bize mektup y azmas B mez. Size daha önce de söylemiştim. Bubenimişim. İçeri hcratılandan etkilenmiyorum artık. Yukarıdan gelcn emirleri uygulamaktan başka bir şcy yapamam zaten. Mahkumların pek çoğu hücreye gircr girmcz, dcvrim türkülcrine başlar. Ancak bu birkaç saat devam eder. 8401 ise demokrasi ve zafer marşlan söy ledi. Anlaşılan bu marşlardan hiçbiri 840 l'e, zafere giden yolda ilerlcrken ayaklar altında c/.ilebileceğini öğretmemişti. Oysa, o aptal dcğildi. Bu çoşkulu hali diğcrlcrinden daha kısa sürdü. Dcrken avukatını, ailesini vc özgürliiğünü istediğini haykırarak kapıyı yumruklamaya başladı. Bizim görevimiz mahkumların bu şckilde bağırmalarınaengel olmak. Eğcryüksck seslc konuşmalanna izin verirsck, bir sürc sonra birbirlcrine scslenip kaçma planları yapmaya başlarlar. Zaten gardiyanlar 600 kişinin hep bir ağızdan aynı anda kendilcrine hakaret yağdırmasından pek hoşlanmazlar. Bunlan ne şckilde olursa olsun susturmak zorundayız. Tabii ki bu işten hoşlandığımı söyleyemem ama bir hapishancyi yönetmek bambaşkabiriş. Bir müddet sonra bütün mahkumlar onurlarını bir kenara atıp yalvarmaya başlar. Bu aşamada ne kadar yüce bir dava uğruna savaştıklannı anlatmaktan vazgeçerler. Ailelcrini isterler, temiz giysi isterler, hepsindcn öte daha geniş bir hücre, ışık ve temiz hava isterler. Bu isteklerini yerine getirmeniz için yalvanrlar, ne isterscniz yapacaklannı söylerler. Şaşırdınız değil mi? Ben size söylüyorum, bunlar da herkcs gibi eninde sonunda insan. Başka ne yapmalannı bcklerdiniz? Hapishanc koşullan içindc tanıdığınız hiçbir siyasi suçluyu sevcmezsiniz hatta onaylıyamazsınız. Pek çoğu bir dcri bir kemik halinc gclmiştir, hcr tarafları çürümüştür vcpıskokarlar. Hücrckapısınıaçan hcrkesin ayaklanna kapanırlar. Zaten hücrclcr o denli küçüktür ki, başka seçenek de yoktur. Kanımca mahkumlar bir iki aylık hücre hapsinden sonra haklı olduklannı artık düşünmcz. 8401 kızgın da görünmüyordu. Başına gelenlere inan mak istemiyor gibi bir hali vardı. Kendisini burada haksız yere nasıl tutarlardı? Bu ancak başka insanların başına gelebilecek türden bir felaketti. O zamanlar "Düşünce suçlusu" diye bir kavramdan habcrimiz yoktu. Dolayısıyla bu mahkumlar kendilerini nasıl tanımlayacakalannı bilcmediklerinden savunmalarında aciz kalırlardı. Mahkumlar bir süre sonra anlamlı sözcüklerden vazgeçer. Bir kelimeyi dillerine dolayıp harflerin yerini değiştirerek yeni, ancak anlamsız sözcükler türetirler. Hücre duvarlanndaki tuğlaların herbirinin üzerinde tuğlalan yapan ustanın adı kazınmış ise, bu ismin içindeki harfleri evirip çevirip yeni sözcükler üretip, bunlan dillerine dolarlar. Böylece 840l'in mahkumiyeti sürdü, benim dc görevim eskisi gibi devam etti. Duyduğuma göre onun ile ilgili mektuplar geliyormuş. Ben hiçbirini göımedim. Hepsi Bakan'a gidiyormuş. Zaten işin politik yönü beni hiçbir zaman ilgilendirmez. Bu arada beni hapishanenin başka bir kanadına tayin etti ler ve 840 l'i özgürlüğüne kavuşuncaya dek bir daha göımedim. En küçük oğlum bir ara benim nerede çalıştığımı unutarak insan hakları örgütlerinin bu kızla ilgili büyük bir başan kazandığını söyledi durdu. Sonra yaptığım işi hatırlayarak çencsini kapattı. Sanınm, arkadaşlarıyla birlikte bu başanyı kutladılar. Bunda kutlanacak ne var? Hükümet bu kızı tutuklu bulundurmaktan duyacağı utancı, kızın ilerde açabileceği bclalardan daha önemli buldu' ğu için serbest bırakmıştır. lşte bu kadar. 8401'in de bunu kutladığını sanmıyorum. Zaten o kız gidip yerine başka biri gelmişti. Sonunda kime mi benzemişti? Herhalde yine 840l'e. özgürlük kızı yalnızca şaşırttı, sanki ilk kez gün ışığına çıkıyormuşcasına gözlerini kamaştırdı. Kulağıma geldiğine göre dışarı çıktığında, özgürlüğün daha büyük bir hapishaneyc girmek gibi bir şey olduğunu söylemiş. Dışarıda da hcr sabah saat 4'de gardiyanlann vardiya değiştirdiği saatte uyanıyormuş. Ayrıca bulunduğu odaya aniden, habersizce girilince ürküyormuş. Yeraltı harekatında çalışmaya yeniden başlamış. Bunlann ne kadan doğru, ne kadan yanlış bilmiyorum. Bu insanlar yaşadıklanndan hiç dcrs almıyorlar. Her zaman en sonunda hep hükümetin kazandığını anlamıyorlar mı? Hapishanede kızın kaldığı hücrenin boş kaldığını mı sanıyorsunuz. tki gün bile dolmadan yerine birisigeldi. Vebirde bana bakın: Başka çocuklann benim kızımla oynamalarına izin vcrilmemesinden hoşnut muyum sanıyorsunuz? Ama artık biliyonım; eğer onlann kurallanna uyarsanız, güvencede olursunuz. Sağlam bir işimvarveparasıdaiyi. Pekikızane oldu dersiniz? Etraf bu ve bunun gibilerle dolu. Bilin ki pek çoğu çocukça hayaller peşinde. Değiştiremiyeceğiniz şeylere karşı gelmek aptallık. ömeğin gökteki ayı istemek gibi bir şey. Eğer onlara inansaydım, şimdi nerede olacaktım? Herhalde hücrenin öteki tarafında. Şimdi Batılı dostlannıza şunlan söylemenizi istiyorum. Onlar rahat ve konforlu evlerinde bilmedikleri konulara ilişkin mektuplar yazmaktan vazgeçsinler. Herhalde bunu kendi bilinçaltlannı rahatlatmak için yapıyorlar. Onlara hepimizin birer mahkum olduğumuzu söyleyin. 4 Türkçesi: RE YHANOKSA Y
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear