27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

MUAZZEZ MENEMENCİOĞLU Her dans balede buluşur. Yönetmen Oytun Turfanda 'Hayal Yolculan 'nda şarkılarla, diyaloglarla, diğer dans türleriyle seyirciyi balenin renkli boyutlanyla tanıştınyor. KM'de sergilenen "Hayal Yolcuları" balesinin koreografı, yönetmeni Oytun Turfanda ve onun başanlı öğrencisi dansçı Oktay Keresteci ile bale üzerine konuştuk. " Ben baleyi kurarken ilk önce konudan yola çıkarım. Ondan sonra müziği ele alırım, müzik seçimine girerim. Dansçılan ben seçerim. Çünkü dansçı yaratım için çok önemlidir. "dıye başlıyorTurfanda. Bale nedir ve izleyiciye ne iletmek istenir sorusuna " Bale danstır" diyor Turfanda. "Hertürlü dansı ıçıne alır. Moderni, cazı, klasiği, pop'u. Insanlığa güzelin, vücudun o inanılmaz görkeminin, ntm duygusunun, kısaca bütün o güzelliğin iletilmesidirbale.Estetikduygulangenişledir." Oytun Turfanda kendisini etkileyen bir konuyudansanasıldönüştüyor?"Konuyu iyıce içime sindiririm. konu ile bütünleşirim. Zaten içime sinmeyen konuyu yapamam. Ben, mesela oturup evde İcâğıt üstünde fılan çalışmam. Evde müziği dinle ; rim, konu zaten içimdedir, müziğın verdiği ayrıntı ve etkiyle dansçılarımlabütünleşirim sahnede." lçinde dans, şarkı, söz olan Hayal Yolcuları balesini izleyici nasıl karşıladı sorusunu Oktay Keresteci yanıtlıyor: "lzleyicinin tepkisini alkışlarla anlıyoruz. Bugüne kadar çoğu eserlerimizde izleyiciyi ayağa kalkıp alkışlamıyordu. Tabii ki, beğenisini bildiriyordu ama bu baleyi daha yakın buldular. örneğin 'takunya' olayı ya da folklor dansı. Bildikleri bir görüntü. Step dans olsaydı o kadar yakın oldukları bir olay olmazdı. Şarkı sözlerinde kendilerini buluyorlar, balede hep klasik olayla A DavUt yol yapıyor, vatandaş da avleıinl yol kanarına dlzlyor.. rı göstermişler, "Ben seni seviyorum"u, anlatmaya çalışmışız mimik hareketleriyle. lşte bunu şarkı ile söy lemek ya da konuşarak, dedikodu yaparak, seyirciye sahnede balenin arkasını görmek ilginç bir arayış. Kadın viicudu erkeğe göre tartışılmaz daha güzel balede. Ama siz partnerinizisiliyorsunuz sahnede" Evet bu ve buna benzer övgü yazılı kartlar elime geçiyor gösterimden sonra. Şöy hakları" da elde ederlerken, henüz yapılaşmanın kışkacına düşmeyen en değerli tarım orman alanlan da bu kez "gecekondıı tchlikesi var" denilerek yağmaya ve betonlaşmayaaçıldı. I stanbul 'da gecekondular, artık salt kendı e/ıcı varlıklarıyla değil, bir "potansiyel tehlike" olarak da kimi "ruhsatlı" yağma projelerine "ruhsatlı" yağma projelerine "gerckçe" oluşturuÖmeğin, Boğazıçi'nin elde kalan son konıluk alanlarına 1987'nin o ünlü "hukuk aykırı" yasa operasyonuyla villalan dizenler, Anayasa Mahkemesi'nin "iptal ettiği" yasayı hâlâ şöyle savunuyorlar: "Eğer villalara yapılmasaydı; gecekonducular işgal edecekti..." Nitekim, geçen haftalarda Cumhuriyet'te yayımlanan "tstanbul'u Sarsan On Yıl" başlıklı dizimizdeki, 1980'li yılların o en büyük Boğaziçi yağmasını açıklayan bölümle ilgili olarak bir acıklama gönderen dönemin "yasama komisyonu iiyesi" ve Istanbul Milletvekili Doğancan Akyürek, aynı gerekçenin bugün daha da "geçerli" olduğunu söylüyor ve şöyle konuşuyor: "Ne belediye, ne devlet, yeşil alanlardaki kaçak yapılaşmayı önleyemiyor. O nedcnle bu alanlan boş tutup, gecekonduy a davetiye çıkartmak yerine, doğayla uyumlu, az yoğunluklu yasal yapılaşma imkân sağlanmalı. Böylece sahiplerince korunmaları da sağlanmış olur." Benzer şekılde, yine özellikle lstanbul'da ve kentin "akciğerlerini" oluşturan SarıyerBeykoz kuşağındaki yeşil katliamı da, Orman Bakanlığı sözcüleri ve özel orman sahiplerince, bir tek cümleyle savunuluyor: 8 "Yasadışdığın" gerekçesl "Gecekondulara teslim cdeceğiz; ya da imara açıp, hiç değilse koruma altına alacağız. tkincisini yeğliyoruz..." Görülüyor ki; yasadışılığın ve yağmanın "önlenemeyeceği" varsayımı artık "resmi söylemlere" bile girebiliyor; ve böylece sucu önlemek için, bir başka suçunişlenmesine"razı"olunabiliyor... tşte, boylesı bir hüreç ıçerisınde, 27 Mart 1994 yerel seçimlerini acaba "kim kazanacak?" Kamuoyu araştırma şirketleri, adaylar, partiler ve "meraklılar", bu soruya ne türlü yanıt verilirse verilsin; 27 Mart'a doğru "kavbeden" yine Istanbul oluyor. Ustelık fstanbulbu kez, salt kimliğini ve yeşilini yitirmekle de kalmıyor; sözcüğün tam anlamıyla ve her bakımdan artık "çöküyor". Kaçak yapılaşma, kentin genel sağlığı ve yaşama kaynaklannı yitirmemesi için "imara yasaklanan" bölgelerde "patlayarak" sürüyor. lçme suyu kaynaklan "bitiyor"; havayı ve iklimi dengeleyen ormanlar "tükeniyor"; tanm alanlan ise hemen hiç "kalmıyor". Ve yine kaçak yapılaşma, sonunda artık devletin bile "bel bağladığı", her sıkıştığında ilk başvuracağı "*aze para potansiyeli" olarak görülüyor. Gecekondulara, "işgal ettikleri hazine arazilerini satmak" fıkri, hükümette giderek bir "çöziim yolu" olarak benimseniyor. Eğer,budayasallaşırsa,27 Mart'ta kım kazanırsa kazansın, tstanbul için yeni bir dönem başlayacak: "Arsası mafyadan, tapusu devletten, imar izni ise belediyeden..." Söyler mısiniz; milyonlarca Anadolu insanı, bu "yağma cennetine" koşmasın da, kendi memleketindc "saf köylü vatandaş" olarakmıkalsın?.. ^ ...ve, Istanhul artık "çöküyor" y°ı! a r Turfanda; 6nca sahnada, aonra arfcaaında. le söyleyebilirim: y ıllardır dans etmek, bana verilen rolü benimsemek ve bunu izleyiciye aktarabilmek.. en iyi şekilde. Bunu dansımla, bildiğim için herhalde böyle estetik tepkiler ahyorum. Ama bu demek değildir ki, birlikte dans ettiğım kişileri de siliyorum, yok ediyorum." Ya balede aaT Karastvcl; balanln Anamll Mmlarindan... Keresteci: Hayal Yolculan ile ilgili bir örnek verebilirim . Dans ne olursa olsun, aileden biri öldü ya da böyle toplumsal bir acı ile karşılaştık.öyle bir sahne var zaten Hayal Yolculan'nda, sahne devam ediyor, hiç önemli değil, sanatımzı yapmak zorundasınız. Turfanda: Dışanda yasadığınız acı sahneyeyansımaz. Keresteci: Belki yüzümüze yansıyabilir. Teknik açıdan dramatik roller hareketle yaratılan bir şeydir. Turfanda: Harekete ve dansçımn duygularınabağlı. Keresteci: Yani normalde bir arabesk yapıyoruz. (Balede bir adımın adıdır arabesk.) Onu mutluluğu yansıtırken de yapabiliriz, acıyı yansıtırken de yapabiliriz. Yüzümüzün ifadesi, kolumuzun sert bir hareketle kıvnlışı, mutlu iken daha yumuDERGİ 6 Ş U 8 A T 1 9 9 4 SAYI 411 C U M H U R İ Y E T
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear