26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

•RAZARIN PENCEREStNDEN Selcuk Erez dur? "Olmaz olur mu? Usdışı içerik, berbat üçüncü lıamur kağıt, pis hurufat, pis resimler, saçma iislup, yanlış bilgiler insanlarımızın kitaptan soğumasına, nefret etmesine yol açıyor... Sadece okul kitaplarımız değil özel yayıncıların yüzde doksanı için de geçerlidir bu kalitesizlik. En ucuza mal etmek için matbaanın da kağıdın da en kötüsünü seçiyorlar. "Niçin böyle yapıyorsunuz?" diye sorunca "Okuyucunun parası yok da onun için!" diye cevap veriyorlar. Editör, "Okuyucu ucuz ister, kitaba bir çuk başka nesneye verdiği parayı ödemez" varsayımından hareket ederek bir fiyat tespit ediyor; sonra da tespit ettiği bu çok duşük fiyatla en çok kâr sağlamak için maliycti aşağiya indirebilmek için her şeyin en adisini bir araya getiriyor. Sonuçta oluşan urün böyle iç kapatıcı bir şey oluyor." Kitapçı Uğur Giiraçar'la Tunel'de, Galip Dede Caddesi 22 numarah "Librairie de Pera" kitabevinde kitap, kütuphaneler, kıtabevi konusunda konuşuyoruz: "Kitapla ilgili başka sorıınlar da var: Tiirkiye'de kitap piyasası birtakım kompartmanlardan oluşuyor. Bir Babı Ali piyasası var. Bir resmi yayıncılık var; Tiirkiye'de ummadığınız yerde karşımıza çıkıyor. Bir gıin "Merkez Valiler feşkilatı Yayınları No. 3 2 " diye bir şey görüyorsunuz. Peki bunun ilk 31 kitabı nerede? Hiç görmemiş, hiç duymamışsınız. Üç yıl önce Pakalın'ın imparatorluğun maliye tarihiyle ilgili çok önemli bir kitabını basmışlar. Uçbeş tanesi elime geçti. Sonra "kitaplar depoda fazla yer işgal etmiş, Seka'ya yollamışlar" diye duyduk. Sonra Anadolu yayıncılığı da var: Anadolu'da bir yerde biri çıkıp ya hatıralarını ya da bulunduğu yerin tarihini yazıyor. Kimse bilmiyor. Sadece arkadaşlarına, dostlarına hediye ediyor; o kadar... Bir de militan yayıncılık var. Kendilerini dünyanın merkezi sandıklarından kendi kendilerine kitap çıkarıp yandaşlarına dağıtırlar. Bu yayınlar arasında önemli değerli olanlar vardır: Genelde fikri gelişimler, toplumsal gelişimlerin ipuçlarını taşırlar ama kimse bilmez, kimse duymaz. Bütün bu kompartmanların birleşmesi lazım! Kim birleştirecek? Dağıtıcıların bunu yapmaları gerekir. Türkiye'de dağıtım örgütünün yeni baştan oluşması şarttır. Hem yeni müşteriler bulunmalı, hem de yeni dağıtım kanalları oluşturulmalıdır: Adıyaman'daki emekli öğretmenin anılarını da bulup getirecek, Içişleri Bakanlığı'nın Merkez Valiler örgütü'nün yayınlarını da... Ucuz, pahalı demeden listesine koyacak..." Uğnr Giiraçar, halkı az okuyan, kitaba henüz ısınamamış bir ülkede kitap satıyor, kitap konusunda düşünüyor, çıkar yollar arıyor... Bu işe nasıl başladığını sordum. "Üniversite yıllarımda da böyle kitapla ilgili bir işle uğraşıyordum. Cumhuriyet gazetesinin kitap kulübünün yaptığına benzer bir B Şöyle güzel bir sahaf dükkânımız olsa! izde kitabın bu kadar az okunmasının nedenleri arasında okul kitaplarımızın kalitesizliği, iç kapatıcılığı da yok mulaşmış bir sahaf butiği oluşturmak istedik; ama zamanla bunun güçlüğünü anladık. Çünkü Türkiye'de basılan kitapların çeşidi pek az. Bu kadar az kitabın nesinin uzmanı olacaksın? Sonra müşterinin beğenileri de henüz ayıklanmamıştır... Zamanla yurtdışına da yöneldik: Türkiye ve Ortadoğu ile ilgilenenlere, özel koleksiyon sahiplerine, universitelere Turkiye'den Türkçe kitap katalogları yollamaya başladık. Çok iyi bir ilgi uyandırdı. Gelen istekler bizi kurtardı. Halen yedinci kataloğumu/.u yapıyoruz. Dışarıda basılan bir rehber var. Avrupalı önemli sahafların adlarını içeriyor. Turkiye'den de bizi koymuşlar." "Dışarıdaki özel koleksiyonculardan kimler var?" "Mesela Şefik Atabey var. Londra'da Sotheby's de bizim Kültur Bakanlığı'nın da katıldığı muzayededen bir çok kitap satın alan kimsedir. Kitabı sever, çok iyi tanır. Kendisiyle her karşılaştığımda kitap konusunda yeni bir şey öğrenirim. Sonra Isviçreli bir banka sahibi vardır. Türkiye'yi çok sever. Eşi Turktur. Çok muteva/ı ve kibar bir insandır. Turkiye ile ilgili çok zengin bir kitap ve pul koleksiyonu vardır. Dışa kitap yollama konusu önem kazanınca ayrı bir kat tutup bir referans kitaplığı oluşturduk. "Peki Tiirkiye'ye döniik çalışmalannız nasıl gidiyor?" "Kitabevimiz dışında bir de kitap müzayedelerimiz var. Bizdcki kitap piyasasının uluslararası piyasaya uyan bir yönü yoktu. Kendi içine kapalı kendine özgü işleyen güdük bir piyasa idi. Bu piyasanın oluşması, yeni müşterilerin ortaya çıkması, yeni malların bulunması için kitap müzayedeleri yapmaya başladık. Cumhuriyet tarihinin ilk kitap müzayedesini biz 1985'te TÜYAP Kitap Fuarı'ndadüzenledik. 1991'de, 13 ocakta kitap müzayedelerimizin yedincisini yapacağız. Diğer bazı firmalar da müzayede yapmaya başladılar. Kitap denen nesnenin değerinin kavranması açısından da yararlı oluyor bu müzayedeler. Her muzayedeye yaklaşık yüz kitap koyduk. Bugüne kadar yedi yüz kitap tanınmış oldu. Diğer müzayedelerde de üç yüz kitap tanındı. Bugün bin kadar müzayedelerde fiyatı belirlenmiş kitap var. Eskiden 'sahafıye' denen kitapların sayısı beş on eseri geçmezdi. MUteferrika baskıları, Albert Gabriel'in mimari kitapları dahil beş on eser... Kitapların artık eskisi gibi kamyonlarla gelmesi bahis konusu olmadığından tek ttik geleceklerin değerlerini bilmek ilk elden de ikinci elden de satanları mağdur etmemek iyi birşeydir..." Kitap okuyanı az olan bir ülkede Batı ölçülerine göre bir kitap piyasası oluşturmaya çalışan üç beş kişiden biri Uğur Giiraçar. Kendini "Müslüman mahallesinde salyangoz satanlara" benzetiyor. Pera'daki yüzyıllık salyangozhanesinde sürdürdüğü bu kutsal iş için ona teşekkür eder, salyangozlarına uzun ömür, bu salyangozların meraklılarına da saadetler dileriz... D Uğur Guraçar, Tunel'de Galip Dede Caddesi 22 numarah dukkândakı sahafı, bırkaç yıl önce Talya Nomidıs'ten devralmış ve "Librairie de Pera" adı altında bu eskı kitapçının yaşamını sürdurebilmesıni sağlamıştı. şey yapıyordum. Cağaloğlu'ndaki bazı yayıncılara gidip altı ay vade ile kitap alıyordum. Yüzde 3540 cıvarında bir iskonto uyguluyorlardı. Ben de üstunde yazılı fiyattan ama taksitle Türkiye'nin her tarafına kitap yolluyordum. 197780 arasında yaklaşık onbin adreslik bir müşteri portföyüm oluşmuştu. İçinde Hakkâri Yüksekova'dan bir çoban bile vardı. Sonra 12 Eylül'de halkın kitapla ilgisi bıçak gibi kesildi. tşim bozuldu. O ara Yıldız Üniversitesi'nin Elektrik Bölümü'nde okuyordum. Eğilimlerim değişince ayrılıp Siyasal Bilgiler'e geçtim. Sonra bu bölümü bitirdinı. Siyasal Bilgiler'deyken işsiz kalmıştım. Bu günkü ortağım Ayhan Aklar üniversitede görevliydi. Aynı mahallede otururduk. Akşam ları sohbet ederdik "Keşke şöyle güzel bir sahaf dükkânımız olsa!" derdik. Nerede olurdu böyle bir dükkân. Olsa olsa Tünel'de olurdu.. Hayatımızdaki kitabevinin adını bile koymuştuk: Librairie de Pera. Bir gün Ayhan geldi. "Tiinel'den, Madam Nomidis'in dükkânından geliyonım. Devredecegini söyledi. Git k o n u ş ! " dedi. O sırada param yoktu. Gittim konuştum. Kadın o zamanın parasıyla pek az bir şey istedi. Sonuçta altı ay ödemesiz, şu kadarı sekiz ay sonra gibi pek elverişli şartlarla dükkânı bize bırakıp gitti. Ben de Ayhan'a "Gel, şu işe sen de gir. Beraber yapalım!" dedim. Dükkânı elden geçirdik. Tahtaları söküp bir mimar arkadaşımın atelyesinde temizledik, yeniledik. Bu eski ve güzel dükkânda sunta kullanmak istemedik. Batı'daki örneklere benzer uzman 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear