23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

mış olurlardı. Ahmed Rasim'in anlata anlata bitiremediği eski "ev"ler gibi olmasa da, Abanoz'daki "ev'Merde de yol yordam gözetilir, geçmişte yaşananlardan az da olsa birkaç incelik korunurdu. "Ev"e girdiğinizde, mama sizi dostça karşılar, kahve, çay ya da soğuk limonata ısmarlar, içtiği Yenice sigarasından size de ikram ederdi. Mama halinizi hatırınızı sorduktan sonra kalkıp, gramofonuna bir Odeon plağı yerleştirir ve incecik bir nağme sizi günün dertlerinden alıp, uzaklara götürürdü: "Yanık ömer... Hey! Yanık Ömer attan iner / Pembe güle bağlar kemer... Yanık ömer..:' Arkasından etrafınıza evin fahişeleri doluşur, plak bitince sesine güvenen kızlardan biri şarkıya başlar, yanık sesli bir başkası da ona eşlik ederdi; "Sunam", "Meşeli dağlar meşeli", "Adana'nın yolları taşlı" ve "Hani benim elli dirhem pastırmam" gibi uçkur havalan birbirine karışır giderdi.. Yıl 1937: "Yarımay" dergisinın muhabirlerinden hızlı tefrikacı' Sabih Alaçam, Abanoz sokajjının kadınları arasında. onları soyup soğana çeviren fahişelere bırakır. Eski incelikler, para hırsıyla yer değiştirir. lkramlar azalır, sohbetler tadını yitirir, fasıllar, eğlenceler tükenir, şarkılar basitleşir. Muhabbetine doyum olmayan mamalar "ev'Merin kapısının' önünde biriken erkek kalabalığına; "Hadi bakalım kalabalık yapmayın, burası agaç golgesi degil," diye bağırmaya başlar, eskiden doyumsuz kokularıyla övünen fahişeler, müşterilerin önünde birbirlerine geceden kalan vücut çürüklerini gösterip, nispet yaparlar artık. Birbirini çekemeyen fahişeler ağıza alınmayacak küfürler savururken, "ev"lerin karanlık mutfaklarında para karşılığı tutulan buyucüler işlerin bereketinin artması ve rakip "evL 'lerin başına tez vakit bir "bela" gelmesi için olmadık büyüler yapmaya başlamışlardı. Mlssouri zırhlısı geldiğinde Abanoz Missouri zırhlısı, 1946 yılında tstanbul'a geldiğinde, Abanoz bir "kimlik bunaümı" yaşar. Türk erkeklerine kapatılan Abanoz Sokağı'nda hummalı bir faalıyet başlar: ABD'li askerler karşısında mahçup düşmemek için "ev'Mer tamir edilir, boyanır, dahası Abanoz Sokağı baştan başa badana edilir. Ulkelerinde bu tip umumi evler olmadığından, öncelikle merak edip Abanoz'a uğrayan ABD'li askerler, giderek buradan hoşlanmışlar ve Abanoz'a sık sık gelmeye başlamışla'rdı; ama birçok konuda antiemperyalist duyguları dumura uğramış Türk erkekleri galeyana gelmiş ve lstanbul şehri, tarihinde pek rastlanmayan bir "arkiemperyalist şahlanışına" tanık olmuştur: ABD'li askerler dövülmuş, Sık sık oidilen belirli bir "ev"i varsa muşterinin, 'mama' onu masasına oturtur, hal hatır sorar, bir "acı kahve" ısmarlardı. Mamanın sunduöu Yenice sigarası da bu sohbetin ayrılmaz parçasıydı. tartaklanmış, hakarete maruz ADanoz sokağında bir mama': Halinlzi hatınnızı sorduktan bırakılmıştı. Hatta olaylara "issonra, kalkıp gramofonuna bir "Odeon" plağı yerleştirildi. ter istemez" tanıklık eden görincecik bir naflme günun dertterini alıp götürecektı. gü şahitlerine göre, askerler cinsel tecavüze bile uğramışlardır. Dönemin lstanbul Valisi rahmetli Fahrettin Kerim Gökay, olayları gelişmeden otılemeyi başardıysa da, başta AUD olnıuk u/ere, diger dunya milletlerine umumi evlerimize düskünlugumu/. konusıında yeterince fikir vermiş oluyorduk (!). Kendini, genç kız misali, hülyalarına kaptırıp bir köşeye çekil miş Abanozlu bir kadın. Gerçekten de 1930'ların bir genç kı zından pek farklı bir görünümü vok!.. Abanoz Sokağı'na kapı Missouri zırhlısından geriye ise Abanozdaki "ev" sahiplerinin o zamanki bir filmden esinlenerek hazırladıkları "I love you America" yazılı pankartlar kalıyordu. Missouri ülkesine dönüp gitse bile, Abanoz'da sorunlar azalmıyordu. lstanbul'a hızla göç eden insanlarm yarattıkları nüfus yoğunluğu Abanoz'da da kendini gösteriyor, izdihamı önleyebilmek ve zabıtanın işlerini kolaylaştırmak için, vali Miimtaz Tarhan, sokağın giriş ve çıkışına kapı yaptınyor ve girıp çıkanların üzerini arattırıyordu. Yıl 1962, şehvet orduları "yüksek fuhuş kültürü"nden kalan bazı özellikleri de yok etmek üzeredir. tlişki kurduğu kadından hastalık kapan bir müdavimin doktorundan aldığı tedavi faturasını evin mamasına götürüp, yaptığı tedavi masrafını geri alması tarihe karışmaktadır artık. Çalışan kadınların vesikaya bağlanmasına önayak olan Balzac'ı öven; "ev"lere gelen erkeklerin de cinsel hastalıklardan korunması gerektiğini, dahası bunların da çalışan kadınlar gibi vesikaya bağlanmasını tartışan, sorunlarının kamuoyuna duyurulmasını sağlamak için dergi çıkartılmasını planlayan ve mitoloji bilen fahişeler giderek yerlerini küfUrbaz, muşterilerine olur olmaz laf atan, müşterilere kumar oynatıp Nitekim 1965'lerde vizite 10 lira iken Abanoz Sokağı'ndaki umumi evler kapatılır. Hemen hemen aynı tarihlerde yoksul erkeklerin rağbet ettiği Ziba'daki "ev'Mer de kapatılır; fakat şehvet ordularının açtığı savaş, Istanbul'un birçok yerinde Taksim, Talimhane, Tarlabaşı, Galatasaray, Büyük ve Küçük Parmakkapı, vbr açılan randevuevleriyle geniş bir cepheye yayılmıştı. Artık bırakın "eski fuhuş kültürünü" korumayı, cemiyetin iffet.ve saadetinin ayakta kalabilmesi için, binlerce fahişe ya da 'realist muharrir' Turan Aziz Beler'in deyişiyle "iffet bekçileri" can siperane bir savaş veriyorlardı. Toplumda bir türlu bir yereoturtulamayan, "aşağılık", "günahkâr", nitelendirmelerinden, neredeyse "ermiş kadın" konumuna getirilen; "bin gün günahkâr, bir gün tövbekâr" denilerek namus sembolü ev kadınlarımn bile ustüne çıkartılan fahişeler için, bizce en doğru tanımlamayı "realist muharrir" Turan Aziz Beler bulmuş: "İffet bekçileri..!' Evei, Abanoz'daki "ev'Mer kapatıldıktan sonra Beyoğlu ve Taksim çevresinde açılan randevuevleri de 70'li yılların sonlarında kapatıldı; ama 'savaş1, şimdi daha geniş bir cepheye yayılmış olarak sürmektedir. Şair ve yazarlarımızın duyarlı ve yüreği sevgi dolu kadınlar olarak tanımladıklaıı fahişeler, bu yüceltmelerden habersiz, korkusuzca savaş veriyorlar, şehvet ordularına karşı. Nüfusu bir hayli genç ve delişmen olan güzel ülkemizde, bu savaşın kolay kolay sona ereceğini düşünmek mUmkün degil; öyle ki bizce bu savaşta AIDS'in bile bir kıymeti harbiyesi yoktur. Bu toz duman içinde olan, her türlü zevku sefanın yaşandığı Istanbul'un eski muhteşem "ev'Merine olmuştur. Bu "ev'Merden geriye ise bizi renkli bir masal dünyasına götürüp getiren uzak anılar kalmıştır yalnızca. D Yıl 1964: Bir yıl sonra kapatlacak olan Abanoz sokaflının "ev"leri artık kaybetmişler. Ama yalnızca kadınlar degil, muşteriler de deuişmiş. butün güzel özelliklerini Fotoğraftar: OÖKHAN AKÇURA ARŞİVİ 11
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear