23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Bir tiyatro muhasebesi İnsanların Beyoğlu'na çıktıkları zaman, mutlaka bir yere gitmeye kararli oldukları, gecelerini mutlaka değerlendirmek istedikleri dönemin artık gerilerde kaldığını söyleyen Haldun Dormen, o yoğun ilgiyle birlikte, şimdi hiçbir yerde rastlanmayan "yan yana tiyatrolar" olayınının da yok olduğunu anlatıyor. Handan Şenköken I izmir ormen Tiyatrosu, 1972 yıhnda perdelerini kapatırken, "Bir daha Dormen Tiyatrosu adı altında bir topluluk kurmayı duşunmuyorum, kararım kesin" demışti Haldun Dormen. On yedi yıllık Uyatro yöneticiliği sona eriyordu; ama onu, "tiyatro yapmaktan" hiçbir şey alıkoymuyordu. Kararı gerçekten çok kesindi ve o "freelance", serbest çalışmaktan çok mutluydu. 1979'da Egemen Bostancı'nm önerisiyle karşılaşıncaya dek, aslında biraz "kırgın"dı. Artık Turkiye'de oyun sahneye koyamayacağını düşunmeye başlamıştı. Bu sure içinde, Türk oyunlarını çevirtip, yurt dışında hem oynuyor hem de yönetiyor kıtap yazıyor, radyo ve TV programları yapıyor, Avrupa ulkeleri için kısa filmler çekiyordu. Ama istediği "hararetle" çalışamıyordu; çünku, "gerektiği kadar iş vermiyordu," insanlar ona. Egemen Bostancı'nm muzikallerini sahneye koymaya başladıktan sonra, tiyatroya "sürekli" olarak dönüşü gerçekleşti. Artık şansı açılmış; "bir sürii yerden, birçok teklif" gelmeye başlamıştı. Bu dönüşle birlikte, E. Bostancı'nm "kiiçük bir oyunuyla" yeniden bir tiyatro topluluğunun sorumluluğunu yüklenmişti. Bu, gerçekten zor bir işti, "hele bugün, daha da güçtü." "Eskiden daha kolaymış meger," derken, kendi kendine sorup yanıtlıyordu: "Memnun değil miyim? Memnunum herhalde. Benim görevim tiyatro yapmak." Ama çok şey değişmişti. 1957'den 1972'ye dek, "tiyatro yapmak" için verdiği savaşımda öncelikle "TV ve video canavarları" yoktu ortada. O zamanki koşulların en önemli yanı "Beyoğlu'nun sanat merkezi oluşu" idi. Haldun Dormen'e göre... "lnsan Beyoğlu'na çıktığı zaman, mutlaka bir yere gitmeye kararlıydı. Kenler Tiyatrosu'nda yer bulamazsa, Dormen Tiyatrosu'na, orada bulamazsa bir sinemaya giderdi. Binlerce tiyatro, sinema merakhsı dolaşıyordu Be1 yoğlu'nda. O gunlerini, gecelerini mutlaka değerlendirmek istiyorlardı. Matineler, Kadılcöylulerle dolardı. Bir kere o yoğun ilgi gitti. Hiçbir yerde yan yana tiyatrolar, sinemalar yok. Şimdi biri Bağdat'ta, diğeri Basra'da. Bizım tiyatroya gelebilmeniz için, mutlaka karar vermeniz lazım. 'Dormen Tiyatrosu'nda çok güzel bir oyun varmış,' demeden, kimsenin o tiyatroya gelmesine imkân yok. Şimdi adam, alelade bir piyes seyretmektense, evinde videosunu seyrediyor. Eskiden Haldun Dormen, Yıldız Kenter, Altan Erbulak oynuyor diye, hiç olmazsa bir seyircimi/ vardı. 'Yeni bir oyuna başlamış, ben severim, Dormen Tiyatrosu'na gidelim,' diye bir şey yok. Artık Zeki ve Metin'den başka ki ben onları tiyatro saymıyorum 'gidelim de ne olursa olsun, bir şeye güleriz,' dışında, oyun tutmadıysa hiçbir oyuna gitmiyor. Ancak sizi yıllardır izlemiş, çok hayranınız olacak da ya da kulaktan kulağa yayılması gerekiyor. Onun için mutlaka ve mutlaka çok iyi şeyler yapmanız lazım!' "Sokak Kızı İraıa" ile başlayarak, ülkemize Batılı anlamda ilk müzikal olayını getirdi Haldun Dormen. Müzikali herkesin, oyuncuların da halkın da sevdiğinden söz ederek, her oyuncunun da yaşamı boyunca müzikal oy"Eskısl kadar cesur oyun seçemıyoruz" dıyen Haldun Dormen, seyırcı ve oyun seçımı konusunda geçmışten günümüze önemli bir deöışim olduğunu vurguluyor namak istediğini belirtiyor... "Devlet Tiyatrosu, bizden bir ya da iki yıl sonra, 'Kiss Me Kate'i sahneye koydu. Yani biz ilk olarak müzikal sahneledik. Herkes bana, 'delisin' dedi. Çünkü ben, müzikal direktör nedir, kimi bulacağım, besteci kim, şarkı söz yazarı da bilmiyordum. Melih Cevdet Anday'a yalvardım, şarkı sözü yaz diye. Bazılarını ben yazdım. Koregraf Maritza'yı bulduk. Yani çok zor şartlar altında yaptık. 11 kişilik kadrosu vardı zannediyorum, 9 kişisi hayatında hiç şarkı söylememişti Gülriz'in, benim, bir de tzzet Gunay'ın dışında şarkı söylemesini bile adam yoktu. Altan bile çok iyi müzikal oyuncusu olmasına rağmen, belki de hiç kulağı yoktu. Ama başrol oynadı" Gençlerin tiyatroyu benimsemeleri için ne yapmaları gerektiği konusunda ne düşünüyordu acaba Haldun Dormen... "Bizim coşkumuz yok onlarda. Ama bu zamanın getirdıği şeyler. Gençlerin de kabahati değil tabii. Çok kötü dönemler geçirdik. Sizin 70'li dönemleriniz çok kötuydü. O dönemi, o boşluğu kim ödeyecek bizlere? O gençlerin, o yılları nasıl ödenecek? Onu hiç bilmiyorum. Ben hep 73'ten 79'a dek, tiyatro yapmadığım yılları, bana kim ödeyecek diyordum. O gençlere kim ödeyecek? Tiyatro yapmak isteyen kendini adamalı bu mesleğe. Adamadan olmuyor. Talebelerime bunu söylüyorum. Çare bulmak gerekiyor, ama o kadar kolay değil bu ülkemizde, Bir sürü engel var; ama insan isteyince oluyor. Ona bakarsanız, 1949'da tiyatro yapmaya karar verdiğim yıl, aslında çocukluğumda vermiştim, benim de birçok engelim vardı, ailem vardı. O zaman, bu kadar tiyatro yoktu, önümde örnek de yoktu. tnsanlar ya tiyatrocuydu ya da değildi. Sanki doğuştan tiyatrocuymuş gibi kabul edilirdi onlar: 'Nerede çalışacaksın?' diyordu bana herkes. Ben, Amerika'dan dönünceye kadar, 'Herhalde bir çare bulunur,' diyordum. Şimdi insanların bir sürü çalışacak yeri var. Onun için, bu işe kendini adaması lazım. lhtirasla bağlanması, tırnaklarını geçirip bir şeyler yapması gerek. Bir çare muhakkak bulunur." O da kendi kendine yaratmıştı olanakları. Ama şansı da yardım etmişti. Üstelik birtakım zorlukların ardından, "gürültü patırtı" gidebileceği bir ailesi de vardı. Aç kalmamıştı, parasız kalmamıştı. Ama, 'tiyatrocu olacagım'! diye karar veren birinin birazcık da şansı yaver giderse, işin altından kalkacağına ytlrekten inanıyordu. Her şeyden önce tutku gerekliydi. Bunca uğraştan, savaşımdan, yitirilen umutlardan, yaşanan sevinçlerden üzüntülerden sonra acaba, "Başka bir ulkede olsaydım ne olurdum?" sorusu düşmüş müydü hiç aklına? Anı kitabının bir yerinde, Gülriz Sururi için, "Başka bir iilkede olsaydı, dünyaca Unlii müzikal yıldızı olurdu," diye yazmıştı. Amerika'da aynı okulda eğitim gördUğü sınıf arkadaşı, üstelik o zamanlar, "yeteneksiz" olarak tanımlanan Paul Newman bile, yıllar sonra Oscar ödülü'nü kazanmıştı. Ya Haldun Dormen, Turkiye'de değil de dünyanın bir başka köşesinde yaşasaydı?.. "Bazen düşünüyorum tabii. Kırgınlığım yok aslında. Beni çok mutlu eden bir şey var; seyirci ve kamuoyu bana çok saygılı. O beni çok mutlu ediyor. Bunu insanların yüzlerinden anlıyorsunuz. Dünyanın hiçbir yerinde kamuoyu, insanlara bu kadar sevgiyle ve saygıyla bakmaz. lngiltere'de olsaydım, bugüne kadar 'Sir' olurdum mesela, lngiliz Tiyatrosu'na yaptığım katkılardan dolayı. Amerika'da olsaydım, belki çok para kazanmıştım ama psikiyatrinin bir koğuşunda mı yatıyordum, bilmiyorum. Aslında, Turkiye'de olmaktan memnunum. Seyircinin verdiği mutluluk bambaşka. Mesela, 'Liikiis Hayat'ın sonunda sahneye çıktığım zaman, o sevgıyi gösteriyorlar işte: 30 senedir sana teşekkür edemedik, işte bu vesileyle sana teşekkür ediyoruz, denmiş gibi geliyor insana. Hepsi bir ayağa kalkıp alkışlıyorlar çünkü. Bir sanatçı için, bundan daha bUyük bir mutluluk olamaz." D Haldun Dormen ile eski oyunlar ve eski seyirci üzerine D 13
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear