26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Moskova'da var mıydık, yok muyduk? Geçen ay, 15. Uluslararası Moskova Film Festivali'nde, "açıklık" ve "yeniden inşa" rüzgârlarının Sovyet Sineması'na eski güzel günlerini yeniden yaşatmaya başladığını izlerken, Türkiye'den gönderilen filmlerimizin içler acısı düzeyine hayıflanmamak elde değildL "RMnH" TOrk hayafl sahnede: Nlsan Yöndar, Zuhal Olcay ve deleoasyon başkanı Yılmaz Duru. (Fotoflraf: BEYSUN GÖKÇİN) şür ve Film Pazan'ndaki (Film Markct) 'stand' için. Merak ediyorum! Eğer aldıysa P a z a r ' a "Tiirk Sineması" adı altında katılması gerekmez miydi? "Tugra Film presents Turkey" başlıklı ve Ingilizce yanlışları ile dolu panolara ödenen paralara yazık değil mi? Türk sineması adına dağıtılan broşürlerdeki (Tam üç adet Yılmaz Duru fotoğrafı içeriyor broşür. Bir sayfasında KorutUrk'le, bir sayfasında Mesut Yılmaz'la, bir sayfasında Nikita Mikhalkov'la, eh bundan alası can sağlığı) Ingilizce yanlışları ise tam bir "festival". örneğin çerçeve içindeki Atatürk'ün ünlü sözünün çevirisi: "We have to pay sinema..." diye başlıyor. Evet, hem " p a y " , hem de "sinema"). kısı ise, Kültür Bakanlıkları ya da sinamanın dış tanıtımını üstlenen yanresmi, yarıprofesyonel kuruluşlar aracılığıyla, seçilen filmlerin ve sanatçılanmn bu festivallere gönderilmesini sağlamaktan ibarettir. Bu ülkeler, "resmi" katılım gerektiren durumlarda bile film seçimini işin uzmanlarına bırakmayı ilke edinmişlerdir. Moskova'da yarışmaya katılan pek çok filmin Avrupa Film Festivali çerçevesinde yer alan "Eleştirmenlerin Seçtikleri" başhklı bölümde gösterilen filmlerle çakışması bir rastlantı olmasa gerek. Moskova Festivali'ne bu yıl iki Türk filmini "resmen" gönderdi Kültür ve Turizm Bakanlığımız. Yarışma için Umit Efekan'ın "Halkalı Köle"sini, enformasyon bölümüne Nisan Yönder'in "Beyaz Bisiklef'ini. Ama, "niteliği" ön planda tutan festival komitesi,''Halkalı Köle"yi yarışmaya almadığı gibi, "Beyaz Bisiklet"i de festivalin resmi programının yer aldığıRossiaOteli salonundaki "Panorama" bölümünde sunmadı. fki film de kentin sinemalarında göstenldi. Tıpkı Zülfü Livaneli'nin "Yer DemirGök Bakır "ı gibi. Yılmaz Duru, bu filmlerin yanı sıra Tunç Başaran'ın "Biri ve Digerleri", Zeki Alasya'nın "Yaz Bilti" ve Şerif Gören'in "Kan" filmlerinin de enformasyon programı çerçevesinde kent sinemalannda gösterildiğini söyledi. Bu bilgiyi doğrulamak mümkün olamadı, çünkü gösterilerin programı festivalin günlük bültenlerinde yer almadığı gibi, hangi filmin nerede gösterildiğine dair herhangi bir bilgiyi herhangi bir ilgiliden alabilmek de olası değildi. çavuş ilişkilerinin belirlediği bir politikanın sinemamıza verdiği zararlara daha ne kadar göz yumulacaktı? Bilmem, bu sorunlara akılcı çözümler aranabileceği konusunda iyimser olmak mümkün mü? "Hakkâride Bir Mevsim" Berlin Festivali'nde Gümüş Ayı'yı aldığı yıl şenlik sarayından Türk bayrağını kaldırtan anlayıştan ne kadar uzaklaştık? Sakıncalı listeleri ile ülke kurtarılmayacağını anlayabildik mi? Haziran ayı içinde Verona Festivali'nde yaşadıklarımız da bu konuda bazı ipuçları veriyordu. Belki de ilk kez, Türk sineması bu çapta ve derli toplu bir programla sunulmuştu Verona'da. Kültür Bakanlığı Sinema Dairesi'nin veto ettiği bir film dışında festivalin istediği tüm filmler gönderilmiş ve olumlu tepkiler alınmıştı. Gönderilmeyen tek film Atıf Yılmaz'ın "Adak"ıydı. Oysa, Atıf Yılmaz'a özel bir bölüm ayrılmıştı programda. Ve Batılı sinema yazarları, " A d a k " neden gönderilmedi diye sorduğunda, Sinema Daıresi Başkam'run verecek yanıtı yoktu. Ülkemizin prestijini kolladıklarını iddia ederek bu yasaklan koyanlar hiç düşünmezler mi bu filmi göndermek mi kurtarırdı onurumuzu, yoksa hiç göndermemek mi? Düşünseler, ilk işleri Zeki Ökten'le Şerif Gören'e pasaportlarını verip, dünyayı dolaşmalarını sağlamak olmaz mıydı? "Açıklık" ve "Yeniden inşa" rüzgârlarının esmeğe başladığı Moskova'da olup bitenlerden çıkarılacak çok ders var. "Yasaklı" filmler raflardan iniyor, "sakıncalı" yönetmenler saygınlıklarını yeniden kazanıyor. Ve özeleştiriden korkmayan Sovyet Sineması, eski güzel günlerini yeniden yaşamaya baslıyor. TUrk sineması için birtakım kapıların aralandığı, uluslararası planda sinemamıza duyulan ilginin yoğunlaştığı şu günlerde başımızı kumdan çıkarıp, çevremize bir baksak. ElaJem ne yapıyor, biz ne yapıyoruz? • Bir film festivalinin ardından Moskova'ya ve öteki festivallerdeki pazar bölümlerine ülkeler sinemalannın dış tanıtımları üstlenen "Unlfrance", "Uniıalia", "Film Polski", "Romania Film" gibi kurulaşlar aracılığı ile katılıyorlar. Türkiye ise, "Tugra Film" aracılığı ile temsil edil"Gayrirasmi" TürMerden bir gnıp: HOIya Uçansu, Zaynep Avcı, DHek Gökçin, Abf Yılmaz, ömer Pekmez ve Serap Aksoy, Rosdi Moskova'da. Bu durumda pek çok sia Otell'nin önunde (Fotoflraf BEYSUN GÛKÇİN) yabancının bu şirketi sinemamızın dış tanıtımını üstlenen kuruluş sanmasına şaşırmamak gerek. Zaten, "HalVecdi Sayar kalı Köle"nin gösterisinden önce sahneye çıkarak, "Ben, prodiiktör, rejisör ve aktör Yılalanla peynir gemisi ytirUtnez demiş maz Duru..." diye başlayan bir konuşma yaeskiler. Ama bizim getniler yürüyor... pan Yılmaz Duru'yu, Kültür ve Turizm BaMoskova Film Festivali için Tuğra kanlığı 'resmi delegasyonun baskanı' olarak Film'in hazırladığı ve festivalde dağıgörevlendirmemiş miydi? Moskova'da yaşananlar ülkemizde sinema tılan broşürden iki küçük alıntı: "Kan"15. Moskova Film Festivali'ne gönderilen ile ilgili resmi makamların tutumunu sergiVenedik Film Festivali Birincilik Ödülü (Doğfilmlerimizin düzeyi de ne yazık ki bu içler lemesi açısından önem taşıyor. Moskova'ya rusu: " K a n " , Venedik'te Yarışmalı Bölüm'e acısı tabloyu tamamlıyordu. Moskova, film Türk sinemasının nitelikli bir ürünü göndeseçilmedi; yarışma dışı bir bölumde gösterilseçimini ülkelerin kendine bırakan az sayırilemez miydi? Film Pazan'nda Türkiye yetdi); "Halkah Köle" Moskova Film Festivali daki festivalden biri. Tüm batı festivalleri, kili bir kuruluş aracılığı ile (SESAM ne güyarışma filmi (Doğrusu: "Halkalı Köle", film seçimini bizzat yapar. Devletlerin katne duruyor?) temsil edilemez miydi? Ahbap Moskova Yarışmalı Bölüm'e kabul edilmedi, son anda diplomatik bir tatsızlığı önlemek için " P a n o r a m a " bölümüne alındı)... Bu yanlışdoğru cetvelini uzatmaya kalksam, sayfalar yetmez. Nerede ise bir gelenek halini aldı sinemamızın dünyada kazandığı başanlann abartılması, hatta "olmayan" başarıların "varmış gibi" gösterilmesi. Festivale kabul edilen her filme verilen "katılım belgeleri"nin, nezaket icabı hediye edilen çaydanlıklarm "ödiil" diye sunulması, artık "ahvali adiyeden" sayılıyor. Bir filmimiz herhangi bir festivalin herhangi bir bölUmüne alınmaya görsün, artık kimseler o filmin "görkemli başarı"sını engelleyemez. Işin en acı yanı, devletin de bu yalanlara alet edilmesi. Moskova Film Festivali nedeniyle bastırılan "Tuğra Film" broşürü bu konudaki en son örneği oluşturuyor. Broşürün ilk sayfasında Yılmaz Duru'nun Fahri Korutürk'le bir fotoğrafı. Altında şu cümle: "Yılmaz Duru, Türkiye'nin 6. Cumhurbaskanı Fahri Koruturk'ten 'Yılın Sanatçısı' ödülünii alırken". Böyle bir ödül hatırlamı15. UhBtaran» Moskov» FDın FasOval'nin "Buyuk OdOK)"nO Fedark» Fefcil'nin. I FMIvKda "En ryl Kadın Oyuncu öduW"nun sahibl Macar Dorotya Udvaros olurton, yorum; ama herhalde yanılan benim! "Erkak Oyuncu" dabndaM MOI, Ingiltz oyuncu Antony HopMns'e venldı. HopMns'ln "Göruşme" (Intervtetı) adh «mi l a z j n * . FairH, Oneclttaya Ik gakHOI gOndm İMfYılmaz Duru, Kültür ve Turiznı BakanlıbasroUnu oynadıflı "84, Charing Cross Caddesl", Amerikalı bir kttap tutkunu ile Inlıyarak meslek yafunmn Hglnç «ntenm aktırdıOı Sinema sanatmt görkaıri bir sıygı gittz bir krtapçının yıllar suren mektuplaşmasını konu alıyordu. ğı'ndan tahsisat almış mıdır acaba bu brosunusu nttaHOi tasıyan flnHnda, Sergio RODM, basraüerdan btrinde. Y 1 İ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear