Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
H AFTAN I N KONUĞU İyi roman, iyi film olmuyor Önce "Asılacak Kadın", şimdide "Yarın Yarın"... Pınar Kür'ün bu iki romanından birincisi Başar Sabuncu, ikincisi de Sami Güçlü tarafından filme alındı. Biz de Pınar Kür'le "Yarın Yarın"m hem filmihem de romanı üzerine konuştuk. • 12 Eylül sonrası yazsaydınız yani bugun yazsaydınız? O Bugun yazsaydım, bilenıiyorum, onları 1 lanımıyorum çünkü. Belkı de o dönemde benim tanıdığım kişilerin olmasının da etkisi var labii, daha yakın hissediyorum kendımc. O dönemdeki toplumsal karmaşa ıle bu kadının karmaşasının romana da yardmıı oluyor tabii. Pınar Kür'ün romanları arka arkaya sinemaya uyarlanıyor 0 O ddnemde siz de aynı karmaşayı, bunalmu yaşadınız mı ya da öyle bir Selim'i gözledtniz mi? O Hayır, /aten ben Seyda gibi bir kadın değılıın ki, başından beıı yazan, çızen, çalışan kadınını. "Bıı romandaki tıpler tamamen bir hayal uruııu. Evet "Asılacak Kadın" gerçek bir olaydan yola çıkıyordu, ama oradakı insanlar da bir hayal iırunu. Nedense lıerkes kendi hayatını yazıyor gibi biı izlenim var Turkiye'de... Çunkıi çoğu öyle yapıyor da ondan belki. Fakat, bu benim ilk lomanım olduğu için, yazarken yaşamış olduğum bunalımlar yansımış olabilir. Ama aynı şeyler değ'l tabii. • Pekı sonunda Seyda neden çaresiz bir durumda kocasımn yanına dönüyordu? Burda ne anlatmak istiyorsunuz? Bir mesaj mı vermek istiyorsunuz? Selçuk Ûzer, Hülya Avşar ve Pınar Kur "Yarın Yarın" filmı ile ılgılı açıkoturumda O Öyle bir toplum ki, kadına verilen rol, toplum içinde kendisi yaraucı olamadığı takdirde bir şey olamıyor, anlatmak istedigh.t bu. Romanda dikkat edersen AysH'in (filmde Aysel hemen hemen hiç çıkmamış)çok belırgin bir işlevi var. O da Seyda ile olan paralelliği vurgulamak. lkisi farklı yolların insanı, ama bir partide aynı masada bir araya geliyorlar. Yani ikisi de sonuç olarak erkekten geçinmek durumuna düşmektedir. Yani bir erkeğin himayesinde yaşamak zorundalar. Gerçi tam bu anlamda değil, ama bir anlanıda fahişelik gibi, ama tek bir adama zorunlu olarak baglı yaşamak. Yavuz Can • "Yarın Yarın" için bir dönemin romanı diyebilir miyiz? O Şimdi, bir dönemın romanı deyınce, sanki o döncmle kısıtlanmış gibi oluyor, buna katılmıyorum. Roman, o ddnemde kalmış değil; bugun artık o dönemde çocuk olanları biIe ilgılendiren bir roman. Çunku o dönemde kim ne yaptı, neler oldu, bilemezler tabii. Ya da çok dolaylı olarak bilirler. Roman, o dönemi bilenleri, yaşayanları başka türlıı etkiliyor, o dönemi hiç bilmeyenleri de başka turlu etkiliyor. için korkarak okuduk. Romanınızda belirli birkaç tipin ilışkıleh üzerine, özellikle Selim ve Seyda için ne diyorsunuz, o dönemin tipleri olarak? O Şimdi, Seyda, çok iyi okuyan, kendi hayatını kıırmak isteyen bir kuken, Oktay'la evİenince kendi kişiliğınde gerçekleştirmek istediklerini ve kişiliğini geliştirme olfnağını kaybediyor. Derken, Selim geldiğınde, Seyda zaten yaşadığı çevreden bıkmış durumda, hayatını oturtamamanın verdiğı rahatsızlıkla ona can simidi gibi sarılıyor. Gerçekte kafası çalışan bir kadın, ama tembellık etmiş ve kafasını kullanmamış bir kişi Seyda. Sonra da o cevrede boğuluyor; çocuğa bakmak, hizmetçilere emir vermek, akşamları partilere gitmek, buiün bunlar kendini gerçekleştirememesinin sembolleri. Yanı zengin bir kadın, kocası var, çocuğu var, maddi her istediği var, o halde ınutlu olmalı diye duşunulur. lşte ben, bunun tersini yazdım. Sadece bu lür olanaklar bir kadının kişiliğini geliştirmesı için yeterli değildir. Bu durumdayken Selim'i gördüğünde, kendi gençliğini yakalıyor, kendi yanlış yola saptığındaki yaşını yakalıyor sanki. Selim'le yeniden bir hayat bulmak için çaba gösteriyor Seyda, bu ilişki Seyda için bir dinamo oluyor. Yaratıcılığını, hayatla bağını, umudunu Selim sayesinde kurmak istiyor. Oysa, tüm bunları kendi başına yapamadığı için, kendi kişiliğini ortaya koyamadığı için, o umut sönünce yine çaresiz kalıyor. Aslında başında yapması gereken şey, baştan evlenmemekti. • Gerçekten o döneme i/işkin anlatılanlar, yazılanlar beni oldukça etkiler. Birçok şeyler oluyordu, atna sadece çevremizdekı insanlann heyecanınt duyardık. ilkokulda okuyorduk doğal olarak. Yalnız ammsadığım, öğretmenimiz sınıfta çok sinirlenmiş ve bize bağırıyordu: "Okumazsantz, Deniz Gezmiş gibi olursunuz". Biz de ona benzememek • Peki, aklıma hemen şu takılıyor, Selim devhmci değil de, aslında şöyle pırıl pırıl, canlı, neşeli, dürust bir bilgisayarcı olabilirdi örneğin ve aynı gençlik heyecanlarınt tattırabilirdi. Acaba burada Selim neden devrimciydi? Böyle bir tipi Seyda'nın karşısına çıkarmakla toplumsal bir karmaşa mı anlatılmak isteniyor? Nedir? O Aslında burada toplumsal bunalımla Seyda'nın bunalımını yanyana getirdim. Örneğin romanı Kurtuluş Savaşı zamanında yazsaydım, o zaman da Selim Kuvayı Milliyeci olurdu. Yani burada Selim'in, toplumun normal gidişatının dışına c(kan bir tip olması söz konusu. 6