Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
nde kalan, fazla derinliği olmayan, ama okuı sergiyi görmeye iter nitelikte olmalarıydı. lazetelerde çıkan yazılar içinde, yalnız bir taesi Sultan Süleyman Sergisi olayını, tarihsel ir bağlam içinde günümüze getiren bir külur tartışmasına sokmaya yönelmişti. Yazar harles F., VVashington Post'ta çıkan maka.•sinde, "Keşke Süleyman Viyana'yı alsaydı" liyordu. Batı tarihçilerinin bugüne dek savunlukları, "Hıristiyan Avrupa'nın son kalesi /iyana" resmi tezine ters düşen makalesinde, "harles F., şu karşı göruşu savunuyordu: 'Osmanlılar Viyana'yı alamayıp geri çekildikerinde, bugün onlardan Avrupa külturune, )ir ayçöreği (croissant) ve bir de kahvehaneer kaldı.. Oysa Osmanlılar Viyana'ya girsecrdi, Doğu ile Batı'nın kültür hesaplaşması >dak noktasında tamamlanacak, ortaya insanlık için ilginç bir sentez çıkacaktı. Belki Mo/art, bestelerinde, Türk motiflerini daha farklı kullanacaklı. Bu olmadı. Olmayınca da, Osmanlılann tarihsel süreç içinde gerilemeleri sonucu bugün artık iki ayrı dünyada, bir daha araları kapanmayacak Dogu ve Batı kultürleri ortaya çıktı..." Viyanalıların, Osmanhlann çekilmesini kutlamak için, çan sesleri arasında Hilal'den kurtulmanın simgcsi olarak ilk kez fırınlardan sokaklara döktükleri ay biçmindeki çörekler bugün ve her gün, milyonlarca Amerikalı tarafından "croissant" adıyla yeniyor. Yine milyonlarca Amerikalı, Avrupalıların Osmanlılardan görüp Yeni Dünya'ya taşıdıkları kahvelerde, günlerinin belirli saatlerini geçiriyorlar. Amerikalı gazetecinin yazdığı gibi, yalnız kahvede oturup "croissant" yemekle, bugün Batı kültürü içinde yaşayan insanlar, Osmanhlann bir ara temsil ettiği bir baska kültürle ahşverişte bulunmayı düşünmüyorlar.. Ama Kanuni Sergisi, bir tek Charles F.'nin kaleminden bile olsa, Amerikalılara, olayın asıl işlevini, insanlar arasındaki kültür hesaplaşmasını gündeme getirme misyonunu anımsatmış oluyor. Televizyona gelince... Kanuni Sergisi'ne yazılı basına oranla televizyonda çok az yer vepildiğini belirtmek gerek. Serginin açıhşıyla ilgili haber, yerel bir, iki kanalda görüldu. Bir de yine bir yerel kanalda, Sultan Süleyman'ın yaşam öyküsü ile ilgili bir belgesel gösterildi. Televizyondan elbette yazıh basın ölçüsünde bir ilgi beklemek doğru değil. Televizyon yayın standartlarına göre, Süleyman Sergisi'nin sansasyon düzeyi, ortalama Amerikalıya seslenen boyutların altında. Ama yine de sanat konularına ağırlık veren bazı kanallarda, biraz daha bir şeyler, bir iki özel program yapılabilirdi... Amerikalılar kuyrukta: Washington'daki National Gallery of Art'ta uzatmalı günlerini dolduran "Suıtan öuieynidn Çağı" sergisini 400 bin kışi gezdi. tanıştıkları kişi, dönemin Tunus elçisiymiş. 18O5'te Washington'a gelen elçi, Trablus Savaşında ABD'nin esir aldığı üç gemilerinin bırakılmasını istiyormuş. VVashington sokaklarında arkasında 1,5 metrelik tütün çubuğunu taşıyan kölesiyle dolaşan elçi Süleyman, Başkan Thomas Jefferson'un yeni yıl partisinde en çok ilgi çeken kşi olmuş. Kendisi Kongre'de bile konuşma yapmış. Ancak lngilizce bilmediğinden ttalyanca konuşmuş. Konuşmasını Italyan asıllı bir milletvekili lngilizceye çevirmiş. ABD başkentinin tarih kayıtlarından günümüze uzanarak, sıradan Amerikalıya yönelik bir araştırma yapıldığında, "Süleyman" adının yaptığı çağrışım da böyle. 7. Duvar çınisi (16. yy, 2. yarı / Boston Süsleme Sanatları Müzesı) 8. Tavuskuşu tüylerınden altın sorguç (16.yy., 2. yarı / Türk ve Islam Eserleri Muzesi). 9 . Altın kaplama divit kutusu (16.yy., 2. yarı / Topkapı Sarayı Müzesı). 10. Değerli taşlarla bezenmiş bir 16.yy. mıöferi. Yanıtsız soru Kanuni Sergisi, mayıs sonunda Chicago'ya doğru yola çıktığında, geride yanıtsız bir soru bıraktı: "Sonra ne oldu?.!' 400 yıl önce kültür ve sanatta altın cağını yaşayan Osmanhlann serüveninden bugüne kalan miras nedir sorusu, bcyinlere takılacak. Bu sorunun doğru yanıtını bulmaya çaüşanlar, tekrar 16. ytlzyıla dönecekler. Yani Kanuni'nin yaşadığı döneme. O dönemde dünyada neler oluyordu, araştıracaklar. Görecekler ki, sanatta büyük ustalar çağı yaşanıyor Avrupa'da. Mikelanj, 5 Leonardo, Raphael, Titian, Tintoretto, Dürer, Holbein birbiri ardına fışkınyor. Bilim alanında Kopernik in gezegenlerin güneşin çevresinde döndüğü kuramı, 1543'de basıhyor kitap olarak. Amerika kitası, basdöndürücü hızla keşfediîspanyol kaşifleri Cortes ve Pizarro, Yeni Dünya'nın hızla haritasını çıkarıyor ve sö "Hele o altınlar..." Üzerinde durulması gereken üçüncü nokta, sergiyi dolaşan Amerikahların, kişisel değerlendirmeleri, tepkileri. Çok ufak bir azınlık, eski Anadolulslam uygarlıklan ile ilgili uzman ya da fazla meraklı olanlar, serginin alabildiğine tadını çıkardı. Aralarında birkaç kez galeriyi dolaşanlara bile rastlamak olasıydı. Buna karşılık büyük çoğunluğun ortalama bakışı ise, galeriyi dolaşırken gösterdikleri ilk tepkiler ve sonradan çeşitli çevrelerden alınan izlenimler gözönüne ahndığında paha biçilmez nesnelere karşı duyulan hayranlıkta birleşiyordu. Genelde, Sultan Süleyman Sergisi'nden söz açıldığında, ağızlardan çıkan ilk cümle, " H e r şey çok güzel. Çok değerli... Hele o allınlar," oluyordu. Şu sırada Kanuni Sergisi, sıradan Amerikaiı için Binbir Gece Masallan'nın zenginliğini göz kamaştırıa biçimde sürdüren bir olay. Aslında sıradan Amerik^lının bu bakışı, son derece olağan. Türk kültürünün Amerikan Kültürü'ne etkilerinin ne olduğu sorusunu yanıtlarken, Sultan Süleyman Sergisi'ni düzenleyen Dr. Esin Atıl, "16. yüzyılda kullandan ve Osmanlı Kulturu'nden kalma bazı sözcükler var bugünkü İngilizcede" diyor. Amerikahların bugün konuşurken kullandıkları Osmanlı kökenli sözcükler, "Sofa", " D i v a n " , "Odalisk" (Odalık), vetürbandan türeyen, lale karşıhğı, " t ü l i p " olarak sıralanıyor. Bir de geçenlerde VVashington Post'un pazar dergisinde VVashingtonluların Kanuni'den önce bir başka Süleyman ile tanıştıkları yazıldı. Amerikahların "Süleyman" adıyla ilk 8 in yapıtlan 1532'de kitaplaşıyor. Dinde ise, protestanlann reform hareketi baslıyor. 1517'de Martin Luther katolik kilisesinin egemenüğine karşı ilk isyan bayrağını açıyor. Kanuni Sergisi asıl bu açıdan cağdaş Türkiye'yi kucaklar dolğnıltuda değerlendirUdiğinde, VVashington'da 'ortada bıraküğı yanıtsız soru, yanıtını bulmuş olacak. Böyle bir değerlendirmeye uygun adımlar atıldığında, ise Kanuni Sergisi'nden amaçlanan 'tanıtma' olayı da doğru rotasına oturmuş olacak. D mürgeleşmesini sagbyor. Edebiyatta, Chaucer