26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

H A F T A D A N HAFTAYA Mehmed Kemal Bağlamışsın kapına bunca iti.. Erol Dallı'yı çoktandır gormuyordum Geçende buluştuk, 'bir oğle raktsı kaptıralım' dıyerek Sarıyer'e gıttık Nıcedır gormemıştım Sarıyer'ı, balıkçılar çarşısı değışmış, yenı yenı yerler açılmış, ağzı yuzu yenılenmış Eskıden çok severdım.şımdısevmem Sarıyer'ı1 Neden mı? Nedenı şoyle llk Istanbul'a geldığımde Sanyer'de oturdum Cağaloğlu'na vapurla gelfr, vapurla gıderdım Topraktan ev ışıne gırdık Sarıyer'ın en zengın adamı, ahbaplık da edıyoruz Elımızdekını, avucumuzdakını verdık Yapı bıraz kendıne gelır gıbı oldu, bızımkı şu kat dıye bakıyoruz Bır de ne gorelım, adam bızım katı uç kışıye bırden satmamış mı'? Arpacı kumrusu gıbı duşunuyoruz Polıs, karakol, mahkeme fılan para etmıyor Resmen dolandırıldık Neyse sonunda onu ve bızı tanıyan bır hayır sahıbı çıktı, aracı oldu da verdığımız parayı kurtarabıldık Şımdı Sarıyer dendı mı, hep dolandırıldığım gelır aklıma Bızı dolandıran öldu Taşınmaz malları duruyor Kımı dondurmacı, kımı banka, kımı pasaj olmuş Erol Dallı ıle oturduk, rakılıyoruz 'Emin Çolaşan'ın kitabını okudun mu?" dedım 'Okumadım, dedı, ne yazıyor?" 'Vallahı çoğu kişfnin ipllğıni pazara çikarmış." 'Klmler bunlar?" 'Oku da görursun." Azıcık ucundan çıtlatacak oldum, hepsını tanıdı "Nasıl yazar?" "Vallahi yazmış eloğlu işte! Ecvet Ağbın olsa boyle şeyleri yazdırmazdı, kol kırılır yen içinde kalır, derdi" Guldu Erol Dallı, guluşunde çok renklı anfamlar vardı Bunca yılı Babıâlı'de geçırmış eskı kurdun guluşu de başkadır Şoyle bır duşundum de, Erol Dallı ıle kaç yıl geçırdık, hangı gazetelerde bırlıkte olduk, kırk yılı aşar gıbı geldı bana Unlu bır akşam gazetesı vardı, hanı Mareşal Tıto'yu öldurmuştu de, yer yerınden oynamıştı, borsalar karışmıştı, ışte onda çalışıyorum Pıyango gunlerınde de telefonla numaraları yazdırıyoruz Ankara'dan Istanbul'a Karşımda Kayhan Sağlamer numaralar geldıkçe yazdırıyorum gelmedıkçe yarenlık edıyoruz Bırbırımızın yuzunu görmemışız Telefonda ahbap olduk Bır gun yolum Istanbul'a duştu Kayhan'la Sırkecı'de bır yerde ıçeceğız Yanında genç bır arkadaşı var, Falırt Rıfkı'nın Dunya gazetesıne yenı başlamış Erol Dallı Tanışmamız boyle O gazete senın, bu gazete benım derken bır gun bır gazetede bırlık olduk Eıol tepeden ınme buyuk yetkılerle gelmış gazeteye Ben Ankara dan geldım, Babıâlı klıklerını bılmıyorum Benı bır dışladılar, bır koşeye attılar Yukarda kıtaplıkta çalışıyorum Sankı fıller mezarlığı Hep eskı adamlar burada Servet isklt, Ahmet ihsan, Mustafa Nermi, Hayri Alper, bır de bendenız Hıçbır ış yaptığımız yok Gunlerden bır gun tıraj duştuğu ıçın patron, tırajı nasıl arttırırız dıye bır anket duzenlemış Herkesın katılması gerek Adını yazmayacaK, takma adla yazacak Bu ankete ben de katıldım Murteza Çelikel, gazetenın hukuk danışmanı Hayrı Alpar'la, Murteza "Aman sen bu ışe bulaşma" derler, ama ben bulaştım O dönemın parasıyla bırıncıye on bın hra verıyorlar Anke sonuçlandı, bır de ne gorelım ben bırıncı olmayayım mı' Ikı dost Hayrı ıle Murteza "Sen şimdı yandın" dedıler "Eskiden birkaç kişi seni Istemlyordu, şimdi gazetede hiç biri istemeyecek." Patron paraları verdı llkın benım olduğuma, bırıncılıgıme şaşmışlı "Madem boyle bildıklerin, boyle önerllerln var da neden gelıp soylemlyorsun?" "Bağlamışsın kapına birkaç iti, yanaştırmıyorlar ya.." Bunu söyledım ya, lyıce yandığımı anladım Bereket, derken Erol Dallı geldı Haberlere geçtım Ama bır dolabım var, yukarda, onu aşağıya aldırmak ısterım "Yahu kalsın dolap," dedı "Bir de başımıza dolap işl çıkarma. ' Dolap kaldı ama, hangı gazeteye gıtsem bır dolap vardır, hep de başıma bela olur Ikı eskı gazetecı bır araya gelınce ne de çok konuşacakları oluyor Erol Dallı ıle bır yandan rakıya vurduk, bır yandan da lafın gozune Bugunlerde bızım yokuş gene karışık Bır gun onları da yazanlar bulunur D ŞAİRLER S İ İ R L ER Yansıma Dünü rüzgârın bır garıp kışı bellı tanıdım o eskı bavulundan ayışıklarına hıç bakmamış hep tenha dağları arşınlamış susuz bır gun gıbı ya da bır tren penceresı çok eskı el eder papatyalar ve ovalar uzaktan akşam kapanan bır kapıdır serınlığe tahtadan çıçeklı ve dıngın ya da esmer bır yuz gıbı kavak golgelerıyle sularda sılıkleşen kentler, yıldızlar ve bır garıp kışı her şeye hayır dıyen ADİL OLTA Önce Adınla anılacak yenı olan ne varsa Değışen şekıllerı, bozulan yolları Gun eskısı yorgunluğu kentlerın Bır dağ eteğınde kavuşmaları Uzun ayrılıklardan sonra ellerın Buzlu saçak altlarından Sessızce geçışlerı insanların Adınla anılacak Yanlışı da doğrusu da hayatın Ölum olmaz bır zamanda İBRAHİM OLUKLU Şiîri şiir, resmi resim... Geçen hafta burada çok kısa olarak Orhan Vell' nın "Butun Şıırlen" uzerınde durmuştuk Orhan Velı yenı Turk şıırının gelışımınde şıırlerıyle olduğu kadar şıır uzerıne yazdıklarıyla da onemlı şaır "Garıp" adını taşıyaa kıtabına yazdığı onsöz boyle yazılarından bırı Bugun de geçerlılığım koruyan bu yazıdan bır bolumu aşağıya aktarıyoruz Şıır uzerıne şunları söyluyor Orhan Velı "Ben, san'atlarda tedahüle (blrblrinln Içlne gırme) taraftar değilim. Şiiıi şıır, resmı resim, musikiyl musiki olarak kabul etmeli. Her san'atın kendine ait hususlyetleri, kendine ait Ifade vasıtaları var. Meramı bu vasıtalarla anlatıp bu hu8uslyetlerin Içlne kapalı kalmak hem san'atın hakikî kıymetlerine hürmetkâr olmak, hem de bir cehde (çaba, çabalama), bir emeğe yer vermek değil mi? Güzel olanı temin edecek güçlük herhalde bu olmalı. Şiirde musiki, muslkide resim, reslmde edebiyat, bu guçlüğü yenemlyen insanların başvurdukları blrer hileden başka bir şey değll. Ayrıca bu san'atlar, ötekl san'atların Içine girince hakikî değerlerinden de birçok şeyler kaybediyorlar." Bıze şıır yerıne şarkı sozu ya da polıtık bıldırıler gönderen arkadaşların özellıkle dıkkatıne Yıllar geçtı Eskıdı yaşamımızın bır yanı Ruzgâr aldı bır yanını umutlarımızın Bır yanını tepkımızın dumanı Dağılctık mı dersın? Dağıldıki' Savrulduk uzak ıklımlere Bırlıkte, bazen ayrı ayrı Tutunduk eğretı şarkılara Erken olgunlaştık Oysa çocuktuk daha, Akşamlar anfelerımız oldu Çıkacağımızı hesap etmeden sabaha Sabahlar dıyorum ve Duşuyorum notumu gunluğume, Yıllara boluyorum saatlen, Haftaları, gunlerı Bır yanı kıtaplığımın kıtap dolu Bır yanı bılırkışı raporları Değıl, umutsuzluk değıl benımkısi Yaşamadığım çocukluğumun Çocuksu korkusu HÜSEYİN DİLMEN Gecenin acısı Gece acısını döktu suya Ateş gıbı yayıldı bu acı suya Yakıp kul ettı suyu Gece acısını doktu dağa AÇır geldı bu acı dağa Dağ paramparça oldu Gece Acısını döktu toprağa Açtı yureğını toprak Gecenin acısını yureğıne soktu SÜLEYMAN BEKTAŞ Alevden yelelerini vermiş rüzgâra alevden yelelerini vermiş ruzgâra ruzgârlı bır ateş etım kemığım gumuş parıltılı şarkı öptum gulucuğunu optum optum öpmek demır ağlarda ceylan yavrusuydu butun ağlar bır şafak kızıllığıyla yandı ay doğdu acının gulune kan sızıyor yaprak uçlarından vardım altın bır ışıktı sessızlığı sarıldım merhabasına sarıldım sanldım sızılı bır çağlayandı gökyuzu akıyordu gozlerındet şımşek şımşek yırtıldı yureğımde bır kanlı an ve zındanda kalmış sozlerle tutuştu sevdam kızılşafaklar doğdu kâbusun göğune ve yorgun çıçeklere döndu yureğım ASIM GÖNEN 20
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear