Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 29 Mayıs 2012 Salı İklimle başımızın belaya girmesi bizim suçumuz ? ZUHAL AYTOLUN üresel ısınma, ya da akademik dille iklim değişimi, yeryüzü atmosferine salınan karbondioksit, metan gibi gazların sera etkisini arttırması sonucunda, dünya atmosferi ve okyanusların ortalama sıcaklıklarında gözlenen artışı ifade ediyor. Bu artış, son 50 yılda oldukça gözle görünür hale geldi ve ne yazık ki bunda insanın etkisi büyük. Ancak iklimler de durağan değil. Son zamanlarda iklimlerin birden bire değiştiği düşünülse de aslında uzun zamanlara yayılan bir süreç bu. Fakat burada dikkat edilecek tek önemli konu; iklimdeki değişimlerin insan eliyle daha hızlı ve beklenmedik şekilde olacağı. Sahi, kaynaktan tehdite, sonra afete giden bir yola sahip iklimle başımız nasıl böyle derde girdi? İstanbul Mehmet Karaca Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü İklim ve Deniz Bilimleri Anabilim Dalı başkanı Prof. Dr. Mehmet Karaca, simülasyonlarla hazırlayarak yaptıkları araştırmaları ve gelecekte Türkiye'yi bekleyen tabloyu anlatıyor.... Küresel ısınma diyoruz, iklim değişiyor diyoruz. Bu tabii ki geniş bir konu ama kısaca bir son döneme bakarsak, nasıl bir dönem yaşıyor dünya? Aslında iklimle başımızın belaya girmesi, küresel ısınmayla olmayacak. Yerleşik düzene geçilmesi, şehirlerin büyümesi iklimle ilgili konuyu da sıkıntılı hale getirdi. İyi açıdan bakarsak iklim kaynak, diğer yandan afet. Ankara’da İklim, aslında gerçekleşen hava olaylarının toz fırtınası ortalama değeri ve bu en az 50 yıllık programlarla açıklanıyor. Peki insan faktörü bu konuda ne kadar etkin? Günümüzdeki manzara nedir? Yerleşik toplumlara geçtik. Son 200 yıldır bir yerden bir yere göçme şansımız yok. Öncesinde K ! İstanbul’da yaşanan son dönemdeki sel felaketleri ve fırtınalar hayatı olumsuz etkiledi. iç denizler kuruduğunda, göçebe toplumlar tür yüksek başarı sağlayan teknolojilere sahip hareket ediyordu. Şimdi artık medeni toplumlarda değildik. DPT'den aldığımız destekle, bu bu değişimlere adapte olmak zorundayız. Küresel makinaları sağladık. Türkiye merkezli, İtalya'dan ısınma ve iklim değişikliği var, ama burada insan Hazar Denizi'ne kadar olan bölümde küresel iklim eliyle yapılan etki büyük. nasıl değişir? sorusuna simülasyon üzerinden Olası değişimleri öngörmek ne bilimsel metodlarla çalışıyoruz. kadar mümkün? Bu çalışmada karşınıza çıkan en “Gökyüzü i y i senaryo nedir? Bilimsel olarak mümkün. ağlarsa yeryüzü güler” Şehirleşme hızla artıyor. Hal En iyi senaryo, hiçbir şey derler. Yağmur tek su böyle olunca daha önce yağış değişmeyecek. 19601990 kaynağımız. Çok uzak değil, su olan, şimdi sele dönüşüyor. yılları arasında Kötü bir şehirleşmede suyun gözlemlediğimiz hava 2020'lerden sonra en önemli meta akacak mecrası yok, çarpık olaylarını yaşayacağız. haline gelecek dünyada. Türkiye de su yerlerde dere yatakları İnsanlar çevreye daha zengini bir ülke değil. O yüzden dolmuş durumda. 0.8 duyarlı olursa, bu kadar çok derecelik küresel sıcaklıkta tüketmezlerse, bu kadar çok kontrollü kullanmak zorunda. Suyu artış görüyoruz. araç kullanmazlarsa, karbon depolayıp, filtreleyip, tekrar En son İstanbul'da bir ayak izleri kontrol edilirse... kullanabileceğimiz yeraltı sistemleri fırtına koptu, hortum çıkıyor, Böyle olursa sıkıntı yok. Çok kurmalıyız. Buna üniversiteler sel yıkıp geçiyor. Herkesin ütopik değil mi? aklına şu soru geliyor: Bu iklim Evet, oldukça ütopik. Peki öncü olabilir. Bu bilgi değişikliğinin getirisi mi ve aksi halde karşılacağımız en kötü birikimine sahibiz. devamı gelecek mi? senaryo nedir? Bunlar arka arkaya sıklıkla Aynen tüketmeye devam edersek, oluşursa burada bir problem var demektir. nüfus bu hızla artarsa, temiz teknolojilere Doğa çok gizemli. Ege'deki deniz yüzeyi önem vermezsek, fosil yakıtlara bağımlılık artarak sıcaklığındaki değişiklik bile atmosfere müthiş bir devam ederse, sıkıntı çok büyük. En az 34 şekilde etki ediyor. Örneğin hortum diyoruz, ama derecelik sıcaklık artışı bekleniyor. Çok uzak değil, hortumla ilgili Amerika da dahil, henüz bilinmedik su 2020'lerden sonre en önemli meta haline gelecek şeyler hala var. Böylesi bir ortamda Türkiye'de dünyada. Türkiye de su zengini bir ülke değil. O hortum olayları artacak diyemeyiz. Doğa çok ilginç yüzden kontrollü kullanmak zorunda. Suyu bir sistem ve her şey etkileşim halinde. Biz de aynı depolayıp, filtreleyip, tekrar kullanabileceğimiz oyun kurgular gibi bütün yer küreyi modelleyerek yeraltı sistemleri kurmalıyız. Öncelikle birey anlamaya çalışıyoruz. bazında bilinçlenmek gerek. Çünkü bireyler Bu nasıl bir çalışma peki? duyarlı değilse tepeden inme kararların hiçbir Bütün bilimsel verileri, sanal ortama faydası olmaz. Ayrıca üniversiteler ve karar aktarıyoruz, projeksiyon yapıyoruz. Daha önce bu vericiler arasında bir işbirliği yapmak şart.