22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Cumhuriyet ENERJİ G 2 Ağustos 2011 24 10 YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINDA HEDEFLERİ BÜYÜTTÜ ‘Nükleer Fransa’ örnek olur mu? Necdet PAMİR Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı ükleer enerji, dünya enerji tüketimindeki yüzde 6, elektrik tüketimindeki yüzde 14’lük payına karşın, ilk yatırım maliyetleri yüksek, işletme güvenliği konusunda haklı kaygılara neden olan ve özellikle nihai atık sorununu çözümleyememiş bir enerji türü konumundadır. Henüz çözümlenememiş bu sorunlara karşın, nükleerin gözü kapalı savunucuları, çeşitli argümanlarla kamuoyunu iknaya çalışmaktadırlar. Bunlardan biri de “Fransa’nın enerji tüketiminde çok yüksek oranda nükleer kullanıyor” argümanıdır. Bu doğrudur. Ancak, nükleerle ilgili olarak bazı genel ve Fransa’da nükleerle ilgili bazı özel hususların değerlendirilmesinde yarar vardır. N Atık sorunu sında yer alan bu konuda sözünü tutmuş ve bu deponun inşasını durdurmuştur. Yucca’ya yapılan yatırım 11 milyar dolardır. Tesis tamamlansaydı, maliyeti 77 milyar dolara çıkacaktı. Özellikle ilk yatırım maliyeti açısından bakıldığında, en pahalı kaynaklardan biri nükleerdir. Ayrıca, kamuoyunu yönlendirmeye yönelik nükleer enerji “maliyeti” ya da “fiyatı” rakamlarında; finansman bedeli, söküm bedeli ve özellikle de nihai atıkların giderilmesi bedelleri dahil edilmeden açıklamalar yapılmaktadır. Oysa gerçek kıyaslama, tüm maliyetlerin bilimsel ve hakkaniyet ölçüsünde aynı baza indirgenerek yapıldığı koşullarda anlamlıdır. Kaldı ki Fukuşima ya da Çernobil türü kazalardan sonra oluşan zararların da hesaplanması halinde, nükleerin diğer kay naklarla kıyaslanamayacak kadar riskli ve pahalı olduğu söylenebilir. Bir nükleer kazanın maliyeti, tüp gaz patlaması ya da bir termik santral kazasının sonuçları ile kıyaslanamayacak kadar yüksektir. Öte yandan daha ucuz ve güvenli olacağı öne sürülen yeni kuşak nükleer reaktörlerin; aksine çok daha pahalıya mal olacağı da yaygın görüşler arasındadır. Örneğin Maryland’deki The Institute for Energy and Environmental Research, maliyeti kilovatsaat başına 1017 dolar sent olarak açıklarken, Nuclear Information and Resource Service, maliyetlerin 20 dolar sente yakın olacağını öne sürmektedir. Nükleeri petrol krizleri tetikledi Fransa nükleer teknolojide dünyanın en ileri ülkeleri arasında sayılmaktadır. Ülke, fosil yakıtlar (petrol, doğal gaz ve kömür) bakımından, rezervleri sınırlı bir ülkedir. 1970’li yılların başında yaşanan petrol krizinin ardından, birçok büyük tüketici ülkedeki gibi, Fransa’da da nükleer santrallara yönelik yoğun yöneliş oluşmuştur. Hızla artan enerji ithalatını sınırlamanın temel çaresi olarak görülen bu yöneliş, önce ulusal bir nükleer sanayinin gelişmesine, daha sonra da nükleer enerji üretiminin mevcut durum itibarıyla elektrik tüketiminde yüzde 77’ye, birincil enerji tüketiminde ise yüzde 43’e erişmesine yol açmıştır. 1970’lerde, Fransa’nın enerji tüketiminin yaklaşık üçte ikisi petrolle karşılanırken, bugün bu oran üçte bire gerilemiş, dolayısıyla Akkuyu’da inşa edilecek nükleer santralın gerekliliğini savunmak için Fransa örneğine sıkça başvuruluyor. Fransa’nın enerji ihtiyacının büyük bölümünü nükleerden karşıladığı, hatta bazı ülkelere bu yolla elektrik sattığı doğru. Ancak, bu ülkede yaşanan nükleer kazalar da mevcut. Ayrıca Fransa, rotasını yenilenebilir enerji kaynaklarına yöneltmiş ve bu konuda ‘ihtiraslı’ hedeşer koymuş durumda. (ithal) petrole bağımlılık yarı yarıya azaltılmış durumdadır. Ancak gene de başta ulaştırma sektörü olmak üzere petrol, enerji tüketiminde önemli paya sahiptir. Fransa’daki 58 reaktörün tamamı, 19771996 yılları arasında, 1970’li yıllardaki petrol krizine karşı geliştirilen politika dahilinde inşa edilmiştir. Fransa’nın ilk 8 reaktörü, gazla soğutma yapan UNGG tipi reaktörlerdi. Bunlar zaman içinde kapatıldılar. Daha sonra devlet şirketi EdF, bugün en yaygın tip olan basınçlı su reaktörlerini geliştirdi. Bunların dışındaki mevcut tek farklı model, soğutma sistemi farklı (sodyum soğutmalı) olan “Phénix tipi” reaktördür. ABD’nin Westinghouse şirketi örnek alınarak başlatılan çalışmalarda, tüm basınçlı su reaktörleri, önceleri adı Fromatome, daha sonra Areva NP olan Fransız devlet şirketi tarafından geliştirilmiştir. 900, 1300 ve 1450 megavat kurulu gücünde 3 değişik model reaktör mevcuttur. Fransız hükümeti, 2006 yılında Areva ve EdF’e Flamanville’de yeni kuşak bir reaktör (Avrupa Basınçlı Reaktörü) inşa etmesi görevini vermiştir. 2007’de ise bir Başkanlık duyurusuyla reaktör sayısının 2’ye çıkartılması ve ikincinin Penly’de inşası talimatı verilmiştir. İnşaatların 2012’de başlayıp, 2017’de tamamlanacağı açıklanmıştır. Ancak, son dönemde 5 yılda tamamlanan nükleer reaktöre rastlanmamaktadır. Nihai atık sorunuyla başlayalım: ABD’de 20 yıllık tartışmaların ardından önceki yönetimler, ülkedeki 100’ü aşkın reaktörün yanında geçici depolanan atıkların, Nevada Eyaleti’ndeki Yucca Dağı’nın altında oluşturulacak depoya gömülmesi kararını almıştır. Bu karara başta Yucca Halkı olmak üzere, Nevada Eyaleti’nin Cumhuriyetçi ve Demokrat Temsilciler Meclisi üyeleri karşı çıkmışlardır. Bu konuda çok sayıda dava açılmıştır. ABD Başkanı Barack Obama, seçim vaatleri ara Fransız ekonomisindeki yeri Fransa’da nükleer elektrik maliyetinin Avrupa’daki diğer ülkelerin nükleer elektrik maliyetine oranla daha düşük olduğu (santralları işleten devlet şirketi EdF’e göre maliyeti 4.6 dolar sent.) söylenebilir. Fransa’nın nükleer santrallarında; inşaatından yakıt zenginleştirmesine, teknolojisinden, işletmesine kadar her aşamada “işin sahibi”nin devlet şirketleri (önce Fromatome sonra Areva NP; işletme: EdF) olduğunu anımsamakta yarar vardır. EdF’in yüzde 85’i, Areva’nın yüzde 90’ı devlete aittir. Fransa, Avrupa’daki diğer ülkelerle kıyaslandığında, en ucuz maliyetle nükleerden ve diğer kaynaklardan ürettiği elektriğin yaklaşık yüzde 20’sini diğer ülkelere (İtalya, Belçika, Hollanda, İngiltere, Almanya) satarak, ekonomisine önemli gelir kaynağı yaratmış durumdadır. Ancak, nükleere gerektiğinden çok yüksek oranda yatırım yapıldığı ve yeterli pazar bulunamadığı için hafta sonlarında bazı nükleer reaktörlerin çalıştırılmadığı ve bu nedenle kapasite faktörlerinin düşük olduğu (yüzde 77) yönünde eleştiriler mevcuttur.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear