23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 “Bu akşam,” demiş herkes, “bu akşam pırıl pırıl parlayacak!” Hepsi sevinç içindeymiş. “Ah, bir an önce akşam olsa!” diye düşünmüş ağaç. “Mumlar yakılır tabii! Sonra ne olur acaba? Ormandaki ağaçlar beni görmeye gelirler mi? Serçeler pencerelerin önünde uçuşur mu? Ben burada böyle kök salar, yazkış böyle süslüpüslü durur muyum?” Evet, öyle olacağını çok iyi biliyormuş! Ama kabuğundaki ağrı da, duyduğu özlemden daha fazla canını yakıyormuş; biz insanlar için baş ağrısı neyse, ağaçlar için de gövdelerindeki ağrı aynı şeydir. Derken mumları yakmışlar. Ne güzellik, ne parıltı o öyle! Ağaç sevinçten öyle bir titremiş ki, dalları mumlardan birine değip tutuşuvermiş. “Aman Tanrım!” diye bağrışmışlar hizmetçiler ve hemen söndürmüşler alevi. Ağaç artık kıpırdayamaz olmuş. Bütün bu güzellikleri kaybedeceğinden öyle korkuyormuş ki... Derken salonun iki kanatlı kapısı açılmış, bir sürü çocuk içeri öyle bir doluşmuş ki, ağacı devireceklermiş neredeyse. Onların peşinden büyükler gelmiş yavaş yavaş; çocuklar birden seslerini kesmişler, ama sadece bir an, sonra yine ortalığı birbirine katarak, sevinçle bağrışmaya başlamışlar. Ağacın çevresinde hoplayıp zıplıyorlar, hediyeler birbiri ardına koparılıyormuş.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear