Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 ELEŞTİRİ Eren AYSAN 21 Ekim 2011 Cuma 381 Üniversitelere‘müzikçıkarması’ ‘müzikçıkarması’ ‘ Bir Direnişin Öyküsü unanlı müzisyen Mikis Theodorakis, cunta dönemini anlatan “Direnme Günlüğü” adlı kitabına, “Tehdit artıyor” cümlesiyle başlar. Var olan tehdit başlı başına tehlikeli bir olguyken, bunun üst seviyeye çıkması, yaşam ve ölüm arasındaki ince dengeyi sorgulatır. Binlerce yıldır özgürlük, eşitlik, hak ve adalet arayanlara, sistemin yürümesi adına yapılanları anlatmaya sanırım gerek yok. Baskı farklı coğrafyalarda yaşanıyor, ancak insana uygulanan ölümcül şiddet ortak. Ülkemizde kara darbeye ilişkin herkesin öyküsü var. Merkezden çevreye dalga dalga yayılan etkiyle soluksuz biçimde insanlar alıp götürüldüğünde geride derin sessizlik kaldı. Peki sessizliği hâlâ yürürlükte olan, hapishane, hücre, açlık grevi ve işkence arasında gidip gelenleri ne yapacağız? Yıllarca yakınlarının peşinden koşturanları, onların tarihlerine ortak olanları… Şair ağabeyim, Sezai Sarıoğlu demişti galiba, “Eşber Yağmurdereli’den konuşacaksak, önce Sumru’dan başlamalıyız” diye. Yazgının bedeli kendini yoksa Sumru Abla’nın sarı saçlarında mı gösterdi? Bugün, yaşamı yeniden kazanmak için hastalığına karşı savaşıyor. Şarkıcı Fania Fenelon Drancy tutuklama kampında dokuz ay kaldıktan sonra Auscwitz’e gönderilir. Tesadüf eseri tutuklu kampında orkestranın bir parçası olması ve yaşadıkları, gülmenin, konuşmanın, şakalaşmanın, kısacası insana ait olan her şeyin geri plana itildiği zamanlar, Arthur Miller’ın orijinal adı Playing of Tıme (Çalma Zamanı) olan Orkestra adlı oyunda göz önüne serilir. Adorno, “Auscwitz’den sonra şiir yazılamaz” demişti. Bunu gerçekten şiirin yazılmayacağını vurgulamak için değil, insanoğlunun demokrasi anlayışına ironi yapmak adına söylemişti kuşkusuz. Böylesine tüyleri diken diken eden anlayışı sahneye koymak kolay bir iş değildir. Ancak Ayşe Emel Mesci’nin sahnelediği Orkestra, zoru kolaylaştırmayı, acıyı bal eylemeyi, sıkıntıyı izlenebilir kılmayı başarmış. Oyunun dramatik yapısını, sahnede derinleştirmiş, aynı zamanda da zenginleştirmiş. Açıkcası uzun aradan sonra başı sonu belli, ne anlatmak istediği somutlanmış bir oyun izletti bana. Ayrıca olayı yalnız Yahudilere yapılanlardan çıkarmış, Filistin’e kadar uzandırmış. Son derece başarılı bir kast seçimine de rastladım. Bütün oyuncuları tek tek saymak gerek ama, özellikle Fania Fenelon oyunculuk gösterisiyle, ölüme direnişiyle, kırılmalarıyla Zeynep Hürol, Alma’nın sıkışmışlığını, göstermedeki başarısıyla Funda Gökgücü, son yıllarda değişik rolleri oynamadaki ustalığı ve kadın olmasına rağmen despotizmi yorumlamasıyla Mehtap Öztepe öne çıkıyor. Cem Balcı’yı da unutmamak gerekir diye düşünüyorum. Oyunda yer yer Shmuel Fania’ya yaşamanın önemini vurgulayarak, “yaşa Fania, yaşa” diyor. Eğer ülkemizde yaşanan acılara bir bedel düşünürsek, düşünce özgürlüğünün esir edildiği dönemlerin simgesi de Eşber ve Sumru Yağmurdereli’dir. Bu nedenle aynı şeyi fısıldıyorum kulağına; “Sen yaşa” Sumru Ablacım, çok yaşa! Y NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın (CSO), bu yıl üçüncüsünü düzenlendiği “Kampusta Senfonik Akşamlar” turnesi kapsamında; daha önce hiç gitmediği İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu üniversitelerinde, 5 ilde, 6 konser verecek. Akbank Caz Festivali ise “Kampusta Caz” ile İstanbul’un yanı sıra Eskişehir, Ankara, Trabzon, Erzurum, Van, Adana, Kayseri, Konya ve Bursa’nın da aralarında yer aldığı 10 ilde toplam 14 konser gerçekleştirecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Doğuş Grubu arasından imzalanan protokolün ardından, CSO tarafından ilki 2009 yılında gerçekleştirilen “Kampusta Senfonik Akşamlar”, bu yıl farklı Anadolu şehirlerine taşınıyor. CSO’yu bugüne kadar gitmediği Anadoludaki illere götürerek, bu illerde bulunan üniversiteler aracılığıyla gençlere ve bölge halkına klasik müziği sevdirmeyi hedefleyen turne, 5 ilde gerçekleştirilecek. Geçtiğimiz yıllarda hayli ilgi gören ve bu yıl 2228 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek turnenin üçüncüsü, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu üniver A Ekim Pazartesi günü Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde, 25 Ekim Salı günü ise Malatya İnönü Üniversitesi’nde devam edecek. CSO, 27 Ekim tarihinde Şanlıurfa Harran Üniversitesi’nde ve 28 Ekim’de Mardin Artuklu Üniversitesi’nde vereceği 2 konser ile turneyi noktalayacak. ‘Cazcılar ODTÜ’de’ Akbank Caz Festivali ise 21’inci yılında festivalin en önemli etkinliklerinden biri olan “Kampusta Caz” ile caz dünyasının ünlü isimlerini gençlerle buluşturmaya devam ediyor. “Kampusta Caz” kapsamında, İstanbul’un yanı sıra Eskişehir, Ankara, Trabzon, Erzurum, Van, Adana, Kayseri, Konya ve Bursa’nın da aralarında yer aldığı 10 ilde toplam 14 konser gerçekleştirilecek. “Kampusta Caz”ın Anadolu konserlerinde, Alp Ersönmez, 24 Ekim03 Kasım tarihlerinde; Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Ankara Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi, Erzurum Atatürk Üniversitesi, Van 100. Yıl Üniversitesi, Adana Çukurova Üniversitesi, Kayseri Erciyes Üniversitesi, Konya Selçuk Üniversitesi ve Bursa Uludağ Ünversitesi’nde “Yazısız” performansını sunacak. sitelerini kapsıyor. CSO bu üniversitelerde toplam 6 konser verecek. Çoksesli evrensel müziğin Türkiye’de yaygınlaştırılması için çeşitli projeler üreterek klasik müziğin daha fazla insan tarafından tanınıp sevilmesini hedefleyen turnenin durakları; Kayseri Erciyes Üniversitesi, Sivas Cumhuriyet Üniversitesi, Malatya İnönü Üniversitesi, Şanlıurfa Harran Üniversitesi, Mardin Artuklu Üniversitesi olarak belirlendi. 22 Ekim’de Kayseri Erciyes Üniversitesi’nde başlayacak “Kampusta Senfonik Akşamlar” turnesi, 24 TolgaTekin’e ödül ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sarıkamış’ta, 1937 yılında doğdu, Türk tiyatrosunun önemli isimlerinden kabul edilen Baykal Saran. 1960 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nden mezun oldu. 1961’de Devlet Tiyatroları ailesine katıldı. Eski kuşak izleyici Baykal Saran’ı, rol aldığı “Kuvayi Milliye Kurtuluş Savaşı Destanı”, “Ziyaretçi”, “Deli Emine” ve “Altona Mahpusları” adlı oyunlardan tanıyor; yeni kuşak izleyici ise bir dönem izlenme rekorları kıran “Ferhunde Hanımlar” dizisinden... 28 Temmuz 2006’da yaşamını yitirdi Saran. Ailesi de o tarihten bu yana onun anısını yaşatmak üzere “Baykal Saran Tiyatro Ödülleri” düzenliyor. Ödülün en önemli amacı, “tiyatro sanatına olan sevgiyi artırmak...” Daha önce Benian Dönmez, Durukan Ordu, Erdal Beşikçioğlu, Servet Pandur gibi isimlere verilen ödülün bu yılki sahibi ise Tolga Tekin. Tekin, Ankara Devlet Tiyatrosu’nda geçen sezondan devam eden “Yastık Adam” adlı oyunda rol alıyor. Oyun bu kez, pazartesi günü saat 20.00’de, Baykal Saran anısına Akün Sahnesi’nde sahnelenecek. Tolga Tekin’e de ödülü verilecek.