23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

21 Ekim 2011 Cuma 381 11 Cahit Akçam, 12 Eylül belgesellerini anlattı: ‘Sözünbittiğiyerianlattık’ NKARA Cahit Akçam, Devrimci Yol davası sanıklarından... 1980 döneminde 8 yıl boyunca Mamak Askeri Cezaevi’nde yatmış... Akçam, 12 Eylül darbesini, öncesi ve sonrasıyla “tarihe bir not düşmek amacıyla” belgesel dizisi haline getirdi. Akçam, 12 Eylül belgesellerinin en önemli özelliğinin ise “unutmamak ve unutturmamak” olduğunu vurguluyor; “Sözün bittiği yeri anlattık” diyor. Akçam, bundan yaklaşık 10 yıl önce, “Türkiye’nin aynı tarihsel sürecini paylaşmış, ülkede egemen olmasını istedikleri insani değerlerin yaşatılması gerektiğine inanan” bir grup insan tarafından Dostluk ve Dayanışma Vakfı’nın kurulduğunu dile getiriyor. Önce, Fatsa Olayı, Maraş Katliamı, Amasya Çeltek’te 1500 işçinin katıldığı direnişi ve İzmir Gültepe’deki olayların belgeselinin yapıldığını söyleyen Akçam, bu belgesellere “Unutturulanlar Dizisi” adını verdiklerini belirtiyor. Akçam, “Çünkü bu olaylar, 12 Eylül döneminin korku çağı olarak insanların belleğine yerleştirilmeye çalışılan olaylardır” diyor. A SELDA GÜNEYSU Tarihe düşülen not Akçam, daha sonra 12 Eylül belgeselleri dizisinin çekildiğini dile getiriyor. Akçam bu belgesellerin aynı zamanda yönetmeni. “12 Eylül Adaleti 1/İdamlar” belgeselinde, Erdal Eren, Necdet Adalı gibi, idam edilen 17 devrimcinin hangi koşullarda yargılandığını, nasıl idam edildiklerini, o dönemin tanıklarıyla, kişilerin cezaevindeki arkadaşlarının, ailesinin ve avukatların söylemleriyle anlattıklarını söyleyen Akçam, görüşlerini şöyle dile getiriyor: “12 Eylül Adaleti 2/ Cezaevleri belgeselinde, başta Mamak, Diyarbakır ve Metris cezaevlerinde yaşananlar başta olmak üzere, cezaevlerindeki adaletsizliklere dikkat çekmeye çalıştık. Üçüncü olarak da 12 Eylül Adaleti 3/ Yargılamalar belgeselinde yargılamalarda hâkim, savcı, avukat üçlemesini değerlendirdik. Bu yargı mensupları hangi haklara sahiptiler, o dönem nasıl bir adalet mekanizması vardı, sanıklar hangi ko şullarda yargılanıyordu, savunma hakkını nasıl kullanıyorlardı ya da kullanamıyorlardı? Bu sorulara yanıt aramaya çalıştık. Tarihe not düşmek istedik... O dönemi yaşayanlar bir gün yaşamlarını yitirecekler. Onların tanıklığını canlı tutmak istedik. Sözün bittiği yeri anlattık...” Erdost belgeseli sırada Cahit Akçam, belgeseller çekmeye devam edeceklerini söylüyor. Bunlardan ilki, kesin olmamakla birlikte İlhan Erdost’un katledilişini konu edinecek. Akçam, “Yayımcı İlhan Erdost olayı çok önemli bir olaydır o dönem için... Erdost, dövülerek öldürüldü, ağabeyinin gözleri önünde... Bu olay, başlı başına bir belgesel konusu” diyor. (Belgeseller için ayrıntılı bilgi, Arkadaş Yayıncılık Tel: 396 01 11) Dostluk ve Dayanışma Vakfı’nın 12 Eylül belgeselleri dizisi sürüyor ‘Mamak’a sonbahargeldi’ A ERDEM GÜL NKARA Birçok sözcük, kavram, benzetme yerli yersiz kullanıla kullanıla anlamını yitiriyor. Bunlardan biri de “sözün bittiği yer” nitelemesi. Bu klişeleştirilmiş benzetmeden başkaca da sığınacak söz kalmıyor 12 Eylül için... 31 yıl oldu. Şimdilerde hükümet 12 Eylül’ü tasfiye edeceğinden, ettiğinden dem vuruyor. Oysa 12 Eylül’ü Mamak’ta, Diyarbakır’da, Metris’te, işkencede, darağacında yaşayanlara göre 12 Eylül bizzat yarattığı hukukuyla sürüyor, tasfiye ettiklerini iddia edenler de aslında 12 Eylül anlayışının versiyonlarını sahneye sokuyor. 12 Eylül döneminde Devrimci Yol davasından idamla yargılanan Cahit Akçam bir süredir Dostluk ve Dayanışma Vakfı adına “12 Eylül adaletinin” görsel tarihini kayda geçirecek çalışmalar içinde. Görsel, çünkü bir belgesel dizisi çalışması yürütüyor. Belki o da “sözün bittiği yer” diye düşünmüş olabilir. Daha önceki iki belgeselde 12 Eylül adaleti başlığı altında cezaevleri, idamlar, işkenceleri filmleştiren Akçam, yeni belgeselde ise yargılamaları anlatıyor. Belgeselin ilk gösterimini de 12 Eylül’ün 31. yıldönümü akşamı, 12 Eylül döneminde Derya Sineması olan İnşaat Mühendisleri Odası’nda, belki de tamamı 12 Eylül’ün zulmüne uğramış izleyiciler önünde yaptı. Belgeselde 12 Eylül’ün Türkiye ve insanlığa bıraktığı bilançonun görsel anlatımı var. Bir saatlik belgeselin içinden birkaç satırbaşıyla bu bilanço şöyle: 650 bin kişi gözaltına alındı. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. Açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı. 98 bin 404 kişi “örgüt üyesi olmak” suçundan yargılandı. 7 bin kişi için idam cezası istendi. 517 kişiye idam cezası verildi. Haklarında idam cezası verilenlerden 50’si asıldı (18 sol görüşlü, 8 sağ görüşlü, 23 adli suçlu, 1’i ASALA militanı). İdamları istenen 259 kişinin dosyası Meclis’e gönderildi. 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü. 171 kişinin “işkenceden öldüğü” belgelendi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi. 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi “kaçarken” vuruldu. 388 bin kişiye pasaport verilmedi. 30 bin kişi “sakıncalı” olduğu için işten atıldı. 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 30 bin kişi “siyasi mülteci” olarak yurtdışına gitti. 937 film “sakıncalı” bulunduğu için yasaklandı. 23 bin 677 derneğin faaliyeti durduruldu. 3 bin 854 öğretmen, üniversitede görevli 120 öğretim üyesi ve 47 hakimin işine son verildi. Belgeselde 12 Eylül’ün kitlesel sol davalarından Devrimci Yol davası yargıçlarından Ekrem Çelenk, eski askeri savcı Ümit Kardaş, sol hareketlerin yargılandığı davaların avukatları ve elbette “yargılanan” devrimcilerin birinci ağızdan tanıklıkları 31 yıl sonra da olsa “yüzleşme” fırsatı sunuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear