Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Ankara 302/16 Nisan 2010 BirBaşsağlığı, Solist İzlenimlerive Çağımızın Müziğini Anlamak... ça alkışlandı. Sonra solistle yapılmış bir röportajı okudum, “Türk dinleyicisini çok beğendiğini” söylüyordu. Doğaldır, çünkü Türk dinleyicinin büyük bölümü konseri ayrıntıya inmeden, bazı nüanslara dikkat etmeden dinler, solistin güzelliği, giysisi bazen onları daha çok etkiler! Bir solist için de “alkışlayan” dinleyici önemlidir! Fransız piyanist, Ravel sol majör konçertoyu teknik olarak yeterli biçimde seslendirdi ama yeterince duygu, müzikalite yansıtamadı. Bolca alkışlandı. Festivalde, “devlet solist sanatçıları”ndan biri olan, Ankaralıların çok sevdiği Şefika Kutluer de Fransız Barok Orkestrası adlı topluluk eşliğinde Vivaldi’nin flüt için altı küçük konçertosunu peşpeşe çaldı. Seslendirmeden önce, Japon bir bilim adamının, su kristallerinin iyi veya kötü seslerden etkilenerek şeŞefik KAHRAMANKAPTAN killendiği yolundaki idsefik@kahramankaptan.com / www.kahramankaptan.com diasını bir görsel sunum olarak dinleyiciye iletti. aşına kötü kaza gelen kişiyle eğer tanışmışsa Kutluer’den önce 12 yaylı nız üzüntünüz artıyor, varsa anılarınız gözü ve bir çembalodan oluşan nüzün önünden geçip gidiyor. Polonya Cum barok topluluğu başkemancı Şefika Kutluer hurbaşkanı Lech Kaczynski’nin uçak kaza Pablo Valetti yönetiminde, C. sında öldüğünü duyduğumda anılarım hemen Avison’un D. Scarlatti’den uyarladığı beni 2007 yılı başlarına, Ankara’da ilk inşa edilen, sefa bir orkestra konçertosunu seslendirdi. Bu tür barok topret binası olan, Polonya Büyükelçiliği’nin büyük salonu luluklar genellikle yarım ay biçiminde konuşlanırlar, birna götürdü. likteliği de başkemancı oturduğu yerden vücut ve yüz Kadife kumaş üzerinde beş nişan hareketleriyle sağlar, herkesin gözü onda olur, hazırlanmıştı, Kaczynski’nin geözellikle de girişlerde... Yani başkemancı lip törenin başlamasını beklitopluluğun doğal şefidir. Zaten Vivalyorduk. Beşi arasındaki en di’nin konçertoları yazdığı dönemde de, üst derece nişan olan “Pouygulama böyleydi. Çembalonun temlonya Üstün Hizmet Nişapoları ve başkemancının girişleri, birnı” Chopin konusundaki liktelik ihtiyacının karşılanmasında çalışmaları ve CD külliyeterli olurdu. yatıyla tanınan İdil BiEşinin kaleme aldığı program notret’e takılacaktı. Öteki nilarında Şefika Kutluer, Vivaldi’nin şanların sahipleri ise gene altı konçertosu için “flütşef” olarak beuluslararası piyanistimiz, lirtilmiş, bununla yetinilmeyerek padeğerli Chopin icracısı Gülrantez içinde (Kutluer bu konçertolarda sin Onay, eski Ankara Üniaynı zamanda orkestrayı da yönetmekteversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusdir) açıklaması verilmişti. Toplam 18 bölüret Aras, Prof. Dr. İrfan Nasratmün çoğunda yaylılarla flüt aynı anda giriş yapAkın Yücelen Çağıl tınoğlu ve İstanbul’daki Leh şair tığı için solist ile başkemancı ya da girişi yapan çelAdam Mickewicz Müzeevi’nin bağlı oldulistin göz göze gelip birlikte başlaması doğaldır. ğu Türkİslam Eserleri Müzesi Müdürü Seraceddin ŞaSadece yaylıların giriş yaptığı birkaç hin’di. Cumhurbaşkanı Kaczynski, eşiyle birlikte geldi, bölümde de, girişi, flütünü sallayarak nişanları taktı, İdil Biret’in konuşmasını dikkatle dinledi. ve 1234 diye sayarak Şefika Kendisiyle ayaküstü tanışıp, kısa bir müzik sohbeti yap Kutluer verdi. Ama topluluk tık. Yemekte söz aldığında, “İdil Biret’in Chopin’i biz gene başkemancıyı izledi gözlerden daha iyi anlatmasından çok etkilendim” deyişini leriyle... Fransız çalgıcıların Laure hiç unutmuyorum. Toprağı bol olsun, bir uçak kazasın tebessümle izlediği bu tabFavre Kahn da büyük kayıp veren Polonya’nın başı sağ olsun... loyu doğrusu yadırgadığımı söylemeliyim. Tanıtımı gaALKIŞ YETERLİ ÖLÇÜ MÜ? yet iyi yapılan, “sihirli flüt” Uluslararası Müzik Festivali’nin açılışında Fransız Kül lakabıyla anılan, değişik CD tür desteğiyle gelmiş, Laure FavreKahn’ı şef Erol Er projelerine imza atan Şefika dinç yönetimindeki Hacettepe SO eşliğinde dinledik. Çok Kutluer’in böyle bir girişime ihtiyaç duymaması gerektiğini düşünüyordum. Yoksa bazı yabancı müzisyenlerin yaptığı gibi solistlikten şeflik kariyerine atlamayı mı düşünüyor ve ilk denemeleri böyle mi yapmaya çalışıyor? Bu bir “aşama” mı, yoksa başka duyguların ifadesi mi, bunu Kutluer’in ileriki konserlerinde göreceğiz. Esra Pehlivanlı, Marko Kasll ve Burak Tüzün Yans malar B nız işte tipik bir örnek. Nitekim Mendelson’un 13 yaşındayken yazdığı, az bilinen, sadece yaylı eşlikli re minör keman konçertosunda solistin entonasyon bozuklukları, kirli notaları beni hüzünlendirdi. Bu iş, yılda bir konserde, iki üç provayla “sürdürülebilir” olmuyor, hem bu durumda olan “devlet solistleri”nin, hem de devlet orkestralarının “solisti kazanmak” adına çaba göstermeleri gerekiyor. Yönetmelikte yapılan değişiklik hakkıyla uygulanırsa, önümüzdeki sezon bu durum solistler lehine değişecek, senede en az 4 konseri devlet orkestralarıyla verecek ve toplamda en az 10 etkinlikte bulunmaları gerekecek. 20. VE 21. YÜZYIL BESTELERİ PEŞPEŞE Bu konserin öteki iki yapıtı ise, “CSO hiç çağdaş yapıt seslendirmiyor” eleştirisinde bulunanlara yanıt niteliğindeydi. Fazıl Say’ın girişimiyle uluslararası ünlü yayıncı Shott’un ilgi alanı içine giren Ulvi Cemal Erkin’in (19061972) TRT’nin siparişi üzerine 1969’da tamamladığı (o yıllarda TRT böyle siparişler veriyordu!!!) “Senfonik Bölüm” başlıklı yapıtında orkestra Burak Tüzün’ün özenli, dikkatli yönetiminde iyi bir icra çıkardı. Tipik 20. yüzyıl özellikleri taşıyan bu yapıtı ben de ilk bale projem olan “Uçarcasına”da (1998) kullanmıştım. Koreograf Uğur Seyrek bu bölümde 70’lerde yaşanan iç çalkantıları başarıyla canlandırmıştı. Ardından bu kez tipik bir 21. yüzyıl müziği dinledik. Hollanda’da yaşayan Selim Doğru’dan (d.1971) değerli viyolacımız Esra Pehlivanlı ile akordionist Marko Kasll’ın “Duo Mares” adlı ikilisi için, orkestra eşlikli bir yapıt bestelemesini rica etmiştim. Bu yapıtın dünyada ilk seslendirmesi de, Burak Tüzün yönetiminde Eskişehir’de Anadolu Senfoni Orkestrası’nca 2008 sonbaharında gerçekleştirilmişti. CSO iki yıl sonra yapıtın Ankara prömiyerini gerçekleştiriyordu. Kulağı sürekli barok, romantik dönem müziklerine alışık dinleyiciye çağcıl yapıtlar bazen çok sempatik gelmeyebiliyor. Genellikle bir ana fikir veya öykü üzerine bestelenmiş yapıtları anlayabilmek için, program notlarını müziği dinlemeden önce okumak, konuyu anlamak gerekiyor. Selim Doğru bu bestesine “Şeytanın Günlüğü” adını vermişti, çünkü “İnsanın müthiş bir buluşla kötülük kavramını insan yaşamında yeni kimliklere kavuşturmasının Şeytan’ı emekliye sevkettiğini” düşünüyordu. Besteci, “Kötülük artık kahramanlıktır, demokrasi misyonerliğidir, yardımdır, ibadettir, vatan sevgisidir, yatırımdır, başarıdır, kalkınmadır, itibarlı bir meslektir, idealizmdir, geleceği güvence altına almaktır, ahlâktır, namustur, töredir, insan haklarıdır... Artık kötülük diye bir şey yoktur!” diyordu. Tek bölüm olan yapıtta, besteci aradaki duraksamaları Şeytanın Günlüğü’ndeki sayfaların çevrilişi olarak özenle hesaplamıştı. Yapıtı Eskişehir’de de dinlemiştim. CSO eşliğinde hem orkestranın büyüklüğü, hem daha iyi akustik koşullar nedeniyle, yer yer iki solo enstrümanın orkestranın baskısını yaşadıklarını gördük ama sonuç parlaktı. Dinleyicinin başlangıçta ısınamadığı izlenimi verdiği ama geliştikçe içine girdiği yapıtın icracısına getirdiği alkışa PehlivanlıKasll ikilisi, “Buyurun size bir barok” dercesine İngiliz besteci J. Dowland’dan “Flow my tears” adlı bir eski şarkının uyarlamasıyla yanıt vererek, iki çalgının ses uyumunu farklı bir üslupla hissettirdi. ‘DEVLET SOLİSTİ’NİN KADERİ! Bir başka “devlet solist sanatçısı”nı da, şef Burak Tüzün yönetimindeki CSO eşliğinde dinledik. Bir dönemin gelecek vaat eden parlak kemancısı Çağıl Yücelen Akın (d.1962), son yıllarda kadrosunun bulunduğu CSO ile sezonda bir konser yapıyor. Düşünebiliyor musunuz, bir dönem festivallerde çalan, yılda en az 20 konser yapan bir solist, şimdi yılda sadece bir “görev” konseri veriyor, öteki devlet orkestraları da davet etmiyor. “Bir kemancı nasıl körelir, köreltilir?” diye sorarsa Müteveffa Kaczynski, Biret ve Onay’la kadeh tokuştururken 18