Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Fakir delikanlının ölümsüz aşkı: Cumhuriyet Ankara 239/30 Ocak 2009 MANON LESCAUT NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin (ADOB), 46 yıl sonra yeniden başkentli opera izleyicisi ile buluşturduğu, Giacomo Puccini’nin ölümsüz eseri “Manon Lescaut”ta, hüzünlü bir aşk öyküsü anlatılıyor. ADOB Başrejisörü Murat Göksu tarafından sahneye konan eserin, eser metni Ruggiero Leoncavallo, Domenico Oliva, Marco Praga, Giuseppe Giacosa, Luigi Illica ve Giulio Ricordi’ya ait. Sahnelendiği her yerde izleyicilerin büyük beğenisini kazanan “Manon Lescaut” operası, başkentte 1960’lı yıllardan bu yana izleyici ile buluşmuyordu. ADOB Başrejisörü Murat Göksu’nun imzasını taşıyan eser, 46 yıl aradan sonra ilk kez, Puccini’nin doğumunun 150. yıldönümü nedeniyle, 26 Kasım’da sahnelendi. 3 perdeden oluşan eserin konusu, ADOB tanıtım bülteninde şu sözlerle anlatılıyor: “Paris’te bir manastıra gitmek üzere kumar ve para düşkünü abisiyle yolculuğa çıkan Manon, yolculuğu sırasında, vergi tahsildarı faşist ruhlu yaşlı zengin Geronte ve hep birlikte geceyi geçirecekleri handa fakir delikanlı Des Grieux ile tanışır. Des Grieux, Manon’a aşık olur. Ancak, yaşlı zengin Geronte de Manon’u çok beğenmiştir. Bunu kızın abisine üstü kapalı bir şekilde söyler. Paraya karşı zayıf olan Lescaut, kardeşini bu zengin adama vermeye razı olur. Bunu öğrenen Des Grieux, Manon’u, birlikte Paris’e kaçmaya ikna eder. Manon, saf bir delikanlı olan Des Grieux’nün aşkına sahip olur. Ancak Des Grieux ile sıkıntılı aylar geçirdikten sonra, içindeki doyum A suz ruhuna boyun eğer ve insanı kul eden parayı, ihtişamı seçer. Geronte’nin kapatması olarak yaşamını sürdürmeye başlar. Ancak Manon bir süre sonra sahip olduklarından da sıkılır, içindeki lüks düşkünü doyumsuz Manon ile yüzleşir. Yeniden aşkı Des Grieux’nün kollarına atılmak istediğinde ise karşısında içinde varlık, güç, gösteriş olduğu kadar zorbalığı da barındıran bir düzeni bulur. Düzen onu cezalandırmıştır. Geronte’nin baskı ve zulmü içinde umutsuzluğa hapsolur. Aşkının gücüyle cesur bir şekilde her şeye meydan okumaya hazır olan Des Grieux, Lescaut ile yaptığı kaçırma planı başarısız olunca, içinde Manon’un da bulunduğu tutukluları sürgüne götürecek olan gemiye binmek için uğraşır ve sonunda gemiye kabul edilmeyi başarır. Geminin ambarında gözleri bağlı olarak açlığa ve susuzluğa terk edilen Des Grieux ve Manon, denizin üzerinde adeta çölün ortasında kalmış olmanın tükenmişliğiyle yol alırlar. Aşıkların nereye götürüleceklerine aldırmadan umutla başla dıkları yolculukları, Manon’un pişmanlık ve çaresiz haykırışlarıyla son bulur. Des Grieux aşkına gözyaşlarıyla veda eder.” Eserde, Manon’u Nilgün Akkerman, Şule Köken ile Reyhan Görbil, Lescaut’u ise Arda Aktar ile Serhat Konukman dönüşümlü olarak canlandırıyor. Diğer rollerde ise Enrique Ferrer, Efe Kışlalı, Sabri Karabudak, Mithat Karakelle, Murat Karahan, Barış Yanç, Haser Tek, Volkan Şen, Umut Kosman, Cem Akyüz, Murat Akan ve Okan Başel, Meryem Dolunay Dilek,Ayşe Özkan, Levent Akev, Erdem Gedik, Haser Tek, Yaşar Barış Çark, Berkant Coşkun yer alıyor. Eserin orkestra şefliğini ise dönüşümlü olarak Tulio Gagliardo Varas ve Alessandro Cedrone yapıyor. 46 yıldır u d r o y i m n e l e sahn i nedenlerGöksü, “Çeşitl un bir süat ur M rü ö jis ADOB Başre en ötürü eser, 46 yıl gibi uz muyord izleyici ile buluş redir başkentli timi bu sezon başında, si ile budu. ADOB yöne k opera izleyici eseri yeni kuşa . Biz de eserin özüne sadi luşturmak iste düzenlemeyle yeniden ni ye k, ra la ka li izleyici dık inde başkent era izer el hn sa B O p D o A ruz. Başkentli ile buluşturuyo k olumlu tepkiler alıço leyicilerinden on Lescaut’ gibi eseran ‘M en B z. yeyoru pera izleyicisineüo n la o r va n ri le ıracağını düşün nilerini kazand ıdan da bizim aç yorum. Eser bu r önem tabi k yü bü k ço için şıyor” dedi. ‘KırmızıEv’de,aryalar,sirtakilervenapolitenlervar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin (ADOB) bu sanat sezonunda da başkentli sanatseverlerle buluşturduğu “Kırmızı Ev” müzikalinde, bir caz kulübünde çingenelerin, primadonnaların, kazananların ve kaybedenlerin iç dünyası anlatılıyor. Gürçil Çeliktaş’ın sahneye taşıdığı eserde, Queen topluluğunun “Show Must Go On” ve Elton John’un “Easy as Life” adlı şarkıları da yer alıyor. Müzik düzenlemelerini Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) sanatçılarından Bilgehan Erten’in yaptığı müzikalin metnini müzisyen Mazhar Alanson’un kızı Eda Alanson kaleme aldı. Dekor ve kostümlerini Gazal Erten’in hazırladığı yapıtın ışık düzeni Tahsin Çetin’in, koreografisi Nilgün Bilsel’in imzasını taşıyor. İki perdeden oluşan ve Leyla Çolakoğlu, Meriç Sümen Kanan, Nilgün Bilsel Demireller, Şadi Erdoğan, Müjde Çeliktaş, Çiğdem Önol, Deva Çolakoğlu, Murat Karahan, Olça Kuntasal, Arsen Turgut, Hale Alanson, Barış Yanç, Serhat Konukman, Oğuz Sırmalı, Cevat Aydemir, Attila Demircioğlu, Armağan Davran, Öykü Elat, Burcu Altınel’in rol aldığı eserin konusu ise Leyla Çolakoğlu’na ait. ADOB tanıtım bülteninde eserin konusu şu sözlerle anlatılıyor: “Tresor’un yaşamında yarattığı en önemli şey, Kırmızı Ev adlı bir caz kulübüdür. Anılarla dolu, zamanı ve mekânı olmayan bu Kırmızı Ev’de çingenelerin, primadonnaların, kaybedenlerin, kazananların ortak mücadelelerine tanık olurken, bize verdikleri ipuçlarıyla iç dünyalarını da tanıma fırsatı buluruz. Tresor’un bu kulübü kapatmasından geçen bir zaman sonra anılarını ve hayal kırıklıklarını izleyicilerle paylaşarak tekrar hayata sarılışına tanık oluruz. Tresor’un geçmiş yaşantısı gözlerimizde geriye dönüşlerle canlanır. Tresor’un aşıkları ve kulüp sakinleri, bize kendi dünyalarını en iyi ifade ettikleri biçimde ulaşırlar; flamenko dansları, sirtakiler, aryalar, napolitenler, chansonlar...” Eser, 8 Şubat’ta saat 16.00’da, Ankara Operet Sahnesi’nde başkentlilerin beğenisine sunulacak. 16