24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Ö NCE S AĞLIK Dr. Cem SUNGUR İç Hastalıkları Profesörü Nefrolog bir kadının göğsünün alındığı (mastektomi), akciğer tüberkülozundan başka bir sorunu olmayan bir hastaya ise akciğer nakli yapıldığı belirlendi. Seksen sekiz yaşındaki bir kadına, her biri 12 bin avro maliyetinde olan üç ameliyat yapılmıştı. Seksen beş yaşındaki bir kadına, biyopsi yapılmadan, akciğer kanseri şüphesiyle ameliyat uygulanmış ve hasta işlem sırasında hayatını kaybetmişti. Altmış beş yaşında, yaygın meme kanseri nedeniyle zaten son günlerini yaşayan bir kadına, akciğer ameliyatı yapılmıştı. Yaşlı bir adam, İtalya’daki bir televizyon kanalına verdiği demeçte, kendisine tiroid ameliyatı yerine akciğer ameliyatı yapıldığını anlattı. 4 TEMMUZ 2008 CUMA Milanoluların ‘Şifa Evi’ Karabasanı 10 ve 11 Haziran tarihlerinde, dünyanın dört bir yanında yayınlanan haberlerin başında Milano’daki Istituto Clinico Santa Rita adlı özel hastanenin hekimlerinin tutuklanmasına yol açan olaylar yer alıyordu. Hekimlerden daha kıdemli olan iki cerrah gözaltına alındıktan sonra cezaevine gönderilmişti, on bir hekim ise ev hapsinde tutuluyordu. İlk başta haberleri izleyenlerin aklına ihmal, yolsuzluk veya başka bir örgütlü suça karışmış olmak gibi olasılıklar geldi ama haberin ayrıntılarına geçildiğinde hekimlerin cinayet suçlaması ile tutuklanmış olduğunu anladılar. Yatırımcının ve hekimlerin ortaklığı ile kurulmuş olan ve “şifa evi” sloganını kullanan bu özel hastane, bir “dehşet evine” dönüşmüştü. 9 Haziran 2008 günü, İtalyan mali polisi, Istituto Clinico Santa Rita’da son iki yıldır çalışmakta olan doktorları, kliniğin sahibi ile birlikte tutukladılar. Suçlamaların önemli bir bölümü tıbbi kayıtlarda sahtecilik ve İtalyan sağlık sistemini 2.5 milyon avro dolandırmakla ilgiliydi. Sunulan sağlık hizmetleri için fatura edilen tutar 3.6 milyon avroydu. Üç hekim ise 2005 yılından bu yana gereksiz ameliyatlar yapmak, zalimce insanların ölümüne neden olmakla suçlanıyordu. Bu gereksiz ameliyatlar sonucu en az beş hasta hayatını kaybetmişti. Klinik şefinin gereksiz ameliyatları gerekçelendirmek için tetkik sonuçlarını tahrif ettiği saptanmıştı. İki yüz sayfalık iddianamenin ayrıntılarına bakıldığında, henüz 18 yaşında olan ve memesinde basit bir kist olan genç Durumdan şüphelenen hastalardan birisi FBI ile işbirliği yaparak bu büyük insanlık trajedisini ve yolsuzluğu ortaya çıkarmıştı. Öte yandan Kaliforniya hukuk sistemi, hastaneyi kapatmak, tazminatların ödenmesini sağlamak dışında hiçbir ceza vermemişti. Hekimlerin ceza almamış olması büyük eleştirilere neden olmuştu. MALİYET HESABI Milano’da yaşanan son skandal, bazı etik tartışmalara ve İtalyan sağlık sisteminin de büyüteç altına alınmasına yol açtı. İtalya’da, akredite olan özel hastaneler, ulusal sağlık sisteminin bir parçası olarak hizmet sunabiliyorlar. Hizmet sundukları her olgu, yakında ülkemizde de sıklıkla duyacağımız “DRG” (diagnosis related group – tanı ilişkili grup) tarifesine göre ayrı ayrı değerlendirildikten sonra, özel sağlık kuruluşuna ulusal sağlık sistemi tarafından gerekli ödeme yapılıyordu. Hekimlerin bireysel sorumlulukları ve etik değerleri, hasta güvenliği kavramının nasıl bu kadar ihmal edilebildiği, sağlık hizmetlerinin hesaplanan maliyetlerinin içinde bu emniyet mekanizmalarının ederlerinin yer alıp almadığı, sağlık sektöründeki devlet, özel sektör işbirliğinin çerçevesinin yetersizliği ve uygulanması gereken farklı izlem ve denetim yöntemleri tartışılıyor. Yıllar önce çalıştığım sağlık kuruluşunun disiplin komitesinde tatsız bir soruşturma yürütmek zorunda kalmıştık. Bir meslektaşımız gereksiz bir şekilde maliyeti yüksek tetkikler yaptırıyor, faturalar kabardıkça kabarıyordu. Uzun uğraşlardan sonra kurumla yapmış olduğu sözleşmeyi elde ettik. İstediği tetkikler de dahil olmak üzere, ürettiği bütün “faturaların” belirli bir yüzdesi aylık olarak ödeniyordu. Bunu fark edince disiplin komitesindeki bir meslektaşım “Evet meslektaşımız bunu yapmamalıydı, ama sözleşmeyi bu şekilde hazırlayanlarda hiç mi sorumluluk yok” diyerek önemli bir noktaya işaret etti. Yolsuzluklar ve açgözlülüğün neden olduğu olumsuzlukları devlet veya özel sektöre ait diye sınıflandırmak yapay bir ayrım olmaktan öteye gitmeyecektir. Tıp öğrencilerinin eğitiminden, soyut şekilde sürdürülen etik tartışmalarının hasta başına taşınmasına, kurumsal kültürün düzgün bir şekilde oluşturulmasından, altyapının yeterliliğine kadar birçok konuda evrensel standartların sağlanması tartışmasız şekilde çok önemlidir. Öte yandan sadece hekimler değil, sağlık ekonomisi ve yönetimi konusundaki hiçbir otorite; sağlık hizmetlerinin maliyetlerini asgari düzeyde tutarak, gereksiz, niteliksiz ve zararlı üretimi özendiren, hasta güvenliği kavramının sağlanması için gereken unsurların mali boyutlarını ödemelere yansıtmayan ve sadece mali açıdan denetlenen bir sağlık sistemini önermemektedir. HEKİMLERİN PARA HIRSI 2007 yılının ocak ayında, isimsiz bir ihbar üzerine İtalyan mali polisi operasyonu başlatmıştı. Kanıtların bir bölümü “telekulak” yoluyla elde edilmişti. Hekimlerin gelirlerini artırmak için daha fazla ameliyat ve girişimsel işlem yapılması gerektiği yolundaki ifadeleri kayıtlarda açıkça yer alıyordu. Hekimlerden birisi, 90 yaşındaki hastanın solunum sorunları nedeniyle ameliyat edilemeyeceğini duyunca açıkça küfretmişti. Bir diğeri de “Eğer patronun sana daha fazla ameliyat edersen daha fazla kazanacaksın derse, o zaman hastalara yaklaşımının daha agresif olması gerekir” ifadesini kullanmıştı. Cerrahi bölümün şefi olan Pierre Paolo Brega Massone ve meslektaşı Pietro Fabio Presicci “Biz ne yaptıysak hastalarımızın sağlığı için yaptık” dedilerse de müebbet hapis istemiyle demir parmaklıkların arkasına gönderilmekten kurtulamadılar. 2007 yılında yayınlanan ve Stephen Klaidman tarafından yazılmış olan Coronary (Koroner) adlı kitapta da benzer bir yolsuzluk anlatılıyordu. Olay Amerika’daki özel bir hastanede Redding Medical Cente’da yaşanmıştı. Para hırslarının esiri olan hekimler, tümüyle sağlam koroner damarları olan veya ameliyat gerekmeyen hastalara koroner bypass ameliyatı yapıyorlardı. Taktikleri hastayı önce anjiyografiye razı etmek, sonrasında da onları korkutarak hemen ertesi sabah ameliyata zorlamaktı. 20
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear