Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet Ankara 222/3 Ekim 2008 AŞTİ’de zamansız çalışma! ? Alican ULUDAĞ ŞEKER Bayramı dolayısıyla yolcu trafiğinin bir hayli arttığı AŞTİ’de bilet gişelerinde yapılan çalışmalara bağlı olarak oturma gruplarının yerlerinden sökülerek, gelişi güzel bir şekilde cam kenarına taşınması, yurttaşlar için oturacak yer bulma sıkıntısı yaratıyor. Yoğunluk nedeniyle bazı yolcular oturabilmek için merdiven köşelerini seçerken bazıları da çantalarının üzerinde oturmak zorunda kalıyor. AŞTİ, geçtiğimiz eylül ayında oldukça yoğun günler geçirdi. Üniversitelerin açılmasıyla binlerce üniversiteli memleketlerinden Ankara’ya akın etti. Buna bir de eylül sonu ekim başına denk gelen Şeker Bayramı da eklenince AŞTİ’deki yolcu trafiği daha da arttı. Bayram dolayısıyla özellikle öğrenciler ailelerinin yanına dönmek için terminalin yolunu tuttu. Aynı zamanda diğer şehirlere okumaya gidenlerin de dönmesiyle bayram öncesi AŞTİ’de adım atacak yer kalmadı. Yolcu sayısının normalinden oldukça fazla arttığı terminal tıklım tıklım doldu. Diğer yandan buna öğrencilere ek olarak bir de askerler, tatile ya da akrabalarının yanlarına gitmek isteyen başkentliler de eklenince AŞTİ daha da kalabalıklaştı. Bilet bulmanın pek olanaklı olmadığı AŞTİ’de talebi karşılamak için ise ek otobüs seferleri düzenleniyor. Diğer yandan aynı yoğun trafik bayram sonrası dönüşlerde de yaşanacak. Bu kez de gidenler dönerken, gelenler ise gidecek. AŞTİ’deki bu yoğunluğun ise bu hafta ortasına kadar sürmesi bekleniyor. AOÇ’deağaçlarölüyor ? Yücel ÇAĞLAR Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Üyesi A Başka zaman bulamadınız mı? Tüm bu yoğunluğun arasında ise AŞTİ’de bir çalışma gözlerden kaçmıyor. Giden yolcu katında yer alan bilet gişeleri yapılan çalışmalarla genişletiliyor. Çalışma kapsamında gişelerin arkasında bulunan oturma grupları yerlerinden söküldü. Gişeler ise yolcuların oturduğu bu alanlara doğru yaklışık 1,5 metre genişletildi. Yolcuların oturduğu alanların bir bölümünün gişelere verilmesi ise ayrı bir tartışma başlatttı. Sökülen oturma grupları da cam kenarlarına taşındı. AŞTİ yönetimi yolcuların oturması gereken bankların bir bölümünün bilet gişelerine taşınmasına göz yummuşa benziyor. Yolcu trafiğinin daha az olduğu yaz aylarında herhangi bir çalışma yapılmazken üniversitelerin açıldığı ve bayramın geldiği eylül ve ekim aylarında böyle bir çalışma ise tepki çekiyor. tatürk Orman Çiftliği’ndeki (AOÇ) sorunlar, bugüne değin arazisinin ya deyiş yerindeyse “kapanın elinde kalması” ve çeşitli amaçlarla yapılaşması ya da yanlış kullanılmasıyla gündeme geldi. Ne var ki, AOÇ’nin sahiplenilmesine yönelik tüm çabalara karşın bu sorunlar, günümüzde de sürüyor; dahası, öyle anlaşılıyor ki, yeni boyutlar kazanarak bundan sonra da sürecek. Sözgelimi, AOÇ arazisinin özellikle Devlet Mezarlığı çevresindeki karaçamlar başta olmak üzere ağaçları ölüyor. Ancak, bu sorun birkaç AOÇ sevdalısının dışında ilgili ve de duyarlı çevrelerin bile ilgi alanına henüz giremedi. AOÇ yönetimi ise bu süreç karşısında, yine deyiş yerindeyse, “kılını bile kıpırdatmıyor”; üstelik de bilgilendirilmiş olmasına karşın. Sözgelimi; ölen ağaçların yersel ve türsel dökümünü çıkarmıyor; ölümlerin nedenlerini sorgulamıyor, dolayısıyla da ölümlerin olduğu yerlerde nelerin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin hiçbir öngörüsü bulunmuyor. Dahası, AOÇ arazisinde yapılan işlemlere bakarak, konuyla ilgili hiçbir uzmanın işlendirilmediği AOÇ yönetiminin bu sürecin ayırdında olmadığı bile söylenebilir. Çünkü, AOÇ arazisindeki ağaçların ölmesi hiç de yeni bir durum değil; hem ölmeleri hem de beklenen hızla büyüyememeleri öteden beri biliniyor. Şimdilerdeyse, ağaç ölümleri çıplak gözle de görülebilecek boyutlara ulaştı; özellikle de İç Anadolu Ormancılık Araştırma Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Çevre ve Orman Bakanlığı vb. konu uzmanı sayılabilecek ilgili kuruluşlarının hemen yanı başındaki Devlet Mezarlığı’nın çevresinde… Öyle ki, AOÇ Yönetimi, AOÇ sevdalılarının uyarılarını dikkate almadığı gibi bu kuruluşların varlığını bir şans olarak bile değerlendiremiyor. Bu nedenle, gerekli araştırmalar yapılıp, önlemler alınmadığında, başta karaçam ve sedirler olmak üzere AOÇ arazisindeki ağaçlar; akkavaklar, akasyalar, çınarlar, dışbudaklar bile tümüyle kuruyacak. Yapılması gereken… Çok açık: daha fazla gecikilmeden AOÇ yönetimi ile başta komşusu konumundaki İç Anadolu Ormancılık Araştırma Müdürlüğü olmak üzere AÜ Ziraat Fakültesi Peyzaj Bölümü, TMMOB Peyzaj Mimarları Odası vb. konu uzmanı ilgili kuruluşlar arasında işbirliği yapılarak; 1) AOÇ arazisindeki ağaçların ölüm nedenleri tüm boyutlarıyla orta ya konulmalı, 2) Belirlenen ölüm nedenlerini ortadan kaldırabilecek önlemleri alınmalı, 3) Ortadan kaldırılamayacak nedenlerin egemen olduğu yerlerde bu nedenlere karşın hem doğal büyüme eğilimlerini sürdürebilecek hem de çekici görsellikler sergileyebilecek ağaç, ağaççık ve çalı türleri belirlenmeli ve 4) Belirlenen türlerle çok amaçlı bitkilendirme planları hazırlanarak kararlılıkla uygulanmalıdır. Böylesi bir çalışma düzeniyle hem AOÇ arazisinde rastgele yapılagelen ağaçlandırma çalışmalarının önüne geçilerek “yeşil çirkinliklerin” yaratılması önlenebilecek hem de Ankaralılar hemen yanı başlarında çeşitli amaçlarla yararlanabilecekleri bir “yeşil alana” kavuşmuş olabilecektir. Açıktır ki, bunlar gerçekleştirilebildiğinde AOÇ’nin toplumsallaşma düzeyi de yükselecek, dolayısıyla, yapılaşma baskılarına karşı direnebilmek de büyük ölçüde kolaylaşacaktır. Bunlar da, küçümsenebilecek kazanımlar olmasa gerek. Yoksa, AOÇ arazisini yapılaştıracaklar için “iyi” bir gerekçe doğacak. 5