24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 6 EYLÜL 2020 Kaçırmayın EKMORLAUHKISA u Sahnede yeniden buluşuyoruz UNIQ’te 7 Eylül’den itibaren başlayacak “Sahnede Yeniden Buluşuyoruz” etkinliği izleyicilere açıkhavada tiyatro keyfi yaşatacak. Genco Erkal, Levent Üzümcü, Reha Özcan, Ali Poyrazoğlu, Berna Laçin ve Okan Bayülgen gibi usta isimlerin yer aldığı oyunları 30 Eylül’e kadar izlemek mümkün. u Caz vitrini bu yıl çevrimiçi İstanbul Caz Festivali’nin, dünyadan müzik profesyonellerinin Türkiye güncel müzik sahnesini tanımalarına ve işbirliği geliştirmelerine fırsat tanıyan uluslararası tanıtım ve iletişim etkinliği Vitrin: “Türkiye Güncel Müzik Buluşması” bu yıl 79 Eylül’de çevrimiçi düzenlenecek. Adres belli: online.iksv.org/caz. u ‘Mulan’ beyazperdede Geçen hafta “Tenet”in vizyona çıkışıyla hareketlenen sinema salonları bu hafta da “Mulan”ı ağırlıyor. Disney’in iddialı ve büyük bütçeli aksiyonu “Mulan”da başrolleri Yifei Liu, Donnie Yen, Li Gong ve Jet Li paylaşıyor. u Ceylan Ertem’den akustik ziyafet Sevilen şarkıcı Ceylan Ertem 11 Eylül Cuma gecesi Beylikdüzü’ndeki Mask Beach’te akustik bir konser verecek. Konserin başlama saati: 22.30 K u KTSM’de karma sergi ale Grubu’nun Karaköy’deki ilk mer kez binasında hayata ge çirdiği Kale Tasarım ve Sanat Merkezi (KTSM) halen süren bir karma sergiye ev sahipliği ya pıyor. “Karma(şık)” başlıklı sergi KTSM’de yapılan sergilerden der lenen geniş bir seçkiyi içeriyor. u Kaufman’ın yeni filmi Netflix’te “Eternal Sunshine of the Spotless Mind” ile beyazperdenin en iyi aşk filmlerinden birine senarist olarak imzasını atan Charlie Kaufman’ın yazıp yönettiği son film “I’m Thinking of Ending Things” (“Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum”) şu sıralar Netflix’te izlenebilir. Daha doğrusu, izlenmeli! Genç şarkıcı Susel, kendi şarkısıyla çıkış yaptı: Gitmiştin Baktığımda Müzik uyanma nedenim ORHUN ATMIŞ u Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Müzik ne ifade ediyor sizin için? Tam ismim Susel Ateş, 21 yaşındayım, küçük yaşlarda müziğe ilgi duymaya başladım, 7 yaşında şarkıcı olmaya karar verdim ve güzel sanatlar lisesinde müzik eğitimi aldım. Lisede çello eğitimi aldım. Lise bittikten sonra bir arkadaşım vasıtasıyla menajerim Sanem Ersoy Öztürk’le tanıştık ve müzik kariyerime adımımı atmış oldum. Müzik bana kendi benliğimi ifade ediyor, varoluş nedenimi simgeliyor. Her sabah yataktan kalkma sebebim, ruhumun nefesi. u İlk şarkınızın sözü ve bestesi size ait. Bundan sonra da kendinize ait şarkılarla mı devam edeceksiniz? Şarkı yazmayı seviyorum. Hazırda ya da hazırlanmayı bekleyen birçok şarkım mevcut. Onlarla ilerlemeyi düşünüyoruz. Onların dışında sizlerle paylaşacağımız, sözleri bana ait olmayan şarkılarımız da yok değil tabii ki. Şarkılarım pop ve alternatif pop türlerinde diyebilirim. Belki gelecek günlerde aramıza farklı türler de katılabilir. ‘KENDIME GÜVENIYORUM’ 21 yaşındaki genç şarkıcı Susel, sözü ve müziği kendisine ait olan “Gitmiştin Baktığımda” şarkısıyla çıkış yaptı. Susel’in Universal Music etiketiyle yayımlanan şarkısı, ilk haftasında YouTube’da 300 bin kez dinlendi. İlk duyduğunuz andan itibaren sesiyle dikkat çeken Susel, danslarıyla da kendisinden söz ettirmek istiyor. İlerde yurtdışına açılma hayalleri olan genç isim, müziğini ve kariyer planlarını ilk kez Cumhuriyet Pazar’a anlattı. u Çoğu müzisyenin “cover” şarkılarla çıkış yaptığını görüyoruz, siz kendinize ait bir şarkıyla çıkış yaptınız. Kendime güveniyorum. Bir konuda kendine güvenemiyorsa insan, yanlış konudadır diye düşünüyorum, ilerlemek için başka bir konuya geçilmesi ya da o konu için deliler gibi çalışılması gerekir. Çünkü yerinde durmak insanın ruhunun da bedeninin de zehri oluyor. u Sanırım bir süre single’larla devam edeceksiniz... Albüm planlarınız var mı? Evet, bir süre daha single’larla ilerleyeceğiz. Sonrası için albüm düşüncelerimiz var. Koronavirüs çıktığında herkese yaptığı gibi bizim de planlarımızı ertelememize sebep oldu. Ama önemli değil, her şey en iyi şekilde nasıl olacaksa o şekilde gelişsin. Ben mutlu olmaya bakıp evrenin düzenine çok karışmıyorum. u İlk şarkınız YouTube’da ilk haftada 300 bin izlenmeyi geçti. Nasıl bir duygu? Daha dün kimsenin bilmediği, evde mırıldanarak yazdığım bir şarkının bugün YouTube’da 300 bin dinlenmeyi geçmiş olması çok güzel bir duygu. İnsanlara bir parçamı sundum ve onlar da bunu kabul ettiler, içine kendilerinden bir şeyler koydular bekli de. Bu çok güzel bir his. SUSEL HAKKINDA... Susel Ateş 1999 yılında İstanbul’da doğdu. 7 yaşında hayatını şarkıcı olarak geçirmek istediğine karar verdi. Beyonce ve Michael Jackson konserleri izleyerek büyüdüğü için dansa büyük bir ilgisi oluştu. Lady Gaga, Pink ve Rihanna gibi isimleri örnek aldı. Lisede rock müziğe başladı. Lisenin ilk yılını Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi Tiyatro bölümünde okudu ve ikinci senesinde müzik bölümüne geçti. Âşık Veysel Güzel Sanatlar Lisesi mezunu olan Susel’in enstrümanı çelloydu. Susel, Selim ve Sanem Öztürk ile tanıştıktan sonra profesyonel kariyerine adım attı. Susel Ateş ‘İLERIDE TÜRKIYE’YI TEMSIL ETMEK ISTIYORUM’ u Düşlediğiniz Susel nasıl bir müzisyen? Kendinizi ileride nerede görmek istiyorsunuz? Düşlediğim Susel müziği ve dansıyla insanların hayatına biraz da olsa değer ve enerji katan, işinde profesyonel ve her gün daha iyi olmak için emek harcayan biri. Kendimi ileride Türkiye’yi temsil eden isimlerin arasında görmek isterim, bunun için çalışıyorum. u Sizi takip etmeye başlayan müzikseverlere bir mesajınız var mı? Ne yaparsan yap bunu birileri görmüyorsa çok bir anlamı olmuyor benim için. Bu yüzden beni takip etmeye başlayan müzikseverlere teşekkür ederim. Gelecek projelerimdeki hedefim, düşlediğim Susel’e şarkılarım ve dansımla her geçen gün daha fazla yaklaşmamı sağlamak. Bunun için çalışıyorum. İstanbullu olmak güzel şey 1 İ stanbul’da yaşayıp da şehrin güzelliklerinden mahrum kalmak üzücüdür. AKP iktidarı yıllarında giderek daralan yaşam alanlarımız, iktidar el değiştirince belki yeniden genişler diye umuyorum. Çocukluğumda Karagümrük, Vefa, Fatih civarına sık giderdik, teyzem Kıztaşı’nda otururdu, İstanbul’un bu gözde semtleri yazık ki gericilerin eline düştü. Tekfur Sarayı’na doğru yola koyulduğumda düşündüm, “İstanbul kurtulur mu günün birinde acaba?” diye. Kurtuluş deyince, mimarisine çekidüzen vermek gerek şehrin, eserlere sahip çıkmak, bu betondan canavarı durdurmak ve depreme önlem almak lazım. Keskin, net kararlar alınmalı, umudum yok bu yönde. Hakiki entelektüelleri yiten şehir soluksuz kalır. Sanatçılar salt göstermelik tutum takınırsa orada yaratıcık iz bırakmaz. Şehrin yönetimi demek, esasen oraya kimlik verecek insanların sağlıklı seçilmesi anlamına gelir. 2 Dört kadın viyolonselistin sahne alacağı Tekfur’daki konsere heyecanla geldik. Ara sokakların bakımlı olması, eski İstanbul’un yüzünü görmek hoşuma gitti. Hatta balkonlara asılı çamaşırları bile özlemişim. Sarayın ferah bahçesine girdik, umduğumun tersine güzel rüzgâr karşıladı bizi. Cello Paradiso, uzun zaman eve tıkılı insanlara soluk aldırmak için sevilen ezgilerden oluşan bir repertuvar hazırlamış. Büyükşehir Belediyesi böyle bu Cello Paradiso luşmalar gerçekleştirerek iyi etmiş doğrusu. Dilbağ Tokay, Şafak Erişkin, Gülyar Balcı, Didem Erken tadımlık dinleti sundular. Maskelerle kapalı ağzımız burnumuz sevincimizi biraz kaçırdıysa da şehrin tarihi mekânlarında müzikle buluşmanın keyfi başka elbette. Bir de rüzgâra önlem alınmamış olması tınıyı etkiledi. Sanırım bundan sonraki konserlere açıkhavaya uygun mikrofonlar gelir. 3 Seçkin dinleyici içinde Hıncal Uluç’u görünce, doğrusu ruhum daraldı. Defne Joy Foster için “su testisi su yolunda kırılır” diyen, üstelik yıllar sonra pişman olmadığının altını ısrarla çizen birinin insan içine çıkabilmesinin suçlusu toplum. Pişkince “ben buradayım” diyen kahkahasını attı yine. Uzun yıllardır her koşulda ona boyun eğen sanatçı takımını düşündüm. Albümü çıkan, kitabı basılan, yeni oyun koyan hemen Hıncal’a başvuruyordu. O övünce kapılar aralanıyordu, hazin. Bir ülke düşünün sanat eleştirmeni yerine Hıncal’dan icazet alıyor dinleyici, izleyici ve de sanatçı. 4 Aynı gün atlı zabıta görüntüsüyle de karşılaştım sosyal medyada. Bu ülkede insan haklarını savunmak güç! Hele hayvan haklarını imkânsız! Sirk, at yarışı, hayvanat bahçesi türü yerlere karşı ciddi mücadele veriliyor dünyada. Hayvan sömürüsüne karşı bilinç oluştu. İstanbul yeniden biçimlenirken atların bu biçimde kullanılmasına ihtiyaç yok, dünya şehirlerinde benzer örnekler var, doğru. Tepki alıyor şehirler, biz İstanbullular fayton zulmünü bitirdik, neden atları esarete mahkum edelim? Şehri yönetenlerin bu kararı gözden geçireceğini umuyorum. 5 Dinleti sırasında göğe baktım kimi zaman, çevreme, arada dışarıdan sızan kuş sesleri müziğe karıştı. Ne kadar özlemişiz huzuru, İstanbul’u gönlümüzce yaşamayı. İstanbul güzel şehir hâlâ! Bunca yıkıma karşın ayakta durmaya çalışıyor. İstanbul’u yazan, çizen, düşünen insanların evleri bulunsa, hızla halka kazandırılsa o mekânlar, yaşayan müzeler olarak dönüşse ne güzel olur. Bir şehir, ancak insanlarıyla buluşursa değer kazanır. Salgın günleri elbet geçecek, şarkılar söylenecek, şiirler okunacak, perdeler açılacak. İstanbul yeniden güler yüzlü olmalı. 6 Gündem zihnimizi, ruhumuzu esir alıyor, kimsenin ilgilenmediği konuların peşindeyim bir yandan da. Mersin ve Mudanya’da “okuryazarlık atölyesi” kurduk. Bu günlerde na sıl gidip gelinir, ayrı sorun ama çok keyifli oluyor insanlarla edebiyat için buluşmak. Geçen hafta Mudanya’da imza günü de gösterdi ki entelektüel buluşmalar çok önem kazanıyor. Salt haber sitelerini dolaşarak, uçucu bilgilerle sağlıklı zemin kurmak olası değil. Atölyeye katılan insanlar geniş gözlem olanağı sağlıyor, bazısı yanıma gelip “Sizden sonra Melih Cevdet, Bilge Karasu okumaya başladım” deyince keyfim yerine geldi. Tim Parks’ın “Ben Buradan Okuyorum” adlı kitabını bitirdim. Kaleme, kitaba, yazmaya, yazarlığa dair keyifli denemeler. Zaman zaman yazarla tartıştığımı fark ettim içimden. İlginç bulduğum tezi şu: Biz öteden beri insanların kurmaca öykülere gereksinim duyduğunu düşünürüz, Parks bunun mutlak olmadığını söylüyor. Bu gereksinimi duymak için tanışmak gerek kitaplarla. Sorun bu; insanlar kitaplara daha az başvuruyor... 7 Bir zaman sonra tüm yanlışlar batmaya başlar, uyumsuz olmayı göze alır kişi, kalabalıklara sevimsiz gelir. Bunda beis yok, yaşam biricik armağan, ne yaptığımız önemli. Herakleitos’un “Fragmanlar”ı elimde. Cengiz Çakmak çevirisi güvenilir. Sosyal medyada hoca şöyle yazdıydı: “Herakleitos öyle dağda bayırda avara kasnak gibi gezinen biri değildir. Aksine oligarşi yanlısı, açgözlü ve hakikati aramak yerine, yalanları icat eden yurttaşlarını şehir meydanlarında azarlayan biridir.” ENVER AYSEVER KURŞUNKALEM İstanbul’u yazan, çizen, düşünen insanların evleri bulunsa, hızla halka kazandırılsa, o mekânlar yaşayan müzeler olarak dönüşse ne güzel olur. Bir şehir, ancak insanlarıyla buluşursa değer kazanır. Salgın günleri elbet geçecek, şarkılar söylenecek, şiirler okunacak, perdeler açılacak. İstanbul yeniden güler yüzlü olmalı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear