Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
2 6 EYLÜL 2020 Bazı çocuklar eğitimi hep ‘uzaktan’ istiyor! Soğuyan da var özleyen de REHBERODASI FİGEN ATALAY “Ekran başında sabahtan akşama müfredat takip eden çocukların çoğunda isteksizlik, yetersiz başarma arzusu ve özellikle de güven kaybı oluşmaktadır. Bu sebeple okulların ve ailelerin mutlaka ek yöntemlerle çocukların tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik bir program oluşturması önem taşımaktadır.” Çocuklar rahata alıştı, okula gitmek istemiyor. “Uzaktan eğitim”de erken kalkmak, yollara düşmek yok. Dersler de daha rahat. Hatta öğretmen ders anlatırken kaytarmak çok kolay! Bütün bunlar nedeniyle okulların açılmamasını bekleyen çok öğrenci olduğu bir gerçek. Ama diğer taraftan okulunu, öğretmenlerini, arkadaşlarını çok özleyen, okulların açılmasını dört gözle bekleyen öğrenciler de var. Özel Bahçeşehir Neslin Değişen Sesi Okulları Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü’nün yaptığı çalışmaya göre, çocukların okuldan soğumaması için şunlar yapılmalı: u Çocuklar, düzen ve programlı olduklarında kendilerini daha güvende hissederler. Uzaktan eğitim süresince ders çalışma ve günlük aktivitelerini okula gidiyormuşçasına planlamak önemlidir. UYKU KIYAFETLERI OLMAMALI u Her gün uyanma ve uyku saatlerinin aynı olması çocuğun uzaktan eğitimi bir “tatil” olarak görmemesi için önemlidir. Sabah dinlenmiş olarak uyanmak ve derslerin takibi için geç yatılmamalıdır. u Ders başına oturmadan önce uyku kıyafetlerini çıkarmak, sabaha hazırlanmak ve gün boyu uykulu veya yorgun hissetmemek için gereklidir. u Uzaktan eğitim süresince takip edilecek ders programının bir kopyası çocuğun göreceği şekilde odasına asılabilir. Bu, ona bir hatırlatma olacaktır. Öğrenci, programı takip ederek ertesi gün için gereken ders materyallerini akşamdan hazırlayabilir. u Öğrencinin dersleri takip edeceği odada dikkatini dağıtacak eş yalar, cep telefonu, ses çıkaran elekronik aletler vs. olmamasına dikkat edilmelidir. Sınıf ortamındaki sessizlik ve düzen bu şekilde sağlanabilir. u Dersler bittikten sonra ödev verildiyse, bilgiler tazeyken yapmak faydalı olacaktır. KÜÇÜK MOLALAR ÖNEMLI u Okulun kısa bir süre sonra açılabileceğini düşünerek ödevlerin aksamaması önemlidir. Biriken ödevleri tek seferde yapmak için motivasyon bulmak zor olabilir. u Öğrenci, derslerden sonra çalışırken motivasyonunu sağlamak ve sürdürmek için küçük molalar alabilir. Örneğin 40 dakika çalıştıktan sonra 5 ya da 10 dakikalık “teneffüslerle” okuldan alışmış olduğu düzeni uygulayabilir. u Uzaktan eğitim süresince, öğrencinin kendisine kalan fazlaca bir zaman mevcuttur. Öğrenci ile birlikte, serbest zaman çizelgesi oluşturmak faydalı olacaktır. Bu serbest zamanı, ödevler dışında tekrara ihtiyaç duydukları konuları çalışarak değerlendirmek önemlidir. Okula dönüşte, okul düzenine adaptasyonun rahat sağlanabilmesi için serbest vakitlerinin planının yapılması, oyun ve aktivite saatlerinin de bu program dahilinde belirtilmesi önemlidir. u Veliler olarak, çocukların duyacağı şekilde okulların açılış tarihiyle ilgili yorum yapmak, onları rehavete sokabilir, kafalarını karıştırabilir. u Akademik öğrenimin yanı sıra, okula gitmeyen çocuklar arkadaşlarıyla sosyalleşmekten de uzak kalıyorlar. Sınıf arkadaşlarıyla mümkün olduğunca ve kalabalık olmayacak şekillerde buluşmalar organize edilebilir. UZMAN PEDAGOG BELGIN TEMUR Sosyalleşme en önemli ihtiyaç Covid salgını başladığında bilinmezliğin getirdiği bir huzursuzluk vardı. Bir süre sonra yeni bilgilerle rahatlayacağımızı ve bu sürecin geçici olduğunu düşünüyorduk. Yaz boyunca elde edilen bilgilerden sonra bilinmezliğin belirsizliğe dönüştüğü bir sürece girdik. Belli ki çok daha uzun vadeli ve ucu görünmeyen bir salgına uyum sağlamak ve yepyeni bir yaşam biçimi oluşturmak zorundaydık. Milyonlarca öğrenci hızlı bir şekilde uzaktan eğitime uyum sağlamak zorunda kaldı. Bu eğitimöğretim döneminde okullarına dönüp alıştıkları düzende devam edeceklerini hayal ediyorlardı. Bu süreçte çocuklar çok değişik evrelerden geçtiler. En baştaki korku ortamı birçok çocuğun kay gılarının artmasına ve buna bağlı konsantrasyon sorunlarına yol açtı. Hâlâ devam eden belirsizlikle baş edebilmek hepimiz için olduğu gibi çocuklar için de zor. Ergenlik dönemi de dahil olmak üzere çocukluk çağı her yenilik için bir hazırlığa hazırlık sürecine ihtiyaç duyulan bir dönemdir. Son dönemdeki belirsizliğin yarattığı günlük değişimler çocuk ve ergenlerde kaygıların çok artmasına neden olmaktadır. Eğitimin uzaktan olması ve buna bağlı olan sosyalleşme engeli, çocuk ve ergenlerin gelişimlerindeki en önemli ihtiyaç olan sosyalleşme ihtiyacının giderilememesine ve bunun yarattığı ek sıkıntılara sebep olmaktadır. Aile içi iletişim sorunları yaşayan ailelerde bu süreç çok daha sancılı olmaktadır. Çocuklarını disipline edemeyen, ev içinde günlük düzen oluşturamayan aileler çocuklarla hem daha fazla çatışmakta hem de onları akademik sürece dahil etmekte daha fazla zorlanmaktadırlar. Diğer yandan örgün eğitim müfredatının dijital ortamda takip edilmesinin yarattığı zorluklar da çocuklarda yorgunluğa, motivasyonsuzluğa ve akademik programdan soğumaya sebep olmaktadır. Çocukların interaktif katılımının sağlanabilmesi ve yüz yüze eğitimdeki geri bildirim ve motivasyon artırma tekniklerinin öğretmenler tarafından kullanılabilmesi bu sürecin daha verimli geçmesini sağlayabilir. Susuz’un patileri K ars’ta, küçücük bir ilçe Susuz. Belediye imkânları kısıtlı, maaş ödemek bile kendi deyişleriyle, adeta “deveye hendek atlatmak” kadar PATI GÜNLÜKLERI Kars’ın Susuz ilçesi, her türlü imkânsızlığa rağmen sokak hayvanları konusunda belediyecilik dersi veriyor. Sırada kısırlaştırma zor. Tüm bunlara rağmen, seferberliği var. Türkiye çapında, imkânları çok daha fazla olan pek çok belediyenin aksine, 2019 yılında ilçe dahilindeki köpekleri kısırlaştırmayı başardılar (Hep diyoruz, en büyük kurtarma kısırlaştır DEN IZ YAVAŞOĞULLARI cdenizy@gmail.com Susuz’da hiçbir hayvan donmamış. Bu güzel hikâyenin bir kahra manı da maaşını defalarca gecikmeli almasına rağmen, hiç sızlanmadan işini özveri ile yapan bakım evi görevlisi Mustafa madır!). Başkan Oğuz Yantemur, “kö Urun. Urun, bakım evinin her türlü işi peklerle ne uğraşı nin üstesinden gelmenin dışında, kış bo yorsunuz, dağa bayı yunca yavrulara so ra atın” diyenlerin ak ba yakmaktan onla sine, “Köpeklerin oyu ra çorba yapmaya ka yok, ama ahı var” di dar her türlü özveriyi yerek doğru olanı yap gösteren bir çalışan... mak için elinden gele Ben, “Susuz’un kimse ni yaptı. Böylelikle de siz patileri” adlı Twit tüm Türkiye’ye örnek ter adreslerinden uzun olabilecek bir hikayeye süredir takip ediyo imza attı. Şimdi gönül rum. Artık aynı isim lülerle el ele kış gelme de bir Instagram hesap den tekrar kısırlaştır ları da var. CHP’li Su ma faaliyetini başlatmak için yola çıktı. suz Belediyesi’nin ve Çünkü bölgeye atılan yavrular ve yaşlı hekimler dahil gönüllülerin verdikle köpeklerle nüfus yeniden çoğaldı. ri emek öyle değerli ki, hele her gün ay rı bir belediye vahşeti haberlerine maruz SOBA YAKAN KALP kalırken, insana ayrıca değerli geliyor. Kampanyayla beraber ben bu yazıyı Belediyenin mama takviyesine de ihti yazarken 42 köpeğin daha kısırlaştırma yacı var. Aslında aklınıza gelecek pek çok sı gönüllü hekimler, Mahir Ahmetoğlu, şeye ihtiyaç var. Kısırlaştırma için ise kö Memmet Aslan, Azem Uzair ve ülke pek başına 150 TL gibi çok cüzi bir miktar nin dört bir yanından bağışçılar eşliğin gerekiyor, kış gelmeden ellerinden geldiği de tamamlandı. Bir ameliyathane olma kadar kısırlaştırma yapmak, var olan hay dığı için operasyonlar dışarıda yapılıyor, vanlara da refah sağlamak istiyorlar. Eğer her türlü zorluğa rağmen süreç başarıyla bu dayanışmada yer almak isterseniz hem gerçekleşti. Susuz, tahmin edileceği gibi Susuz Belediye Başkanlığı tarafından so çok soğuk bir iklime sahip. Soğuklar ek kak hayvanları için açılan resmi bağış he si 35 dereceyi buluyor. Bu tip bölgeler sabına katkıda bulunabilir hem de ormana de hayvanların donmasını engelleyen en mama.com/susuzunkimsesizpatileri ad büyük faktör ise yeterli besin. Geçen kış resinden mama yollayabilirsiniz. İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI n Yayın Koordinatörü HILAL KÖSE ÖZTÜRK adına ALEV COŞKUN n Görsel Yönetmen 6 EYLÜL 2020 SAYI: 1591 pazar.dergi@cumhuriyet.com.tr Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Sorumlu Müdür OLCAY BÜYÜKTAŞ AKÇA MÜNEVVER OSKAY n Editör DENIZ ÜLKÜTEKIN n Sayfa Tasarım EMİNE BİLGET n Reklam Genel Müdürü AYLA ATAMER TÖRÜN Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Yaygın süreli yayın Siz ne diyorsunuz, efendim? Bilgi ve birikimin göstergesi dildir ÜLKER İNCE Bir önceki yazımın konusu aslında şuydu: Anlamadan konuşmak. Buna karşı önerim de şuydu: Kendi dilinizle, kendi anlayacağınız sözcükler ve cümlelerle konuşun ve yazın, diyordum. Ne demek istediğimi iyice açmak için size örnek vereceğim 24 Ağustos 2020 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Leyla Kılıç’ın Deniz Demir’le bir söyleşisi var. Kılıç, Deniz Demir’e soruyor: “PM üyesi (CHP parti meclisi üyesi) seçildiniz. Bu noktada Partinizle ilgili hedefleriniz neler?” Deniz Demir’in yanıtına geçmeden önce burada duralım. Ben birine şöyle bir şey söylesem, “Dağın zirvesine ulaştınız. Bu noktada ne hissediyorsunuz?” desem, hiç düşünmeden yanıt verirsiniz: “Dağın zirvesi.” Pekiyi bu noktanın neresi olduğunu nasıl bildiniz? Daha önce söylediğim sözlerden çıkardınız. HHH Şimdi Leyla Kılıç’ın cümlesi için de aynı soruyu soralım: “PM üyesi seçildiniz. Bu noktada...” Kılıç’ın sözünü ettiği bu nokta neresidir? Daha önce söylenenlerden çıkaracak olursak “PM’ye seçilme noktası”dır. (Nasıl bir Türkçe bu?) Seçilmek bir “nokta” olabilir mi? Olmaz ama bir de sorunun gerisi var, “Bu noktada partiyle ilgili hedefleriniz neler?” Yani, “seçilmek noktasında partiyle ilgili hedefleriniz neler?” gibi bir cümle kurmuş oluyor bu arkadaş. Seçilme eylemine bir “nokta” dediğine göre o nokta oylamanın bittiği, oyların sayıldığı ve Deniz Demir’in kazandığının belli olduğu andır, Deniz Demir hemen o an mı hedeflerini düşünmeye başlayacak. Kısacası o cümle şöyle olmamalı mıdır? “Seçildiniz. Parti meclisinde ne yapmak istiyorsunuz?” Bir adam seçime girmişse zaten partiyle ilgili hedefleri olduğu için girmiştir, ona “Şimdi hedefleriniz nelerdir?” diye sormak ne kadar doğrudur? Pekiyi, bu arkadaş neden “nokta” di yor? Ben size lafı dolandırmadan söyleyeyim. Şaşıracaksınız ama Tayyip Erdoğan dediği için diyor. Egemenin, içeriğini ve işlevini hiç bilmeden, düşünmeden, boş konuşmak için, laf olsun torba dolsun diye sık sık kullandığı sözcükleri kullanma hastalığı vardır bu ülkenin eğitimli, eğitimsiz insanlarında! Bir zamanlar hatırlıyorum, herkes T. Çiller’in o çapaçul diliyle, onun sık kullandığı sözcüklerle konuşur olmuştu, üniversite hocaları bile. “Nokta” konusunu çok yazdığım için biliyo rum. Tayyip Erdoğan, örneğin, “Doğalgaz bulma noktasında Karadeniz’de sondajlar olumlu sonuç verdi” der. “Karadeniz’deki doğalgaz sondajlarından olumlu sonuç aldık” demez, asla demez. Bakarsınız herkes de “noktasında, noktasında” demeye başlamış. Hele medyada, kimler kimler... HHH Şimdi Deniz Demir’in yanıtından biraz alıntı yapalım: “... Ekonominin halini ise söylemeye gerek yok. Her geçen gün alım gücü düşen vatandaş, ağır bir işsizlik kıskacı altında.” Bu cümleye göre soralım bakalım, kimler işsizlik kıskacında? “Alım gücü düşen vatandaş.” Yani alım gücü düşenler işsiz kalıyor. Ötekiler kalmıyor mu? Allah Allah! Oysa bizim yaşadığımız ülkeyle ilgili bildiklerimize göre ülkede herkesin alım gücü düşüyor, bazılarıysa üstüne üstlük bir de işsiz kalıyor. Şimdi devam edelim: “Böyle bir süreçten çıkmanın tek yolu...” Böyle bir süreç hangi süreçtir? Daha önce söylenenlerden çıkaracaksak, insanların alım gücünün düşmesi ve işsiz kalması süreci. Pekiyi süreç ne demektir? Söyleyeyim: Belli bir sonuca ulaşmak amacıyla sistemli şekilde art arda yerine getirilen eylemler toplamından oluşan şeydir. Yani süreçte amaçlanan bir sonuç vardır, örneğin dil öğrenme süreci gibi... O sunuca ulaşmak zaman (süre) alır ve planlama gerektirir. Bu tanıma göre süreç sözcüğünün yukarıdaki cümlenin bağlamına uyduğunu söyleyebilir misiniz? Ayrıca “süreçten çıkmak” diye bir söz var mıdır? O da yoktur, “Bu zor durumdan kurtulmak” denir, “Bu çıkmazdan kurtulmak” denir falan filan. Süreç sözcüğünün de tutkunları vardır. Her şeye “süreç” derler. Süreç aşağı, süreç yukarı. Biraz önce televizyonda bir CHP milletvekili meclisten söz ederken, “önümüzdeki süreçte” diyordu. “Önümüzdeki dönemde” diyecekken. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da “süreç”siz edemez. Gelelim şimdi Demir’in yanıtının gerisine: “Böylesine zorlu bir süreçten çıkmanın tek yolu daha fazla demokrasi ve daha fazla özgürlükten geçer.” Ne diyorsunuz siz, efendim? Alım gücümün düşmesinin, işsiz kalmamın çaresi nasıl daha fazla demokrasi ve özgürlük olabilir. (Uzak ve dolaylı bir ilişki bulunabilir belki ama) Nasıl sanki çok bilinen, çok açık bir gerçekten söz edermiş gibi söylüyorsunuz bunu? Sakın o ilişki Nasreddin Hoca’nın borcunu ödemek için tarlaya çalı ekmesi gibi olmasın? Tarladan geçerken koyunların çalılara takılacak yünlerini toplayıp eğirip satarak borcunu ödemeyi düşünen Nasreddin Hoca hesabı? HHH Bu da benim hastalığımdır belki, sözcük seçimleri bilinçli olmayan, söylediği sözler arasında mantıksal ilişkiler kuramayan, birbiriyle mantıksal ilişkisi bulunmayan şeyler söyleyen birinin kafasının saat gibi tıkır tıkır iyi çalıştığına, hatta zeki ve bilgili olduğuna inanamam. Çünkü bir insanın zeki, bilgili ve birikimli olduğunu nereden anlarız? Öncelikle dilinden. Açıp kafasının içine bakmıyoruz ki. Ruh doktorları bile ilkin adamla konuşuyorlar.