24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

8 Kapısı herkese açık buluşma noktası İsviçre’de bir ‘Mozaik’ Mozaik Kütüphanesi HÜSEYIN EDEMIR H enüz Türkiye’de iken duymuştum Mozaik’in adını. Kaçış planımı yaparken Zürih’te bir dernek diye not etmiştim. Cuma günleri açık olduğunu öğrenip çiçeği burnunda bir mülteci olarak kapısından içeri girdiğimde günlerdir özlemini çektiğim çay ikramı ile karşılandım. Ocakta kuru fasulye pişiyordu ve günün aşçıları fırsat buldukça kim olduğumu anlamak için sorular yöneltiyordu. Akşam yemeği sonrası rakılı, şaraplı sohbet başladığında Mozaik’in tam adını ve mottosunu öğreniştim: Irkçılar ve cinsiyetçiler hariç kapısı herkese açık bir kütüphane ve buluşma noktası. İdare şekli doğrudan demokrasi olan bir tür kültür merkezi ve kütüphane olarak faaliyet yürüten Mozaik, İsviçre’deki Türkiyelilerin yüz akı organizasyonlardan biri. Avrupa’da bu büyüklükte, tamamen üyeleri ve dayanışmacılarının çabalarıyla oluşturulmuş sivil bir kütüphanenin olması şapka çıkarılacak bir saygıyı hak ediyor. Her yıl bünyesindeki grupların pek çok sanatsal ve kültürel etkinlik gerçekleştiren Mozaik’in bugününde ve geçmişinde yoğun bir emek ve yüksek bir özveri var. lar yeni bir oluşuma gitmeye karar verirler. 1994’e gelindiğinde artık Mozaik kendine ait mekânı olan yasal bir dernektir. Üstelik kamu yararına statüsünden az da olsa devlet desteği de alır. Herhangi bir siyasi oluşumla bağı olmadan üyelerinin ve destekçilerinin emek ve çabalarıyla 30 yaşını deviren Mozaik’te yönetim veya başkanlık yok. Grupların belirleyeceği kişiler temsil yetkisiyle acil durumlarda bir araya gelebilse de önemli kararlar genel kurul toplantılarında alınır. Faaliyet alanlarında gönüllülerden oluşan gruplar var. Örneğin Mozaik Sinema Grubu (MSG), ayda bir kez film gösterimi yapar. Dileyen gidip seyreder ve bitimindeki eleştiri kısmına dahil olur. Yılda birkaç kez Türkiyeli yönetmen ve oyuncularla söyleşi yapar. Her cuma günü “Mutfak Grubu” tarafından organize edilen gönüllü aşçılar tarafından yemek pişirilir ve kamplarda yaşayan kişiler herhangi bir ücret ödemeksizin yemek yiyebilirler. Fasıllı meyhane akşamları ya da ülkesel geceler de tertip ederler. Uzolu sirtakili Yunan gecesi ya da danslı araklı rakslı Arap gecelerinde sabaha kadar eğlenilir. Arada yanıp sönen gruplar da olur. Dileyen bir faaliyet amacıyla geçici bir grup oluşturur ya da grup işlevini yitirir. Ben, geldiğimden beri Moza30 YAŞINI DEVIRDI Mozaik, 12 Eylül darbesinden sonra 80’li yıllar boyunca İsviçre’ye sığınan devrimcilerin kurduğu derneklerden biri ama en farklı olanı. 1988’de Türkiye’de yaşanan başta işkence olmak üzeik Kütüphane Grubu (MKG) üyesiyim. 8 binden fazla kitabıyla Avrupa’nın en büyük sivil Türkçe kütüphanesine bu yıl Kürtçe kitaplar da almaya başladık. Yeni çıkan kitapları takip ediyoruz ve ortak kararla siparişler veriyoruz. Her cumartesi 14.0017.00 saatleri arasında grubun nöbetçi üyesi tarafından kütüphane açılır. Eskisi kadar yoğun okuyucusu olmasa da her gelen okuyucunun memnuniyet ve mutluluğunu görmek huzur verir. Kütüphanedeki kitapların listesine web sitesi üze8 binden fazla kitabıyla Avrupa’nın en büyük sivil Türkçe kütüphanesi olan Mozaik’in demirbaşı Makedonyalı Ramazan Yıldırım. rinden ulaşmak da mümkündür. Kitapların ödünç kalması için belirre hak ihlallerini Uluslararası Af lenmiş bir süre yok. Örgütü’ne rapor etmek amacıyla Okuyucular online olarak kaydedibasın yayın organlarını takip eden lir ve kitaplar da sistem üzerinden bir grup oluşturulur. Bu grubun ça takip edilir. 10 kadar süreli kültür lışması için mülteci ve göçmen ve sanat dergileri de kütüphanehakları konusunda danışma faali mizde mevcuttur. yeti yürüten “Freiplatzaktion”un Mozaik’te dayanışma etkinleofisi haftanın belirli günlerinde ri de organize edilir. Sanatçı ya da kullanılmaya başlanır. bilim insanlarının katılımıyla paBu sırada kitap sorununa da pra neller, söyleşiler, forumlar düzentik çözüm geliştirilir ve iki küçük lenir. Cüzi bir meblağ ile kiraladolap alınarak başlanır işe. İlk baş mak da mümkündür. Başı sıkışan ta bir elin parmağı kadardır insan insanların aklına gelen ilk yerlersayısı ama darbenin savurduğu kişi den biridir Mozaik. Cihatçı, ırkçı sayısı çok daha fazladır elbet. Çe ya da cinsiyetçi değilseniz ve yoluşitli mecralarda var olmaya, siya nuz Zürih’e düşmüşse mutlaka zisi faaliyet yürütmeye çalışan insan yaret etmelisiniz. Fotoğraf: Tamer Tamar 13 ARALIK 2020 Atlasta kuşların iklim kriziyle imtihanı var Kazananlar ve kaybedenler HAZALOCAK Yüz binlerce kuş gözlemcisinin 10 yıllık saha çalışmasının ürünü atlasta kuşlar, üreme alanlarına göre kaybeden ve kazanan olarak nitelendirildi. Nehir yataklarında, çakıl adalarında yuvalıyor, varlığını şimdilik sürdürüyor. Tepeli toygar bizde çok, Avrupa’da yok A tlasa göre şu anda Avrupa’da yaklaşık 596 kuş türü var. Çok sayıda kuş kuzeye doğru kayıyor, orman kuşlarının tür zenginliği artıyor. Uluslararası sözleşmelerle korunan ak kuyruklu kartalın Avrupa’daki yayılış alanı arttı. Avrupa’da azalan üveyik, tarlakuşu, kızıl sırtlı örümcekkuşu ve kirazkuşu ülkemizde bol ve yaygın bir şekilde ürüyor. Türkiye’de Ege ve Akdeniz’deki tüm yazlıklarda yol kenarı kuşu olan tepeli toygar, özellikle Batı Avrupa ülkelerinden neredeyse tamamen kalkmış durumda. Boyla, “Ülke ölçeğindeki nadirlik aslında yanlış bir algı oluşturuyor. Genel ölçekte o nadir türün durumu gayet iyi olabilir” diyor. Orman alaca ağaçkakanı Fotoğraf: Mustafa Sözen Karadeniz ormanlarını mesken tutan ağaçkakanlar, orman kaybından zarar görüyor. İyi ve kötü haberler Göksu Deltası’nda ürediği bilinen yaz ördeği, Doğu Anadolu’daki dört farklı sulak alanda üremiş olan telliturna ve Doğu Anadolu’nun yüksek göllerinde yuvalayan kadife ördeğe dair bir üreme faaliyeti tespit edilemedi. İki cins papağan ve çiğdeci isimli sığırcık artık birçok büyükşehirde yüksek sayılarda var. İstanbul’da toplam 10 bin serbest papağan olabileceği düşünülüyor. Dünya çapında nesli tehlike altında olsa da şah kartal, Türkiye’de artışta olabilir. Başka bir kazanan tür, ak yanaklı arapbülbülü. Türkiye’ye Suriye sınırından girdi, Fırat ve Dicle boyunda görülmeye başlandı. Bıldırcın, eskiden Orta Avrupa’da iken şimdi İskandinavya’ya yerleşmeye başlamış. Eskiden Orta İskandinavya’da yuvalayan denizdüdükçünü, artık sadece Kuzey İskandinavya’da var. Av kuşu olan çil keklik, Türkiye’nin en kaybeden kuşlarından olabilir. Halkalı küçük cılıbıt Fotoğraf: Ferit Başbuğ İkinci Avrupa Üreyen Kuş Atlası, Avrupa’da yuvalayan 596 kuş türünün yayılış ve bolluk haritalarını içeriyor. Türkiye’nin de dahil olduğu 48 ülkenin katkıları ve Avrupa Kuş Sayım Komitesi’nin desteği ile hazırlanan çalışmaya göre Avrupa’da üreyen kuşların yüzde 35’inin üreme alanı son 30 yılda artış gösterirken yüzde 25’inin üreme alanı daraldı. Üreme alanı artan “kazanan kuşlar” uluslararası anlaşmalar kapsamında korunan türler. Kuşların yayılış alanlarındaki farklılaşmanın başlıca nedenleri, arazi kullanımındaki değişiklikler ve iklim krizi. Çalışmanın önemli bir parçası, WWFTürkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) katkılarıyla hazırlanan Türkiye Üreyen Kuş Atlası’nın koordinatörü Kerem Ali Boyla’ya sorduk. u Bu atlasın önemi nedir? Avrupa ölçeğinde kuşların yayılışları ve bolluklarında son 30 yılda yaşanan değişiklikler çok somut olarak belgelendi. Koruma tedbirleri, çevreye entegre politikalar için kıta ölçeğinde bilgiye ihtiyaç vardı. u Avrupa’da üreyen 596 kuş türünden bahsedilmiş, bu rakamın 313’ü Türkiye’de denilmiş. Bu durumun belirgin bir nedeni var mı? Türkiye’de bu kuşlar korunabiliyor mu? Türkiye’de 313 türün (Avrupa içindeki en zengin ülke, yabancı türleri katmazsak) olmasının nedeni biyocoğrafya ile alakalı. Kuzey ülkelerinde daha az tür, ekvator çizgisine yakın ülkelerde daha fazla tür olur. Anakaralara yakın ülkelerde daha fazla, uzak noktalarda, ada ülkelerinde veya denizle çevrili ülkelerde daha az tür olur. Çeşitli habitatlar ve topografya barındıran ülkelerde daha fazla tür, düz ve tekdüze habitat barındıran ülkelerde daha az tür olur. Türkiye’nin zenginliği, Asya ve Afrika’ya yakınlığı, karaların ortasında olması, güneyde olması, engebeli topografyası (dağlık olması) ve çeşitli habitatları barındırmasıyla alakalı. Bizim bir marifetimiz değil. Korunabiliyor mu? Hem evet hem hayır. Örneğin şah kartal, kirazkuşu Türkiye’de korunabiliyor. Ama toy, mezgeldek ve yaz ördeği korunamıyor. ÇALI ÇIRPI DİYE GEÇME! u Bazı türler de Avrupa çapında azalırken Türkiye’de sağlıklı popülasyonlara sahip, neden? Avrupa’da tarımsal üretim çok organize, tarımsal alanlar çok geniş ve nispeten düz bir topografyada. Çiftçi çok daha eğitimli, makineyi ve teknolojik imkânları daha iyi kullanıyor ve topraktan ürün çıkarma konusunda çok daha etkili. Ancak bunun yan etkileri, olumsuz tarafları da var ki tüm Avrupa çevre hareketi bununla uğraşıyor. Tarım alanlarında yaşayan tarlakuşu, bıldırcın, üveyik ve kirazkuşu gbi türler yok olmak üzere. İsviçre’de, İngiltere’de, Akdeniz ülkelerinde bu türlerin çoğu tepetaklak gidiyor. Tarlalar arasında hiçbir çit, ot, bariyer yok. Dolayısıyla kuşun, böceğin, çiçeğin barınabileceği hiçbir yer kalmamış. Ekolojik çöller yaratılmış. Bize topografya yardım ediyor. Sınırlarda, tarlalar arasında hep küçük boş alanlar, sürülemeyecek eğimli yamaçlar, su akan mevsimsel dereler veya çalılı araziler var. Tarla boyları şimdilik küçük ve sınırlar kusursuz değil. Örneğin bir sulama kanalı ve tarla arasında hep çalı çırpı oluyor. Bu nedenle kuşların, bitkilerin ve diğer hayvanların barınabileceği küçük şeritler oluşuyor. Şanslıyız. BÖYLE HAZIRLANDI u 120 bin gönüllü saha çalışması. u 48 ülke dahil oldu. u 11.075.000 km2 alan kapsandı. u 10 yıllık bir çalışma ortaya koyuldu. u 5 yılını saha çalışmaları oluşturdu. u Türkiye’de 313 tür tespit edildi. u 960 sayfa, 446 harita içeriyor. Akça cılıbıt Fotoğraf: Nizamettin Yavuz Kınalı keklik Fotoğraf: Ferit Başbuğ Gediz Deltası ve Çukurova sulak alanının kullanıma açılması ve ışıklandırılması nedeniyle tehdit altında.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear