Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 ARALIK 2020 5 Erkan Can ve Güven Kıraç'la buluştuk, korona günlerinden de insanlığın hallerinden de dem vurduk Kendini araklayacaksın Erkan Can ve Güven Kıraç, 30 yıllık dost. Pek çok projede birlikte çalıştılar, çok gezdiler şimdi de bir gezi programı hazırlıyorlar. Evde kalmaya mecbur olduğumuz bugünlerde dileyen programın tüm bölümlerini beIN CONNECT'te izleyebilir. İki usta ismin muhabbeti acayip bir lezzet katmış işe, benim en çok sevdiğim tarafı da o oldu. Bu vesileyle sohbet ettik, bol bol güldük... u Programın ortaya çıkışı nasıl oldu? Kimin fikriydi? ERKAN CAN: Vedat Atasoy’la ilk Machael’i yapmıştık... Güven’de orada başka bir lokasyonu yapmıştı... 9 kişi 9 bölgeyi anlattık. Orada, Vedat’a demiştim “Oğlum bir gün Küba’ya gidelim.” “Olur abi” demişti, aradan birkaç sene geçti, bir gün aradı,“Küba’yı yapabilir miyiz” diye. İşimiz yoktu, vaktimiz de vardı gittik Küba’ya. Sonra bu Avrupa gezisi hasıl oldu. Sicilya’dan başladık, neredeyse bütün Avrupa’yı dolaştık. GÜVEN KIRAÇ: Küba’ya da beraber gittik. E.C.: Doğru ya lan, ben onu atladım, pardon. Avrupa’yı gezerken de pandemi patladı, İtalya’dan zor yırttık. G. K.: Son dakikada! Floransa’yı çekip Bolonya’ya geçmiştik. Bolonya virüsün çok olduğu bölgeydi mart başında. İki gün sonra gelmeye kalksak kalmıştık. Kapılar kapandı. E. C.: Kim bilir neler olurdu? u Psikolojik boyutu da var virüs kapmasanız bile... E. C.: En büyük sıkıntı o zaten. Tribe girmek... u Siz bu süreçte tribe girdiniz mi hiç? E. C.: İlk eve kapanınca, girdik tabii, bi cendereye girdik. Bir hafta on gün... Sonra baktık ki olmuyor, hemen telefonlar çalıştı. “Biz bir şekilde çalışalım abi” dedik ve Karavanda programı ortaya çıktı. Beyin çalışmazsa batarsın, bir izci her zaman bir çıkış yolu bulur. G.K: Güney Amerika çekimi yapacaktık yine, içinde Küba olan. Madem dünyayı gezemiyoruz, kendi ülkemizi gezelim dedik. Karavan fikri kafamızda hep vardı aslında. Özellikle Erkan Abi’nin kafasında, izcilikten geldiği için... E.C: Hareket hali iyidir. u Karavanı nasıl seçtiniz? G.K: Önce karavan bulamadık. Herkes karavana hücum etmişti. Hâlâ da öyle. Herkes kişisel önlemlerin üst safhada olacağı tatillerin peşinde. Anadolu’da toprak satın alan çok, kendini köye atma isteği arttı. Önce bir şirket sponsorumuz oldu, şimdi de üretici bir firma bize karavan verdi. Yeni karavanımızla ilk seyahatemizi Safranbolu’ya yaptık. İNCECİK BUZDAN SINIR ŞART u Nasılmış karavan hayatı peki? G. K.: Özgürlük aslında. Zorlukları da var. Yatıp kalkıp, çekip gittiğiniz otel gibi bir yer değil tabii ki. E. C.: Her işini kendin yapıyorsun. Bu seçim meselesi. Tekne gibi. Seviyorsan olumsuzluklarına katlanacaksın, halledeceksin. Bir yaşam biçimi bulacaksın kendine. G.K: Yatmak yok. Bağlanmasını, parkı bileceksin, tenteyi açmayı öğreneceksin... Mesai istiyor. Hikâye bundan ibaret. E.C: Aslında bu işler de keyifli. Eğer öflersen püflersen, moralini bozarsan o işi hiç yapma. Fotoğraf: Vedat Arık Erkan Can ve Güven Kıraç’ın birlikte rol aldığı dizi Tövbeler Olsun, sürüyor. Vedat Atasoy’un yönettiği “Bize Gezmek Olsun” adlı Küba belgeselleri ise BluTV’de. G.K.: Karavanda programında askerlik arkadaşlarıyla da sohbet ediyoruz. Kasap Ender, lastikçi Mustafa... Öyle vefalıdır ki, herkesle irtibatlıdır. Bütün telefonları açar. Yayındayken de açar konuşur! “Erkan Abi şunu kıssana”, “Hayır oğlum kısmam.” (gülüyorlar) NEGATİF AYAĞINDAN TUTAR ÇEKER u Başınıza gelen en absürt şey? u 20 ay askerlik, uzunmuş... Bugün olsa? G.K: Yok bir şey gelmedi. Duşu kırdık! E.C.: Aynı kadroyla aynı yerde yine yaparım. Ben asE.C: Çadırı kuramadık. Dünyanın en kolay kurulan çadırı kerlikte çok eğlendim. Çok insan tanıdım. Bursa Devlet nı beş altı kişi kuramadık. Bunu da çektik. (gülüyorlar) Tiyatrosu’nda oynuyordum, Köşebaşı oyunu. Oyunu bıG.K.: Her şeyi seyircinin önünde yapıyoruz. “Biraz önce rakıp gitmiştim. Eğitimciydim, acebir anons yaptık ama o eksik bilgiymiş, doğrusu buymuş” dimiyle yatıp acemiyle kalkıyorye de söylüyoruz. Herkes gezi programı yapıyor ama ben bizimkine “walkshow” diyorum. Gittiğimiz lokasyonları dört başı mamur anlatacağız diye de kendimizi sıkmıyoruz. Zaten onu anlatan da var. Biz sohbet programı yapıyoruz yürüyerek, şakalarla, tabii bilgi de veriyoruz çok didaktik olmadan. E.C: Kendi meşrebimizce... Enseyi karartmamak için? u G.K: Kendini araklayacaksın. u E.C: Araklayamazsan yandın. u G.K: Argoca böyle (gülüyor) u E.C: Oğlum bizim argomuz... dum. Askerlik kafaya takarsan bitmez. Geçiyor günler, bak biteli 40 sene oldu! u Hep böyle pozitif mi bakıyorsunuz u Erkan Can ve Güven Kıraç, nasıl u G.K: Nişantaşı argosu. (gülüyor) hayata? dosttur? u E.C: Nişantaşı Topağacı argosu. Beyefendi G.K.: EskiE.C.: Derdini iyi anlatırsan, anlarsa hiç argosu, içinde küfür yok! den pozitifim zor değildir. Ama anlatamazsan seni kaErkenci misiniz gececi mi? demek iyi bir nırtır. Biz birbirimizi bildiğimiz için Güu G.K: İşimiz olmazsa uyuruz işimiz varsa tık! şeydi! Eskiden ven bana hiç zor gelmiyor. Sınırlarımızı biliKaçta nerde olunması gerekiyorsa o dakika negatif insanyoruz birbirimizin. O sınırlardan girmiyoruz, oluruz. lardan kaçıyoryandan dolaşıyoruz, arka bahçeden (gülüyor.) G.K: Erkan Abi zaten çelebi. Hayatı mütevazılık üzerine kurulu. Bildiğini bağırmadan çağırmadan aktarır... O abiliğini biliyor, ben kardeşliğimi... Karavan maceracı ruh mu ister? u G.K: Biraz ister... u E.C: Aynen öyle... duk, şimdi pozitif insanlardan kaçıyoruz. Yakında komple herkesten kaNe kadar yakın olursak olalım aramızda saygı hep var. çacağız! Laubaliliği yakınlık zannedersin, halbuki öyle bir şey değilE.C: Hayata pozitif bakmazsan dir. Ne kadar yakın olursan ol, incecik buzdan bir şey olmak olmuyor ki. Onu da denedik zamanınzorunda. Küçük büyük herkes için sağlıklı ilişki açısından. da, gençken yaşadık, negatif (gülüyorlar.) Negatif u Türkiye’de en çok sevdiğiniz yer? G.K.: Kuzey Ege’yi, Asos taraflarını severiz. E.C.: Çanakalle’den tut, Sarımsaklı Pilajı’na seni hep dibe çeker, ayağından tutar. Sağını solunu göremezsin. Pozitif bakınca işler değişiyor. G.K.: Enseyi karartmıyoruz. E.C.: Hiç karartmam. G.K.: Bir gün canım sıkılmış, “Oğlum, izci adam hiçkadar. Oradağan aşağı çok bir zaman enseyi karartmaz, her şartta pozitif kalmaya çalıinmem. 3540 senedir oraşır” dedi Erkan Abi. Bu lafı bana çok ilham olmuştur. Tabii lardayım. Gürdal, Erdal To ki zor ama bunu kendine düstur edinirsen belki her şeyin üssun oralı. Asker arkadaşlarım tesinden hakikaten gelirsin. Çünkü her şey geçici. Bir akışın var. Anadolu’da her yer güzel. içindeyiz. Mutlaka geçecek. Ne geçmiyor? uAskerliği de mi orada E.C.: Geçer. Neyzen, “Cennet cehennem bile geçer” diyor. yaptınız? uErkan Bey, uzaktan sert görünüyorsunuz... E.C.: Askerliği 20 ay Manisa Ba E.C.: Tatlı sert yapıyorum canım ama çok değil. tı Kışla’da yaptım. Piyade G.K.: Kendini sert zannediyor ama yumuşacıktır.. Kendier. Hizmet eri diye geçer... ne dar eder hayatı, “niye öyle tepki verdim” diye. E.C.: Kendimizle uğraşırız, kavga ederiz. Kızılderili der ki insanın içinde iki köpek vardır, biri iyi biri kötü. Hangisini daha çok beslersen o büyür. uOldum demek yok... G.K.: Hep öğrenme, hep çıraklık.. E.C.: Vay anasını diyorsun bunu hiç hesap etmemiştim, gösteriyor hayat sana, biraz radarın açıksa görebiliyorsun... G.K.: Biraz kafa yormak lazım, çok istediğiniz şey belki imtihanınız oluyor. Dünyada savaşlar var insanın içindeki savaş bitmediği için. Dışarısı dediğin senin için aslında. E.C.: Ben her gün kavga ediyorum, “oğlum şunu yap”, “oğlum bunu yap”, “baba bunu yapacağım.” Şu an cezalı, ekmek vermiyorum. Beyaz pilav vermiyorum. Koyuyorum salatayı önüne. G.K: Yersen yersin, yemezsen başka şey yok! E.C.: Yok! Bitti. uNe zamana kadar diyet? E.C.: Ömür boyu... G.K.: Ekmek en hassas noktasıydı. E.C.: Ekmek güzelse dayanamam, temel gıda abi. “Baba hadi ekmek ver!” İlerde belki bir parça atarım önüne... BARBARLIK ÇAĞI SÖYLEMİ BENİ SARSTI u Peki, salgın insanları nasıl etkileyecek? G.K.: İnsanlar her şeyi unutuyorlar. Unutmak bir yandan da bahşedilmiş bir şey, unutmasan hayatına devam edemezsin... Ama unutunca da aynı hataları yapıyorsun. Gel çık E.C.: İnsan... G.K: Zizek bu çağı dijital barbarlık çağı olarak nitelendiriyor. Bu beni çok sarstı. Online olma meselesi. Bilen var bilmeyen var. Sistem ‘anlayacaksın’ diyor. E.C.: Seyrettiğimiz o bilimkurgu filmleri boşuna değilmiş... Çip takanlar, takmayanlar... Takmazsan paranı çekemeyeceksin... Ben sanal işlerden anlamıyorum. G.K.: Sistem “Erkan Can gibiysen yoksun” diyor. Ben de çok anlamıyorum... Pandemide mecbur kaldık birbirimizle bağlantı kurduk, öğrendik. Normal şartlarda ekran başına oturtamazsınız bizi. E.C.: Ben oturup telefonda bir şey de yazamam, yazmam. uWhatsApp’tan mı? G.K: Ses kaydı atıyor oradan. E.C: Telsizden konuşurum, bitti Canlı sesimi duyarlar, duygumu hissederler. G.K: Anlaşıldı merkez (gülüyor.) Kıraç: İnsanlar gezsinler, hayat uzun değil. Giden senle dönen sen arasında çok fark olur, gezi kültürü de aşılamak amacımız biraz da. NASIL BİR DÜNYA KURULACAK? E.C.: İdealimiz, herkesin paylaştığı bir dünya. Aç insanın olmadığı, güzel bir dünya, biz bunu hep düşündük, hâlâ düşünüyorum, ondan vezgeçemem. Hakkın, hukukun adaletin olduğu bir yer olmasını isterim dünyanın. ? G.K.: İnsan odaklı olmak zorundayız. Önümüzdeki günlerde insan odaklı olup olmamayı tartışacak dünya artık. Salgında yaşadıklarımız da bunu gösterdi bize... KADIKÖY’DEN ÇIKMAM E.C.: Çekmeköy’deyim ama hayatım Kadıköy’de geçer. Paris Mahallesi, Yıldız Bakkal, Yeldeğirmeni, Hasanpaşa, Kalamış, Fenerbahçe. Başka bir yere çıkmam, muhitim orası. Kahvenin önünde postanenin köşesinde oturuyorumdur, yazın Fenerbahçe’ye inerim, hemen köprüyü geçince sağda Muzo’nun çay ocağına. Muzo da 50 senedir orada. Karavanı da Muzo’nun otoparkına çektik. Orası yazıhanemiz gibi oldu. Can: Çanakkale’den girin Kaş’a kadar gidin baba, Anadolu’da her yer güzel. Bir Kapadokya başka bir yerde yok. HILAL KÖSE Erkan Can ve Güven Kıraç’ın gezi programı Karavanda, iki bölüm sonra bitiyor. Yeni nesil talk show için hazırlığa başladılar. Türkiye’nin yedi bölgesinde dağlara çıkacaklar! Üniversitelerin dağcılık kulüpleriyle birlikte dağın tepesine çadır kurup konuk ağırlayacaklar. Helikopterle gelecek konuk isterse bir geceyi dağda geçirecek.