25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

28 OCAK 2018, PAZAR SAYFA 5 Diyalog Çağnur Öztürk Ayta Sözeri ile kaskatı bir homofobik coğrafyada katettiği ‘uzun ince yolu’ konuştuk ‘Bir şeyler söyleyebiliyor ve anlaşılıyorum artık’ Ayta Sözeri, “Aile Arasında” filminin “Behiye Hala”sı olarak hem şarkıcılık hem oyunculuk yeteneğini buluşturup ciddi bir kitleye ulaştı. İnsanların zihin haritasında ilk kıvılcımları, “Kayıp Şehir” dizisinde oynadığı Duygu için “Keşke Duygu gibi harika bir arkadaşımız olsa” dedirtmeye başlamasıyla çaktı. Benim için ise yeri apayrı, 2013’te onun hayatına, mücadelesine tanıklık yapmaya çalışıp, bir şeyleri değiştirmeye çabaladığımız bir belgesel çektik. Çekimler bitince, “Adı Gizli Özne olsun Çağnur” dedi. Ayta’nın bugün elde ettiği başarı, o zamandan da çok öngörülebilirdi. Onunla her buluşmamızda gözlerindeki zekâ, hüzün ve yetenek birleşimine hayran oluyorum. Bu röportaj aslında biraz da arkadaşım Ayta ile beraber, başarısını kutlama sohbetimiz oldu... ? Aile Arasında filminde Behiye Hala ile ciddi bir kitleye ulaştın, senin için karakterinin önemi ne? Çok uzun yıllar birçok konuda beklediğim bir karakterdi Behiye. Yani aslında varoluşuyla değil de düştüğü durumlarla komik durumda olan ve bir filmin dizinin içerisine baharat gibi serpilmiş bir trans karakter değildi. Kendi hayatı var ve sahibi olduğu bu hayatta, sevdiklerine, toplama alternatif ailesine sahip çıkmaya çalışan ve o aileden dolayı da inanılmaz kötü durumlara düşen ama bunun içinden çıkmayı da başarmaya çalışan bir kadın, bir trans kadın. Tam da hayal ettiğim gibiydi, hikâyesi olan bir trans kadındı. Ve böyle olduğu için de herkes çok sevdi zaten. Seve seve, inanarak oynadım. En sonunda da oldu herhalde. zel, hassas ve karikatürize olmadan konumlandırmış ki... Hiç konuşmadık, ben filmde böyle bir karakter olduğunu bile bilmiyordum ama filmden iki ay önce Demet’le (Evgar) karşılaşmıştık. Birlikte bir şeyler yapsak keşke diye çok istemiştik, konuşmuştuk, hadi evrene mesaj gönderelim dedik ve iki ay sonra “Aile Arasında”da beraber oynadık. Gülse, ne düşündü, ne yaptı bilmiyordum. Mesela hayatıma inci kolye soktu Behiye ile. İnci kolyenin ne kadar güzel olduğunun farkına vardım. Şimdi her yerde, sahnede falan inci kolye kullanıyorum.(gülüyor) Duygu’dan ‘Behiye Hala’ya ? Yeni dizisi Jet Sosyete’de de var mısın? Yokum, hayır... ama yarın öbür gün belli olmaz, konuk oyuncu olarak almak isteyebilir yalancı çıkarım. Behiye yalan söylemez. (gülüyor) Film, senin hem şarkıcılığını hem oyunculuğunu sergilemene fırsat veriyor... Evet, büyük şans... Bilmiyorum bu Türkiye’de ilk defa mı? Biz çekimler esnasında bir de canlı okuduk bütün şarkıları, yani stüdyoda okumadık. Orası bildiğin bir gece kulübü gibiydi ve biz gerçekten sahne aldık. Mesela neydi şarkının adı? Hep aramızda espriler yapıyorduk. Ben evli, barklı çocuklu (gülüyor), Demet de kaynımla kanlı bıçaklı diyordu. Onu tam 35 kez okuduk. Ama Büklüm Büklüm’ü bir kerede okudum. Sadece Yanayım Yanayım’ı stüdyoda söyledik. Diğerlerini de masada içimizden geldiği gibi söyledik. Gülse, hayatıma inci kolye soktu ? Biliyorum ki sana karşı inanılmaz bir merak başladı. Nasıl tepkiler alıyorsun izleyicilerden? Sen zaten arkadaşımsın, muhakkak girip bakıyorsundur sosyal medyada da. “Halacığım” diye sesleniyorlar, “hala” diyorlar. Önceki adı Behiç ile Behiye’yi birarada yazabiliyorlar. Yani hiçbir şeyin fark etmediğini gösteriyorlar. İnsanın bir isimden ibaret olmadığını, kalbi ve ruhu olduğunu ve o ruhu sevdiklerini, Behiç veya Behiye olmasının bir önemi olmadığını gösteriyorlar. Bizim halamız olur musun? diyorlar. Bu gidişle “Türkiye’nin halası” olacağım. (gülüyor) ? İzleyiciden gelen yorumlar genelde Aile Arasında’da eski filmlerinizin tadını bulmuş olmaları... Çok ilginç bir şey, biz zaten böyle bir şey olacağını anladık sette. Özellikle istemeye gelecekleri zaman evi temizliyoruz, gerçekten kendimizi öyle gördük. “Bizim Aile”, “Aile Şerefi”, “Tosun Paşa”, “Neşeli Günler”... aslında hiçbiri birbirinin devamı değil, oyuncuların rolleri de değişir ama filmler arasında hep o ortak duygusal bağ vardır. Gerçekten bunu gözüm dolarak söylüyorum, oyuncularla hepimiz bunu hissettik. O esnada Adile Naşit’in bir şey temizlediğini hissettim. Ve Kemal Sunal’ın bir yerden bir şey getirdiğini. İnanılmaz bir büyüydü. Tabii ki imkânsız aynısını yapmak ama o şarkıyı açalım mı dedik ve o şarkıyı dinleyerek çektik. İnanarak yaptığımız bir filmin, bu kadar sevilmesi bizi çok mutlu etti. ? Gülse Birsel, Behiye’yi yazarken fikir alışverişinde bulundunuz mu hiç? Bu durumla çok sık karşılaşmıyoruz; O kadar gü ? Kayıp Şehir dizisinde oynadığın Duygu ile Aile Arasında’daki Behiye Hala, her ikisi de çok özel karakterler, ortak yanları neydi sence? Duygu bambaşka bir güçteydi. Duygu biraz daha zor bir hayatın içerisinde ve varolan ailesine özlemleri olan bir kadındı. Ama Behiye gerçekten bir aile kurmuş kendine ve ailesine sahip çıkıyor. Kurduğu ailesinin başına hiçbir şey gelmesini istemiyor, gerçek ailesi ile ilgili hiçbir şey duymuyoruz, görmüyoruz. Biraz da orta yaşını almış bir şarkıcı kadın. Bir de gelir kaynağı da iyi, rahat. İzleyiciye geçen kısımsa ikisinin de çok gerçekçi olmaları. İnsanların onları gerçekten yanında gibi hissetmeleri. ‘Hayatımda bir çok perianne var’ ? “Kayıp Şehir”den başlayan ve de son olarak “Aile Arasında” ile ilerleyen süreç, insanların kafasında LGBTİ bireylere dair neleri değiştirdi sence? İnsanların zihin haritası değişti, değişiyor; bunu ilk belgeselimizde demiştim. Kafalarında bir kalıp vardı. Şu şöyledir bu böyledir. Önlerinde de iki örnek var tabii, ünlü olmuş ve seyredilen. Zeki Müren ve Bülent Ersoy. Onların haricinde bildikleri ya da gördükleri sadece haberlerde ve gazetelerde gördükleriyle sınırlı, hep olumsuzlukların içinde. Bunlarla beraber insanlar, gerçekten hayatımız olduğunu gördü, herkes gibi yaşadığımızı, nefes aldığımızı, dertlerimizin olduğunu, mutlu olduğumuzu, aslında hepimizin “ya gel efkârlandım gel şunu yapalım mı?”yı bizlerin de yaptığını gördüler. Böyle şeyler değişti kafalarında. Hem dizi hem filmden sonra, sokakta gördükleri herhangi bir trans bireye, merhaba ya da günaydın diyorlarsa, bu en büyük kazanç zaten. Çağnur Öztürk, daha önce bir belgesel için birlikte çalıştığı arkadaşı Ayta Sözeri’nin oyunculuk başarısını kutlayan bir söyleşi yaptı. ? Peki bu sürecin şu anında nasıl hissediyorsun? “Aile Arasında” bir ödül, böyle düşünmek gerekiyor. Benim almış olduğum bu ödülden dolayı da başka arkadaşlarımın hayatında da bir şeyler değişiyorsa bu da çok güzel. Yani oyunculuk yapmak isteyenler, çekinerek veya korkarak bir şey yapmayacaklar artık, daha ciddi adımlar atabilecekler, daha iyi yerlere gidecekler. Belki de benden daha iyi yerlere gelecekler, mevki hiçbir zaman benim için önemli değil. Mücadele herkesin hayatında devam etmeli, hiçbir zaman da bitmeye cek. Konumum değişse de eğer hâlâ aklımda insan hakları varsa, aktivist kimliğimden kurtulmadıysam (ki kurtulma yı kötü anlamda söylemiyorum) o zaman mücadele devam ediyor. Geldiğim nokta, yer önemli değil. Önemli olan her yerde mücadele edebilmek. İnsanların dinlediğini ve anladığını hissediyorum artık. Bir şeyler söyleyebiliyorum ve anlaşılıyorum artık demek güzel. ? Sezen Aksu sana çok des tek olan bir isim ve senin için çok değerli olduğunu biliyorum. Filmi ve Ayta Sözeri başarını görmek ona neler yaşattı? çekten tükürmek istiyorum. Eminim ki şu an daha Filmi daha izleyememiş, asistanları gitmiş iz çok ses, daha çok kadın bir arada buna karşı. Eli lemiş anlattırıyormuş aman hepsini de anlatma mizden geldiği her fırsatta hatırlamalıyız, unuttur yın diyormuş. (gülüyor) Ben de, bir an önce izle mamalıyız. Bu ülkede kadına şiddet olduğunu dü se de bir şeyler söylese diye çok merak ediyorum. şünmek değil, unutturmamalıyız. Unutmayacak Ama Yaşar Gaga hemen birlikte izlemeliyiz filmi lar, bu bitmeli, engellenmeli. Biz, bitene kadar dedi ve birlikte izledik. Büklüm Büklüm’ü okur konuşmalı, toplanmalı, yürümeliyiz. Tamam bu ken ağladığını, gözyaşlarını sildiğini gördüm. Ne gün toplandık, 10 ay sonra tekrar toplanırız değil. den ağladın? dedim. “Çünkü o şarkıda hangi duy Herhangi bir kadının başına geldiğinde, şidde guları, nasıl ve neden verdiğini hemen hemen bili te uğrayan trans kadınsa, natrans kadınsa ayrımcı yorum” dedi. lık yapmadan, gözetmeden toplanacağız. Biz, nat Hayatımda bir sürü peri anne var. Hayatımda rans kadınlar için gelip nasıl sizinle yürüyorsak, çok güçlü kadınlar var. Ne kadar güzel değil mi? lütfen siz de gelin trans kadınlar için gelin yürü Kadınların gücü... ve gerçekten bir yün. Çünkü trans kadınlar da şiddet gö şeye karar verdiklerinde, bir ye rüyor ve öldürülüyor bu ülkede. Sa re gelebilmeleri. Biz kadın dece kadına şiddet olarak değil, lar çok güçlüyüz. Sadece insana, bir canlıya şiddet ola elimizdeki o sihirli değ rak bakmalıyız. Bizler, üç neği nasıl yaratabile beş tane ağaç kesileceği ceğimizi ve dokuna zaman üzülen insanla bilmeyi öğrenmeli rız. Ağaca kıyamayan yiz. Muhakkak her insanlarız. Kimse kim kes birisinin haya senin yaşama hakkını tına dokunabilir ve alabileceğini düşün birisinin hayatın mesin. Hiç kimse, na da değişiklik yapa musunu bahane edip bilir. Biz, erkekler karısını, kız arkadaşını için inşa edilmiş ata öldürebileceğini düşün erkil bir toplumda ya mesin, bunu durmadan şıyoruz. Ve azıcık kar hatırlatalım. delen çiçeği gibi kafamızı güneşe doğru çıkartabiliyorsak, bizler çok güçlü kadınlarız zaten. Çok şeyi değiştirebiliriz. Sokaklardan, binalara kadar her şeyi değiştirme gücümüz var. Ayta Sözeri , Gülse Birsel’in yazdığı, Ozan Açıktan’ın yönettiği “Aile Arasında” filminde Derya Karadaş ile. ? Gündemi takip ediyor musun? Örneğin son olarak 115 hamile çocuk haberini okudun mu? Ben her gün gazete okuyorum. Benim bazen gerçekten haber izlemeye dayanacak gücüm olmadığı düşünüyorum. ‘Kadına şiddeti unutturmamalıyız’ Çünkü çok üzülüyorum, herhalde yaşım da ilerlediği için de fazla duygusalım artık. Nasıl olur diye sorup kendi kendime uyuyamıyorum bu sefer de. Gazetelerde güzel şeyler okumak istiyorum, atıyo ? Ülkemizde yoğun olan kadına şiddet ile ilgi rum nasıl uzay mekiği yaptığımızı falan okuyalım. li neler demek istersin? Bu ne kadar kötü bir şey, 18 yaşın altında hami Kadına şiddet dememeliyiz artık, kaçıncı yüz le olan 115 çocuk... Bu nasıl bir ayıp. Ben bu ül yılda yaşıyoruz. Bu bir belgesel mi ya? Bir asla kede sokakta gördüğüm 18 yaşın altındaki her ço nın ceylanı yeme belgeseli mi? Nasıl birisi... bir cuk için utanmaya başladıysam... Çünkü bu be kadının, bir hayvanın canını, bir canlının canı nim utancım. Bunda benim de payım var demek nı acıtabilir. Bunlar oturup düşünemeyeceğimiz ki, ben de konuşamamışım, ben de yapamamışım. ayıp şeyler. Evet gidip o şiddeti göstereni döv Herkes birazcık düşünecek. Bu o kız çocuğunu mek istemiyorum, gırtlağını sıkmak istemiyorum hamile bırakanın değil sadece, bu hepimizin ayıbı. ama “çok ayıp bu yaptığın” diyerek suratına ger Ve bu ayıpla utanmalıyız. ‘Her gün mutlulukla uyanıyorum’ ? SİYAD Ödülleri’nde en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında aday gösterildin... Muhteşem bir şey değil mi? Bir ağaç ekiyorsun ve koskocaman oluyor ağaç. Ve bu o koskoca ağacın ilk meyvesi. Ödülü almak, almamak bunlar hiçbir şeyi değiştirmiyor. Ben artık orada bir adayım, ilk 5’e sokmuşlar beni. Sinema yazarlarının beni görmesini sağlamışım. Bu ilk meyve, o yüzden o kadar değerli ki, bir ömür boyunca unutulmayacak bir meyve, hem benim için hem de bütün trans kadınlar için. ? Bundan sonra neler yapacaksın, yapmak istiyorsun? Birçok şey yapmak istiyorum. Şu anki büyüden çok mutluyum ama bir dizi ve başka sevdirebileceğim bir karakter istiyorum. İnsanların beni özlemesine engel olmak istiyorum. Şu an zaten yayında olan bir diziyle görüşüyorum. Sonra bir internet projemiz var. Belki sahneye çıkmaya ara verip onu yapacağım. Şarkı söylemekle ilgili bir youtube projesi. Ve de bu bana Demet Evgar’ın sözü, o yapıyor bana. Ancak zamanı belli değil. Güzel şeyler var, olacak daha, her gün mutlulukla uyanıyorum. C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear