Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
29 TEMMUZ 2012 / SAYI 1375 5 2 1 1. Eşcinselliğin ne “günah”, ne de “hastalık” olarak görülmediği zamanlara ait bir ev eşyasının betimlemesi... 2. Mehinacu kabilesi 3. Hindistan’da kamasutra motifleriyle süslü bir tapınaktan... 4. Özellikle Antik Yunan medeniyetinde seks vazo, sürahi gibi eşyaları süsleyecek kadar günlük hayatın içindeymiş. 5. Yarı keçi yarı insan Pan, aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite’e yaklaşmaya çalışıyor. Orgazm, insanlık tarihi kadar eski onathan Margolis’in yazdığı ve Agora Kitaplığı’ndan çıkan ‘O’: Orgazmın Mahrem Tarihi, yeryüzündeki her toplulukta, her kültürde kendine yer bulan orgazm dürtüsünün peşine düşüyor. Üstelik öyle tek bir bakış açısıyla değil, bugüne kadar orgazm üzerine çıkan bütün kaynakları tarayarak; biyolojisi, antropolojisi, psikolojisi ve teknolojisi hakkında bilgiler vererek. Mağaralarda yaşayan atalarımızın günümüze bıraktıkları kanıtlar da var kitapta, “Sex and The City”nin yarattığı dünya da... Şimdi size o dünyadan birkaç bilgi sunacağım, ama dahası için kitabı mutlaka okuyun... Oldukça ciddi bir iddia atarak başlıyor kitabına Jonathan Margolis: “C19 H28 O2 bileşiği hem erkek hem kadında cinsel arzunun asıl jeneratörü olan testosteron insan tarihindeki en etkili kimyasal maddedir”. Orgazma duyulan arzunun tarihin seyri üzerine baskı yaptığı bir gerçek. Bunun için ikna edici örnekleri de var Margolis’in; Cleopatra’yla cinsel zevkin peşinden koşmak için kariyerini bırakan Romalı general Antonius; neredeyse ESRA bütün Kennedy ailesi; baştan çıkardığı yüksek AÇIKGÖZ rütbeli müttefik subayından gizli askeri bilgiler elde eden Hollandalı Nazi casusu Mata Hari; seks işçisi Christine Keeler, Londra Sovyet Elçiliği’ndeki bir deniz ataşesiyle paylaştığı öğrenilen ve sonunda hükümeti deviren İngiliz Savunma Bakanı John Profumo, Bill Clinton’ın Oval Ofis’teki seks skandalı ve tabii ki dünyadaki en arzu edilen kadınlardan biriyle evliliğini, daha yaşlı bir kadınla ilişkisi için terk eden Prens Charles... Asıl ikna edici bomba da şu ki, sonuçta bu satırları okuyan sen de dahil “herkes orgazm isteyen ve elde eden en azından bir kişinin sonucu”! Dünya Sağlık Örgütü’ne göre her gün 100 milyondan fazla cinsel ilişki yaşanıyor. “Erkekler ve kadınlar belki de yaklaşık 100 bin yıldan beri eğlence amaçlı cinsel ilişki yaşıyor” diye başlıyor hesaba, “İşlemi devam ettirirsek ve MÖ 98.000’den bu yana dünya nüfusunun hayli artırdığını da hesaba katarsakinsanoğlunun bugüne değin 1.200 trilyon kez seks yaptığını söyleyebiliriz”. Bitmedi, asıl ilginç kısım şimdi başlıyor: “Hem erkek hem kadın için ortalama alınırsa, orgazmın her biri on saniye kadar sürer. Haftada iki diye düşünülen ortalama cinsel ilişki sıklığıyla, bireylerin çoğu haftada yalnızca 20 saniye, ayda 1 dakika, yılda toplam 20 coşku dolu dakika yaşayacaklardır. İyimserliğin sınırında, cinsel bakımdan elli yıl aktif kalacağımızı varsayarsak, o zaman 10 saat civarında orgazmdan zevk almayı umabiliriz; belki en hırslı mastürbasyon yapıcılar için bu rakamı 20 ya da 30 saate çıkarabiliriz”. İşte bunca yaygara yapılan, peşinde koşulan, 400 sayfalık kitaba konu olan orgazm pratikte bu kadar kısa. Yine de orgazmdaki seratonin salımı ve ani kas gevşemesi, sahip olduğumuz en etkili ve yaygın ilaçları oluşturuyor. Peki orgazm çağlar içinde nasıl bir yol izledi, iyileşti ya da kötüleşti mi? Margolis’e göre, ne kadar uygar hale gelirsek, seksle içgüdüsel bağımız o kadar çok kopuyor ve böylece basit seks hazzı çok karmaşık bir iş haline geliyor. Oysa zoolog Desmond Morris’in 3 Dünyadakı seks algısı !Kung yerlileri seksi hem bir hayatta kalma hem de zevk aracı olarak yiyecekle eşitlerler. !Kung kadınları orgazm talep ederler; eğer bir adam “işini bitirmişse” kadın da tatmin olana kadar sekse devam etmelidir, derler. Bir kızın düzenli seks olmadan büyürse, aklını kaybedeceğine ve sonunda ot yiyip öleceğine inanırlar. Muria’lar seksüel zevke bir kadın hakkı, onun âdet ve çocuk doğurma acılarının telafisi olarak bakarlar. Amazon havzasındaki Mehinacu kabilesi için seks başlıca boş zaman meşgalesidir (üstte). Pasifik’teki Mangaia Adası’nda on üçon dört yaşındaki küçük oğlanlar, yaşlı kadınlar tarafından erotik sanatlarda eğitilir. Tipik olarak “iyi” bir kızın on üçyirmi yaş arasında üçdört sevgilisi vardır ve bütün kadınlar ilişki esnasında, genellikle birkaç kez orgazm olduklarını söylerler. Sambia erkeğine kuvvetli sperm sağlayan anahtar eylem, erkek erkeğe fellatio’dur. On yaşlarından itibaren oğlanlar uygun bir vericiden her gün fellatio yaparak semen almaya çalışırlar. Bir oğlan alıcı olarak altıyedi yıl geçirdikten sonra bir verici olur. J 4 “Yaşayan en şehvetli primat Homo Sapiens’tir” demesi boşa değil. Zevk adına seks yapmanın Taş Devri insanları için de geçerli olabileceğini bize duvar resimleri gösteriyor; Güney İngiltere’de kireç taşı tepelerine oyulmuş devasa, kalkmış penisli erkek sembolleri mesela. Uygarlık tarihini bir nevi kadının seksüel arzularının yüceltilmesinin tarihi olarak görüyor Morgalis; “Nuh nebiden beri ‘mağara’ kadınının seksüel inisiyatifi ele aldığı ve erkeğin daha sonra olduğu kadar talepkâr, yırtıcı ve uçkuru gevşek olduğu, yalnızca feministler değil, akademisyenlerce de kabul gören yaygın bir varsayımdır”. Bunda orgazmı yaşatma ve yaratma gücünün kadının elinde olduğuna inanılması etkili, kuşkusuz. Ancak kadın, Neolitik dönemle tahtından indirildi. Jonathan Margolis’in Agora Kitaplığı’ndan çıkan kitabı ‘O’: Orgazmın Mahrem Tarihi, geçmişten bugüne, biyolojiden antropolojiye, psikolojiden teknolojiye kadar geniş bir yelpazede ele alıyor konuyu. Kitabına iddialı bir girişle başlıyor Margolis: “C19 H28 O2 bileşiği hem erkek hem kadında cinsel arzunun asıl jeneratörü olan testosteron insan tarihindeki en etkili kimyasal maddedir”... Okudukça hak vermemek elde değil... Çiftçiliğin ortaya çıkışı ve mülkiyet kavramıyla birlikte erkek, kadına ve doğurganlığına da sahip olabileceğini sandı çünkü. Böylece erkeğin kadın cinselliğini kontrolü başladı. Seks artık sırf zevk olmaktan fazlası, tarlada çalışacak işçilerin üretimini sağlayan bir işti. İlk Hıristiyanların zamanından Akıl Çağı’na kadar seksüel özgürlük ve zevke gerici bir güç, uygarlaşmamış insanların, hatta hayvanların tarzına dönüş gözüyle bakıldı. Bu bazen öyle sert noktalara ulaştı ki, 1960’larda İrlanda açıklarındaki İnis Beag Adası’nda yaşayan Hıristiyan bir topluluk, hayvanlara bile çıplak dolaştıkları için günahkâr gözüyle bakıyor, sopalıyordu. Yıkanma bilinmiyor, giyinme yalnızca yatak örtüsünün altında yapılıyor, bebekler emzirilmiyor. Seksüel heyecanın her hali dayakla cezalandırılıyor. Evli çiftler iç çamaşırlarını çıkarmadan sevişiyordu. Sonunda topluluk doğumlar olmamasıyla kendi sonunu getirdi! 18. yüzyılda tıbbi metinler bile seksüel zevki ele almazken, Batı’da kadının payına düşen “yüce ruhsal varlık” rolü onu yine dünya zevklerinden uzak tuttu. Afrika, Asya ve Ortadoğu’daysa uygulanan bir ritüelle kadın vahşice cezalandırılıyor: Kadın sünneti! Klitorisin bir parçasının ya da tamamının kesilip çıkarıldığı veya büyük dudakların birbirine dikildiği bu cani uygulama, bütün yasaklamalara rağmen bugün de sürüyor. Birkaç ilginç not Pek çok yasağa ve aşağılanmaya rağmen İskoçya’da Beggar Bennison adlı bir işadamının kurduğu Wig Club’da (sağda) “serbest seks zevki” etrafında örgütlenildi. Bu kulübe katılacak aday, tam ereksiyon olana dek tahrik ediliyor ve bir törenle mastürbasyon yaparken izleniyordu. Mastürbasyon o kadar “tiksinilen” bir şey haline getirildi ki, hayvanlarla seks bile mastürbasyondan önce sahneye girdi. Jean Jacques Rousseau’nun (solda) bir mastürbasyon bağımlısı olduğunu ve bunu 1792 tarihli İtiraflar’da “dürüstçe ve samimiyetle” anlattığını biliyor muydunuz? Uygarlaşmış eğlence için seks faaliyeti düşündüğümüzden de geriye götürülebilir. Johnny Come Lately: A Short History of Condom kitabının yazarı Jeannette Parisot’ya göre, Fransa Dordogne’deki MÖ 1015.000 yıllarına tarihlenen bir fresk, sekste kullanılan bir kılıfın kabataslak ilk belgesini sunuyor. Büyük dinler henüz inşa aşamasındayken Antik Mısır’da insanvari seks eylemlerinin her FREUD’UN TUTUCULUĞU 19. yüzyılda cinselliğe karşı “temizlenmiş” Batı bakış açısı, gezegenin pek çok yerinde yeniden üretildi. Böylece eşcinsellik lanetlendi. Viktoryen döneminin seks üzerindeki en önemli ismi Sigmund Freud bile, mastürbasyonun büyüdükçe insanın kendinden iğrenmesine neden olacağını söyleyerek, çocuklarına uzak durmalarını tavsiye etti. Dönemine göre cinsellik konusunda ileri olan Freud’un diğer bir tutuculuğu ise, “penis hasedi”ndeki ısrarcı tavrıyla kadın cinselliğine karşıydı; “Klitoris orgazmı ‘olgunlaşmamıştır’, gelişen kızlar klitoris erotizmlerini ve penis hasetlerini bir çocuk arzusuna yöneltmelidirler ve klitoris orgazmından ‘vajinal’ orgazma mastürbasyondan çok ilişki esnasında geçmeyi başaramayan her kadın frijittir”. Yine de, 1920’lere kadar Avrupa ve Amerika’daki kadınlar, pratik ev aletleri kisvesiyle saygın kadın dergilerinde reklamları yapılan vibratörleri satın almaktan geri durmadı. Neyse ki, 1946’da radikal psikiyart Thomas Szasz “Mastürbasyon: insanoğlunun ana seksüel faaliyeti. 19. yüzyılda bir hastalıktı; 20. yüzyılda bir tedavi” diyecekti ki, insanlar artık haz şeyin, evrenin çıkış kaynağı olduğuna inanılıyordu. Firavunların görevlerinden biri, suyun içinde mastürbasyon yaparak, yılda bir kez Nil’e bereket vermekti. Çinlilerin Tantra seksi Hıristiyanlıktan 500 yıl ve Hindu felsefesinden birkaç yüz yıl önce ortaya çıktı. Yine de üreme kaygısından uzak, nihai orgazm peşinde koşmaya dinsel saygı Çin’den ziyade Hindu dünyasında görülür. Kamasutra’yı hatırlatmama, Kamasutra’daki figürleri süsleyen tapınakları söylememe gerek yoktur herhalde? Evli çiftler arasında karşılıklı isteğe dayansa da oral seksi yasaklayan yasalar olduğunu hatırlıyor musunuz? Çok uzak değil, 1961’de karısıyla oral seks yaptığı için beş yıl ceza almış insanlardan bahsediliyor kitapta. 5 duygusunun sağlıklı olduğuna karar kılabilsinler... 20. yüzyıl sekse yeni bir boyut kattı, şimdi seksin geleceği konuşuluyor. Orgazma herkesin ulaşıp ulaşamayacağı... Cinsel özgürlüğü savunmak artık bir doğaya dönüş argümanı değil, aydınlanmış geleceğin bir timsali. İki cins için de orgazm peşinde olunan bu dönemde, kadınların “soğukluk”la ithamının yerini erkeklerin “performans” baskısı aldı. İnsanın “bir yıl içerisinde kendinden geçercesine yaşadığı orgazm dakikalarının toplamı on iki dakika”yı bulsa da, ömürler, kuşaklar, çağlar boyunca bu dürtünün peşinde koşmuş insan ya da bu dürtüden korkmuş. Hâlâ, cinselliğimizle huzur içinde olmak için çok yolumuz var, ancak daha doğru bir yolda ilerliyoruz. Nereye mi? Bırakalım Margolis yanıtlasın: “Zamanımızın ne az ne büyük kısmını işgal etmesini sağlayan bir perspektif içinde, orgazm peşinde koşmaktır doğru güzergâh”... Sonuçta Schopenhauer’in dediği gibi, “İlişki arzusu, türü yaşatan ruhtur.” C M Y B C MY B