Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
3 HAZİRAN 2012 / SAYI 1367 5 ABD’de başladığı fitness kariyerine aktörlüğü de ekleyen Murat Tavman’ın Türkiye’de yapmak istediği çok şey var. Ancak bunlardan biri formatını kendi hazırladığı televizyon programı ama en önemlisi sinemada eksik olduğunu düşündüğü bir aksiyonmacera kahramanını canlandırmak. Sulukule’de isyan şarkıları ulukule’nin yıkıntıları arasında ortaya çıkan bir oluşum Tahribadı İsyan. Mahallenin kaybolan kültürü içinden çıkıp isyanlarını “hiphop”la dile getiriyor Asil Koç, Burak Kaçar, Veysi Özdemir ve Timur İliyaz. Yaşları 20 bile değil ama ettikleri laflar çok yaşlı; doğaldır, yitip giden bir geçmişin ardından konuşuyorlar. “Hiphop”la nasıl tanıştınız? Burak Kaçar: Altıncı ya da yedinci sınıfa gidiyordum. İnternetten keşfettim. Önce break dans kursuna başladım. Baktım dans bana göre değil. 2007'de bir ağabeyimi keşfettim, müzik yapıyordu. Arada sıkıştırdım, “hiphop”la ilgilendiğimi söyledim, “getir yaptıklarını bir bakalım” dedi. Evinde ufak bir stüdyo kurmuştu, ilk kaydımı orada aldım. Sonra Asil'le tanıştık, lisede sıra arkadaşıydık. Asil'in rap dinlediğini biliyordum. Yazdıklarımdan bahsettim. O da “ben de yazıyorum” dedi ama yazmıyormuş. Asil Koç: Ben de ona küçük düşmemek için öyle dedim ama çok dinliyordum o zamanlar. B. Kaçar: Sonra dedik ki “bir şeyler yapalım, grup kuralım.” A. Koç: Zaten tam yıkımın başlangıcıydı. Mahallede dernek kuruldu. Başkan Şükrü Ağabeyle konuştuk. Dedi ki “madem böyle bir müzik yapıyorsunuz, bari bizim yaşadıklarımızı anlatın.” Biz de öyle yaptık, aslında Sulukule’de yaşayanların da sesiyiz. Veysi Özdemir: Benim maceram Aksaray’da başladı. Adana’dan yeni gelmiştim. Dans eden bir ağabey vardı. Onunla başladık. Sonra Timur’la tanıştık. Kendimi dansla ifade edebiliyorum ama rap daha iyi geldi. İsmi nasıl buldunuz? A. Koç: Önce tahribatı bulduk. Sonra dedik ki “çok klişe bu, biraz süsleyelim.” Tire koyduk araya, biraz Osmanlıca gibi oldu. Zamanla anladık ki evler yıkıldıkça insanların hayalleri de yıkılıyor, isyan da buradan çıktı. Burada olanları ne zaman fark etmeye başladınız? A. Koç: Gözümü açtığımdan beri buradayım. Her şeye şahit olduk. Çok yakın arkadaşlarımız yıkım yüzünden bizden ayrıldı. Bizim S Cüneyt Arkın olmak istiyor Röportajlar: DENİZ ÜLKÜTEKİN urat Tavman spor yaşamına çok farklı yönler eklemiş bir isim. Lise yıllarında ABD’ye gittiğinde başlayan sporla dolu hikâyesine zamanla film yapımcılığı, aşçılık da eklenmiş. New York’ta çektiği uzun metrajlı filmlerle dikkat çeken Tavman Türkiye’ye döndükten sonra özel spor koçluğu yapmaya ve televizyon programlarına katılmaya devam ediyor. Şimdiki hedefiyse formatı kendine ait olan televizyon programını hayata geçirmek ve ardından aksiyon karakteri olarak sinemaya atılmak. Sporla sinemayı nasıl bir araya getirdiniz? Aktörlük uzun zamandır içimde olan bir şeydi. Aslında şöyle başladı; koşmak için sokağa çıktığımda kulaklıkla müzik dinliyordum ve geçtiğim yerlerde kafamda hep sahneler canlanıyordu. Bu sahneleri zaman içinde çekmeye başladım ve ortaya kurgusu olan bu filmler çıktı. Ben yönettim bu filmleri. İçlerinde bir kurgu var. Standart bir fitness filmi gibi değil. Çok çeşitli mekânlar kullanıyoruz. New York Film Akademisi’nde yaz workshopları için burs almıştım. Orada da geliştirdim ama daha çok içimde olan bir şeydi. Bir mekâna gittiğimde kameranın beni nasıl çekeceğini ve nasıl poz vereceğimi hemen kafamda canlandırıyorum ve ona göre çekiyorum. Televizyon programınızın formatından bahseder misiniz? Yine çektiğim filmler gibi. Bugüne kadar yapılan programlarda bir koç çıkıyordu ve birkaç hareket gösteriyordu. İzleyiciyi bu şekilde ekran başında uzun süre tutmak zor. Benim programımda yine bir kurgu var. Farklı mekânlar ve çalışmak için farklı malzemeler kullanılıyor. Rocky 4’ü hatırlayın. Orada Rus rakibi donanımlı şekilde çalışırken Rocky de aynı antrenmanları dağ başında yapıyordu. Televizyon programının ardından aktörlüğe de yönelmek istiyorsunuz sanırım. Hollywood’a baktığınızda seri filmleri ve kahramanları görürsünüz; Rocky gibi. Bence Türkiye'de bu konuda bir eksiklik var ve ben bu eksikliği gidermeye adayım. Sırf kamera karşısında kaslı görünecek değil tüm aksiyon sahnelerini dublörsüz çekebilecek bir karakterden bahsediyorum. Mesela Cüneyt Arkın öyle bir karakterdi. Şu an Türk sinemasında bu konuda bir boşluk var. M Sulukule’nin yıkıntıları üzerinde artık Tahribadı İsyan’ın sesi yankılanıyor. yaşadığımız yeri de yıkacaklar. Ancak elden gelen bir şey yok. Olaya biraz da Polyanna gözüyle bakmak lazım. Burasının yıkılması bizim bir araya gelmemize sebep oldu. Sulukule Sanat Atölyesi açıldı, Funda Oral’la tanıştık ki, o birçok şeye vesile oldu. Londra’ya gittik, prodüktör bulduk. Konser, stüdyo tecrübeleri kazandık. Atölyede sadece “hiphop” değil ritm dersleri de oluyor. Artık ritimci arkadaşlarla ortak işler yapmak istiyoruz. Şarkılarda nelerden bahsediyorsunuz? A. Koç: Yayınlanmış elliye yakın şarkımız var. En az otuzunda sözlerin arasında burada olan Murat Tavman spor koçluğu yapıyor... Vücudunuzu bu şekle sokmanız ne kadar sürdü? Yaklaşık 15 yıl. Peki bunun için nasıl bir hayat yaşamak gerekiyor? Bir gününüzü anlatabilir misiniz? Son derece disiplinli olmak lazım. Bahsettiğim süre sırf kasların oluşması değil daha çok oluşan kasların vücuda oturması için önemli. Bir günümü anlatacak olursam; sabah altıda kalkıyorum yaklaşık iki saat koşup eve dönüyorum. Dışarı çıkarken kendi hazırladığım yemeklerimi alıyorum. Bunun dışında bir şey yemiyorum. Çünkü çalışmanız kadar beslenmeniz de çok önemli. Yemeklerim tamamen kendi bulduğum tarifler. Nişasta çok az ve genelde lifli gıdalardan oluşuyor. Tabii haftada bir ya da iki gün benim de özgürlüğüm var. O zaman istediğim şeyi yiyip içiyorum. Bu da önemli çünkü vücudu tamamen diğerine alıştırmamanız lazım. Fenerbahçe’nin kadın basketbolcularıyla çalıştınız. Nasıl bir performans gelişim sağladılar? Evet üç basketbolcuyla çalıştım. Bana geldiklerinde maç içinde yorgunluk, maçtan sonraki gün idmanda enerji kaybı gibi sıkıntıları vardı. Beslenme alışkanlıklarını değiştirdik. Öncesinde takım kamplarında önlerine ne konulursa sorgulamadan yiyorlardı. Artık tıpkı benim gibi kendi beslenme programlarına sadık yaşıyorlar. Bu da performanslarını bir hayli arttırdı. Kıvanç Tatlıtuğ’un vücudunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunu hep soruyorlar. Kısa vadede başarılı bir iş ama bir 15 yıl gibi değil elbette. Bu tabii ekranda görüntü amaçlı yapılan bir çalışma ama ileriye dönük olması için devamlı hale getirmesi gerekiyor. www.murattavman.com sıkıntılar var. Her şeyi anlatıyoruz. Bizim yaptığımız “rap”te hiçbir şey hayal ürünü değil. Bir klip çektik, Sultan Tunç prodüktörlüğünde. Orada da surları kullandık. İdolleriniz kimler? A. Koç: Ceza dinleyerek başladım. Ama şu an daha çok Eminem gibi yurtdışındaki müzikleri dinliyorum. İngilizce bilmediğim için neler anlattıklarını bilemiyorum ama teknikleri hoşuma gidiyor. Türkiye’den pek kimse yok. B. Kaçar: Anlattıkları bize yakın değil. Çok hayali işler. A. Koç: Çoğu kız tavlamak için rap yapıyor. Kimisi içtiği cigarayı anlatıyor. Türkiye’de rap dinleyenlerin yaş ortalaması çok küçük ve bu kardeşlerimize kötü örnek olunuyor. Bayağı bir ilgi var üzerinizde. A. Koç: Yaptıklarımız içimize sinmiyor. Artık Sulukule'den çıkacağız ve sırtımızda bir yük var. Bu yükü seve seve taşıyoruz. Yapmak istediğimiz şu; protest rap yapıp televizyona çıkarak bunu olabildiğince çok insana izletmek. Roman kültürüyle “hiphop”u birleştirmek gibi bir derdiniz var mı? B. Kaçar: Dokuzsekiz diyorsun. A. Koç: Çok da güzel oluyor. Teknik eksiklikler sebebiyle şu anda kendi “beat”lerimizi yapamıyoruz. Bu bizi engelliyor. Ancak para verip beat alıyoruz. Artık çalıştığımız kişinin yeteneğine bağlı. Bu sentez işini ancak kendimiz oturup yaptığımız zaman tam anlamıyla başarabiliriz. Yıkımlar sonrası ne olacak? A. Koç: Artık hiçbir aile gece çıkıp sabaha kadar sokakta oturmuyor. Herkes kabuğuna çekildi. İnsanlar burada dursa ne olur, durmasa ne olur? Bir insanın yattığı yerde gözünü kapayıp başka yerde açması gibi bir şey. Timur sen grubun dans işlerinden sorumlusun sanırım. Timur İliyaz: Evet sadece break dans yapıyorum. İlk önce ağabeyim yapıyordu. Bana izin vermiyordu. Ortam kötüydü. Şimdiki gibi bir “hiphop” eğlencesi yoktu. Ağabeyim sonra yurtdışına okumaya gitti. Benim de içimde var. Başladım. Kendi mahallemden birtakım oluşturdum. Veysi’lerle tanıştık, böylece bir araya geldik. Dans ve hiphop uyumu zor mu? T. İliyaz: Ritimler yakın olduğu için ikisini birbirine bağlayabiliyoruz, zor olmuyor. Kadın gözüyle hayat ayata bir de kadınların gözüyle bakmaya ne dersiniz? Anadolu Hayat Emeklilik'in bu yıl altıncısını düzenlediği “Kadın Gözüyle Hayattan Kareler” fotoğraf yarışmasında derece alan 44 fotoğraf H Fotoğraflar sırasıyla Emel Taranoğlu (Bakış), Eda Kum (Bekleyiş) ve Özlem Gün Bingöl’e (Kırık Ayna) ait. C M Y B C MY B bir kitapta toplandı: “Kadın Gözüyle Hayattan Kareler '12”. 1207 kadının 5527 eserle katıldığı yarışmanın birincisi “Bakış” eseriyle Emel Taranoğlu oldu. İkinciliği “Sıcak Simit”le Hülya Kurt, üçüncülüğü ise “Bekleyiş”le Eda Kum aldı. Sokağın, evin, acının, neşenin, hüznün, doğumun, günün, gecenin kısacası hayatın her anının kadın bakışıyla bir analizi bu fotoğraflar aslında. Sözü fazla uzatmadan size o karelerden birkaçını sunalım...