25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

2 BİR dernek 3 HAZİRAN 2012 / SAYI 1367 AYŞE YILDIRIM BİR mekân 45’lik zamanların tünelinde 17 yıl çerideki herkes zaman tüneline yolculuk yapmış gibi hissediyordu kendisini. Kapıdan her gireni dj kabinindeki Hakan Eren tek tek anons ediyordu. Uzunca bir süre herkes birbirine “Aaa bu o mu?”, “Aaa bak şurada kim var” demekten kendini alamadı. Dile kolay, 70’li yılların sanatçılarıyla birlikteydik. İ Hepsi bir köşede hem birbirleriyle hem de sevenleriyle özlem gideriyordu. Neşe Karaböcek, Baha Boduroğlu, Banu Kırbağ, Berkant, Bilgen Bengü, ErcanTurgut, Ersan Erdura, Gökben, Meral Zuhal, Metin Ersoy, Nil Burak, Rana Alagöz, Selçuk Alagöz, Selçuk Ural, Semiha Yankı, Sevda Karaca, Seyyal Taner, Tülay Özer ve Yeliz… Kimi zaman canlı, kimi zaman playback yaparak geçmişe götürdüler herkesi o gece. Gerçi onların şarkıları hiçbir zaman geçmişte kalmadı ya… Bulunduğumuz mekân da bunun en canlı kanıtıydı aslında; 45’lik barın doğum günündeydik hep birlikte. 17. yaşını kutluyordu 45’lik. Ve adına uygun olarak 45’lik plakların efsane isimlerini ağırlıyordu. Hayatta olmayanları ise şarkılarıyla anıyordu. Sadece onlar mı? Pınar Aylin, Reyhan Karaca, Zeliha Sunal, Arda Esen, Levent Can, Yavuz Oğhan, Mehmet Aslan, Can Dündar, Hıncal Uluç, Ali Eyüboğlu, Mazlum Çimen, Birol Güven gibi 45’lik’in hem dostları hem de müdavimleri de oradaydı. 45’lik’in sahibi Fuat Akyol, yaş günü pastasını keserken 45’liğin bir eğlence mekânı olmanın ötesinde bir kültürel mirasın takipçisi olduğunu söylüyordu. 17 yıldır Beyoğlu’nda duruşundan ödün vermeden varlığını sürdüren ve 70’lerin sıcaklığını bugüne taşıyan 45’liğe daha nice yıllara. Defne barış sofrasını Stuttgart’ta kuruyor O n yıllık bir yolculuk onların ki. İki ülke arasında kültürel bir alış veriş, dostluğa, barışa ve birlikteliğe her yıl daha da büyüyen bir adımdı attıkları. Bir kaçında ben de eşlik ettim bu yolculuklarında. DefneDafni Türk Yunan Dostluk Derneği’nden söz ediyorum. Derneğin 10. yılı nedeniyle geçenlerde İstanbul’da Zarifi’de yine barışa sofra kuruldu ve “10. yıl pilavı” hep birlikte yendi. Defne Türkiye’nin dönem başkanı emekli büyükelçi Yalım Eralp, her zamanki zarifliğiyle yemeğe gelenlere teşekkür ederken derneğin amacını ve bu yılki buluşmayla ilgili bilgilendiriyordu: “Biz gönlü bol, parası yok olan bir derneğiz. Çalışmalarımızı büyük bir özveriyle yapıyoruz. O yüzden fikir ve düşünce olarak herkesin desteğine ihtiyacımız var.” İlk kez 2002’de Bozcaada’dan “Dalga” diyerek yola çıkan Türk ve Yunan Defneleri, 2003’te Çanakkale’de barışın ve dostluğun “Rüzgâr”ını estirdiler. 2004’de Aleksandapolis’te (Dedeağaç), Midilliği’de, Asos'ta, İstanbul’da “Köprüler ve Duvarlar”ın peşine düştüler. 2005’te Selanik’ten İzmir’e “Limanlar”da buluştular. 2006’da Denizli’den Samos’a “Çevre, Yaşam ve Barış” için yola çıktılar. 2007’de Antalya’dan Rodos’da “Yüzleri Yüzlerimiz” dediler. 2008’de Aydın’dan Fourni’ye “Su ve Işık” için el ele verdiler. 2009’da KavalaKapadokya arasında gecikmiş bir “Kavuşma”yı gerçekleştirdiler. 2009’da Ksanti’den (İskeçe) Prens Adaları’na “Binlerce Güvercin” olup uçtular. 2011’de ise ilk kez iki ülke sınırları dışına çıkıp Avrupa’ya, Fransa’nın Strazburg kendine “Diyalog”larını taşıdılar. Bu yıl da yine Avrupa yolundalar. 1517 Haziran’da Almanya’nın Stuttgart kentinde yapılacak festivalin teması ise “Sivil Toplum Buluşmaları”. Stuttgart kentinin neden seçildiğini Yalım Eralp açıkladı: “Stuttgart da tıpkı İstanbul ve Selanik gibi farklı etnik, dinsel ve kültürel yapılara ev sahipliği yapıyor. Nüfusunun yüzde 40’ı göçmen kökenli. İstanbul ve Selanik belediyeleriyle yakın ilişkileri var.” Akademi, sanat, basın, müzik, gastronomi alanında Türkiye ve Yunanistan’ın tanınmış isimlerinin gerçekleştireceği söyleşiler, konserler, yemekler, sergiler, belgesel ve multivizyon gösterimleri hem Türk, Yunan ve Almanlar başta olmak üzere bütün Stuttgartlıları kucaklayacak bu yıl. Zaten Stuttgart’ta kurulacak barış sofrası da bunun en güzel kanıtı olacak. Hep birlikte SimitKuluriPretzel yapılıp yenilecek. Biri Türklerin, biri Yunanlıların, biri de Almanların yiyeceği. Defne’nin 10. yıl pilavında bir de Türkiye’deki Rum cemaatinin önde gelen isimlerinden Laki Vingas’a iki ülke kültürüne katkılarından dolayı plaket verildi. Vingas’ın teşekkür konuşmasında söylediği şu sözler ise oldukça anlamlıydı: “Mütekabiliyet esaretinin yarattığı bir ülkenin vatandaşı olarak gençlerin daha özgür yaşaması için elimden geleni yapacağım.” ayse@cumhuriyet.com.tr ADNAN BİNYAZAR Bilinç körlüğü! M al mülk sahibi olup var olanla yetinmeyenlere, yüzüne karşı ya da arkadan “Gözünü toprak doyursun!” diye beddua ederler. Bu söz, toprağın bolluğunu vurguladığı kadar, gözü doymayana dolaylı yoldan, hayat denen donanımlı sürecin bir gün hiçliğe dönüşeceğini de anlatır. Varlıklı ya da yoksul, ölünün karşısında el bağlayanların hangisinin belleğinden, Yunus’a mal edilse de, halktan birinin yakıştırdığı sanılan şu avutucu dizeler geçmemiştir? “Mal sahibi mülk sahibi / Hani bunun ilk sahibi / Mal da yalan mülk de yalan / Var biraz da sen oyalan...” Varlık tutkusu kadar yokluğun karanlığını düşünmek, insanın doğasında var. Hangi kitap, bunu, Karacaoğlan’ın “Kim var idi biz burada yoğ iken” dizesindeki yoğunlukta bir duyarlıkla anlatmıştır? Yine de insan bir tutkular tutsağı; ne denli derin düşünse, bilgelerin uyarıcı sözlerini ilke edinse, yaşadıklarını anımsasa, ruhunu göz alıcı nesnelerden kurtarıp özgür düşünemiyor. Aile bireylerinin sevinçle bir araya geldiği bu güzel pazar gününde karanlık bir tablo çizmenin yeri olmadığını biliyorum. Dünyanın gidişine bakılırsa, belki öyle olacak ki, bu güzel günler saatlerle, dakikalarla sınırlanacak, yaşam sürecinin bir saniyesinde bile güzel anlar yaşanamayacak. Dünyada savaş çığırtkanlığının arttığı, aç gözlü kapitalizm zulmünün yoksul halklar üzerinde gittikçe arttığı şu günlerde, ne yazık ki, zulme uğrayanların kulakları sağır, bilinçleri kör! Bu yazıyı yazarken soruyorum: Dünya nüfusunun kaçta kaçı, bugünlerde internette ekrandan ekrana atlayan şu gerçeklerin ayrımında? Aşağıdaki alıntılarda, bir aydınlar grubu bir araya gelip, kendilerini “Ben kapitalizm’im” diye adlandırarak, insanlığı uyarıyor: “Elbette bütün kapitalistler birer ‘aziz’ gibi konuşacaklar, tıpkı Bill Gates gibi; 150 milyon dolarlık 66.000 metrekare bir evde yaşayan bir aziz!” “Ortalık miras kavgaları yüzünden kanlı bıçaklı olmuş akrabalarla dolu. Ahlakınızı o kadar bozdum ki babanız ölüm döşeğindeyken aklınızdan geçen şey kardeşlerinizle mirası nasıl bölüşeceğiniz!” “Her yıl 20 milyon çocuk açlıktan ölürken siz bir koşu bandının üstünde fazla yediklerinizi eritmek için ter döküyorsunuz!” “Benim yüzümden dünyada 600 milyon obez ve 1.4 milyar aç var!” “Starbucks için kahve üreten bir çiftçinin oradan bir bardak kahve satın alabilmesi üç gün çalışmasına bağlı!” “Batı dünyasından her yıl üç buçuk milyon kişi Uzakdoğu’ya seks turlarına gidip çocuklarla ilişkiye giriyor! 612 yaş arası kızlar 200 dolara seks kölesi olarak satılıyorlar.” “On beş yaşındaki bir çocuğun iPod alabilmek için böbreğini sattığını duyunca zevkten dört köşe oldum!” “Siz hangi Tanrı’dan bahsediyorsunuz! Artık farkına varın; taptığınız tek Tanrı benim!” Nisan ayı başlarında Miami’deydim. Kent içi turlara katıldık. Sanki Amerika’da değil; sanattan, bilimden yoksun bir ülkedeydik; ne müze, ne kütüphane, ne sanat galerisi... Varsa yoksa denizin ortasına serpiştirilmiş izlenimi veren adaları işgale uğratmış, kokain bağımlısı şarkıcılar, artistler, dünya kapitalinin üstüne oturmuş para babaları, insanlığın baş belası mafya şefleri; onların uzaktan cenneti andıran bahçelerine kondurulmuş villalar, yatlar, lüksün lüksü arabalar... Her yıl açlıktan ölen 20 milyon çocuğu, Uzakdoğu’nun seks kölesi yapılan karga kadar kızlarını, bir iPod edinmek için böbreğini satan on beş yaşındaki genci; onlara bizdekileri de katınca insanlığımdan utanıyorum!.. binyazar@gmail.com C M Y B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear