28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Hikmet Çetinkaya’dan özgürlüğe ve aşka davet Gamze Akdemir / Sayfa 2 Doğal afetler ne kadar doğal Bülent Ecevit, Marmara depreminde ABD’nin rolünün araştırılmasını istediğinde çoğu kişi bunun rahmetlinin bunama işaretleri olduğuna hükmetmişti. Oysa ABD hükümetinin yarım asırlık projesi HAARP insan eli değmiş afet iddialarını güçlendiriyor. Deniz Ülkütekin / Sayfa 3 Önceliğim hayattır Şebnem Bozoklu, “oyunculuk yapmazsam yaşayamam” diyenlere inat çok sevdiği mesleğini yaparken, tercihini öncelikle hayattan yana kullanıyor. Zaten o yüzden hayatın içinden, bizlerden karakterleri oynamayı seviyor. Zuhal Aytolun / Sayfa 8 Okulda hep oyun yok Okulla yeni tanışan miniklerin ilk günlerdeki ağlamaları, anneden ayrılmak istemeyişleri normal sayılıyor. Ama uzmanlar bu isteksizliğin okul fobisine dönüşmemesi için uyarıyor: Okul hakkında yanlış bilgi vermeyin. Figen Atalay / Sayfa 7 Şiddet katliama dönüştü Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor. Altı ayda tam 130 kadın öldürüldü. Üstelik “sevdik”leri ya da “seven” erkeklerce! Peki bu artışın nedeni ne? Yanıtı zor, çünkü konuyu sosyal, ekonomik, kültürel, dinsel her yönden ele almak gerekiyor. Şimdilik elde Türkiye’nin her yerinde kadınlar, cinayetleri protesto etmek için sokaktalar. Tiyatro sanatçısı Gülbin Yeşil’in performansı da cinayetlere dikkat çekmeyi amaçlıyor... olanları, Doç. Dr. Alev Özkazanç yorumluyor. Esra Açıkgöz konusu olunca özellikle öne çıkan eşitsizliklerden ilki, kadınların erkeklere ekonomik bağımlılığı. Çoğu kadın çaresizlik nedeniyle ancak şiddet çok katlanılmaz boyuta varınca “Yeter” deme cesaretini bulabiliyor. Diğer önemli ayrımcılıksa hiç kuşkusuz, devletin ve yasaların kadınlara eşit vatandaşlar olarak eşit bir hukuki koruma sağlamaması. Şiddet konusu aslında o kadar yaygın ve sistematik bir hak ihlali ki, kadınlara eşit koruma sağlamak için aslında özel bir koruma sağlamak gerekiyor. Bu konuda yasal mevzuat ve adli süreçlerle, sosyal politikalarla ilgili yapılacak çok şey var. Kısacası, Türkiye güçlü bir ataerkil toplum olarak kadınları güçsüzleştiren, bağımlı kılan, baskılayan mekanizmaların çok etkili olduğu bir ülke. Ancak bu temel tespitleri yapmak da son yıllardaki şiddet olgusunu açıklamaya yetmiyor, bence. Bunun için ailenin daha karmaşık dinamiklerine bakmalı. Devamı 2. Sayfada uhtemelen adlarını çoktan unuttunuz, cinayetlerin yaşandığı şehirleri de. Bu ülkede günde üç kadının öldürüldüğünü düşünürsek, siz de haklısınız... Yine de bazıları öyle vahşice öldürüldü ki, aklınıza kazınmıştır belki. Ne bileyim, mesela Antalya’da kafası koli bandıyla sarılı, boynuna urgan dolanmış, elleri arkasından bağlı kadın cesedini hatırlıyorsunuzdur ya da Konya’da dört gün aç, susuz eve kapatılıp işkence edilen, sonra bir otobüs durağına bırakılan, 45 gün hayat savaşı verdikten sonra ölen Meral Tahta’yı ya Rize’de eşinden ayrılmak istediği için kardeşi tarafından beş mermiyle öldürülen sekiz aylık hamile Nesrin Suiçmez’i... Buraya sığmayacak kadar çoklar, hepsi kadınlar, “seven”leri ya da “sevdik”lerince öldürüldüler. Öldürülüyorlar. Kadın cinayetleri kıyıma dönüştü. Ankara Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırmaları ve Uygulama Merkezi öğretim üyesi Doç. Dr. Alev Özkazanç anlatıyor. M Her gün en az bir kadın cinayeti haberi görüyoruz. Üstelik bunlar “görünebilen”ler. Kadın “intihar”ları da cabası... Peki kadın cinayetleri gerçekten arttı mı, farkındalığımız arttığı için mi sık duyuyoruz? Kadına yönelik erkek şiddetinin, özellikle de cinayetle sonuçlanan şiddetin son on yılda inanılmaz arttığı bir gerçek. Bu artık bir katliam görünümü sergilemeye başladı. Kadınlara karşı adı konulmamış bir savaş cereyan ediyor ve bence bu savaş Türkiye’nin en yakıcı siyasi sorunu. Nedenleri ve çözüm yolları konusunda çok düşünmeye ve tartışmaya ihtiyacımız var. Cinayet nedenleri, sakız çiğnemekten tuzsuz yemek yapmaya kadar varıyor. Öyle “su”dan sebepler ki, artık erkek iktidarı kendini daha mı çok tehlikede hissediyor? Nedenleri çok boyutlu ele almalıyız. Öncelikle şunu söylemeliyim; eril şiddet, asıl olarak kadınla erkek arasındaki asimetrik güç ilişkisinden doğuyor. Daha doğrusu, hem kadınları güçsüzleştiren bir erkek egemenliğinden kaynaklanıyor hem de bu egemenlik kendini yeniden üretebilsin diye sürdürülüyor. Şunu da eklemeliyiz; eril şiddet sadece güçlü olanın güçsüz olana yaptığı bir şeye indirgenemez. Tam tersine, başka bir güce sahip olduğu düşünülen, korku, hatta dehşet duyulan bir güçle mücadele olarak da görülebilir. Yani, ataerkil düzenlerde kadın, hem nesneleştirilen bir varlık hem de dehşet saçan bir tehdit kaynağı özellikle cinsel bir tehdit olarak görülüyor. Şiddeti bu iki açıdan da anlamlandırmak gerekir. Ancak bunları söylemek, Türkiye’de 2000’lerde kadına şiddetin neden ve nasılını anlamak için yeterli değil. Günümüz Türkiyesi’nde bu erkek egemenliğinin nasıl somutlaştığına, güç ilişkilerinin nasıl değiştiğine ve neden şiddetin arttığına dair daha somut bir analize ihtiyacımız var. Bu çok karmaşık ve çok boyutlu bir analiz olmalı ve ben bu somut analizi yapabilecek durumda değilim, ancak bazı sorun alanlarına işaret edebilirim. Neler bunlar? Bir kere, kadına yönelik şiddetle diğer şiddet biçimleri erkekler arasındaki artan şiddetin, savaş ve militarizm gibi kurumsal biçimlerin, sokak şiddetinin arasındaki bağlantıları göstermeliyiz. Ayrıca, kadına şiddetle kadını güçsüzleştiren, nesneleştiren, ikincilleştiren tüm diğer cinsiyetçi mekanizmalar arasındaki bağlantıları vurgulamak da önemli. Şiddet söz ş hayatında bukalemun gibiyim C MY B C M Y B Reklamın cadı kazanında iyi bir aşçı Serdar Erener. Kendi deyişiyle iş hayatında bir bukalemun. “Bana kimse yalan söyletemez, olmayan bir şeyi olmuş gibi yapamam, yapmam. Ama olan bir şeyi gündelik hayatın algıladıklarından çok daha değerli gösterebilirim. Meşrulaştırma ölçüm budur” diyor, “Ben katalizörüm. Akılları çelmek için zekâmı kullanıyorum. Hem satıcının eylemi üründen önce gelemez. Satıcı suçlu değil. Ürün varsa her şey mubah.” Röportaj: Ali Deniz Uslu / Fotoğraf: Vedat Arık / Sayfa 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear