Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Benim için her süreç bir heyecandır Üretim sizin için nasıl bir motivasyon? Rahatsızlandığında dahi yatamayanlardan mısınız? Evet, sanırım ben üretmeden duramıyorum ve buradan besleniyorum. Çünkü bu beni çok mutlu ediyor. Bir işletme mantığıyla bakarsanız, orada çıkan örneğe, ürüne bakılır. Ben o işin süreciyle de ilgileniyorum, sonucu ne olursa olsun. Her süreç bir heyecandır benim için. Tezcanlı mısınızdır? Hem de nasıl! Hemen her şey hallolsun isterim. Bir günde çok sayıda işe koşturup hepsine yetişmeye çalışırım. Fikir alışverişinin yaptığınız işlerdeki yeri nedir? Mesela kapınız hep açık mıdır? Özellikle eşimle ve çocuklarımla yaptığım fikir alışverişi benim için çok önemli. Ayrıca kapım da açıktır. Zaten KSV’den dolayı eşimle misyonlarımız çok farklı olmadığı için çok fazla fikir alışverişi yapıyoruz. Tabii ki dayanışma çok önemli. Eşinizle ortak hobiniz nedir? Benzer beğenileriniz ve ilgi alanlarınız neler? Hafta sonlarımızı ata binerek değerlendirmeyi seviyoruz. Sanatsal olarak da bir yerde kesişiyoruz. Eşimin müzik ve sinema, benimse görsel sanatlara merakım büyük. Sizi en çok ne etkiler hayatta? Bir insanın ürettikleri. Kimi zaman elimde olmadan gözlerimin dolduğu olur. O zaman da o insana müthiş bir saygı duyarım. G Burası dipsiz bir kuyu gibi Bir başkasının hayatı hep tozpembe görünür ya dışarıdan. Bütün kimliklerinizden sıyrılıp yanıtlayabilirseniz, bir kadın olarak, bugün, neyi yapamadığınıza hayıflanırsınız? Var mıdır eksikliğini hissettiğiniz şeyler? “Bir şeye baş koymak” diye bir deyim vardır. Sahiden buna inanıyorum. stanbul Modern Sanat Müzesi, gördüğüm potansiyelle beraber çok inandığım bir fikirdi. Gerçekleşmeseydi üzülürdüm. Çünkü zor dönemler de geçirdik, gereksiz görenler de oldu. Başaramasaydık, büyük bir hayal kırıklığı olurdu. Çalışmalarınız sürüyor. Peki bunlar sizi doyuruyor mu? Sakin ve dingin görünüyorsunuz, ancak sanki içeride kaynayan da bir şeyler var. Yeni bir proje ya da hayal ettiğiniz bir iş var mı? Yeni o kadar çok şey var ki! Burası dipsiz bir kuyu gibi. Aldığımız bu destek ve duyduğumuz bu heyecanla daha yapacak çok şeyimiz var. Eskisinin tekrarını yapmanın bir anlamı yok. Burada yolumuz uzun, alanımız geniş. Zaten çok genç, yaratıcı ve dinamik bir toplumuz. O enerjiyle insan daha da çok şey yapmak istiyor. Genç, dinamik bir toplumuz ama yine de fitili ateşleyecek bir kıvılcım gerekiyor mu? Ona bakarsanız bu ateşe her yerde ihtiyaç var. Fransa’da da, Almanya’da da, Amerika’da da çok eksik var. Ancak şimdilerde cidden eleştirilecek bir durumda olmadığımızı düşünüyorum. Sanatsal anlamdaki yankıları hepimiz görüyoruz. Bu genç toplumun çok fazla farklılık getireceğini düşünüyorum. Peki ya stanbul? Sahip olduğu potansiyele karşılık yapılan çalışmaları nasıl buluyorsunuz? Yorgun mu sizce bu şehir? Yorgun, evet. Ama baktığınızda çok fazla şey de yapıldı stanbul’da. 2010 çerçevesinde yapılan çalışmalar, ne kadar eleştiri alsa da, yurtdışının gözünü buraya çevirdi. Şimdi müthiş bir çekim merkezi burası. Canlı ve dinamik bir şehir olmaya başladı. Yaşlıydı stanbul. Artık çehresi değişiyor, gençleşiyor. G Oya Eczacıbaşı için stanbul, yorgunluğunu üzerinden atmış, gençleşmeye başlayan bir şehir. Yurtdışındaki gözlerin bu şehre döndüğünü, ülkedeki sanatsal çalışmaların yankılarının duyulmaya başladığını söylüyor. O yüzden umudu da beklentisi de büyük. “Bu genç toplumun çok fazla farklılık getireceğini düşünüyorum” diyor. Bu heyecanla daha yapacak çok şeyimiz var ZUHAL AYTOLUN stanbul Modern Sanat Müzesi Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, Fransız devletinin en prestijli nişanı sayılan Legion d’Honneur’a layık görüldü. Onunla birlikte bir isim daha, stanbul Kültür Sanat Vakfı genel müdürü Görgün Taner de, aynı nişana sahip olacak. Bu nişan hem onlar için hem de bu ülke için çok değerli. Bir kez daha yurtdışındaki gözlerin stanbul’un sanat ortamına çevrilmesini sağlayacak. şte ben de tüm bunları konuşmak üzere Oya Eczacıbaşı’yla buluştum. stanbul Modern’le yürüdükleri yolu anlattı, biraz da kendi yaşamına değindi, ama kıyısından. Hayata dair kalın bir kalkanı var Oya Eczacıbaşı’nın, izin verdiği sınırlarda dolanabiliyorsunuz ancak. Rahatsız edici değil, ama daha da merak uyandırıcı bir kalkan bu. O nedenle bize de daha çok stanbul Modern’i konuşmak kaldı... Eczacıbaşı, stanbul Modern’in başarısını sanatçılarıyla ve ekibiyle paylaşıyor. Türkiye’deki çağdaş sanat ortamında çok şeyin değiştiğini söylüyor, stanbul Modern’in kuruluşunun, değişim sürecinin önemli bir kilometre taşı olduğunu da. Ona göre, müze ve sanat merkezleri geçmişin değil geleceğin vitrini olmalı. Belki de başarısının sırrı burada yatıyor. Prestijli bir nişana layık görüldünüz. Nasıl bir heyecan duyuyorsunuz? Sizin için nasıl bir anlamı var? Çok mutlu oldum tabii, onur duydum. Babam Strasbourg Üniversitesi'ne davetli hukuk profesörü olarak gidince, biz de ailecek Fransa'ya taşındık. Beş yaşındaydım o zaman. lkokul ve liseyi Fransa'da okudum ve 18 yaşında Türkiye’ye döndüm. Gençlik yıllarım orada geçtiği için Legion d’Honneur’ün benim için büyük anlam ve önemi var. Zaten, sanırım Fransız sanatına, Pompidou’ya ilgim ve bunca ülke arasında Fransa’ya daha çok eğilmemizin nedeni de bununla bağlantılı. Sizce hangi çalışmalar size bu nişanı getirdi? stanbul Modern, 2004’te açıldı, 2007’de Paris’te bulunan Centre Georges Pompidou Müzesi ile işbirliği geliştirdi. Açtığımız Genç stanbul Modern ile de şimdiye dek 20 binin üzerinde genç ve çocuğa ulaştık. Burada amacımız bir sanatçı ya da bir akımı tanıtırken, interaktif faaliyetlerle çocuklara ve gençlere sanatı öğretebilmek. Pompidou, ile işbirliği bizim için önemliydi. Diğer yandan KSV tarafından Fransa Türkiye Mevsimi kapsamında Fransa’nın farklı kentlerinde 600’den fazla etkinlik düzenlendi. Böylece yavaş yavaş ilişkiler oluşmaya başladı. Fransa’yla ortak bir çalışma yapmayı planlıyor musunuz? Evet. 2012’de Fransa’yla beraber stanbul'da yapacağımız bir sergi hazırlıyoruz. Nişanı Görgün Taner’le beraber alıyorsunuz. Bunun da heyecanı ayrı olsa gerek. 2002'de Görgün KSV genel müdürü olduğunda ben de yönetim kuruluna seçilmiştim. Şimdi de birlikte nişan almamız çok sevindirici. stanbul Modern’in KSV desteğiyle gerçekleşen bir kurum olduğu düşünülürse, bu nişan hepimizi mutlu etti. Bir anlamda, iki kurum arasındaki sinerjinin ödüllendirilmesi gibi. Peki, stanbul Modern için yola çıktığınızda neyi hedeflemiştiniz? Şimdi o hedefin neresindesiniz? Türkiye’deki çağdaş sanat ortamında çok şey değişti. stanbul Modern’in kuruluşu, değişim sürecinin önemli kilometre taşı. Biz, müzelerin dinamik yerler de olabileceği fikrinden yola çıktık. Müzeler çekim merkezi haline gelmeli, sosyal bir platform olmalıydı. Sadece eski eserlerin sergilendiği bir yer değil, geleceğin de vitrini olmalı. Tabii ki kalıcı bir koleksiyonumuz var ancak süreli sergilerle ve onlara paralel olarak gerçekleştirilen etkinliklerle değişik disiplinleri de biraraya getiriyoruz. Özellikle son zamanlarda ülkemiz dünyada parlayan bir değer haline geldi, bölgedeki konumumuz farklılaştı ve kendi bölgesindeki etkinliği giderek artıyor. Kültürel ve sanatsal olarak ülkemiz, yurtdışından merakla izleniyor. Bu noktada yenilikçiliği ve yaratıcılığı sergilemek önemli. Misyonumuz bu. Yerinizin dar geldiğini hissediyor musunuz? Ortalama ziyaretçi sayımız 500 bin. Aslında bu yeni kurulan bir müze için yüksek bir rakam. Ancak potansiyele ve stanbul'un nüfusuna baktığımızda daha çok yolumuz olduğunu görebiliyoruz. Bunun için de çalışmamız gerek, çünkü ince bir yol bu. stanbul Modern’de yapılan sanat etkinliklerinde sizin beğenilerinizin yeri nedir? Nasıl konumlanmayı tercih ediyorsunuz? Burada küratöryel bir ekibimiz, danışma kurulumuz var. Oldukça yoğun bağışlar geliyor müzeye. Burada danışma kurulumuz devreye giriyor. Sergilerde ve sergileme düzenine başında Levent Çalıkoğlu’nun olduğu küratöryel bir ekip hâkim. G Ürünlerimiz, sanat yapıtlarımız Gittiğim kentte ilk önce doğaya bakarım Çok sık seyahat eder misiniz? Evet, ediyorum. Zaten iki çocuğum yurtdışında ve abim Amerika’da olduğu için sıklıkla yanlarına gidiyorum. Peki ilk kez gittiğiniz bir şehirde dikkatinizi ilk ne çeker? Doğaya verilen önem. Ne kadar yeşil alan var ve doğa nasıl korunmuş, bunlar benim için önemli. Daha sonra da mimarisi gelir. O şehrin ilk olarak neresini görmek istersiniz? Tabii ki müzelerini, ancak bu gittiğim ülkeye ve kente göre değişim gösteriyor. G C M Y B C MY B Müze işletmeciliğine nasıl yöneldiniz? Boğaziçi Üniversitesi şletme’den mezun oldum. Ancak o sıralarda aklımda bu yoktu. KSV’de çalışmaya başlamamla beraber müze işletmeciliğine yöneldim aslında.1986’da ilk bienalde görev aldım. lkti, heyecanlıydı, bütün çalışanların motivasyonu yüksekti. Ben de Askeri Müze’deki sergilerden sorumluydum. Büyük bir mekândı ve yoğun bir sergi programı vardı. şte o zaman, sanat idaresi ve işletmecilikle tanıştım. Anladım ki bu konuda bir şey yapmak istiyorsam, eğitimini almam gerek. O sırada iki çocuğum vardı, nasıl yapacağımı düşündüm ve ngiltere'de müze işletmeciliği okumaya karar verdim. Sanatla ilgilenmenin güzelliğinin yanı sıra işletmecilik yönü ağır basan bir konu bu. Herhangi bir işletmeden farkı yok aslında. Ürün olarak sanat yapıtları var. Tek farkı da kar amaçlı bir kurum olmaması. Sponsorlarla ayakta durmamız gerekiyor. Ayrıca toplumun sahiplenmesi, benimsemesi ve güvenmesi de çok önemli. ki çocuk annesi olmanıza rağmen, yurtdışına, yeni bir meslek eğitimi için gitmek gerçekten cesaret isteyen bir karar. şinizi çok seviyor olmalısınız... Evet, 1991’de yüksek lisansımı tamamladım, stanbul Modern de 2004’te açıldı. stediğim buydu, ülkemizde böyle bir yerin olabileceğine inanıyordum. Sanata ilginizin bilmediğimiz başka bir boyutu da var mı? Maalesef sanata özel olarak hiç yatkınlığım yok. Ailede annem resim yapar ama resim yapmaya meraklı değilim. Diğer sanat dallarında özel bir becerim yok. Çocuklarınız? Özellikle ilgilendikleri, yaptıkları bir sanat dalı yok. Sanırım onlar daha çok spor ağırlıklı ilerliyorlar. Onlar hangi bölümde okuyorlar? stanbul Modern’i onlar mı devralacaklar? Kızım ekonomi ve sanat tarihi okuyor. Oğlum ise yüksek lisansını ekonomi üzerine yapıyor. Buraya sıklıkla gelip gidiyorlar. stanbul Modern’le kızım daha çok ilgili. Bir yaz okulunda görev aldı, hatta bir süre çalıştı da. Ama mezun olduklarında kendi karar verecekleri bir durum bu. G