28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

13 MART 2011 / SAYI 1303 11 Büyümeyen yaramaz çocuklar MODEL Model’in yeni albümünün ismi “Diğer Masallar”. Onlar şarkılarında farklı masallar anlatmayı deniyor. Hüzünlü hikâyeler, acılar da var müzikli masallarında ama hepsinin mayası umut. Çünkü hayata karşı mücadelelerini müzikle verdiklerine inanıyorlar. okalde Fatma Turgut, gitarlarda Okan Işık, Serkan Gürüzümcü, bas gitarda Can Temiz ve davulda Aşkın Çolak’tan oluşan Model, “Diğer Masallar” isimli albümünde sert ve acıtan masallar anlatıyor. Müziklerinde de pop rock’tan uzaklaşıp, piyano ve yaylı düzenlemeleri ile epik bir yere götürüyorlar dinleyenleri. AL DEN Z Günlük hayattan bahsediyorlar; olağan yalnızlıklar, hayal kırıklıkları ve aşk USLU acılarından. Ama metaforlarla süslüyorlar sözlerini. zmirli beş gençten kurulu Model’in yeni albümünün prodüktörlüğünü Demir Demirkan üstlenmiş. Şarkılarını kendi yazan grubun albümde yer alan 12 şarkısından sadece bir tanesi cover. O da Sezen Aksu’nun, Sertab Erener yorumuyla dinlemeye alıştığımız “Yalnızlık Senfonisi.” Grubun çıkış şarkısı “Buzdan Şato” da ilgiyi hak ediyor. şte Model grubunun anlattıkları... Model’in hikâyesi nedir? Model 2005 yılında zmir’de kuruldu. Aslında sadece bar programı yapmak için bir araya geldik. 2007 yılında 12. Tuborg Roxy Müzik Yarışması’nda “Billboard Özel Ödülü”nü, Nokia Supersound’da ise “Arkadaşınla En yi Giden Şarkı” kategorisinde birincilik elde ettik. Bu ilk stanbul maceramızdı, sonra zmir’e döndük. Bu esnada gruba Fatma ve Serkan dahil oldu, grup son halini aldı. Demolar kaydedip stanbul’a geldik. 2009’da ilk kaydımız “Perili Sirk”i yayımladık. Fazla ses getirmedi. 2009 sonunda Marka SELÇUK EREZ Maymun deneyleri 1986’da ngiltere’de şempanzelerin, insana yakın maymunların araştırmalarda denek olarak kullanılması yasaklandı. Japonya ve Avustralya’da da artık bu hayvanlar kullanılmıyor. Bu yasak Avrupa Birliği’nde 2010’dan beri geçerlidir. Neden? Bilimsel incelemeler şu gerçekleri ortaya koymuştur da ondan: 1. Şempanzeler sosyal yaratıklardır, aileleri, yavruları ile beraber yaşarlar, birbirlerine düşkündürler ve bu nedenle tek başlarına bir yere tıkılmaları çok acı çekmelerine yol açar. (Goodall J.: Conference on the Use of Chimpanzees in Biomedical Research. ATLA: Alternatives to Laboratory Animals 1995, 23: 615) 2. Şempanzeler, bazı işlemlerin ağrıya yol açabileceğini kavrarlar, anımsama yetenekleri vardır, başkalarının niyetlerini ve psikolojik durumlarını sezebilirler. (Hare B, Call J, Agnetta B, Tomasello M.: Anim Behav 2000, 59 (4): 771) 3. DNA’larımızın yüzde 98.4’ü şempanzelerinkiyle aynıdır... 4. Şempanzeler arasındaki sosyal ilişkilerde, insanlar arasında olduğu gibi belli bir haklılık ve adalet duygusu geçerlidir. (De Waal F: Chimpanzee Politics: Power and Sex Among Apes. New York, NY, US: Harper and Row; 1982.) Bu gibi araştırmalar, şempanzelerin ve bize yakın diğer maymunların artık deneylerde kullanılmaması, hatta bunların hayvan bahçelerinde hapsedilmemeleri için harekete geçilmesinin, yasalar hazırlanmasının gerekçelerini oluşturmuştur. Peki, ülkemizde halen gözaltında, hapiste bulundurulan gazetecilerimiz, üniversite hocalarımız ve diğer vatandaşlarımız, şempanzelerden daha az mı sosyal yaratıklardır? Ailelerine bağları, yavrularına sevgileri bizdekinden eksik midir? Onlarda bazı kimselerin niyetlerini sezme yeteneği bulunmamakta mıdır? Sosyal iletişimlerinde haklılık ve adalet duygusu yer almaz mı? DNA’ları bizimkilere yüzde 98’den az bir oranda mı benzemektedir? Öyleyse bu çağda, insana yakın olan diğer maymunların, kafeslere tıkılmamaları, bunların deneme ve hatta sadece teşhir amacıyla bile alıkonmamaları için geçerli olan gerekçeler, Balbay için mi, Doğu Perinçek için mi yoksa Tuncay Özkan için mi geçerli değildir? Nedim Şener ve Ahmet Şık için de mi bu böyledir? Suçları saptanmamış insanlarımızın kodeslere tıkılmasına elveren yasaları, tüzükleri değiştirmek için başka hangi gerekçeye ihtiyaç duyuyoruz? Biz birbirimize, elâlemin maymuna gösterdiği şefkati gösteremeyecek kadar mı insaftan yoksunuz? G selcukerez@gmail.com V geldiğini öğrendik. Bizim ise çok farklı hayallerimiz vardı. Bir demo CD’miz ve müziğimizden fazlası yoktu. Buradaki cadı kazanını görünce şoke olduk ve bunu taşlayan bir isim olsun istedik. “Alın size Model.” Giydirin, kuşandırın istediğiniz gibi. Ne de olsa istediğiniz bu!” der gibi. Şarkılarınızda fantastik öğeler barındıran masalsı anlatımlar var. Günlük hayattan bahsediyoruz; olağan yalnızlıklar, hayal kırıklıkları, aşk acıları… Ama metaforlarla süslüyoruz bunları. “Buzdan Şato”, “Benim Tatlı Kanserim”, “Karadul”, “Çürüsün Gelinliğim”, “Bir Melek Vardı”, “Pembe Mezarlık” gibi isimleri var bu yüzden şarkıların. Şimdiye kadar hiç alışılagelmeyen sert de bir masalsı üslubu var şarkıların. Bu yüzden de adı “Diğer Masallar”. zmirli bir grup Model. Nedir müzikle ve hayatla derdi? Hayatla en büyük derdi müzik. Yani zmir’den buraya gelene kadar da, iki yıldır da stanbul’da neler çektiğimizi sadece biz biliriz. Hüzünlü hikâyeler, acılar da var müziğinizde ama hepsi umut dolu ritimlere sahip. Bu kontrast bizim çok hoşumuza gidiyor. Hiçbir zaman katı bir depresiflik veya eğlence göremezsiniz bizde. Mutlaka birbirini dengeleyen ve destekleyen bir çatışmamız olur. Ama hayat doluyuzdur, insanları güldürmeyi seviyoruz. Yerimizde durabilen tipler değiliz. Yaramaz çocuk havası var herkeste. Böyleyken şarkılar da öyle durağan ve pasif olamıyor. Karakterinizi koyuyorsunuz bir yerde şarkınıza. Ama sözler acılı. Çünkü hayat acılı. Dipfirizsentır Misafir şair Çeliğe Su Veren Ustaya Şiir Şair der ki: Usta, sözü mü olur senin çeliğe verdiğin suyun yanında benim kelimelere verdiğimin? Usta der ki: Şair, çelik de kelimelere benzer harlı tutarsan ateşini hem ruhu eritir hem bedeni.. Refik Durbaş Konferansı’nın 10. yılında sahne aldık. Müzikal koordinatörlük üstlenmemiz, konferans için jingle’lar bestelememiz bize farklı kapılar açtı. Mesela Efes Pilsen ile “Sokakta Hayat Var” projesini gerçekleştirdik. Grubun ismi nereden geliyor? Grup adını stanbul’a geldiğimiz ilk zamanlarda bulduk. Okan bir “5+1” ses sistemi kutusunun üzerinde görmüştü kelimeyi. “Model” olsun dedi. O zaman pek bir anlam ifade etmemişti bize. Ancak daha sonra stanbul’a geldiğimizde anlamı oturdu. Müziğin bir ticari sektör olduğunu, piyasadaki insanların çok daha farklı beklentilerle yola çıktığını fark ettik. şin büyük kısmının müzik olmadığını, büyük ölçüde bir imaj ve şov endüstrisi haline Ya aşkın karanlık yüzü? Aşkın birbirini destekleyen ve yaşatan çok güçlü iki kutbu var. Biri midenizde kelebekler uçuşturan, kalbinizin yerinden çıkacak gibi olmasını sağlayan, sizi dünyanın en mutlu insanı gibi hissettiren tarafı. Bizi o kısmı ilgilendirmiyor. Bizi ölümle dirsek temasında olan tarafı da ilgilendiriyor. Yani insanı kimliğiyle, yaşamakla, nefes almakla, dünyanın geri kalanıyla problemli hale getiren tarafı. Sadece ayrılık acısı değil. Ayrılık olması gerekmiyor aşkın karanlık olması için. Sizi acısıyla ve hayatta kalma dürtüsüyle de tutsak edebilir aşk. Aldıklarıyla verdiklerini dengeler bir şekilde ve siz neleri kaybettiğinizi fark etmezsiniz bile bu esnada. G Bir hayvan bir yalan Türkülerle yaşamak... fuk Gençdemir’in ilk albümü “Hep Bana mı” Medya Müzik’ten çıktı. Almanya’da doğup büyümüş olsa da, hep halk müziği dinleyerek büyümüş Ufuk Gençdemir. O da müziğe atılmış. Önce babasının kurduğu bir müzik grubunda başlamış işe, ardından Grup Sır’la yoluna devam etmiş. Tabii ki halk müziğini seçmiş kendine. Neden mi? “Bu aile kültürümüzle alakalı. Babam müzik Siz beni gençliğimde görücektiniz!. İbrahim Ormancı Fırsat..Fırsat.. Emekli akşamcıdan, az anlatılmış fıkralar, uygun fiyatlarla satılıktır. Lütfen yolluk teklif etmeyiniz. Özür dilerim. Misafir çizer: Nezih Danyal U yapardı, halk müziği bizim vazgeçilmezimizdi. 13 yaşımdan beri türkü söylüyorum. Âşık Veysel’ler, Neşet Ertaş’larla büyümüş biriyim, farklı bir şey yapamazdım”… Fransa ve Almanya’da konservatuvarda şan, bağlama ve ritim dersleri almış. Grup Sır’dan ayrılmasını da profesyonelliğe attığı bir adım olarak tanımlıyor Gençdemir. lk solo çalışması “Hep Bana mı” yakınlarda buluştu müzikseverlerle. Dört yıllık bir çalışmanın ürünü bu albüm. Müzik yönetmenliğini ve aranjörlüğünü Erkan Çınar yapıyor. Ona göre albüm farklı bir algı, yol… Albümünde acı ve yoksulluğu işliyor. Bu acı, kaderci bir acı değil. Türkülerin felsefesine uygun, isyancı ruhunu açığa çıkartan bir albüm “Hep Bana mı”. “Türkülerdeki melodi de, akor da beni duygulandırıyor” diyor, “Her tını beni uzaklara götürüyor. Halk müziğini okumak için onu yaşamak zorundasınız. Karşınızdakine de türküleri yaşatmak zorundasınız. Bu da başka bir sorumluluk.” Pek çok müzisyenin halk müziği söyleyerek bu sorumluluğa ortak olmasından memnun Gençdemir. Ancak otantik yapıyı da bozmamak gerektiğinin altını çiziyor. Avrupa’da halk müziği dinlemek zor, ama Avrupa’daki halk müziği sanatçılarının verdiği konserlerin müziğine büyük katkı sağladığını da söylemeden geçmiyor. Üstelik artık Avrupa’daki gençler de daha sıcak bakıyor halk müziğine ve ilgi yoğun. G Deliksiz bir uyku uyuyacağım uyumasına ama, cep delik anasını satayım!.. Petşop Bir kelime bir işlem C MY B Para: Ham hum şaralop! Kanun: Ham hum şaralop! Orman: Ham hum şaralop! Kaplumbağa: Sahibinin sesi Küstahlık, zayıf insanın güçlü olma taklididir. C M Y B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear