Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
8 ! i k r i d e n n i ğ i d e d n a v y Ha ESRA AÇIKGÖZ 6 KASIM 2011 / SAYI 1337 iz bu yazıyı okurken birazdan anlatacağım hak ihlalleri tavan yapacak, bıçaklar bilenmiş, kanlar akıtılmış olacak. Çünkü bugün Kurban Bayramı! Haliyle koyunlar, danalar çoktan sizler için bonfile, bifteğe dönüştü. Daha da acı olan kendini “hayvansever” olarak tanımlayan çoğu insan da bu katliama ortak oldu. Çünkü hayvan hakları dendiğinde Türkiye’de sadece evcil hayvanlar akla geliyor. Oysa tabaklarımızda yemeklik olarak gördüğümüz “besi hayvanları”nın da hakları var. Hatta belki de en çok onlar muhtaç bu haklara. Çünkü Türkiye dahil pek çok ülkedeki endüstriyel çiftliklerde, yayla görmeden, gerçek ot tatmadan, annelerinden çok erken yaşta koparılıp dışkılarından oluşan göllerde yaşamaya zorlanarak, küspe ve kimyasal takviyelerle besleniyorlar. Bu da yetmiyor, “yenilsin”ler diye, kilometrelerce uzaklıklara, daracık alanlarda, birbirlerini ezerek taşınıyorlar. İşte günlerdir ballandıra ballandıra anlatılan, bayram için daha da yoğunlaşan hayvan ithalatının ardındaki gerçek bu. Bakanlık mevzuatında “kasaplık” ya da “kesimlik” diye tabir edilen, “tüketilecek” meta olarak görülen bu hayvanlar için Yeryüzüne Özgürlük Derneği uluslararası kampanyalar düzenliyor. Söz onlarda. Türkiye’de ne yazık ki hayvan hakları mücadelesi, evcil hayvanlar üzerinden yürüyor. O bile çoğunlukla eksik... Ya besi hayvanlarının durumu ne? Bu ayrım, bu coğrafyadaki hayvan hakları hareketinin maalesef sığ bakış açısı yüzünden. Biz türırk; cinsiyet ayrımı yapmaksızın her ayrımcılığa, hak ihlaline karşı çıkmak gerektiğini, sürekli yok sayılan hakların ancak bu şekilde anlamını yitirmeyeceğini düşünüyoruz. Tahakküm ilişkileri sürekli birbirinden besleniyor. Hayvana uygulanan tahakkümle, insana ya da doğaya uygulanan arasında fark yok. Besi hayvanlarına gelince; Amerika’da çekilen, sınai çiftliklerini anlatan “Food” belgeseli bunu çarpıcı şekilde gösteriyor. Endüstriyel çiftlikler Türkiye dahil pek çok ülkede var. Artık yeşil çimenlerde otlayan ineklerden bahsetmiyoruz, 67 futbol sahası büyüklüğündeki sığır hapishanelerinde küspe ve kimyasal takviyelerle beslenen hayvanlardan bahsediyoruz. Kâra dayalı endüstriyel yetiştiriciliğin, mevzuatın “kesim S Bugün bayram, yine ülkenin her yanından kanlı görüntüler düşecek ekranlara; canlı hayvan ithalatıyla övünülecek! Perde arkasındakini çok az kişi görecek. Kilometrelerce uzaktan, daracık alanlarda birbirini ezerek, açsusuz “yenilsin” diye getirilen hayvanların çığlığını duyan da olmayacak. hayvanı” dediği hayvanlara acıdan, korkudan başka bir şey vermediği, vermeyeceği gerçeğini, onları sadece meta olarak değerlendirdiğini anlamamak için vicdanları körelmiş ya da hak kavramını yok sayan bireyler olmalıyız. Yine de onları görmezden gelmek daha kolay insanlar için... Sistem, bize öyle bir ahlak aşılamış ki gözünün önündeki hak ihlaline ses çıkartmayan insan, kapılar ardındaki acımasızlığa, zulme, ölüme, katliama da suskun kalıyor. Çözüm, hak ihlallerini teşhir ederek kamuoyu tepkisini örgütlemek. Daha önemlisi insanların toplumda davranışlarını, söylemlerini şekillendiren kendi ahlakları. Kadın cinayetleri sistematikleşti, barış eylemlerinde insanlar ölüyor ama kimse bundan söz etmiyor bile. Kazara bahsi geçtiğinde özne insansa “Hak etmişlerdir”; özne hayvansa da "Yemeyelim, giymeyelim de koca sığırı, iti, koyunu besleyelim mi, dünyaya bize hizmet etmek için gelmediler mi?" deyip düşünmekten vazgeçiyor. Bir de insanlar, okuduklarından ziyade gördüklerine inanıyor. Kasapların, süpermarketlerin duvarlarında, firmaların reklamlarında hep mutlu inekler, tavuklar sergileniyor. Görenler, o hayvanların mutlu ve rahatça, uzun uzun yaşayıp zamanı geldiğinde acısız, ağrısız öldürüldüğünü zannediyor ya da buna inanmak istiyor. Oysa pek çok ihlal yaşanıyor. Canlı hayvan taşımacılığı da oldukça sorunlu. Türkiye’de nesli tükenmiş yerli sığır, koyun ırkları var. Yoksullaştırılmışı da zengini de et yemeyi statü, lüks görüyor. Bakanlık binlerce kilometre ötedeki Avustralya’dan, Uruguay’dan hayvan getirip vatandaşa ucuz et yedirmenin derdinde! Peki ithalatlar sırasında neler yaşanıyor? Devasa gemilere binlerce hayvanı hareket bile edemeyecekleri şekilde tıka basa yükleniyor. Günlerce açsusuz, dışkılarını yiyerek, katlanılamayacak sıcaklıklarda, birbirine tahammül etmeye zorlanarak getiriliyorlar. Birbirlerini eziyor, sakatlanıyor hatta ölüyorlar. Hiç güvenlik önlemi olmadığı için bacağı, kolu boşluğa sıkışanlar günlerce acı içinde kalıyor. Türkiye’ye ulaşınca da çile bitmiyor. Mesela Mersin Limanı’nda bir hafta deniz ortasında bekletildi hayvanlar, bürokratik engellerden. Bir gemide yangın çıktı, binlercesi cayır cayır yandı. Hayvan yüklü gemilerin battığını biliyoruz. Hayvanlar, limanlardan kamyonlara şiddet uygulayarak bindiriliyor. Çile yine bitmiyor, civar illere kamyonlarla sevkıyat başlıyor. Türkiye’deki vergi indirimi durumu daha kötüleştirecek. Yapılması gereken ne? Dileğimiz, endüstriyel yetiştiriciliğin, insanın umursamadan her şeye hükmetmeye çalışmasının son bulması. Ama mevcut bilinç düzeyiyle zor. Bakanlık, hayvan ithalatına hemen son vermeli. Hak ihlallerinin görmezden gelinmesi ve yeni hak ihlallerine neden olacak kararlar alınması etik dışı. Türkiye, Evrensel Hayvan Hakları Beyannamesi’ne taraf ama bunu Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi gibi sadece bir kâğıt parçasından ibaret görüyor. Siz bu uygulamalara yönelik neler yapıyorsunuz? Türkiye’de özellikle deşifre etkinlikleri yok denecek kadar az. Canlı hayvan taşımacılığında, mezbahalarda, hayvan pazarlarında, “fabrika”larında yaşananların deşifre edilmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Geçen yayınladığımız bildiriye hayvan hakları örgütlerinin yanı sıra, kadın, eşcinsel, engelli hakları, nükleer karşıtlığı, tüketici hakları, gıda güvenliği konusunda çalışan 30 organizasyon destekledi. Bu, sadece hayvan hakları örgütlerinin sorunu değil. G Uluslararası destek Çalışmalarınız uluslararası kuruluşlardan da destek buldu. Kimlerden ne destekler geldi? Avustralya’dan, Almanya’dan, İngiltere’den hayvan hakları örgütleri, bakanlığı kınayan ve kendi devletlerine canlı hayvan taşımacılığının yasaklanması çağrısında bulunduğumuz bildirimizi imzaladı. Özellikle Avustralya’daki örgütler ciddi çalışıyor. Geçen ay, Avustralya’da ilk defa, binlerce kişi her şehirde, eyalet meclislerinin önünde toplanarak tepkisini dile getirdi, canlı hayvan ihracatının yasaklanmasını istedi. Canlı hayvan ihracatı, Avustralya parlamentosunda tartışılan ilk gündem maddelerinden. Türkiye’deki mezbahalarda yapılan çekimler şu anda Avustralyalı milletvekillerinin önünde. Avustralya büyükelçisi Tarım Bakanlığı’nı ziyaret etti ve beraberindeki araştırma komisyonunun Türkiye’de incelemelerde bulunacaklarını, acilen önlem alınması gerektiğini bakanlık yetkililerine iletti. Birçok ülkeden hayvan hakları örgütleri Türkiye’yi ziyaret ediyor. Mezbahalarda, hayvan çiftliklerindeki hak ihlallerini raporlayarak ülkelerinde kamuoyu oluşturdular. İnternette Türkiye’deki hak ihlalleriyle ilgili iki video var. Ayrıca uluslararası örgütler, ortak bir deklarasyon yayınlayarak Türkiye gibi hayvan haklarını gözetmeyen ülkelere hayvan ihraç edilmemesi çağrısında bulundu. G Video linki: http://youtu.be/Ws2BsCoyloA http://youtu.be/qugtNI2Chcchtt / İlgili link: http://tinyurl.com/6kfdqvc Cumhuriyet gazetesinin parasız pazar ekidir. Yerel süreli yayın. cumdergi@cumhuriyet.com.tr C M Y B C MY B İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Ayşe Yıldırım Görsel Yönetmen: Aynur Çolak Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 34381 Şişli / İstanbul (0212) 343 72 74 (20 hat) Reklam Genel Müdürü: Özlem Ayden Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni: Onur Tunalı (0212) 251 98 74 / 75 (0212) 343 72 74 (554555) Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt / İstanbul